"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/975 E., 2023/1389 K.
DAVA TARİHİ : 22.05.2018
SAYISI : 2022/497 E., 2023/23 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından sonradan sunulan dilekçe ile incelemenin duruşmalı olarak yapılması isteminden feragat edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili; ... Barajı ve ... projesinin elektrik enerjisi üretimi amacıyla ... tarafından inşa edilerek 1984 yılında işletmeye açıldığını, ... tarafından işletilmekte iken 08.09.2003 tarihli ve 2003/53 sayılı Özelleştirme Kurulu Kararıyla davalı ...Ş. ye devredildiğini, davalı şirket ile 10.03.2005 tarihinde ... Hidroelektrik Su Kullanım Hakkı Anlaşmasının imzalandığını, 25.07.2005 tarihinde idarenin hisselerini davalı şirkete devrettiğini, davalı şirketin 10.03.2005 tarihinden itibaren ilgili yönetmelik gereği ödemesi gereken ... Hidrolojik ..., Değerlendirme ve Kontrol Hizmet Bedelini ödemediğini ileri sürerek; 9.162.126,07 TL'nin vade tarihinden itibaren gecikme zammıyla birlikte davalı şirketten tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ile imzalanan sözleşmelerde kaynak katkı payı ve ... hidrolojik ... değerlendirme ve kontrol hizmet bedeli ödeneceğine ilişkin bir hüküm, yükümlülük yahut taahhütname bulunmadığını, özelleştirme tarihi olan 2005 yılından 2013 yılına kadar geçen süreçte hizmet bedeli ödenmesi yönünde bir talep gelmediğini, ilgili mevzuat uyarınca ... Hidrolojik ..., Değerlendirme ve Kontrol Hizmet Bedeli ödeme yükümlülüklerinin bulunmadığını, ... ... davacı tarafından kendi amaçlarına yönelik olarak taşkın koruma yapısı olarak kullanıldığını ve ... Hidrolojik ... faaliyetinin taşkın koruma amacına yönelik olarak yapıldığını, kendileri için yapılan bir hizmet söz konusu olmadığını, davacının taşkın koruma görevini yerine getirmek için yaptığı faaliyetin kendilerine yönelik bir hizmet gibi fatura edilmesinin mümkün olmadığını, davacının talep ettiği alacağa yönelik hesaplamalarının tamamen hatalı, fahiş ve hukuka aykırı olduğunu, mevzuat hükümleri ve satış kısıtlamalarının hesaplamalarda dikkate alınmadığını, kabul yerine geçmemek kaydıyla davacının alacağının zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli ve 2018/364 E., 2020/206 K. sayılı kararıyla; davacının davalıdan 2006-2017 dönemi ... Hidrolojik ..., Değerlendirme ve Kontrol Hizmet Bedeli adı altında ücret talep edebilmesi için adı geçen hizmet bedelinin davalı şirket tarafından davacı idareye ödeneceğine ilişkin "... Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisinin Su Kullanım Hakları ve İşletme Esaslarına İlişkin Anlaşma"da açık hüküm bulunması ya da "Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in EK-2 hizmet bedelleri ve EK-5 taahhütname ile ilgili düzenleme gereği ... Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisinin Su Kullanım Hakları ve İşletme Esaslarına İlişkin Anlaşması imzalanırken idarenin şirketten EK-5 taahhütname almasının gerektiği, somut olayda bunların olmaması nedeniyle davacı idarenin davalı şirketten ... Hidrolojik ..., Değerlendirme ve Kontrol Hizmet Bedeli talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2022 tarihli ve 2020/2046 E., 2022/2333 K. sayılı kararıyla; dava konusu sözleşme incelendiğinde, kanun ve yönetmelik çerçevesinde hazırlanan ve davacı idareye üstün hak ve yetkiler tanınan bu sözleşmenin idari sözleşme niteliğinde olduğu, bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 2/1-c maddesine göre idari sözleşmeden doğan işbu davanın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği, belirtilen yasal düzenleme gereğince davanın idare tarafından açılmış olmasının da sonucu değiştirmeyeceği, hal böyle olunca Mahkemece, davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yargılamanın yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacının istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
4. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararındaki gerekçe tekrar edilerek, davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; idari yargıda kamu tüzel kişileri tarafından özel hukuk tüzel kişilerine karşı dava açılmasının mümkün olmadığını; Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının da bu yönde olduğunu, ayrıca benzer nitelikte önceden açılan davaların adli yargıda görülerek istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, dava konusu alacağın hem mevzuattan hem de Su Kullanım Hakkı Anlaşmasından kaynaklanmakta olduğunu, bu sözleşme idari sözleşme de olsa bu sözleşmeden kaynaklanan ödemelerin 6183 sayılı Kanun kapsamında kalmayıp genel hükümlere göre tahsil edilmesi gerektiğini, idari yargıda açılabilecek davaların iptal veya tam yargı davaları olduğunu, eldeki davada bir idari işlemin iptali istenmediği gibi idari işlem ya da eylemden kaynaklı zararının tazmininin de istenmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; eldeki davaya dayanak davacı idarenin işleminin iptali için davalı şirket tarafından bu dava öncesinde idari yargıda açılan iptal davasında kesin ve yürütülebilir bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verildiğini, bu nedenle eldeki davada davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiğini, davalı şirketin davaya konu hizmet bedelini ödeme yükümlülüğünün olmadığını, davacı idarenin iddiasını ispata yönelik bir belge sunamadığı gibi ileri sürdüğü mevzuat hükümlerinin hiçbirinde şirketin dava konusu bedeli ödeyeceğine ilişkin hüküm olmadığını, davacının alacak iddiası yerinde olmamakla birlikte hesaplamanın fahiş olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararın Dairenin 21.10.2022 tarihli kararına uygun olması, dava konusu sözleşmenin idari sözleşme olup 2577 sayılı Kanun'un 2/1-c maddesine göre idari sözleşmeden doğan bu davanın idari yargıda çözümlenmesinin gerekmesi, anılan yasal düzenleme uyarınca davanın idare tarafından açılmış olmasının sonucu değiştirmemesi, Uyuşmazlık Mahkemesinin 31.01.2022 tarihli ve 2021/481 E., 2022/46 K. sayılı kararının da aynı doğrultuda olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı; istinaf nedenlerini tekrarlayarak, kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı, istinaf nedenlerini tekrarlayarak, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen ... Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisinin Su Kullanımı Hakkı ve İşletme Esaslarına İlişkin Anlaşma kapsamında, ... Hidrolojik ..., Değerlendirme ve Kontrol Hizmet Bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin davada adli yargının mı idari yargının mı görevli olduğuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (2577 sayılı Kanun) "idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2 nci maddesi "1. (Değişik: 10/6/1994-4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır: İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." şeklindedir.
2. Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri.
3. Dairenin 10.05.2022 tarihli ve 2022/2424 E., 2022/4370 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. 2577 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan iptal davaları, tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar idari dava türleri olarak gösterilmiş, yargı yetkisinin sınırı ise idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu belirtilmiştir.
2. Eldeki davada davacı, davalı ile arasında 10.03.2005 tarihinde imzalanan ... Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisinin Su Kullanımı Hakkı ve İşletme Esaslarına İlişkin Anlaşma kapsamında ... Hidrolojik ..., Değerlendirme ve Kontrol Hizmet Bedelinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmeye aykırılık iddiasına dayanmıştır. Davaya konu sözleşme, tarafların serbest iradeleri ile imzalanmıştır. Diğer bir anlatımla, idarece kamu gücü kullanılarak yapılmış bir işlem yoktur. Bu nedenle sözleşmenin özel hukuk alanında sonuçlar doğurduğunu kabul etmek zorunludur.
3. Bu durumda sözleşmenin imzalanmasından sonraki tüm aşamalar ve ihtilaflar özel hukuk alanını ilgilendirmekte olup, dolayısıyla uyuşmazlıkların çözümünde de görevli mahkeme adli yargı mahkemeleridir.
4. Kaldı ki, somut olayda sözleşme tarafı olarak idare aynı sözleşmenin karşı tarafına karşı alacak talebinde bulunmuş olup, idari yargıda gerçek ve kamu gücünü kullanmayan tüzel kişi aleyhine tazminat istemiyle dava açılması da mümkün değildir.
5. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince; Uyuşmazlık Mahkemesinin 31.01.2022 tarihli 2021/481 E., 2022/46 K. sayılı kararına atıf yapılmış ise de, söz konusu karar da; davacı P. ... A.Ş. tarafından davalı ... ile imzalanan sözleşmeye aykırı idari işlemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu itibarla, söz konusu kararın, verildiği dosyadaki dava sebebini oluşturan vakıalar yönünden bağlayıcı olması nedeniyle eldeki davada dikkate alınması mümkün değildir.
6. Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; davacının, sözleşme hükümlerinden kaynaklanan alacağını genel hükümlere göre sözleşme tarafı olan davalıdan tahsilini talep etmiş olması nedeniyle, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargıda çözümlenmesi gerektiği gözetilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
7. Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
3. Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.