"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 02.07.2018 tarihinde sağ gözündeki bulanıklık nedeniyle davalı şirketin işlettiği özel hastaneye başvurduğunu ve kendisi ile diğer davalı olan doktorun ilgilendiğini, yapılan muayene neticesinde ameliyat önerildiğini, 04.07.2020 tarihinde müvekkilinin ameliyata alındığını, ameliyat sonrasında müvekkilinin sağ gözünün işlevsiz hale geldiğini, müvekkiline davalı hastane tarafından aydınlatma yükümlülüğünün yeteri kadar yerine getirilmediğini, müvekkilinin maddi ve manevi yönünden zor bir süreç geçirdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacıya ameliyat öncesi sözlü olarak bilgilendirme yapıldığını ve ameliyatın risklerinin anlatıldığını, ardından davacıya katarakt ameliyatı hasta bilgilendirme ve rıza belgesi okutularak imza ve onamı alındığını, ameliyat sonrası 1. gün kontrolde korneada (gözün şeffaf tabakası) ödem (su toplaması) ve göz tansiyonunun normal seviyede olduğunun tespit edildiğini, katarakt ameliyatları sonrasında korneada ödemin sık karşılaşılan bir durum olduğunu, 21.09.2018 tarihinde kornea nakli yapılması için davacının Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildiğini, aynı tarihte müvekkili doktor tarafından yapılan son kontrolde davacının görme yetisinin sağ gözde %15 olduğu ve bu durumun ameliyat öncesi halinden daha iyi olduğunun saptandığını, müvekkili doktorun 16 yıllık göz hastalıkları uzmanı olduğunu ve bu zamana kadar binlerce katarakt ameliyatı yaptığını, müvekkilinin yaptığı ameliyat ve sonrasında uyguladığı tedavi tıp biliminin gereklerine uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı Hacı Sarılar Kuyumculuk Özel Sağlık Hizmetleri Medikal İnş. Petrol Ürün. Tarım Hayv. Tic. ve San. A.Ş vekili, davalı tıp merkezinin davacıya karşı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğinin doğru olmadığını, davalı tıp merkezinde çalışan ve davacının ameliyatını yapan doktorun, mesleğinde oldukta başarılı, hastaları ile yakından ilgilenen ve mesleğinin tüm gereklerini harfiyen yerine getiren bir doktor olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile; "...davacının ticari veya mesleki olmayan amaçla hareket eden tüketici olduğu, taraflar arasında tüketici işlemi bulunduğu, mahkemenin görevli ve yetkili olduğu, davacının davalı hastanede davalı doktor tarafından 04.07.2018 tarihinde yapılan göz katarakt ameliyatında tıbbi uygulama hatası bulunup bulunmadığı, aydınlatılmış rızanın usulüne uygun alınıp alınmadığı, ameliyat sonrası zararın oluşup oluşmadığı ve davacının iş göremezlik sebebiyle şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminat talep edip edemeyeceği hususlarının ihtilaflı olduğunun anlaşıldığı, Mahkemece Akdeniz Üniversitesi Hastanesinden ve ATK'dan davacı muayene edilmek suretiyle raporlar alındığı, her iki raporda da tıbbi uygulama hatası bulunmadığı, meydana gelen durumun komplikasyon niteliğinde olduğu belirtildiği, tanık beyanları ve hastane kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, davacının ameliyata ilişkin aydınlatılmış rızasının alındığı, ilgili belgenin davacı tarafından imzalandığının görüldüğü, bu durumda davacının davalıların kusurunu ispat edemediği, dava konusu ameliyat bakımından tıbbi uygulama hatası bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; alınan raporlarda komplikasyon olabileceği belirtilmiş ise de, iddialarının yargılama aşamasında dikkate alınmadığını, örneğin ilgili aydınlatmanın operasyonu yapan kişi tarafından yapılmadığının hastane çalışanı tarafından doğrulandığını, düşünmek ve değerlendirmek için müvekkiline makul sürenin verildiğinin ispat edilemediğini, müvekkilinde göz tansiyonu olduğunu, tıbbi evrakla sabit olduğunu, bu nedenle müvekkiline verilen ilaçların işe yarayıp yaramadığının, ameliyata hazır olup olmadığının değerlendirilmediğini, rapora itirazlarının mahkemece nazara alınmadığını, kusursuz olduklarını ispatlayamayan davalıların sorumlu olduğunu, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “Adli tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulunun 29.09.2021 tarihli raporunda; ameliyattan sonra gelişen kornea ödeminin komplikasyon niteliğinde olduğu, kornea ödeminin medical tedavi ile uygun aralıklarla bir süre takip edilip düzelme görülmemesi üzerine kornea nakli için bir üst merkeze yönlendirilmesinin komplikasyon yönetimi açısından tıbben uygun olduğu, tüm bulgular birlikte değerlendirildiğinde göz hastalıkları uzmanı Dr. ...'ın ve Özel Akdeniz Şifa Konyaaltı Tıp Merkezinde kişinin tedavisine katılan sağlık personellerinin eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, hizmeti sağlık çalışanları aracılığı ile yürüten idarenin dosya içerisindeki mevcut belgelere göre görünür bir hatasının saptanmadığı bildirilmiştir.
Ameliyat öncesi; davacının bilgilendirildiği ve aydınlatılmış onamının alındığı 04.07.2018 tarihli aydınlatılmış onam belgesinde komplikasyonlara ilişkin bilgi verildiği, komplikasyonların bir kısmının tedavisi mevcutken bir diğer kısmına bağlı olarak kalıcı görme hasarı oluşabileceğinin, gözün kaybedilebileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve tüm dosya kapsamından; davalı doktor ve hastane tarafından yapılan operasyonda hatalı bir işlem bulunmadığı, ameliyat sonrası gelişen komplikasyona dair davacının bilgilendirildiği ve aydınlatılmış onamın alındığı, tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranıldığı, vekalet sözleşmesinde sonucun garanti edilmediği, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek, özen yükümlülüğünün yeteri gibi yerine getirilmediğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; vekalet ilişkisinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502 nci vd maddeleri
3.Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle alınan ATK raporu ve üniversite öğretim görevlilerinden oluşan heyetten alınan birlikişi raporundaki tespitler ve aydınlatılmış onam formunda davacının geçirdiği operasyon sonucunda oluşabilecek komplikasyonların detaylı şekilde belirtilmiş olduğunun anlaşılmasına göre, temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,09.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.