"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/432 E., 2023/307 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Finike 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/86 E., 2021/722 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 12.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; kardeş olan davacı ile davalının 18.01.2012 tarihinde protokol düzenleyerek babaları ... adına kayıtlı taşınmazları paylaştıklarını, anılan protokole göre 557 ada 18 parsel (eski 351 parsel) sayılı taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, ancak taşınmazın daha önce davacıya verilmiş olması nedeniyle 1994-1995 yıllarında iki adet cam sera ve biri betonarme diğeri prefabrik olarak iki katlı işçi evlerini inşa ettiğini, protokole göre ev ve cam seraların 8 yıl süreyle davacı tarafından kullanıldığını, protokol imzalanırken ortamın gergin olması nedeniyle tanıkların da bilgisi dahilinde taşınmaz üzerinde davacının yaptığı yapıların ya söküleceği, ya davacı tarafından kiralanacağı ya da davalı tarafından bedeli üzerinden satın alınacağının kararlaştırıldığını, ancak bu hususların protokole yazılmadığını, babalarının da müdahalesi ile protokolün detaylandırılmadığını, kullanım süresinin dolmasından sonra davalıdan seraların ve evin bedelinin talep edilmiş ve ihtarname gönderilmiş olmasına rağmen davalının ödemeye yanaşmadığını, davacının seralar ve evi sökmeye başlaması üzerine davalının davacıyı silahla öldürmeye teşebbüste bulunduğunu ve bu konuda soruşturmanın devam ettiğini, yine 592 ada 43 parsel (eski 507 parsel) üzerine 1995 yılında davacı tarafından depo yapıldığını, davalının bu deponun sökülmesine de izin vermediğini ileri sürerek; 557 ada 18 parselde bulunan 2 katlı işçi evinin, 2 adet cam seranın ve sera malzemelerinin, ayrıca 592 ada 43 parselde bulunan deponun bedeli olarak 20.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 02.11.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 674.829,18 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; taraflar arasındaki 18.01.2012 tarihli protokol gereğince 557 ada 18 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 adet cam sera ve tüm malzeme ile aynı taşınmaz içerisinde bulunan evin davacı tarafından 8 yıl süre ile kullanıldıktan sonra herhangi bir bedel ya da farkın tarafına ödenmeyeceği ve 18.07.2020 tarihinde teslim edileceği hususunun düzenlendiğini, protokolde seraların ve evin davacı tarafından söküleceği hususunun yer almadığını, sadece kullanım süresi olan 8 yıl için davalıya bir bedel ya da farkın ödenmeyeceği hususunun düzenlendiğini, yapıların sökülerek alınması hususu kararlaştırılmış olsa bunun tutanağa yazılması gerektiğini, davacının ev ve cam seraları teslim etmesinin gerekmesine rağmen sulama, havalandırma, ısıtma sistemleri ile diğer aparat ve ekipmanları söktüğünü, babalarına ait olan ve daha sonra kendisine geçmiş bulunan taşınmazda bulunan 2 adet cam serayı 8 yıl kullanmak suretiyle gelir elde ettiğini, taşınmazın tapu kaydının tetkikinde taşınmazın niteliğinin, kargir ev bahçe ve sera olarak geçtiğini, 592 ada 43 parsel sayılı taşınmadaki deponun da babaları ...'a ait olduğunu, kendisine bu taşınmaz verildiğinde de deponun taşınmaz içerisinde bulunduğunu, deponun davacı tarafından yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, her iki taşınmazda bulunan iki adet cam sera ile işçi evi ve deponun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 722 nci maddesine göre sökülüp kaldırılmasının ve 723 üncü maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmadığını, her iki taşınmazın ve üzerindeki yapıların tarafına ait olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dinlenen tanıkların beyanları ve taraflar arasında imzalanan "Tutanaktır" başlıklı 18.01.2012 tarihli sözleşmeden, davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatları, muhdesatların yapım tarihindeki maliki olan dava dışı babaları ...'ın izni ve bilgisi dahilinde yaptırdığı kanaatine varıldığından iyiniyetli olduğu, bu nedenle muhdesatların gerçek bedelini talep edebileceği, yapılan hesaplamada davalının davacı tarafından söküldüğünü iddia ettiği ekipmanların keşif anında da taşınmazda bulunmadığından hesaplamada dikkate alınmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile 674.829,18 TL tazminatın 20.000,00 TL'sinin dava tarihinden, bakiye 654.829,18 TL'sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; her iki taşınmaz üzerindeki yapıların mülkiyetinin davalıya ait olduğunu, tarafların katılımı ile düzenlenen 18.01.2012 tarihli protokol ile yapıların bulunduğu taşınmazların davalıya verileceğinin, üzerindeki yapıların ise davacı tarafından 8 yıl süre ile bedelsiz kullanılacağının ve bu sürenin sonunda davalıya bırakılacağının kararlaştırıldığını, bilirkişi tarafından belirlenen bedelin yüksek olduğunu, hesaplama yapılırken davacının bedelsiz kullanımının, rayiç ve emsal bedellerin değerlendirilmediğini, raporun bu nedenle hükme esas alınamayacağını, davacı tanıklarının beyanlarına karşı yapmış oldukları itirazın dikkate alınmadığını, sera ve ev yapımıyla davacının ilgilenmesinin babaları ... bilgisi dahilinde olduğunu ve giderlerinin de babasının gelirinden karşılandığını, dava dilekçesinde açıkça davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açıldığı belirtmişken Mahkemece davanın eser sözleşmesinden kaynaklı alacak olarak görülmesinin taleple bağdaşmadığını, sebepsiz zenginleşme şartlarının dava konusu olayda oluşup oluşmadığı incelenmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tanık beyanları ile dosya kapsamından anlaşılmış olmasına göre, Mahkemenin vardığı sonuçta istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 18.01.2012 tarihli protokol nedeniyle davalı adına tapuya kaydedilen taşınmaz üzerinde davacının yaptığı yapıların bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Kanun'un “İspat yükü” başlıklı 6 ncı maddesi,
2. Aynı Kanun'un 722 ve devamı maddeleri,
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) “İspat yükü” başlıklı 190 ıncı maddesi,
4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 4721 sayılı Kanun'un 722 nci maddesinde; bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı; ancak sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği; aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun'un 723 üncü maddesi gereğince; malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. Anılan hükümler, esas itibariyle 6098 sayılı Kanun'un 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir.
2. Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda; temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, özellikle taraflar arasında düzenlenen 18.01.2012 tarihli protokolde davacının iyiniyetli olarak meydana getirdiğini ispat ettiği yapıların bedelinden feragat etmemiş olduğunun anlaşılmasına ve hükme esas alınan raporun denetime elverişli bulunmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi