Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3097 E. 2024/1192 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Özel bir hastanenin üroloji bölümünde mesane sarkması ameliyatı olan hastanın ameliyat sırasında bağırsaklarının kesilmesi sonucu ölümü nedeniyle hastanenin ve doktorun kusurlu olup olmadığı ve maddi-manevi tazminat sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın bozma ilamı doğrultusunda alınan üniversite hocalarından oluşan bilirkişi heyeti raporunda, meydana gelen bağırsak yaralanmasının ameliyat tekniğinden kaynaklanan, her türlü ihtimama rağmen meydana gelebilecek nadir bir komplikasyon olduğu ve hastanenin/doktorun kusurunun bulunmadığı belirtildiğinden ve hastanın ameliyat öncesinde genel onam formu imzaladığı da gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/749 E., 2022/333 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davalı hastanenin üroloji bölümünde mesane sarkması ameliyatı olan müvekkilerinin annesi ...'in ameliyat esnasında bağırsaklarının kesilmesi ve kesik halde bırakılarak ameliyatın sonlandırılması sonucunda dışkı ve diğer sıvıların karın bölgesinde dolması ve bağırsakların açıkta kalması sonucu öldüğünü, olayın tıbbi anlamda komplikasyon olmadığını, ameliyat ve sonuçları hakkında bilgilendirme veya aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, davalı hastanenin kusursuz sorumluluğunun yanında ayrıca kusurunun da bulunduğunu ileri sürerek; toplam 200.000,00 TL manevi tazminata ve halen 16 yaşında olan ve annesinin maddi desteğinden yararlanan davacı ... lehine şimdilik 1.000 TL maddi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; hizmette herhangi bir eksikliklerinin ve kusurlarının bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.06.2018 tarihli ve 2018/2 E.- 2018/112 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 02.12.2016 tarihli ve 5316 sayılı raporu esas alınarak, davacı ...'ün maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı ...'ün dava tarihi itibariyle hükümlü olduğu, bu davayı açma yönünden vasisine izin verilmemesi yönünde beyanda bulunduğu ve mahkemenin de husumete izin kararı talebinin reddine karar verildiği değerlendirilerek dava şartı yokluğu nedeni ile vasi tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.11.2019 tarihli ve 2018/3234 E., 2019/2225 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 02/12/2016 tarihli raporu ile kişinin takip ve tedavisinde görev alan hekimlere atfı kabil kusur bulunmadığı, muris tarafından 18.12.2016 günlü genel onam formu imzalandığı gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.09.2021 tarih ve 2020/6351 E- 2021/8589 K. Sayılı bozma ilamı ile; “...somut olay incelendiğinde dava dosyasında Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının talebi doğrultusunda Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan rapor alınmış, raporda sonuç olarak, ameliyatı gerçekleştiren hekime atfı kabil ihmal ya da kusur tespit edilmediği görüşü bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun söz konusu raporuna dayanılarak yeni bir rapor alınmaksızın mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporu incelendiğinde ise, davacının ameliyat öncesi durumu, ameliyata hazırlık evresinde yapılan ve/veya yapılması gereken tahlil ve tetkikler, ameliyat esnasında davalı hastanede görevli doktor tarafından uygulanan işlem ve bu işlem sonucu o iddia edildiği üzere ameliyat esnasında bağırsağın kesilip kesilmediği, ameliyat ve yapılan diğer işlemlerin yerindeliği ve gerekliliği ile müteveffanın sonradan geçirmek zorunda kaldığı ameliyat ile ilgili önemli hususlar tartışılıp açıklanmamıştır. O halde mahkemece, üniversitelerden, konusunda uzman, akademik kariyere sahip bilirkişi heyeti oluşturularak özellikle, konulan teşhis, bu teşhise yönelik yapılan işlemler ve yerindeliği ile müteveffanın ölüm sebebi ile davalı hastanede görevli doktor ile çalışanların kusuru olup olmadığı hakkında ayrıntılı ve açıklayıcı, mahkeme, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bir rapor hazırlanmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi" gerekçesi ile davacılar vekilinin sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozma kararı verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı doğrultusunda Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi aracılığı ile Ankara Hacettepe Üniversitesinde görevli Üroloji Uzmanı Prof. Dr. ..., Genel Crerahi ve Adli Tıp Uzmanı Prof Dr. ... ve Adli Tıp Uzmanı Pof. Dr. ...dan oluşan bilirkişi kurulundan 14.04.2022 tarihli rapor alındığı; "...'ın ameliyat öncesi durumu, emaliyata hazırlık evresinde yapılan ve/veya yapılması gereken tetkik ve tahlillerin yerinde olduğu, ameliyat esnasında görevli doktor tarafından uygulanan işlemin doğru olduğu ve klasik ameliyat prosedürüne uygun olduğu, ancak yapılan ameliyat tekniği açısından, ameliyatın kapalı olarak gerçekleşmesi ve batın içerisini açık olarak görmenin mümkün olmaması nedeni ile bu tür yaralanmaların meydana gelebileceği, cerrahın her türlü özeni gösterse bile ortaya çıkabileceği ve ameliyatın bir komplikasyonu olarak değerlendirilmesi gerektiği, ...'ın sonradan geçirmek zorunda kaldığı ameliyatların da doğru ve zamanında müdahaleler olduğu, ancak bağırsak muhteviyatının batın içine akması sonucu gelişen "Akut Batın Tablosu/peritonit ve sepsis" 'den hastanın doğru ve yerinde cerrahi müdahale ve medikal tedavi desteğine rağmen kurtarılamadığını, sonuçta müteveffanın ameliyat esnasında gelişen çok nadir bir komplikasyon olan barsak yaralanmasından kaydedilmiş olduğu, ölüm hadisesinin ameliyat tekniğinden kaynaklanan istenmeyen bir hal olup, her türlü ihtimama rağmen bu tür bir durumun meydana gelebileceği ve tıbbi literatürde yer aldığı..." görüşünün bildirildiği, bu durumda bozma ilamı doğrultusunda vekil olarak sorumluluğu tartışılan kurumda müteveffaya onulan teşhis ve bu teşhis doğrultusunda yapılan işlemlerin tıp bilimine uygun olduğu, müteveffanın ölümü sonucunun komplikasyon olduğu ve davalının sorumluluğunu gerektirmediği düşünüldüğünde, müteveffanın ölümünden dolayı davalı kurumun sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğinden davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, bozma sonrası alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu ve hükme esas alınamayacağını belirterek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Özel Hastane ve doktorun uyguladığı tedavi nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle bozma sonrası üniversite hocalarından oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapor ve dosyada bulunan onam belgesinin içeriğine göre mahkeme kararının isabetli olduğu görülmekle, temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple,

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Kararı temyiz eden taraf harçtan muaf olduğundan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.