Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3234 E. 2024/1810 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin feshi sonrası, sözleşme kapsamında verilen nama yazılı senetlerin geçerliliği ve bunlardan kaynaklanan borcun devam edip etmediği hususunda ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4/5. maddesi uyarınca, tüketici işlemlerinde sadece nama yazılı senet düzenlenebileceği ve bu senetlere konu temel ilişkiden doğan def'ilerin, senedi devralan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebileceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı banka vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkilinin İstanbul 10. Noterliğinin 27.12.2017 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile satıcısı davalılardan Yeşil Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'den İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, 2945 Ada, 51 Parselde yapımına başlanılan "Elexıa Topkapı" adlı projeden B Blok 13. Kat, 156 Numaralı bağımsız bölüm numaralı taşınmazı satın aldığını iş bu sözleşme hükümleri doğrultusunda müvekkil tarafından davalı yüklenici şirkete 37 adet nama yazılı tüketici senedi verildiğini, davalı yüklenici şirket ile 09.08.2018 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi fesihname sözleşmesi düzenlenerek tarafların karşılıklı olarak satıştan vazgeçtiğini, fesihnamede yer alan hüküm uyarınca; "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Fesih Sözleşmesi imzası sırasında ALICI nın SATICI ya teslim ettiği ve bordroda belirtilen senet/senetler ALICI ya iade edilecektir." denilerek senetlerin iadesinin kararlaştırılmış olmasına rağmen davalı yüklenici şirketin tüketici senetlerini teminat karşılığı diğer davalı bankaya temlik ettiğini ileri sürerek; yargılamaya konu senetler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, fesih nedeniyle konusuz kalan dava konusu bonoların geçersizliği ile iptaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı yüklenici şirket vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı anlaşma ile feshedilmesinden sonra senetlerin iade edilmesi için diğer davalı bankadan talepte bulunulmuşsa da senetler banka tarafından iade edilmediğinden senetlerin davacıya iadesinin mümkün olmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmayıp davanın açılmasına neden olmadığını, davalı bankanın kusurlu eylemi neticesinde dava açıldığından yargılama giderlerinden sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini istemiştir.

2.Davalı banka vekili; dava konusu senetlerin müvekkili bankaya kullandırılan krediler ile ilgili teslim edildiğini, keşidecinin lehtar ve cirantalara karşı ileri sürebileceği şahsi defileri iyi niyetli hamile karşı ileri süremeyeceğini, senetlerin tüketici senedi olarak verilmesi nedeniyle nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasının bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili bankanın yalnızca senedi elinde bulunduran kimse olarak kendi hakkını saklamak bakımından ciro silsilesini incelemek dışında başka bir araştırma yapma yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının müvekkili bankanın kötü niteli olduğunu ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; feshedilen sözleşme nedeni ile tarafların birbirlerinden verdiklerini geri isteyebilecekleri, fesihnamede senetlerin iade edileceğinin de belirtildiği, nama yazılı senetlerin alacağın temliki hükümlerine tabi olup, borçlu alacaklıya karşı ileri sürebileceği defi ve itirazları temlik alana karşı da ileri sürebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu senetlerin iptaline, davacının bu senetler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı banka vekili; Mahkemece verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davaya konu senetlerin davalı bankanın kullandırmış olduğu kredilerle ilgili teslim edildiğini, TTK 778 ve 687 nci maddeleri gereğince davacının şahsi defilerinin yetkili hamile karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının 6502 sayılı yasanın 4/5 inci maddesi gereğince tüketici senedinin nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasının da takip alacaklısına karşı ileri sürülemeyeceğini, davalı bankanın TTK 686 ncı maddesi gereğince ciro silsilesini incelemek dışında araştırma yapma yükümlülüğünün bulunmadığını, davaya konu bonoların henüz icra takibine konu edilmediğini, davalı bankanın iyi niyetli olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu senetlerin nama yazılı olarak düzenlendiği, senetlerin keşidecisi ile lehtarı arasında yapılan fesihnamede senetlerin keşideciye iade edileceğinin kararlaştırıldığı, davacının senet lehtarına karşı ileri sürebileceği defileri alacağın temliki hükümleri gereğince davalı bankaya karşı da ileri sürme hakkı bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı banka vekili; istinaf itirazlarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin feshi nedeniyle sözleşme kapsamında verilen senetlerden dolayı davalıların borçlu olup olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6502 sayılı Kanun'un (6502 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin beşinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4/5 inci bendi, "Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir." şeklinde düzenlenmiştir.

2.Tüketici senetlerinin nama yazılı olmasının faydası, def’ilerin ileri sürülmesinde kendini gösterir. Eğer kıymetli evrak tedavüle çıkmışsa ve hamiline veya emre yazılıysa sadece mutlak def’iler ileri sürülebilecektir. Ancak nama yazılı olursa bu durumda temel ilişkiyle ilgili olsun veya olmasın tüm nispi def’iler de ileri sürülebilir olacaktır. Bunun sonucu olarak da tüketici örneğin malın ayıplı olması durumunda satıcıya karşı ileri sürebileceği def’ileri, hamile karşı da ileri sürebilecektir ya da dönme hakkını kullanmışsa ödeme yapmaktan kaçınabilecek veya indirim hakkını kullanmışsa senette yazan miktardan azını ödeyerek borcundan kurtulabilecektir. Yine eğer mal teslim edilmemişse tüketici ödemezlik def’ini de hamile karşı ileri sürebilecektir.

3.Tüketicinin düzenleyeceği kıymetli evraka böyle bir sınırlama getirilmesinin sebebi nama yazılı evrakın tüm def’ilerle birlikte devrediliyor olmasıdır. Böylece tüketici, aldığı mal ayıplı çıkarsa veya mal hiç teslim edilmezse bu def’ileri senedi devralan üçüncü kişilere de ileri sürebilecek ve zayıf taraf olan tüketici korunmuş olacaktır.

4. Somut olayda da davacı tarafından davalı satıcı adına düzenlenen senetler nama yazılı düzenlenmiş olup, davacının satıcı ile olan temel ilişkiden kaynaklanan def'ileri senedi elinde bulunduran üçüncü kişi durumundaki davalı bankaya karşı da ileri sürebilmesi mümkündür.

5. Böylece, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.