"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/450 E., 2023/904 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/185 E., 2022/337 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Berk Eczanesinin sahibi ve işletmecisi olan davacının 01.01.2003 ve 31.12.2004 tarihleri arasında 5 adet reçete ekinde toplam 30 adet sahte ilaç küpürünün sandığa fatura ederek bedelini tahsil ettiği iddiası ile davalı SGK'nın 05.01.2009 tarihli yazıyla davacı ile arasındaki sözleşmenin feshine karar verildiğini, tıbbi mümessillerince piyasaya sürülen ilaçların orjinal olması karşısında yıllara göre değişen ambalajlama sisteminin eczacı tarafından bilinmesinin ve bu kutuların sahte olduğunun anlaşılmasına olanak bulunmadığını, Kurumlar birleşmeden önce Bağkur aleyhine aynı faturalardan kaynaklı sözleşmenin feshi kararına ilşkin Tekirdağ 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde derdest olan 2006/834 E. sayılı dava dosyasının açıldığını, Mahkemenin 20.01.2009 tarihli ve 2008/18 Değişik İş sayılı kararı ile ihtiyatı tedbirle sözleşmenin feshi kararının durdurulduğunu belirterek, davalı SGK'nın 05.01.2009 tarihli akdin feshi işleminin iptaline, taraflar arasındaki sözleşmenin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili; 01.01.2003 ila 31.12.2004 tarihleri arasında 5 adet reçete ekinde toplam 30 adet sahte ilaç fiyat küpürünün Sandığa fatura ederek bedelini tahsil eden davacı hakkında ... Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerinden İlaç Teminine İlişkin Protokol'ün 6.3.19 maddesine göre iki yıl süreyle feshedilmesinin uygun görüldüğünü, ancak 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren protokolün 6.13 numaralı maddesinin son cümlesi uyarınca mali hususlar ve sözleşme feshini uygulamadan önce eczacı ...'ye kendisi hakkında 2006 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı'na ek protokolün Sözleşmenin Feshini Gerektiren Hususlar başlıklı IV. bölümünün 1. maddesinin (f) fıkrasının uygulanmasını isteyip istemediği sorulması, uygulanmasını yazılı olarak talep etmesi durumunda adı geçen eczacının fiiline söz konusu hükmün uygulanarak kurumları ile olan sözleşmenin 3 yıl süre ile fesih edilmesinin talimatlandırıldığını, talimat üzerine 05.01.2009 tarihli ve 40068 sayılı yazı ile davacıya söz konusu maddenin uygulanmasını isteyip istemediğinin sorulduğunu, ancak yazıya cevap alınmadan Mahkemenin 20.01.2009 tarihli 2008/18 Değ. İş sayılı karar ile henüz herhangi bir fesih işlemi uygulanmadan kendisine hangi protokol hükümlerinin uygulanmasını istediğinin sorulduğunu, 05.01.2009 tarihli ve 40068 sayılı yazı ilgi tutularak fesih işleminin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, bu kararın eczane hakkında olmayan bir fesih işleminin durdurulmasına yönelik olduğunu, bu nedenlerle öncelikle davanın esasına girilmeksizin hukuki yarar yokluğu nedeniyle, aksi halde ise açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 07.06.2017 tarihli ve 2009/24 E., 2017 242 K. sayılı kararıyla; dava konusu küpürlerin sahte oldukları Mahkemece de iğfal kabiliyetine haiz olduğu belirlenerek davacının davaya konu ilaç küpürlerini dava dışı ilaç mümessilinden satın aldığı, davacı eczacının bu ilaç küpürlerini satmasında her hangi bir kusurunun bulunmadığı, incelenen Ağır Ceza dosyası ile de davanın zamanaşımı sebebiyle düşürülmesine karar verildiği, iğval kabiliyetine haviz küpürler ile davacının kasten bir eyleminin bulunmadığı gerekçeleriyle; davanın kabulüne, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshi işleminin iptaline karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf etmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 28/02/2018 tarih ve 2017/2852 E., 2018/308 K. sayılı kararı ile davacı eczacı hakkında davalı kurum tarafından sözleşmenin feshi hakkında konu başlıklı 05.01.2009 tarihli yazı incelendiğinde davacı eczacı hakkında her hangi bir fesih işlemi yapılmadığı ancak davacı eczacıya fesih ile ilgili hangi sözleşmenin uygulanmasını istediğinin bildirildiği, davacının eldeki davada 05.01.2009 tarihli yazıyı dayanak göstererek feshin iptalini istediği, ortada bir fesih işleminin olmadığı, davacı hakkında davalı kurum tarafından fesih işleminin bulunup bulunmadığı, fesih işlemi var ise feshe dayanak gösterilen sözleşmelerin getirilerek incelenmesi, fesih işlemi yok ise sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Kurumdan gelen 13.05.2022 tarihli cevabi yazıdan sözleşmenin iki yıl süreyle fesih işlemi uygulanacağına dair davacıya 05.01.2009 tarihinde bilgi verildiği, mahkememizin 2009/18 Değişik İş Sayılı Kararı ile sözleşmenin fesih işleminin tedbiren durdurulduğundan fesih işleminin uygunlanmadığının anlaşıldığı, beklenen bir durum için dava açıldığı, ortada iptali gereken bir fesih işleminin olmadığı gerekçesiyle, açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; kararın hukuka aykırı olduğunu, Kurumlar birleşmeden önce aynı sebeple sözleşmenin feshi kararına karşı Bağkur aleyhine açılan aynı Mahkemenin 07.07.2017 tarihli ve 2016/834 E. 2017/239 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne, sözleşmenin feshi işleminin önlenmesine ve iptaline karar verildiğini kararın Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi onamasından geçerek 25.06.2020 tarihinde kesinleştiğini, bu kararın kesin hüküm teşkil ettiğini, davalının eylemleri nedeniyle zarara maruz kalan davacının, zararın tamamen doğmasını beklemeden açtığı bu davanın haklı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken usulden red kararı verilmesinin yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırlmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece davalı Kuruma yazı yazılarak dava konusu olan 05.01.2009 tarihli yazı doğrultusunda davacı hakkında fesih işlemi uygulanıp uygulanmadığının sorulduğu, davalı kurum tarafından verilen 22.03.2023 tarihli cevabı yazıda davacı hakkında fesih işleminin tedbir kararı gereğince uygulanmadığının bildirildiği, davalı Kurum tarafından davacı hakkında düzenlenmiş herhangi bir cezai işlemin bulunmadığı, cezai işleme ilişkin idari prosedür tamamlanmadan davacının eldeki davayı açmış olduğu, davacı hakkında uygulanan sözleşmenin feshi kararı bulunmadığından davacının sözleşmenin feshinin iptalini istemekte hukuki yararının bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ... Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerinden İlaç Teminine İlişkin Protokol'ün" 6.3.19 maddelerine göre iki yıl süreyle sözleşmenin feshi işleminin iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davalı Kurumun 05.01.2009 tarihli yazısı ile taraflar arasında yapılan sözleşmenin fesih edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun "Dava şartları" başlıklı 114/ 1-h maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hallere, dava (yargılama) şartları denir. 6100 sayılı Kanun'un 114/1-h maddesi gereği davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartıdır. Dava açmakta hukuki yarar için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir Mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297).
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı Kurum tarafından 05.01.2009 tarihli ve 40068 sayılı yazı ile davacıya protokolün 6.3.19. maddesine göre 2 yıl süreyle fesih işlemi uygulanacağından 2006 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatına Ek Protokolün Sözleşmenin Feshini Gerektiren Hususlar başlıklı IV. Bölümünün 1. maddesinin (f) fıkrasının uygulanmasını isteyip istemediği hususunun sorulduğu, Mahkemenin 2009/18 Değişik İş sayılı kararı ile sözleşmenin fesih işleminin tedbiren durdurulduğu, kararın tebliği üzerine karar gereği fesih işleminin uygulanmadığı, ortada davaya konu olabilecek bir kurum işleminin bulunmadığı hususlarının anlaşılmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.