"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine vâki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkili ... ile davalı ... arasında bir takım taşınmazlar hakkında düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin akdedildiği davalı ... ile görüşmelerin yapıldığını, davalı ...'ın davalı ... ile birlikte çalıştığını, davacı ...'ün satış bedelini 20.000,00 TL ve 240.000,00 TL'lik iki banka havalesi işlemi ile davalı ...'ın hesabına gönderdiğini ancak taşınmazların tescil ve tesliminin vuku bulmadığını, ifanın imkansız olduğunun sonradan anlaşıldığını, müvekkillerinin dolandırıldığını, sözleşmenin ifa imkansızlığı sebebiyle fesih bildirimi ihtar edildiğini, sözleşmenin yapılmasından itibaren geçersizliğini bilen davalıların sadece paranın tahsilini yapmış oldukları anda dahi temerrüde düştüğünü ve ifası mümkün olmayan bir sözleşmede davalıların anlaşarak müvekkillerinden almış oldukları paranın haksız olduğunu belirterek 395.330,00 TL'lik icra takibine itirazın kaldırılmasını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; aynı alacak ile ilgili aynı hukuki sebebe dayalı bir dava açıldığını, davacıların kesin hükmü yok sayarak aynı alacak kalemine ilişkin yeniden icra takibi başlatmalarının ve itirazın iptali davası açmalarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın dayanağının taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olduğunu, müvekkillerinin satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığını, sözleşme incelendiğinde ... ... tarafından sözleşmeyi yapması için davalı ...'a vekaletname ile yetki verildiğini, hukuki işlemin doğrudan doğruya temsil olunan satıcı ... ... adına ve hesabına bağlayıcılık arz ettiğini, davalı ... ve ...'ın icra takibine ve davaya konu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde taraf sıfatları bulunmadığını, satış bedelinin satıcı ... ... namı hesabına davalı ...'ın banka hesabına gönderildiğini, davacı ...'ün sözleşmeden kaynaklı taleplerini satıcı ... ...'na yöneltmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "Davacılardan Ümran'ın, davacı ... ile davalı ...'in vekil olarak imzaladıkları satış vaadini sözleşmesini benimsediği, gönderilen bedelin bahse konu satış vaadi sözleşmesindeki vaad alacaklısının borcunun ifasına yönelik olduğu, dolayısıyla eldeki davanın satış vaadi sözleşmesi nedeniyle vaad alacaklısı tarafından ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iadesine yönelik olduğu, sözleşmenin dava dışı malik ... ile davacı ... arasında olduğu, davalı ...'in sözleşmede vekil olarak, diğer davalı ...'in ise vekilin temsilcisi olarak hareket ettiğinin anlaşıldığı, satış vaadi sözleşmesinde taşınmazı devretmekle yükümlü dava dışı malike ödenmek üzere vekile/temsilcisine gönderilen paranın sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince sözleşmenin tarafından talep edilmesi gerektiği, vekilden ya da vekilin temsilcisinden talep edilmesinin mümkün olmadığı, gönderilen bedelin vekil tarafından vekalet verene ödenip ödenmediği hususunun ise vekil ile vekalet veren arasındaki iç ilişki olduğu, davalıların, davacıları hileli işlemle dolandırdığına ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2021/89418 soruşturma sayılı dosyasının takipsizlik kararı verilerek kesinleştiği anlaşılmakla; dava konusu satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan davacı ... bakımından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı ... bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; kabul kararı verilmesi gerekirken husumetten ret kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacıların taleplerini dava dışı satıcı olan ...'in mirasçılarına yöneltebileceği, başka bir anlatımla sözleşme akitinden talep edebileceği, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davacıların tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir." gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; davada taraf sıfatının belirlenmesi için işin esasına girilmesi gerektiğini, ödenen bedelin taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanarak değil davalıların haksız fiil niteliğindeki davranışlarına dayanarak talep ettiklerini, 28.04.2021 tarihi itibari ile gönderilen ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, vekaleten iş gördüğü iddiası ile parayı alan ...'ın vekalet verene ödeme yaptığına ilişkin bir evrak sunamadığını, ... açısından pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddinin hukuki olmadığını, davalıların iş ortağı olarak birlikte çalıştıklarını davacılardan Ümran'ın hesabından ödemelerin ...'a gönderildiğinden aktif husumet ehliyeti olduğunu, anılan paranın ...'a teslim ediliği de yazılı belge ile ispat edildiğinden ...'a karşı da aktif husumet ehliyeti olduğunu, bilirkişi raporu dikkate alınmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporun iddialarını ispat ettiğini, davalılar sözleşmenin kuruluş aşamasından önce ve sözleşme yapılırken müvekkillerimi aldatarak ifası imkânsız bir konuda sözleşme yapmaları konusunda ikna ettiğini, hile aynı zamanda bir haksız fiil sayıldığından bu zararın giderilmesine karar verilmesi gerektiğini, daha önce açılan ve dava şartı yokluğundan reddedilen davada sözleşme ilişkisine dayanıldığını, bu davada haksız fiile dayanarak talepte bulunduklarını, bu nedenle ilk davada verilen kararın kesin hüküm olduğuna ilişkin davalı tarafın savunması HMK hükümlerine aykırı olduğunu ve davalı tarafın sebepsiz zenginleşmesi neticesinde neticesinde talepte bulunduklarını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dışı ... ...'na ait taşınmazların satışını vekaleten yapan davalı ... ve vekilin ortağı ...'tan taşınmazların bedelinden ibaret alacağın tahsili talebine ilişkin başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 nci maddesi ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Taraflardan davacı ... ile dava dışı ...'na vekaleten davalı ... arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalamıştır. Bu sözleşmede davalı ..., dava dışı ...'nun vekili olarak hareket etmiş ise de sözleşme bedeli olan 240.000 TL, "Bulgurlu 2405-2403-2399 adalardaki hisse satış vadi bedeli" dekont açıklamalı EFT ile davacı ...'ün eşi davacı ... tarafından davalı ...'a gönderilmiştir. Davalı ... bahse konu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde taraf değildir. Davalı ... gibi bir vekalet ilişkisi de yoktur. Dolayısıyla, tarafı olmadığı bir sözleşme sebebiyle hesabına gönderilen para, davalı ... yönünden sebepsiz zenginleşme oluşturur. Diğer yandan davacılar vekilinin, davalı ... ile davalı ...'ın el ve işbirliği içerisinde birlikte çalıştıkları iddiası bulunmaktadır. Davalı ... ve ...'ın hukuki ve sosyal ilişkileri araştırılıp birlikte hareket ettikleri iddiası değerlendirilerek karar verilmesi gerekir. Davalılar yönünden bu doğrultuda inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin temyiz talebinin kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.