"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; 03.11.2017 tarihinde müvekkiline ait binada çalışmakta olan dava dışı demirci ustasının Rekabi'nin elinde bulunan demiri aşağı sarkıtması sonucu inşaatın hemen yakınından geçmekte olan elektrik tellerine teması sonucunda akıma kapılarak iki elini kaybettiğini, iş kazası sonucu malul duruma düşen Rekabi ile yakınları tarafından açılan tazminat davasında haricen sulh sözleşmesi imzalandığını ve mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın kesinleştiğini, kazanın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğunu, elektrik tellerinin gerekli güvenlik mesafe kuralına uyulmadan binanın çok yakınından ve müvekkiline ait arsa üzerinden geçtiğini, elektrik direği üzerinde yer alan (T) nin uzak kısmı yerine yakın kısmından geçirildiğini, yüksek gerilim hattında mesafe ve yükseklik önlemlerinin alınmaması sebebiyle davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek; sulh sonucu ödenmek zorunda kalınan maddi ve manevi tazminatın davalının kusuruna isabet eden miktarına karşılık rucüen tahsili amacıyla şimdilik 5.000,00 TL belirsiz alacağın sulh tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili; müvekkili şirketin olayın meydana gelmesinde kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, söz konusu yüksek gerilim hattının mülkiyeti ve işletme sorumluluğunun TEİAŞ TM'ye bağlı Karme Şirketine ait olduğunu, yönetmeliğe göre hattın emniyet mesafesini sağladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. İhbar olunan ... San. Tic. A.Ş. vekili; hattın bakım ve sorumluluklarının yerine getirildiğini, hat geçirildiği dönemde binanın bulunmadığını, sonradan binanın gerekli izinler alınmaksızın kaçak olarak inşa edildiğini, zarar gören işçi sigortasız olduğu gibi iş güvenliği önlemlerinin davacı tarafından alınmadığını, kazanın davacının ve işçinin kusurundan kaynaklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
3. İhbar olunan TEİAŞ vekili; dava konusu parsel üzerinde müvekkili şirkete ait enerji iletim hattının bulunmadığını, Karme şirketi ile müvekkilinin sözleşme ve protokol imzalamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya kazandırılan bilirkişi kök ve ek raporunda, 03.11.2017 tarihinde meydana gelen kazada davalı şirketin "haksız fiili ya da kusuru" bulunmadığının belirtildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; hat nedeniyle davalının sorumluluğu bulunmadığı, hattın Yönetmeliğe uygun tesis edildiği ve emniyet mesafesi ihlali bulunmadığı yönündeki gerekçenin yerinde olmadığını, Yönetmeliğin 46/a maddesinde, üzerine herkes tarafından çıkılan düz damlı yapılarda en yakın mesafenin 3,5 metre olarak düzenlendiğini, kazanın meydana geldiği elektrik hattı ile ev arasındaki mesafenin 2,49 ve 2,56 metre olarak ölçüldüğünü, gerekli emniyet mesafesine uyulmadığını, hattın 2 telinin müvekkiline ait parsel üzerinden geçtiğini, irtifak kamulaştırılması yapılmadan müvekkilinin taşınmazından hattın geçirilmesinin doğru olmadığını, hükme esas alınan raporun yeterli olmadığını, gerilimin ölçülmesi suretiyle rapor düzenlenmesi gerektiği yönündeki itirazın dikkate alınmadığını, davalı lehine iki ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin ve belirsiz alacak olarak açılan davada kararın kesin olduğuna karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik akımına kapılarak yaralanan 3. kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 62, 71 inci maddeleri,
2. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 5 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.
2. Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, 6098 sayılı Kanun tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.
3. 6098 sayılı Kanun'un 71 inci maddesinin birinci fıkrasına göre; "Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.". Açıklanan yasal düzenleme uyarınca, tehlikeli işletme sahibi ve varsa işleten, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki illiyet bağının kesilmiş olmasıdır.
4. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, yine de çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple, sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından; bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).
5. Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının, olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.
6. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda, kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Uygun illiyet bağı ancak üç halde kesilir. Bunlar mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusurudur.
7. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin 5 inci maddesi; "Kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.
Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır.";
8. Aynı Yönetmelik'in 27 nci maddesi; "Tesislerinve aygıtların teknik belgelerinde belirtilen aralıklarda bakım ve onarımları yapılmalıdır. Yapılan bakım ve onarımlar kalıcı bir şekilde kaydedilmelidir." düzenlemeleri yer almaktadır.
9. Bu bağlamda; elektrik dağıtım şirketleri, elektrik verdiği ve abonelik tesis ettiği hatları denetlemek ve kontrol etmekle yükümlüdür. Şayet özel hat olması gereken gibi tesis edilmemişse veya sonradan özel hattın geçtiği yerde bina vb. şeyler yapılması nedeniyle can ve mal güvenliği için tehlike oluşması halinde bunu düzelttirmek, gerektiğinde elektriğini kesmek gibi gerekli tedbirleri almak durumundadır. Elektrik dağıtım şirketi, kontrol ve denetim görevini yerine getirmezse doğan zarardan özel hattın sahibi olan abone ile birlikte müteselsil olarak sorumlu olacaktır.
10. Somut olayda; hüküm tarihinden sonra dosyaya kazandırılan 15.05.2023 tarihli Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı TEDAŞ 21. Bölge Müdürlüğü cevabında; sahada yapılan incelemelerde ilgili enerji hattının 31.5 kv değerinde olduğunun tespit edildiği bildirilmiş ise de, yargılama sürecinde İlk Derece Mahkemesince yapılmayan bir tespitin değerlendirmeye esas alınamayacağı açıktır. Bundan ayrı, davacı tarafça yargılama sırasında ileri sürülen itirazların da İlk Derece Mahkemesince yeterince irdelenmediği, buna bağlı olarak alınan kök ve ek bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmıştır.
11. Hâl böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; alanında uzman önceki bilirkişi dışında elektrik-elektronik ve inşaat mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, yukarıda yer verilen açıklamalar ile hattan geçen enerjinin değişip değişmediğini, Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/15 E., 2018/79 K. sayılı dosya içeriğini değerlendiren, zarar gören 3. kişi ile davacının var ise bölüşük kusurunu belirleyen, somut verilere dayalı, gerekçeli ve denetime uygun, tarafların tüm itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
12. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,
3. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.