Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3747 E. 2025/611 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet ücret alacağından kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya ait olduğu iddia edilen imzaların bulunduğu bazı belgelerin, imza incelemesinin yapıldığı mahkemece kesinleşmemiş olması ve bu belgelerin davaya konu alacağın belirlenmesinde etkili olması gözetilerek, eksik incelemeyle hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2422 E., 2023/1030 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/424 E., 2021/516 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; avukat olan davacının davalı ile arasındaki vekalet ilişkisi gereğince davalı şirketin alacaklarının abonelerinden tahsili amacıyla gerekli hukuki işlemleri gerçekleştirdiğini, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin 2001 yılında başladığını ve ara ara yenilenen vekalet ücret sözleşmeleri ile 2015 yılına kadar devam ettiğini, davacının bu süre içerisinde vekil olmanın gereklerini özenle yerine getirdiğini, ancak davalının 01.12.2014 tarihinde tek taraflı olarak davacı ile müzakere etmeden hazırladığı meslek ilkelerine ters düşen yeni bir sözleşmeyi davacıya e-mail aracılığıyla gönderdiğini ve davacının bu sözleşmeyi imzalamasını talep ettiğini, davacının böyle bir sözleşmeyi imzalamasının mümkün olmadığını söylemesi üzerine, yeni dosya gönderimi yapmayarak davacıyı iş yapamaz hale getirdiğini, davacının Beyoğlu .... Noterliğinin 18.02.2015 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi imzalamayacağını yinelediğini ve vekil sıfatı ile yaptığı masraflar ile sözleşme gereğince ödenmesi gereken vekalet ücretlerinin ödenmesini talep ettiğini, ancak davalının Beyoğlu .... Noterliği'nin 27.02.2015 tarihli cevabi ihtarnamesi ile imzalanan sözleşmeler gereği davacının masraf ve vekalet ücreti talebinde bulunamayacağını belirtmesi üzerine, hak kazandığı vekalet ücreti ve yaptığı masraflar ödenmeyen davacının Kadıköy .... Noterliğinin 13.03.2015 tarihli ihtarnamesi ile vekillikten istifa etmek zorunda kaldığını, karşı taraftan toplam 990.327,98 TL vekalet ücreti alacağı bulunduğunu ileri sürerek; bu alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının haksız itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taraflar arasında hizmet hukuk müşavirliği ilişkisinin çok uzun yıllar sürdüğünü ve davalının da taraflar arasındaki sözleşmelere her zaman riayet ettiğini, davacının sözleşme koşulları dahilinde hak ettiği tüm ücretlerin ödendiğini, ancak davacının yıllar sonra sözleşme ilişkisinin devamı boyunca tüm hak ve alacaklarını alamadığı iddiası ile sözleşmeyi haksız surette feshettiğini, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun iş ve işlemler yapılmasının talep edilmesinin baskı olarak nitelenemeyeceğini, taraflar arasında çeşitli dönemlerde imza edilmiş sözleşmeler ve ibranameler kapsamında davacının herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının istifasının haksız olduğunu, ayrıca zamanaşımının dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 2001-2015 tarihleri arası açılan dosyalar için ödemesi alınamayan toplam masraf tutarının 990.327,98 TL olduğunun hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda tespit edildiği, davalı tarafın ibranamelere ve feragate yönelik itirazının İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/166 E. sayılı dosyasında imza incelemesi yapılarak davacıya ait olmadığının tespiti doğrultusunda dikkate alınmadığı, bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kısmen kabulune karar verilmesi, davalı taraf usulüne uygun temerrüde düşürülmediğinden takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul 34. İcra Müdürlüğünün 2015/15109 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 990.327,98 TL yönünden iptali ile bu tutara takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20'si üzerinden hesaplanan 198.065,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 08.07.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınmaya yeterli olduğu, verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle; istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı taraf usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmüş olmakla, davaya konu vekalet ücreti alacaklarının tahsili talebiyle başlattıkları icra takibinde ihtarnamede verilen sürenin dolduğu 27.02.2015 tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduklarını ve ihtarname tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş 21.977,14 TL faiz alacağının tahsilini talep ettiklerini, faiz alacağının temerrüt tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesinin imza itirazı hakkındaki taleplerini sonuca bağlamadığını, başka bir mahkeme tarafından yapılan imza incelemesine atıf yapmakla yetindiğini, kaldı ki söz konusu dosyada yapılan imza incelemesinin de açıkça hatalı ve eksik olduğu gibi yargılamasının devam ettiğini, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında "2001-2015 tarihleri arası açılan dosyalar için ödemesi alınamayan toplam masraf tutarının olduğun hüküm kurmaya elverişlişi raporunda tespit edildiği" ifade edildiğini ancak huzurdaki davaya konu edilen alacak iddiasının masraflara ilişkin olmayıp eksik ödendiği iddia edilen vekalet ücretlerine ilişkin olduğunu, davacının davalı şirketten hiçbir hak ve alacağının bulunmadığının taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ve ibranameler uyarınca sabit olduğunu, davacının istifası haksız olup, taraflar arasında uygulanan sözleşmeler gereğince davacının talepte bulunamayacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı şirket kayıtlarının incelenmediğini, bilirkişilerin icra dosyaları üzerinde fiziken inceleme yapmadıklarını, itirazlarının değerlendirilmediğini, sözleşme ve ibra hükümlerinin dikkate alınmadığını, raporda İlk Derece Mahkemesinin 2015/425 E. sayılı dosyasının konusunu oluşturan masraf ödemelerine ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup, bu dosyanın konusunu oluşturan vekalet ücreti alacağına ilişkin açıkmaya yer verilmediğini, Yasal Takip Sistemi kayıtlarının tek başına huzurdaki uyuşmazlığın çözümünde temel alınamayacağını, davacının kontrolünde olan giriş ve işlem yapma yetkileri çerçevesinde yapılan işlemler ile ilgili davalı şirketin bir kontrolünün bulunmadığını, davacının iddialarının doğruluğunun belirlenebilmesi bakımından en güvenilir verilerin icra dosyaları ve UYAP kayıtları olduğunu, davacının ispatlanamamış beyanları ve delil niteliği bulunmayan excel listeleri esas alınarak düzenlenen raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, davacının sarfedilecek birçok emek ve mesai karşılığında ancak elde edebileceği yüklü bir alacağı, biriken ölü dosyaların çokluğunu gerekçe göstererek, kolay bir yoldan toptan elde etme saikiyle kendisine tanınan istifa hakkını açıkça kötüye kullandığını, zamanaşımı def'ilerinin değerlendirilmediğini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, vekalet ücret alacağından kaynaklı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

1. Davacı vekalet ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek, alacak talebinde bulunurken davalı tarafın vekalet ilişkisi süresince çeşitli tarihlerde ibra ve feragatlerin söz konusu olduğunu, davacının iddia ettiği bir alacağının bulunmadığını savunduğu, davacının ise kabul ettiği imzalar dışındaki belgeler altındaki imzalara itiraz ettiği anlaşılmaktadır.

Dava konusu vekalet ücret alacağının tespiti için davacının imza itirazının sonuçlandırılması gerektiği açık olmakla; İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında görülen İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/166 E. sayılı dosyasında yapılan imza incelemesine ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu hükme esas alınmıştır. Sözü edilen dosyada 25.09.2012 tarihli Avukatlık Hizmet ve Hukuki Danışmanlık Sözleşmesi, 17.04.2013 tarihli ibraname, 15.01.2014 tarihli ibraname, 30.01.2014 tarihli Avukatlık Hizmet ve Hukuki Danışmanlık Sözleşmesi altındaki imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti hususunda yaptırılan inceleme neticesinde düzenlenen 06.06.2018 tarihli ATK raporunda; 17.04.2013 tarihli ibraname başlıklı belgede davacı yazısı ve adına atılı imza ile davacının mukayese yazı ve imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın davacının eli ürünü olduğu, 30.01.2014 tarihli sözleşmenin ilk 5 sayfasında davacı kaşe izleri üzerine atılı paraf tarzı imzaların teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, 30.01.2014 tarihli sözleşmenin 6. sayfasında ve 15.01.2014 tarihli ibraname, 25.09.2012 tarihli sözleşmede davacıya atfen atılı imzalar ile davacının mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacının eli ürünü olmadığı hususlarının bildirildiği görülmektedir.

İlk Derece Mahkemesince her ne kadar davalı tarafın ibranamelere ve feragate yönelik itirazının İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/166 E. sayılı dosyasında imza incelemesi yapılarak davacıya ait olmadığının tespiti doğrultusunda dikkate alınmadığı belirtilmiş ise de ilgili raporda davacının eli ürünü olduğu tespit edilen ibraname de olmakla birlikte söz konusu dosyada verilen karar, henüz kesinleşmemiştir.

Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; imza incelemesinin yapıldığı İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/166 E. sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenerek, davacının eli ürünü olduğu tespit edilen ve edilmeyen belgeler ayrı ayrı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre; taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre; taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harçlarının temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.