Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3735 E. 2024/3708 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlara uygun şekilde inceleme yaparak, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalıların yapı değeri oranında zenginleşmelerine karar vermesi ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün olmaması gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/238 E., 2022/359 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekili ile davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ...'nün sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 11.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, davalılar murisi ...'ten 23.08.1988 tarihli harici sözleşme ile üzerinde su basması seviyesinde yapı olan dört villalık (ikiz dubleks) bitişik 1 ve 3 nolu arsaları satın aldığını, 1 nolu parseldeki villa inşaatını yapamadığını, 3 nolu parseldeki villa inşaatını ise tamamladığını, tapu devri verilmediğinden açtığı dava ile 1 nolu parsel için bedel iadesine karar verildiğini, ancak 3 nolu parsel için temliken tescil koşulları oluşmadığı için talebinin reddine karar verildiğini ve bu parselin davalılar tarafından 3. kişiye tapusunun devredildiğini ileri sürerek; 3 nolu parselde yaptığı iki adet villa için 60.000,00 Euro ile arsa için ödenen 40.000,00 DM alacağından şimdilik 40.000,00 TL'nin dava tarihinden yasal faizi ile ödetilmesini talep etmiş; 03.12.2013 havale tarihli dilekçeyle talebini 100.000,00 TL'ye çıkarmıştır.

II. CEVAP

Davalılar; davaya cevap vermemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 20.05.2014 tarihli ve 2005/681 E., 2014/210 K. sayılı kararıyla; davacı tarafça yapıldığı iddia edilen imalatların imara aykırı olduğunun belirlenip kal'ine karar verildiği, harici sözleşmedeki ödemelerin vadeye bağlandığı ve peşin ödeme yapılmadığı, ödeme belgesinin ibraz edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.10.2016 tarihli ve 2016/23015 E., 2016/19603 K. sayılı ilamıyla; "(...) Davacı ile davalılar murisi arasında yapılan 23.08.1988 tarihli adi sözleşmede, su basmanı yapılan 4 adet villa arsasının 80.000 DM. karşılığında davacıya satıldığı, satış bedelinin muhtelif bedel ve tarihlerde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, 1990/371 Esasta görülen dava ile, davacının anılan villa inşaatını yapıp tamamladığından temliken tescil isteğinin, inşaatın imara aykırılığı nedeni ile yıkımına karar verildiğinden ve harici sözleşmenin de geçersiz olması nedeni ile reddedilip kesinleştiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Davacı satış bedelinin davalılar murisine tamamen ödendiğini bu hususta davalılar murisi ... 'un beyanını içeren satış vaadi sözleşmesinin bulunduğunu ileri sürmüştür. Dosyaya ibraz edilen 20.9.1990 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde, satıcının davalılar murisi ... ve alıcının dava dışı Hakkı Mert ve Hasan Veysel Kasapoğlu olduğu, harici sözleşmeye konu taşınmazın satışının bu sözleşme ile vaad edildiği, sözleşmede; satış bedelinden bu arsa üzerine yapılan villaların satışından 250.000.000 TL.nin villa alıcılarından alındığı açıklandıktan sonra, üçüncü şahıslara satılan villa ve arsaların satış bedeli ile alınan paraların tek tek yazıldığı ve davacıdan alınan bedelin de 60.000.000 TL olup iki adet villa ( 4 villalık ) açıklamasının yazılı olduğu anlaşılmaktadır. O halde davalılar murisi tarafından sözleşmedeki bu açıklama, satış bedelinin davacı tarafından ödenip ödenmediğinin değerlendirilmesi açısından önem arzetmektedir. Bu nedenle, davacının diğer villa arsası için ödediği bedelin iadesi için açtığı ve kabulle sonuçlandığını bildirdiği Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1990/370 Esas sayılı dosya kapsamı da gözönünde tutularak, davalılar murisi ... imzasını taşıyan 20.09.1990 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde alındığı belirtilen satış bedeli tutarından, davacının eldeki dava ile talep edebileceği bedel belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ve yanlış değerlendirime ile, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 01.07.2020 tarihli ve 2017/571 E., 2020/427 K. sayılı kararla; davalıların murisi ...'in imzasını taşıyan 20.09.1990 tarihli noterde düzenlenen satış sözleşmesine göre, davacı tarafından davalıların murisine 60.000,00 TL ödemenin yapıldığı hususunun ispatlanarak sabit hale geldiği, ancak Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/370 E. sayılı dosya kapsamında muris ... tarafından davacıya ödenen bedelin 69.000,00 TL (40.000,00 DM) olduğu nazara alındığında, noter sözleşmesi ile ispat edilen bedel nedeniyle davacının davalılar ve murisinden alacağının bulunmadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.10.2021 tarihli ve 2020/10930 E., 2021/9956 K. sayılı ilamıyla; davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra " (...) davacı eldeki dava ile davalıların murisi ile imzalamış olduğu 23.08.1988 tarihli adi yazılı sözleşme nedeniyle arsalar üzerine iki adet villa inşa ettiğini ve bütün masrafların kendisi tarafından karşılandığını, yapılar hakkında 1990 'lı yıllarda ruhsatsız olması nedeni ile yıkım kararı verilmesi nedeniyle yapıların büyük bölümünün yıkıldığını, 1997-1998 yıllarında yeniden kendisi tarafından inşaa edildiğini, yeniden inşa edilen yapıların Kuşadası Belediyesi tarafından ruhsatlandırıldığını ve davalıların bu nedenle sebepsiz zenginleştiğini de ileri sürmüştür. Davacı bu talebiyle ilgili olarak Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/866 ve aynı mahkemenin 1990/371 E. sayılı dava dosyalarına delil olarak dayanmıştır. 1990/371 E. sayılı dosyada davacının ..., davalıların ise ... ile diğer davalılar olduğu, 23.08.1988 tarihli arsa satış vaadi sözleşmesi ile iki ikiz villalık iki adet arsayı su basmanı yapılı olarak satın aldığını, ancak davalının arsaların devrini vermediğini, ikiz villalık iki adet arsaya inşaat yaptığını, inşaat değerinin arsa değerinden fazla olduğunu ileri sürerek Medeni Kanun'un 650 nci maddesi gereğince tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, yapılan yargılama sonunda Mahkemece inşaatların ruhsatsız olarak yapılması nedeniyle yıkım kararı verildiği, davacının ruhsatsız inşaatı yapması nedeniyle iyi niyetli olarak kabul edilemeyeceği ve harici satışın geçerli olmadığı gerekçesiyle 15.09.1993 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Bu kesinleşen karardan sonra davacı ... bu kez aynı satış sözleşmesine dayanarak 16.12.1996 tarihinde Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/866 E. sayılı dosyası ile ... varislerine karşı satışı vaat edilen iki adet villanın eksik olarak kaba inşaat seviyesinden teslim edildiği ve kendisinin inşaatı tamamladığını halen zilyetliğinde olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile iki adet bağımsız bölümün adına tescilini talep etmiş, yargılama sırasında taşınmazın üçüncü bir şahsa satılması nedeniyle davacının seçimlik hakkını davalılara karşı mülkiyet yönünde kullanması ve adi nitelikte satış sözleşmesine dayanması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu dosyada yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, keşif günü itibariyle davacı tarafından yapıldığı belirtilen inşaatın %60 oranında tamamlanmış olduğu da tespit edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı yapıların Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/371 sayılı kararından sonra büyük bir kısmının yıkıldığını ancak kendisi tarafından yeniden yapıldığını ve bu durumun da aynı Mahkemenin 2000/866 Esas sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi raporu ile sabit olduğunu ve bu haliyle davalıların sebepsiz zenginleştiğini iddia ettiğine göre; Mahkemece, delil olarak dayanılan Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/866 Esas sayılı dava dosyasında yer alan tespitler de değerlendirilerek istemin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemenin 2000/866 E. sayılı dosyasında yapılan keşif ve alınan 18.05.2001 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın %60 oranında tamamlanmış olduğu anlaşılmakla, taşınmazın yapı değerinin 11.365,00 TL piyasa rayiç değerinde olduğu belirtildiğinden, davalıların işbu imal edilen yapı değeri oranında sebepsiz zenginleştikleri, bozma ilamında davacı tarafından yapılan imalatlara ilişkin sebepsiz zenginleşen davalıdan bu kısmın istenebileceği belirtilmiş olup, bu kısım dışındaki temyiz itirazları kabul edilmediğinden, imalat bedeli kısımı dışındaki fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle; sebepsiz zenginleşme talebinin kısmen kabulüne,

11.365,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davacının sözleşmede belirtilen 80.000,00 DM bedelin tamamını ödediğini, bedelin ödenmediğine dair bir itirazın olmadığını, sözleşmede belirtilen toplamda dört villalık arsadan ikisinin bedelinin iadesi için Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/370 E. sayılı davasının açıldığını, bu davada talebin sadece iki villa için bedel iadesi olduğunu ve kabul ile sonuçlanan bu davada sadece iki villanın bedeli olarak ödenen tutar olan 40.000,00 DM'nin TL karşılığının ödenmesine karar verildiğini, o tarihte 1990/371 E. sayılı dosyada diğer iki villalık arsa için tapu iptali davasının sürmekte olduğunu, diğer iki villa arsası için 40.000,00 DM'lik ödemenin iadesinin yapılmadığını ve bu bedel konusunda bu davadan önce herhangi bir dava da açılmadığını, davacının ödemelerini 80.000,00 DM üzerinden gerçekleştirdiği makbuz ve mahkeme dosyaları ile sabit iken Mahkemece 1990/370 E. ve 1991/47 K. sayılı dosyada zaten iadesi gereken bedelin iade edilmiş olduğu belirtilerek davanın reddedilmesinin doğru olmadığını, davacının arsalar üzerine inşa ettiği yapılar için harcadığı bedellere ilişkin kabul edilen miktarın çok düşük olduğunu, arsalar üzerine davacının ilk kez 1990/371 E. sayılı davanın sonuçlanmasından sonra 1998-1999 yıllarında yeniden villalar inşa ettiğini, davacının imalatları ile bu villalar büyük ölçüde tamamlanmış olup Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/866 E. sayılı dosyasında keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edildiğini, ancak bedellerin sadece malzeme bedeli olarak çok düşük hesaplandığını, hesaplamanın davacı tarafından inşa ve imal edilen iki adet villanın piyasa değerinin hesaplanması ile arsa payının bundan düşülerek bulunması suretiyle yapılması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili; davacı vekilinin bahsetmiş olduğu dava dosyalarının davalıların babası ... ve davalılar lehine kesinleşmiş davalar olduğunu, bu nedenle Mahkemenin uyduğu Yargıtay bozma ilamının kanuna aykırı olduğunu, daha önceki bozma kararında belirtilen eksiklikler giderilerek dava reddedilmiş olduğundan tamamlanacak herhangi bir eksik bulunmadığını, davanın sürüncemede kalmasından dolayı davalıların kullanmakta oldukları arsa üzerinde tasarrufta bulunamadıklarını, davanın kısmen kabulüne dair kararın hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın yapmış olduğu inşaatlar imara aykırı olup, imara aykırı yapı nedeniyle iyi niyetli kabul edilemeyeceğinin ve imara aykırı yaptığı yapının bina değerinin arsa değerinden fazla olamayacağının sabit olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi ile tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ile 21/9 sayılı ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmiş bulunmasına, yapı değerinin inşaatın birim maliyet cetvelinde grubu belirlenerek hesaplanmış olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.