Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3428 E. 2024/3252 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İptal edilen ihale nedeniyle davacının uğradığı zararın kapsamı ve tazmin yükümlülüğü.

Gerekçe ve Sonuç: İhalenin davalı idarenin kusuru nedeniyle iptal edilmesi sonucu davacının, akdin ifasının imkansız hale geldiği tarihteki taşınmazın rayiç değerini talep edebileceği gözetilerek, mahkemece davalı adına tapu tesciline karar verilen davanın kesinleşme tarihindeki taşınmazın rayiç değerinin tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/868 E., 2023/349 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/631 E., 2019/1062 K.

Taraflar arasındaki tespit-alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi taraf vekillerince temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 22.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ...'ün sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı kurumun açtığı 12.04.2007 tarihli ihale ile (müzayede) Adana İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 6789 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 14.01.2008 tarihinde 320.000,00 TL bedelle davacıya sattığını, tapu devrinin gerçekleştiğini, müvekkiline isnat edilebilecek hiçbir kusur olmaksızın Danıştay kararı ile davalı kurumun ihalesinin hukuka aykırı bulunarak iptal edilip davalı kurum adına tescil edildiğini, bu nedenle de müvekkilinin oluşan tüm zararının davalı kurumca karşılanması gerektiğini, zira gayrimenkulü satın aldıktan sonra taşınmazın değerini arttırıcı inşaat ve tadilat işleri yaptığını, taşınmazın dava tarihi itibariyle tespit edilecek gerçek değerinin tespiti gerektiğini ileri sürerek, ileride arttırma hakları saklı kalmak kaydıyla 500.000,00 TL gayrimenkul bedeli, tapu iptali ve tescil davası nedeniyle müvekkili aleyhine hükmedilen 17.107,20 TL mahkeme harcının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, tapu iptali ve tescil davasında hükmedilen mahkeme gideri, vekalet ücreti ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 40.579,77 TL alacağın tahsili talebiyle müvekkili aleyhine açılmış bulunan icra takip dosyasında müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında verilen 01.10.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle 922.500,00 TL arsa değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava konusu 12.04.2007 tarihli taşınmaz satış ihalesinin iptaline karar verildiğini, davacı tarafından 22.11.2017 tarihinde söz konusu taşınmazın ... Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.ye satıldığını, ancak tapu iptal ve tescil kararı uygulanarak taşınmazın tapusunun kurum adına tescil edildiğini, davacı taşınmazı devrettiğinden taşınmazın tapu iptali nedeniyle herhangi bir zararı bulunmadığını, taşınmazın maliki olmadığından dava açmakta meşru, güncel ve kişisel menfaati bulunmayıp davanın ehliyet yokluğundan reddi gerektiğini, taşınmazın davacıya sadece arsa olarak, üzerindeki muhdesat (tek katlı eski yapı) hariç olmak kaydıyla satıldığını, ayrıca 19.03.2008 tarih yazı ile davacıya Danıştay 13. Dairesinin verdiği yürütmenin durdurulması kararı nedeniyle taşınmaz üzerinde herhangi bir tasarruf, inşaat, ihya vb. faaliyetlerde bulunulmaması hususunda bilgi verildiğini, davacının yargılama giderlerine ilişkin taleplerinin haksız olduğunu, davacının Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2017/12523 E. sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, söz konusu taleplerin ayrı bir dava konusu olabileceğini, davacı tarafın dava açılmasına sebebiyet verdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu taşınmazın, davalı kurum tarafından ihale usulü ile davacıya satıldığı ve 14.01.2008 tarihinde davacı adına tapuya tescil edildiği, taşınmaz satış ihalesinin Danıştay tarafından iptal edilmesi sonucunda, davalı kurum tarafından davacı aleyhine tapu iptal tescil talebiyle dava açıldığı, Adana 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.06.2013 tarihli ve 2012/293 E., 2013/427 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği, ilgili kararın Yargıtay temyiz incelemesinden geçerek 16.09.2015 tarihinde kesinleştiği, davacının aleyhine açılan tapu iptal tescil davası sonucunda 17.107,20 TL karar harcı ödediği, ayrıca davalı kurum tarafından tapu iptal ve tescil davasında hükmolunan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin tahsili amacıyla davacı aleyhine Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2017/12523 E. sayılı takip dosyasında icra takibi başlatıldığı, ancak her ne kadar tapu iptal tescil davası mevcut dava davacısı aleyhine sonuçlanmış ise de satışa konu ihalenin idarenin kusuru ile iptal edildiği, davacının zararlarının giderilmediği, idarenin bu tutarları ödemeden tapunun devrine dair dava öncesi yazılı istemde bulunmasının neticeyi değiştirmeyeceği, idarenin davacının yargılama masrafları olarak ödediği tutarı iade etmesi gerektiği, davacının tapu iptal tescil davası sonucu ödediği karar harcının davalı kurumdan iadesini talep edebileceği, ayrıca yine tapu iptal tescil davasında aleyhine hükmolunan yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, davaya konu taşınmazın davalı kurum adına tescil işleminin 13.03.2018 tarihinde yapıldığı, mülkiyetin tescilsiz kazanımından sonradan yapılan tescil sadece bildirici mahiyeti olup tescile dayanmayan kazanımda malikin, tescilden önce de mülkiyet hakkından doğan bütün hak ve borçlara sahip olacağı, ancak tescil yapılmadıkça tasarruf işlemleri yapamayacağı, davacının, davaya konu taşınmazı, davalı kurum adına tescil edilmeden önce 22.11.2017 tarihinde dava dışı ... Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.ye satış suretiyle devrettiği, dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine açılan, taşınmaz bedelinin iadesi hususunda herhangi bir davanın bulunmadığı, bu nedenle davacının taşınmaz için ödediği bedele ilişkin dava tarihi itibariyle herhangi bir zararının mevcut olmadığı ve taşınmaz rayiç bedelinin davalı kurumdan alınarak kendisine ödenmesi talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından, davanın kısmen kabulüne, 17.107,20 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının Adana 5. İcra Dairesinin 2017/12523 E. sayılı takip dosyasına konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili;

1. Mahkemece, müvekkilinin gayrımenkulü tescil tarihinden önce dava dışı ... Tekstil San.ve Tic. A.Ş.ye devrettiğinden bahisle taşınmaz bedelinin iadesi hususundaki talebinin reddine karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dışı şirketin taşınmazı devir aldığı tarihin, davalı idarenin mülkiyet hakkını kazandığı tarihten sonra olduğunu, bu nedenle TMK 705 inci maddesi uyarınca geçerli bir devir bulunmadığını, müvekkili ile dava dışı şirket arasındaki hukuki ilişkinin işbu davaya herhangi bir etkisi bulunmadığını,

2. Adana 8.Asliye Hukuk Mahkemesince Yargıtay Karar Düzeltme talebinin reddine ilişkin kararın taraflara uzun süre tebliğe çıkartılmadığını, UYAP kayıtlarında kararın kesinleştiği bilgisinin düşülmemesinden dolayı kayıtlarda dosyanın Yargıtay da olarak göründüğünü, bu nedenle taraflarca da dosyanın Yargıtay'dan dönerek kesinleştiği bilgisine ulaşılamadığını, dava dışı şirkete her ne kadar mecurun maliki olduğunu zannederek 22.11.2017 tarihinde devir yapıldığını, mahkemenin verdiği karar ile gözden kaçırdığı hususun devir tarihinin önceki kararın kesinleşmesinden sonraki tarih olduğunu,

3. Davaya konu gayrimenkulün bedeli davalı kuruma müvekkili tarafından ödendiğini, davalı kurum bedeli alarak sattığı bu yeri karşılığında hiçbir bedel ödemeden geri alarak sebepsiz yere zenginleştiğini belirterek, mahkemenin kararının reddine ilişkin bölümünün ortadan kaldırılması ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmisini istemiştir.

Davalı vekili;

1. ...6. Bölge Müdürlüğünün 20.07.2011 tarihli yazısı ile davacı taraftan Danıştay kararı gereğince taşınmazın devri talep edilmişse de davacı vekilince olumsuz cevap verildiğini, bu suretle davacı dava açılmasına sebebiyet verdiğinden tüm bu taleplerinde de haksız olduğunu,

2. Davacının, gerek temyiz gerekse karar düzeltme aşamalarından geçmiş, maddi ve şekli anlamda kesin hüküm teşkil etmiş ilama dayalı alacaklarının aslında olmadığının tespitini istediğini, davacı tarafın, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin haksız olduğunu iddia etmesi için zaten kendisine temyiz ve karar düzeltme imkanları tanındığını, bu aşamalardan geçmiş ve kesinleşmiş bir karardaki alacakların menfi tespitinin istenmesi, hukukun temel prensiplerine aykırı olduğunu,

3. Davacının, taşınmazı devrettiğinden taşınmazın tapu iptali nedeniyle herhangi bir zararının da bulunmadığını, ayrıca söz konusu taşınmazın maliki olmadığından dava açmakta meşru, güncel ve kişisel menfaati bulunmayıp davacının dava ehliyeti de bulunmadığını, davacının devrettiği gayrimenkulün bedelini yeniden talep ederek asıl kendisinin sebepsiz zenginleşmek istediğini belirterek, Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ihalenin ve tapu devir işleminin, Danıştay tarafından verilen iptal kararı üzerene dayanaksız kalması karşısında, tarafların durumlarının geçerli olmayan bir nedene (yolsuz tescile) dayalı bu devir öncesine dönmesi gerektiği, davacı tarafından dava konusu taşınmazın 22.11.2017 tarihinde üçüncü kişi konumundaki ... Tekstil San. ve Tic. A.Ş.ye devredilmesi nedeniyle herhangi bir zararı bulunmadığı yönündeki Mahkeme değerlendirmesinin yerinde olmadığı, tapu kaydının iptal tarihi dikkate alındığında ayrıca sözleşmenin taraflarınca dava konusu yapılabilecek nitelikte olması nedeniyle, işbu dava ile talep edilen taşınmaz bedeli açısından davacının zararını ve muhatabını değiştirmeyeceği, ancak davacı tarafından, davalı davadan önce bedelin iadesi yönünden temerrüde düşürülmediğinden ve taşınmaz davacı adına kayıtlı olduğu sürece davacının kullanımında olduğundan, davacının, faize hükmolunmasını gerektirir bir zararı bulunmadığı gibi, davalı idare tarafından 14.10.2011 tarihinde davacıya tebliğ edilen yazı ile davacı tarafınca yatırılan satın alma bedelinin geri ödenmesi kaydıyla ihalesi feshedilen taşınmazın davalı idareye devir işlemine muvafakatleri olup olmadığı yönündeki Danıştay kararının uygulanması konulu yazıya da davacının vekili kanalıyla 14.11.2011 tarihinde olumsuz cevap vermiş olduğu anlaşılmakla, artık davacının ihale bedeli olarak yaptığı ödemeleri ödeme tarihlerinden itibaren faiziyle birlikte iadesini de isteyemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince, davacının tapu iptal tescil davası sonucu ödediği karar ilam harcı ile tapu iptal tescil davasında aleyhine hükmolunan yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağına yönelik değerlendirmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılırak yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne, 320.000,00 TL taşınmaz ihale bedeli+ 17.107,20 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının Adana 5. İcra Dairesinin 2017/12523 Esas sayılı takip dosyasına konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin 2008 yılında davalı kuruma yapılan ödeme tutarı olan 320.000,00 TL'ye hiçbir faiz eklenmeden, denkleştirici adalet ilkesi gereğince değerlemesi yapılmadan, gayrimenkulün dava tarihi ve karar tarihindeki değeri nazara alınmadan verdiği kararın, hukuka aykırı olduğunu, davacının mecuru satın aldıktan sonra değerinde artışa sebebiyet verecek iyileştirmeler yaptığını, bu haliyle davalı kurumun 2008 yılında davacıdan tahsil ettiği 320.000,00 TL'yi bu güne kadar geri ödemeyerek, ayrıca mecurda yaptığı iyileştirmeleride kendi yararına değerlendirerek mecuru yeniden 3.kişilere satarak sebepsiz zenginleştiğini, sebepsiz zenginleşme halinde iade edilecek edimlerin denkleştirci adalet ilkesi uyarınca yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili; 20.07.2011 tarihli yazı ile davacı taraftan Danıştay kararı gereğince taşınmazın devri talep edilmişse de davacı vekilince olumsuz cevap verildiğini, bu suretle davacı taraf dava açılmasına sebebiyet verdiğinden tüm bu taleplerinde haksız olduğunu, ihalenin tamamen yasal mevzuat çerçevesinde gerçekleştiğini, ihalenin dayanağı olan mevzuatın müvekkil Kurum tarafından da iptal edilmediğini, tescil dayanaksız kalınca tapu iptal ve tescil davası açıldığını, davacının, gerek temyiz gerekse karar düzeltme aşamalarından geçmiş maddi ve şekli anlamda kesin hüküm teşkil etmiş ilama dayalı alacaklarımızın aslında olmadığının tespitini istediğini, davacının, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin haksız olduğunu iddia etmesi için zaten kendisine temyiz ve karar düzeltme imkanları tanındığını, bu aşamalardan geçmiş ve kesinleşmiş bir karardaki alacakların menfi tespitinin istenmesinin, hukukun temel prensiplerine aykırı olduğunu, kesinleşmiş her mahkeme kararında hükmedilen yargılama giderlerinin bir başka mahkeme kararı ile ortadan kaldırılması gibi bir durumun hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kabule ilişkin kısmının usul ve yasaya uygun olmaması nedeniyle bozulmasına karar verilmesi talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ihalenin iptal edilmesi nedeniyle oluşan zararın tazmini ile icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 207 nci maddesi.

3.Değerlendirme

A)Davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;

1. Davacı eldeki dava ile tapuda davalı Kurum adına kayıtlı olan taşınmazın ihale ile satın alıp tapu devrinin verildiğini ancak ihalenin davalının kusuru ile iptal edilmesi nedeni ile daha sonradan açılan dava sonucunda adlarına olan tapu kayıtlarının iptal edildiğini ve böylece taşınmazın ellerinden çıktığını, davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın raiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Kuruma ait, 6789 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 14.01.2008 tarihinde ihale ile (müzayede) satışa çıkarılması sonucu, davacı tarafından 320.000,00 TL bedelle satın alındığı, 14.01.2008 tarihinde davacı adına tapuya tescil edildiği, taşınmaz satış ihalesinin Danıştay tarafından iptal edilmesi sonucunda, davalı Kurum tarafından davacı aleyhine tapu iptal tescil talebiyle dava açıldığı, Adana 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.06.2013 tarih ve 2012/293 E. 2013/427 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği, kararın 16.09.2015 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazın davalı idare adına 13.03.2018 tarihinde tescil edildiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.

3. 12.04.2007 tarihinde yapılan ihale sonrası imzalanan satış sözleşmesi geçerli olduğuna göre, geçerli satış sözleşmesi nedeniyle davacı, akdin ifasının imkansız hale geldiği, yani davalı tarafından açılan tapu iptali ve tescili davasının kesinleştiği tarihteki taşınmazın rayiç değerini talep edebilir. Mahkemece, davalı adına tapu tesciline karar verilen dava dosyasının kesinleşme tarihi olan 16.09.2015 tarihindeki taşınmazın rayiç değeri tesbit edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmekte olup, kararın bozulmasını gerekmiştir.

B) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ihale tarihi, davacı tarafça yapılan sözleşme tarihi ve Danıştay 13. Daire tarafından 12.04.2007 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verildiği halde 24.05.2007 tarihinde Kurumun oluru ile davacı ile satış sözleşmesi yapılmış olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesi uyarınca BOZULMASINA,

28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.10.2024 tarihinde oy birliğinde karar verildi.