"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2090 E., 2023/922 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 41. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/255 E., 2022/51 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ile farklı tarihlerde farklı dosyaları ihtiva edecek şekilde birden çok sözleşmenin imzalandığını, 09.02.2017 tarihli “Vekalet Sözleşmesi”ne istinaden davalının Ankara 27.İcra Müdürlüğü'nün 2017/3216 E. sayılı dosyası ile dava dışı Maliye Bakanlığı aleyhine devreden KDV toplamı için icra takibi başlattığını ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, yargılama devam ederken 25.08.2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 694 sayılı KHK'nın 9 uncu maddesi ile İ.İ.K. nun geçici 13 üncü maddesinde yapılan düzenleme ile itirazın iptali davalarında talep üzerine mahkemelerin karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği ve bu halde yargılama gideri altında vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine yer verilmiş olduğu halde, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince, Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi üzerine Mahkemece bu kez kanun değişikliği dikkate alınarak davada karar verilmesine yer olmadığına ve masrafların taraflar üzerinde bırakılmasına karar verildiğini, söz konusu kanuni değişiklik sonrası, Maliye Bakanlığı tarafından ASKİ Genel Müdürlüğüne 22.09.2017 tarihinde yazılan yazı ile 694 Sayılı KHK'nın 9 uncu maddesi uyarınca avukatlık ücreti talep edilmesi ve buna hükmedilmesi mümkün olmadığından, davadan feragat edilmesi ve icra takip dosyalarından vazgeçilmesi halinde yargılama gideri ve avukatlık ücretinin talep edilmeyeceğinin belirtildiğini, anılan yazının ardından Büyükşehir Belediye Meclisinde 09.10.2017 tarih ve 1920 sayılı kararın alınmış olduğunu, alınan karar ile dava ve icra dosyalarından vazgeçilmemesi ve feragat edilmemesi halinde Maliye Bakanlığına ödenmek durumunda kalınacak yargılama gideri ve vekalet ücretinin idareler açısından kamu zararına yol açabileceği belirtilerek dosyalardan Bakanlık ile sulh olunmak suretiyle vazgeçilmesi ve feragat edilmesine ilişkin teklifin oybirliği ile kabul edilmesine karar verilmiş olduğunu, Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesi dava dosyasından kanuni zorunluluk nedeni ile feragat edilmiş olup, iş bu feragatin Avukatlık Kanunu'nun 165 inci maddesi anlamında sulh/feragat olmadığı gibi iş sahibi davacı Büyükşehir Belediyesi yönünden kazandırılan bir hukuki yardımın da bulunmadığını, bu bağlamda avukatın vekalet sözleşmesi gereği ödemenin tümünü kabul ve talep etmesinin de avukatlık mesleğinin saygınlığına uygun bir davranış olmadığını, kanuni zorunluluktan dolayı dosyadan feragat edildiği tarihe kadar davalı avukatın sarf etmiş olduğu emek ve mesaiye karşılık, hak ve nesafete uygun bir avukatlık ücretinin ödenmesi gerektiğini, davalıya yapılan ödemelerin 02.03.2017 tarihinde KDV ve Stopaj dahil toplam 472.458,25 TL ödeme ile davalı talebi üzerine 18.05.2018 tarihinde KDV ve stopaj hariç 1.000.000,00 TL, KDV ve Stopaj dahil 1.225.000,00 TL olduğunu, davalıya yapılan ödemelerin aynı zamanda avukatlık mesleğini düzenleyen Avukatlık Kanunu'nun 2 nci maddesi düzenlemesine de aykırı bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.000,00 TL'nin KDV ve stopajı da eklenmek suretiyle, her bir haksız ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, sözleşme gereğince tarafların edimlerini yerine getirmiş olduğunu, açılan davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin TBK'nın ve Avukatlık Kanunu'nun kendisine yüklediği görevleri yerine getirdiğini, davacının bir ticaret şirketi olduğunu, basiretli tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, gerek sözleşmede ve gerekse olur istemli dilekçede çok açık bir biçimde müvekkili avukatın yapacağı işin belirlendiğini, kural olarak avukatın müvekkilinin verdiği talimatla bağlı olduğunu, müvekkilinin davacı iş sahibinin dava açılması yönündeki açık talimatına uyduğunu, KHK çıkarılmamış olsa idi, davanın kabul ile sonuçlanacak olduğunu, vekilin amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca ulaşmak için gerekli olan çalışmaların özenle yerine getirilmemesinden sorumlu olacağını, müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığı aynı gün icra takibini başlattığını, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 20.02.2017 tarihinde icra takibine itiraz etmesi üzerine ise, 27.02.2017 tarihinde itirazın iptali davasını açtığını, dava açılırken de, davanın devamı sırasında da özen borcunu yerine getirmiş olduğunu, vekilin dava açılırken mevcut olan dava yolunun, sonradan bir kanun çıkarılarak engellenebileceğini öngörebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davayı özenle yürütmüş olduğunu, müvekkilinin sadakat borcunu yerine getirerek işi sonuna kadar takip ettiğini sözleşmeyi hazırlayanın işin konusunu ve ücreti belirleyenin ASKİ olduğunu, ASKİ'nin ahde vefa kuralı gereği sözleşmeye uymak zorunda olduğunu, karar kesinleştikten sonra ASKİ'nin müvekkilinin dilekçe içeriğine uygun olarak 18.05.2018 tarihinde müvekkilinin vekalet ücretini ödediğini, böylece sözleşmenin ifa edilerek müvekkilinin ibra edildiğini, ASKİ Genel Müdürlüğü'nün kendi iradesi ile ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin ücreti vekalet borcunu makbuzlarla ödediğini, ifa edilmiş sözleşmede ifa imkansızlığından bahsedilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; talebin zamanaşımına uğramadığı, sözleşmenin ücrete ilişkin hükmün geçerli olduğu, davacı vekil eden idarenin bağlayıcı talimatı gereği davalı vekilin vekalet görevini ifa ettiği, davalı avukatın fiili ile oluşan bir kurum zararı bulunmadığı gibi özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı bir durumun mevcut olmadığı, edimlerin yerine getirilerek sözleşmenin ifa edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, rapordaki eksiklik ve çelişkilerin giderilmediğini, vekalet sözleşmesinin gereğinin yerine getirilmediğini, özen yükümlülüğüne aykırı hareket edildiğini, vergi uyuşmazlığından kaynaklanan davanın adli yargıda açıldığını, sözleşmedeki düzenlemenin avukata verilmiş talimat olarak değerlendirildiğini, 2018 Sayıştay denetimine ait raporda, davalıya vekalet ücreti ödenmesinin kamu zararına neden olduğunun belirtildiğini, dava vergi mahkemesinde açılmış olsa idi avukata maktu vekalet ücreti ödeneceği gibi hem de KDV ücretinin tahsil edileceğinin açık olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açarak özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, avukatın iş sahibinin verdiği talimata uymak zorunda olmadığı gibi, dava açmadan önce gerekli araştırmayı da yapması gerektiğini, ilgili mahkemenin feragat dilekçesi üzerine karar verilmesine yer olmadığına karar verdiğini, karara karşı yargı yoluna başvurulmadığını, kararın kesinleştiğini, avukatın aydınlatma yükümlülüğü ile bilgi verip vermediğinin araştırılmadığını, işin yapılmasında ihmal ve kusur gösteren davalının fiili ile kurum zararı oluştuğunu, sözleşmede belirlenen avukatlık ücretinin alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, ücretin fahiş olduğunu, vekilin, müvekkilin menfaatlerine öncelik vermesi gerektiği, sözleşmenin öngörülmeyen bir durum nedeniyle kendisi aleyhine yorumlanamayacağını vekalet sözleşmesinin sona ermediği ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili; davanın zaman aşımına uğradığını, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından Maliye Bakanlığıyla sulh olunmak suretiyle sözleşme konusu icra takibinden feragat edildiği, sulh kapsamında takibin sona erdiği, davalı avukatın iş görme borcunun da bu kapsamda sona erdiği, sözleşme ile belirlenen vekalet görevinin yerine getirilmiş olduğu, davalı avukatın, davacının talimatlarına uygun şekilde davrandığı, sözleşmede, davalı avukatın KDV alacağını icra takibi yolu ile tahsil edeceğinin düzenlendiği, tarafların serbest iradeleri ile imzalamış oldukları sözleşmenin tarafları bağladığı, sözleşmenin geçerli olduğu, azilname tarihi (31/01/2020) ve dava tarihine (05/06/2020) göre, davanın zamanaşımına da uğramadığı gerekçesiyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını itemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 505 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda; taraflar arasında düzenlenen 09.02.2017 tarihli "Vekalet Sözleşmesi"nin Avukatlık Kanunu'na göre geçerli olduğu, davacı idarenin Maliye Bakanlığıyla sulh olması nedeniyle davalı avukat tarafından takip edilen ve sözleşme konusu olan icra takibinden feragat edildiği, sulh kapsamında takibin sona erdiği, davalı avukatın sözleşme ile üstlendiği iş görme borcunu yerine getirdiği, bu kapsamda davacı idare tarafından 02.03.2017 tarihinde yapılan peşine ödeme sonrasında sözleşme konusu işin kesinleştiği 03.05.2018 tarihinden sonra 18.05.2018 tarihinde davacı avukata sözleşme kapsamındaki ücretin ödendiği, davalı avukatın, sözleşme ile kendisine yüklenen talimatlara uygun şekilde davrandığı, tarafların serbest iradeleri ile imzalamış oldukları sözleşmenin tarafları bağladığı dikkate alındığında, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.