"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/140 E., 2022/613 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Dosya içeriğine göre, Mahkemece verilen kararda kabul edilen ve temyize konu edilen toplam miktar 4.733,54 TL olup karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL’nin altında kaldığından, davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davalılara ait taşınmaz müvekkillerinin kendilerine ait olduğunu sanarak ve tamamen iyi niyetli olarak taşınmazın üzerine ağaçlar dikip yetiştirdiklerini, davalıların sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere, 25.000,00 TL'nin (ıslahla 73.109,00 TL'nin) ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili; davacılar ile müvekkilleri arasında bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, müvekkillerinin murislerinin yıllar önce kendilerine ait bir kısım yerleri ayrı ayrı kişilere sattığını, bu şekilde satış yapılan şahıslardan birinin de Portakal soyadını taşıdığını, davacılarında imar uygulaması ile oluşan parselasyon sonucu 2 nolu parsel sınırları içerisinde kalan yerleri Portakal soyadlı kişilerden satın aldıklarını, davalılar adına kayıtlı 27 nolu parselin ise hiç bir zaman satışa çıkarılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13.09.2012 tarihli ve 2008/330 E., 2012/351 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne, 73.109,00 TL'nin davalılardan tapu kaydındaki hisseleri oranında sorumlu olacak şekilde tahsiline, 25.000,00 TL'lik kısmına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, ıslah ile artırılan kısma ilişkin faiz talebi bulunmadığından bu kısma yönelik faiz yürütülmemesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 16.12.2013 tarihli ve 2013/11737 E., 2013/17999 K. sayılı ilamıyla; "...davalılardan ...'ın 19/11/2007 tarihinde vefat ettiği, davanın ise 12/08/2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı yanın sağ olup olmadığını araştırmaksızın, ölü kişiye açtığı davada anılan davalının mirasçılarının davaya dahil edilerek, aleyhlerine hüküm oluşturulması isabetli bulunmamıştır.
Mahkemece yapılan keşif ve bu keşfe dayanılarak bilirkişiler tarafından hazırlanan bilirkişi raporları hükme dayanak alınacak nitelikte değildir.
Kabule göre (...) Mahkemece 27/04/2010 tarihinde taraf teşkili henüz tamamlanmadan önce davaya konu taşınmazda keşif yapıldığı, bu keşfin ve keşfe katılan bilirkişilerin hazırladıkları raporların hükme dayanak alındığı anlaşılmaktadır. Usulüne uygun olarak yapılmayan keşif deliline dayanılarak karar verilmesi savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olduğundan doğru bulunmamıştır.
(...) Somut olayda; feragat yetkisi bulunan davacı vekilinin 09/11/2010 tarihli duruşmada; "....., oğlu ... mirasçılarını sehven dahili davalı göstermişiz bunlara yönelik davadan vazgeçiyoruz" beyanında bulunduğu, ancak mahkemece anılan kişinin mirasçıları açısından da davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece oluşturulan hüküm HMK'nun 307 ve 311.maddelerine aykırı bulunduğundan bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 23.06.2015 tarihli ve 2014/193 E., 2015/375 K. sayılı kararla; dava açılış tarihinde davalı gösterilen ...'ın ölü olup ölüye karşı dava açılamayacağından ...'a (mirasçılarına) yönelik davanın reddine, ... mirasçılarının hissesi tenkis edilerek bakiye 49.130,00 TL'nin diğer davalılardan tapudaki hisse oranları ile sorumlu olacak şekilde tahsiline, talep gözetilerek 25.000,00 TL'ye dava tarihinden yasal faiz işletilmesine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 31.10.2016 tarihli ve 2016/3916 E., 2016/12331 K. sayılı ilamıyla; ".... davacılar tarafından davalılar adına kayıtlı taşınmazın bir kısmına ağaçlar dikmek suretiyle el atıldığı görülmektedir.
Dosya kapsamına alınan belgelerden, davacılar ve davalılara ait taşınmazların tüm tapu kayıt ve tedavüllerinin celp edilmediği, tesis kadastrosunun hangi tarihte kesinleştiği ve hangi tarihte tapu kaydının oluşturulduğu da anlaşılamamaktadır.
Hal böyle olunca; davalıya ait taşınmazın tüm tapu kayıt ve tedavüllerinin celbiyle, tapu kaydının kesinleşme tarihinin belirlenerek taşınmaza dikilen ağaçların yaşının da dikkate alınması suretiyle davacıların iyiniyetli olup olmadığının tespit edilmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma sonucunda hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bununla birlikte, Mahkemece bilirkişiler tarafından hazırlanan bilirkişi raporları hükme dayanak alınacak nitelikte değildir.
Kabule göre, Mahkemece; davalıların sorumlu olduğu miktarının belirlenmesi açısından, ziraat mühendisi bilirkişiden rapor alınmış ise de bu rapor yeterli görülmeyerek ikinci kez farklı bir ziraat mühendisi bilirkişiden rapor alınmış, davalının sorumlu olduğu miktar yönünden iki rapor arasındaki çelişki giderilmeksizin,ilk rapora dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca, Mahkemece; yukarıda açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilerek,öncelikle davacıların iyi niyetli olup olmadığının araştırılması akabinde varılacak sonuca göre dosyanın önceki bilirkişiler dışındaki ziraat mühendisine verilmesi, iki rapor arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde; somut verilere dayalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
(...) Somut olayda; feragat yetkisi bulunan davacı vekilinin 09/11/2010 tarihli duruşmada; "....., oğlu ... mirasçılarını sehven dahili davalı göstermişiz bunlara yönelik davadan vazgeçiyoruz" beyanında bulunduğu, ancak Mahkemece anılan kişinin mirasçıları açısından da davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır.
(...)2-Bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 12.06.2018 tarihli ve 2017/19 E., 2018/248 K. sayılı kararla; dava açılış tarihinde davalı gösterilen ... ölü olup, ölüye karşı dava açılamayacağından ... ( mirasçılarına ) yönelik davanın reddine, 67.401,00 TL'nin ... ve mirasçıları dışındaki kalan davalılardan dava tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 30.04.2019 tarihli ve 2018/5806 E., 2019/3943 K. sayılı ilamıyla; ..."Dairemiz bozma ilamında öncelikle; davalıya ait taşınmazın tüm tapu kayıt ve tedavüllerinin celbiyle, tapu kaydının kesinleşme tarihinin belirlenerek taşınmaza dikilen ağaçların yaşının da dikkate alınması suretiyle davacıların iyiniyetli olup olmadığının tespit edilmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmesine karşın mahkemece tapu kayıtları incelenerek bir değerlendirme yapılmamıştır. Davacılar, dava konusu 27 parseli tapu maliklerinden üzerindeki satın aldıklarını belirtmiş, tapusuz bir taşınmazı satın aldıklarına yönelik bir iddiaları olmamıştır. Dosya içerisinde bulunan tedavüllü tapu kayıtlarından da taşınmazın tapu kayıtlarının 1974 yıllarında oluştuğu görülmektedir. Davacıların satın aldıklarını iddia ettikleri tarihte davaya konu taşınmazın çap kaydı bulunmaktadır. Çaplı taşınmazlarda, davacı tarafın iyiniyet iddiası dinlenemez.
Her nekadar Mahkemece, dava konusu 27 parsel üzerindeki mevcut ağaçların davacılar tarafından dikilip yetiştirildiğinin sabit olduğu, bu hususun taraflar arasında da tartışmasız olduğu belirtilmiş ise de davacılar söz konusu taşınmazı üzerindeki mütemmim cüz ile birlikte tapu kaydında malik olan kişiden iyiniyetli olarak satın aldıklarını, satın alırken mütemmim cüzlerin bedelini ödediklerini, bir kısım ağaçları da kendilerinin yetiştirdiğini ileri sürmüşlerdir. Dinlenen davacı tanıkları da, davacılar satın aldıklarında ağaçların bir bölümünün taşınmaz üzerinde zaten mevcut olduğunu beyan etmişlerdir.
Hal böyle olunca, Mahkemece, davacı tarafın iyiniyetli olmadığı göz önüne alınarak, ağaçların yaşı da dikkate alınarak davacıların sadece kendileri tarafından dikilip yetiştirilen ağaçların odun değerini talep edebilecekleri dikkate alınarak bu hususta yeniden rapor alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken davacıların iyiniyetli olduğu kabul edilerek gelir metodu hesabı doğrultusunda hazırlanan rapor esas alınarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Yine bozma ilamında; feragat yetkisi bulunan davacı vekilinin 09.11.2010 tarihli duruşmada; "... oğlu ... mirasçılarını sehven dahili davalı göstermişiz bunlara yönelik davadan vazgeçiyoruz" beyanında bulunduğu, ancak mahkemece anılan kişinin mirasçıları açısından da davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece oluşturulan hükmün HMK'nun 307 ve 311 inci maddelerine aykırı bulundu belirtilmiş ise de mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen kararda bozma ilamına uyulmayarak bahsi geçen kişiler hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; Mahkeme, 23.06.2015 tarihli kararında, ... mirasçılarının hissesi tenkis edilerek bakiye 49.130,00 TL'nin diğer davalılardan tapudaki hisse oranları ile sorumlu olacak şekilde alınıp davacılara verilmesine,talep gözetilerek 25.000,00 TL'ye dava tarihinden geçerli yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş, hükmün davalılar tarafından temyizi üzerine bozulması sonucu yeniden yapılan yargılama sonucu verilen 12.06.2018 tarihli kararda ise 67.401,00 TL'nin ... ve mirascıları dışındaki kalan davalılardan dava tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Davalılar lehine oluşan usulü kazanılmış hakkı ihlal eder şekilde, ... mirasçılarının hisselerinin tenkis edilmeden, davalıların tapudaki payları dikkate alınmadan davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2. Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ... oğlu ....., yönünden davadan feragat edildiğinden bu davacı yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer ... yönünden dava tarihinde ölü olduğu, ölen aleyhine dava açılayacağı gerekçesiyle davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile 12.04.2021 tarihli rapor doğrultusunda davacı ... için 2.366,77 TL, diğer davacı ... için 2.366,77 TL olmak üzere toplam 4.733,54 TL'nin (... mirasçılarının hisselerinin tenkisi sonucu) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte her bir davalı yönünden tapudaki hisseleri nazara alınarak payları oranında her biriden ayrı ayrı tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; müvekkillerinin davaya konu taşınmazları devralırken üzerlerinde bulunan bir kısım mütemmim cüzlerin bedelini ödediklerini, sonrasında davaya konu taşınmazlar üzerine meyve ağaçları dikerek bahçeyi geliştirdiklerini, müvekkillerinin ağaçların bulunduğu taşınmazı devralırken mütemmim cüzüyle birlikte iyi niyetli olarak satın aldıklarını, mütemmim cüzlerin bedelini de tapuda malik olarak gözüken davalıların aldığını ve haksız zenginleştiklerini, hükme esas olan raporda hesaplama yapılırken hataya düşüldüğünü, dava konusu taşınmaz üzerindeki ağaçların sadece odun değerlerinin hesaplandığını, yapılan hesabın yanlış olduğunu, ağaçların halen canlı ve meyve verir vaziyette olduklarını, raporun taşınmazın ağaçlı ve ağaçsız değeri hesaplanmadan oluşturulduğunu, ağaçların çaplı taşınmaza dikilmesinin tek başına kötü niyetin varlığını göstermeyeceğini, çaplı taşınmazlarda iyiniyet iddiasının dinlenmeyeceği hususunun olaya uygun düşmediğini, davacıların iyi niyetli olduğu kabul edilerek ağaçların değerinin hesaplanması gerektiğini, ... mirasçılarının hissesi tenkis edilerek bakiye kalan miktarın tapudaki hisse oranları ile sorumlu olacak şekilde alınıp müvekkillere verilmesi hakkaniyete aykırı bir durum oluşturacağını, tapu maliklerinin müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları dikkate alındığında davanın tüm tazminat miktarı dikkate alınarak kabul edilmesi gerektiğini, ağaçların dava tarihi itibariyle güncel bedellerinin ve taşınmazın ağaçlı/ağaçsız değer farkının ayrı ayrı hesaplanması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları
3. Değerlendirme
Temyize konu edilen Mahkeme kararının; uyulan bozma ilamlarında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine bozma ilamlarında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma ilamlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine imkan bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2. Davacılar vekili tarafından temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.