"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece; bozmaya uyularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... dışındaki taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairece; hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Dairece verilen kararın, davacı vekili tarafından düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; avukat olan müvekkilinin, davalılarca 04.07.2001 tarihinde verilen vekâletname ile o tarihten itibaren dava ve icra dosyalarında davalıların vekilliğini yaptığını, ancak 01.02.2007, 02.11.2007 ve 13.11.2007 tarihlerinde müvekkilini haksız olarak azlettiklerini, davalılar tarafından şimdiye kadar müvekkiline 100.000,00 TL ödendiğini, takip ettiği dosyalardan toplam 5.750.000,00 TL vekâlet ücretine hak kazandığını ileri sürerek; İstanbul Barosu'nun belirlediği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince asgari %15'ten aşağı olmamak üzere şimdilik 400.000,00 TL vekâlet ücreti alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 05.11.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 600.000,00 TL'ye yükselttiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; davacının vekâlet görevini lâyıkıyla yapmadığını, kendilerine gerekli bilgilerin verilmediğini, zarara uğradıklarından davacıyı haklı olarak azlettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.09.2014 tarihli ve 2007/344 E. 2014/297 K. sayılı kararıyla; azlin haklı olduğu gerekçe gösterilerek; davanın kısmen kabulü ile 472.509.00 TL alacağın 400.000,00 TL’lik kısmı için dava; 72.509,00 TL’lik kısım için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... dışındaki taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.05.2016 tarihli ve 2015/15292 E. 2016/12224 K. sayılı ilamıyla; (1) no’lu bentte Mahkemece, davalı ...'ın temyiz dilekçesinin peşin temyiz harcının eksik yatırılmasından dolayı reddine dair verilen 05.12.2014 tarihli ek kararın yasaya uygun olduğu gerekçesiyle anılan davalının temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra (2) no’lu bentte diğer tarafların temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı avukatın, davalıların vekilliğini yaparken, ahzu kabz yetkisi olmamasına rağmen icra dosyasından para çekmesi, bunu müvekkillerine bildirmemesi ve ödememesinin sadakat ve güven borcuna aykırı davranış olduğu ve davalıların vekil olan davacıyı 01.02.2007, 02.11.2007 ve 13.11.2007 tarihlerinde yaptıkları azilde haklı olduğunun Mahkemece, dosya kapsamına göre haklı olarak kabul edildiği; somut olayda, haklı azil söz konusu olduğundan, davacının bitmemiş dava ve (tahsilatı yapılmamış olan) takiplerden dolayı davalılardan herhangi bir ücret isteyemeyeceği, bu hususta emek ve mesaisi göz önünde bulundurularak hakkaniyet adı altında Mahkemece herhangi bir ücret belirlenemeyeceği; bu durumda Mahkemece, azil tarihi itibariyle kesinleşmiş, sonuca bağlanmış dava ve takipler ile devam eden takipler yönünden tahsilat yapılmış ise tahsil edilen miktar yönünden taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi mevcut olmayıp, vekâlet ilişkisi 04.7.2001 tarihinden itibaren başladığından, bu tarihten (1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda 20.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5043 sayılı Kanun’la değişiklikler yapıldığından) 20.1.2004 tarihine kadar başlatılan dava ve takipler yönünden yüzde beş ile onbeş; 20.1.2004 tarihi ve sonrasında başlatılan dava ve takipler yönünden ise yüzde on ile yirmi arasındaki bir oran tatbik edilmesi, değeri para ile ölçülemeyen davalarda ise avukatlık asgari ücret tarifelerinin uygulanması; ayrıca gerekçeli kararda, somut uyuşmazlıkta %10 ilâ %20 oran arasından alt sınır olan %10 oranın uygulanması gerektiğinin belirtilmesi ve bu gerekçenin davacı tarafından temyiz edilmemesi üzerine hesaplamada, alt sınırın uygulanması gerektiğinin, davalılar lehine kazanılmış hak oluşturduğu anlaşıldığından, davacı avukat tarafından, daha önce gerek davalılardan vekâlet ücretine mahsuben aldığı gerekse bazı icra dosyalarından ayrıca tahsil ettiği vekâlet ücreti varsa bu miktarlarında hesaplanacak vekalet ücretinden düşülmesi gerektiği dikkate alınarak, yeniden oluşturulacak bilirkişi heyetinden taraf ve yargı denetimine esas olacak şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi rapor ve ek raporlarına değer verilerek yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına; bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3. Davacı vekilinin karar düzeltme istemi ise anılan Dairenin 17.01.2018 tarihli ve 2016/23967 E. 2018/197 K. sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 349.280,28 TL'nin dava tarihi olan 23.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... dışındaki taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairemizin 07.06.2022 tarihli ve 2022/1500 Esas, 5537 Karar sayılı ilamıyla; (1) no’lu bentte davalı ... mirasçılarının tüm; davacı ve diğer davalıların sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra (2) no’lu bentte “Mahkemece verilen 11.09.2014 tarihli ilk kararın, kararı temyiz etmeyen davalı ... ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilen davalı ... yönünden kesinleşmesi nedeniyle davacı taraf için usulü müktesep hak oluşturduğu; bu durumda Mahkemece, ilk kararda hükmedilen miktarın davalılar ... ile ... aleyhine kesinleştiği ve davacının usulü kazanılmış hakkının oluştuğu nazara alınarak, anılan davalılar yönünden kesinleşen miktar gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle davacı yararına; (3) no’lu bentte ise “Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk kararın, taraflarca temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.05.2016 tarihli ilamı ile davacı avukatın azledilmesinin haklı nedene dayalı olduğu belirtilerek, azil tarihi itibariyle kesinleşmiş, sonuca bağlanmış dava ve takipler ile devam eden takipler yönünden tahsilat yapılmış ise tahsil edilen miktar yönünden dava ve takiplerin başladığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre vekalet ücretinin belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu; Mahkemece, bozma ilamına uyulduktan sonra ek bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de bozma ilamına uyulmakla, ilamda işaret edildiği şekilde azil tarihi (01.02.2007 ve 13.11.2007) itibariyle kesinleşmiş işlerin tespit edilmesinin gerektiği, vekâlet ücretine dayanak Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/344 E. sayılı dosyasının incelenmesinde, azilden sonraki tarih olan 14.02.2008 tarihinde; Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/241 E. sayılı dosyasının ise son olarak Yargıtayca 13.05.2019 tarihinde karar düzeltme talebinin reddine karar verilerek kesinleştiğinin anlaşıldığı; bu durumda Mahkemece, azil tarihinde kesinleşmeyen bu iki dosya nedeniyle davacının ücrete hak kazanmadığı kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle davalı ... mirasçıları dışındaki diğer davalılar yararına hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairemizin yukarıda belirtilen bozma kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; azlin haklı olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu, zira azlin haklılığına ilişkin belirtilen sebeplerin davalılarca cevap ve düplik dilekçelerinde ileri sürülmemiş olup sonradan ileri sürülmesinin savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamına girdiğini, haklı azile sebep gösterilen icra dosyasından tahsil edilen paranın 19.01.2007 tarihinde davalı müteveffa ....’in oğlu (şimdiki davalı) ...’a makbuz karşılığında ödendiğini ve makbuzun dosyaya sunulduğunu; davaya konu Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/800 E. sayılı dosyasında Mahkemece, 2.462.710,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin davalılara ödenmesine karar verildiğini, ancak kararın müvekkilince icra konulması neticesinde 2.768.446,00 TL tahsil edildiğini, bilirkişilerin ise vekalet ücretini, icraya konan bedel üzerinden değil, Mahkeme kararında kabul edilen bedel üzerinden hesapladıklarından raporların hatalı olduğunu; anılan davada verilen kararın Yargıtayca lehe bozulduğunu, bozma sonrası yapılan yargılamada 1.877.845,00 TL yeni alacak ortaya çıktığını ve bu alacağın da müvekkili tarafından icraya konulmuş olup, azil tarihi itibariyle icra takibinin derdest olduğunu, bilirkişilerce bu dosya nedeniyle müvekkilinin 19.300,00 TL tahsil ettiği ve bu miktarın yeterli olduğu bildirilmiş ise de yeni alacağın oluştuğu bu dosyadan müvekkilinin 42.800,00 TL ilam vekalet ücreti, 49.778,00 TL icra vekalet ücreti alması gerektiğini, ayrıca azil tarihinde yargılamanın bittiği gözetilerek, müvekkili lehine %10’dan aşağı olmamak üzere 187.784,50 TL vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 389 ve devamı maddeleri (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 505 ve devamı maddeleri),
2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesi ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası,
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
2. Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.05.2016 tarihli bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmaya uygun karar verilmediğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olduğundan, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyenlere yükletilmesine08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.