"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/733 E., 2023/108 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının maliki bulunduğu taşınmazın 11.12.2006 tarihinde ihale ile davalılar tarafından satın alındığını, taşınmazın ihale yoluyla satılmasına ilişkin ihale komisyonu kararının İdare Mahkemesi kararı ile iptal edildiğini, tapu kaydını oluşturan işlemin idari yargı kararı ile ortadan kalkması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açıldığını, taşınmazı davacı adına tescil edildiğini ileri sürerek; davalıların, taşınmazın adlarına tescil edildiği tarih ile davacı adına tescil edildiği tarihe kadar elde ettikleri tüm gelirlerin denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet ilkesi doğrultusunda tespiti ile davalıların açtıkları davada hükmedilecek miktardan takas ve mahsubuna karar verilmesini talep etmiş; 09.02.2015 havale tarihli dilekçesi ile takas ve mahsup talepli davalarını alacak davası olarak ıslah ettiklerini beyan ederek, şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini istemiş; 13.09.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını tutarak 1.000,00 TL olarak açmış oldukları alacak dava değerini 4.752.832,60 TL olarak arttırdıklarını belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı Belediyenin davaya konu taşınmazı ihaleye açarken ihale koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmek zorunda olduğunu, kendilerinin bu durumu bilebilecek durumda olmadıklarını ve taşınmazın satın alınmasında iyi niyetli olduklarını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 03.06.2016 tarihli ve 2016/142 E., 2016/650 K. sayılı kararla; davanın kira alacağına ilişkin olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 16.05.2017 tarihli ve 2017/11404 E., 2017/7273 K. sayılı ilamla; taraflar arasında herhangi bir kira ilişkisi bulunmadığı, davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 05.10.2021 tarihli ve 2017/211 E., 2021/683 K. sayılı kararla; davacı tarafça sunulan 09.02.2015 havale tarihli dilekçe ıslah dilekçesi olarak verilmiş ise de, dilekçede herhangi bir değer artırımının veya ıslaha uygun bir talep değişikliğinin söz konusu olmadığı, ayrıca bu ıslahı geçerli kılan harç işlemlerinin de mevcut olmadığı, dolayısıyla davalı tarafın söz konusu ilk ıslahın geçerli olduğuna ve sonradan verilen ıslah dilekçesinin ikinci ıslah dilekçesi olması nedeniyle hükme esas alınmamasına ilişkin itirazlarına itibar edilemeyeceği, 13.09.2021 tarihli ıslah dilekçesi kapsamında davacı kurumun talep edebileceği tek gelir kaleminin kira geliri olduğu ve mahrum kalınan kira geliri olarak en son tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen 687.592,66 TL alacağın Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/1 E. sayılı dosyasında hüküm altına alınan toplam borçtan mahsup edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacının 687.592,66 TL alacağının dava tarihi olan 10.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/1 E. sayılı dosyasında hüküm altına alınan toplam borcundan mahsubuna, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalılardan ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 03.03.2022 tarihli ve 2021/9269 E., 2022/1830 K. sayılı ilamıyla; somut olay incelendiğinde davacının 09.02.2015 havale tarihli dilekçesi davanın tamamen ıslahı niteliğinde olup davacının takas mahsup talebini alacak olarak ıslah ettiği, bu durumda ıslah işlemi Kanun gereği ikinci kez yapılamayacağından, Kanun'un getirdiği sınırlamaya aykırı şekilde yapılan 13.09.2021 tarihli ıslah işleminin yok hükmünde sayılması gerektiği, yok sayılan işlem hüküm ve sonuç doğurmadığından bu işleme dayalı olarak karar verilmesinin de mümkün olmadığı, Mahkemece ikinci kez yapılan 13.09.2021 tarihli ıslah işlemi yok sayılarak 09.02.2015 havale tarihli dilekçe kapsamında karar verilmesi gerekirken, yok hükmünde olan ıslah işlemine değer verilerek kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi hükmüne göre, Mahkemenin tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlı olduğu, davacı 09.02.2015 havale tarihli dilekçesinin davanın tamamen ıslahı niteliğinde olup bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve Mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekeceği, davacının 09.02.2015 tarihli dilekçesi ile takas mahsup talebini alacağın tahsili şeklinde ıslah ettiği, ancak Mahkemece belirlenen alacağın davacının başka dosyadan olan borcundan mahsubuna hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmeksizin, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı İdarenin talep edebileceği tek gelir kaleminin kira geliri olduğu, mahrum kalınan kira geliri olarak 13.09.2021 tarihli ıslah işleminin yok hükmünde olduğunun kabulü ile dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, ayrıca davacı vekilince yargılama aşamasında her ne kadar davalılar ... ve ... tarafından kararın temyiz edilmediği ve kararın bu davalılar tarafından kesinleştiği iddia ve beyan edildiği görülmüşse de, bozma kararı kapsamı dışında kalan hususlarda usuli kazanılmış haktan bahsedileceği, bozma ilamı ile davacı tarafından verilen ikinci ıslahın yok olduğunun tespit edildiği, bu yönüyle davacı tarafından tüm davalılar yönünden verdiği 13.09.2021 tarihli ıslah talebinin 6100 sayılı Kanunun 176/2 maddesi gereği yok hükmünde olduğu, açık yasa kükmü gereği kamu düzenine aykırılık oluşturacak şekilde usuli kazanılmış haktan bahsedilemeyeceği, davalılar ... ve ... yönünden de 13.09.2021 tarihli ıslah dilekçesinin yok hükmünde olduğunun kabulü gerektiğinden davacı itirazlarına itibar edilmediği, davacı tarafından verilen 13.09.2021 tarihli ikinci ıslah dilekçesinde davacı tarafın davalıların payları oranında alacak talebinde bulunduğu, her ne kadar ikinci kez verilen ıslah dilekçesinin yok hükmünde olduğu kabul edilse de, davacı tarafça yargılama aşamasındaki iradesi alacak taleplerini davalıların payları oranında talep ettiği yönünde olduğundan, davacı tarafın iradesi doğrultusunda taleple bağlı kalınarak davalıların payları oranında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL alacağın; %15 hissesine tekabül eden 150,00 TL'nin ...'dan, %15 hissesine tekabül eden 150,00 TL'nin ...'dan, %30 hissesine tekabül eden 300,00 TL'nin ...'dan, %40 hissesine tekabül eden 400,00 TL'nin ...'dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; 09.02.2015 tarihli ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına rağmen toplam alacağın tespitine karar vermeden davayı 1.000,00 TL olarak davalılara düşen paylar oranında kabule karar verilmesinin hatalı olduğunu, fazlaya ilişkin hakların reddedilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece toplam alacağın tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak 1.000,00 TL üzerinden davalılara düşen paylar oranında dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya verilmesine dair hüküm tesisi gerekirken, usul ve yasaya aykırı şekilde yazılı şekilde karar verildiğini, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğunu, Mahkemenin 05.10.2021 tarihli kararının davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmediğini, dolayısı ile bu kişiler yönünden kararın kesinleştiğini, temyiz etmeyen davalılara düşen pay oranında davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, ancak Mahkemece itirazlarının reddedildiğini, temyiz etmeyen davalılar yönünden dosya tefrik edilerek kesinleşen Mahkeme kararı yönünde karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili; ikinci ıslah dilekçesindeki miktar üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğunu, davacı ... tarafından ihale ile davalılara satılan tüm taşınmazların tapu iptali ve tesciline ilişkin Mahkeme kararlarının 2013 yılında kesinleştiğini ve 2013 yılında tüm tapuların davacı ... adına yeniden tescil edildiğini, 2013 yılından bugüne kadar tüm taşınmazların kira bedellerini davacı Belediyenin aldığını, 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, talep zamanaşımına uğramasa bile hukuka aykırı raporun hükme esas alınamayacağını, bilirkişinin 25 adet taşınmazın da kira bedellerinin Sulh Hukuk Mahkemesince açılan hesaba yatırıldığını gözden kaçırdığını, mükerrer hesaplama yapıldığını, hem Vakıfbank hesabına yatan bedellerin esas alındığını, hem de 25 adet taşınmazın kira bedelinin hesaplandığını, ihalenin iptalinde davalıların kusuru bulunmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un “İhtiyari dava arkadaşlığı” başlığı altında düzenlenen 57 nci maddesi,
2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararları.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, ve özellikle satışa konu taşınmazın davalıların zilyetliğinde bulunması halinde, para faizsiz yer kirasız ilkesinin gözetilmesi gerekmesine göre; tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Somut olayda; davacı İdarece maliki bulunduğu taşınmazın 11.12.2006 tarihinde ihale ile davalılar tarafından satın alındığı, taşınmazın ihale yoluyla satılmasına ilişkin ihale komisyonu kararının İdare Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi üzerine tapu kaydını oluşturan işlemin idari yargı kararı ile ortadan kalkması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açıldığı, taşınmazın davacı ... adına tescil edildiğini ileri sürerek; taşınmazın davalılar adına tescil edildiği tarih ile davacı ... adına tescil edildiği tarihe kadar davalıların elde ettikleri tüm gelirlerin denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet ilkesi doğrultusunda tespiti ile davalıların açtıkları davada hükmedilecek miktardan takas ve mahsubuna karar verilmesini talep etmiş; 09.02.2015 havale tarihli dilekçesi ile takas ve mahsup talepli davalarını alacak davası olarak ıslah ettiklerini belirtip şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmişse de, satışa konu taşınmazın davalılar adına tescil edildiği tarih ile davacı ... adına tescil edildiği tarihe kadarki dönemde dava konusu taşınmazların geçerli bir satışa istinaden davalılar uhdesinde bulunduğundan kötü niyetli şagil olmadığı anlaşılmakla, davacının davaya konu ettiği dönemde davalılardan talepte bulunması mümkün değildir.
3. Bundan ayrı, Mahkemece verilen 05.10.2021 tarihli kararın ihtiyari dava arkadaşı olan davalılardan sadece ... ve ... tarafından temyiz edildiği görülmekle, Mahkemece kurulacak hükümde davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ilkesinin gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur.
4. Bu itibarla Mahkemece; davacı Belediyenin, taşınmazın davalılar adına tescil edildiği tarih ile davacı ... adına tescil edildiği tarihe kadarki dönemde yapılan taşınmaz satışı geçerli olduğu, ancak önceki kararın ihtiyari dava arkadaşı olan davalılardan sadece ... ve ... tarafından temyiz edildiği de gözetilerek davanın bu davalılar yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
1.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi