Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3819 E. 2024/2304 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hekim hatasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasında, ıslahla artırılan talep kısmına zamanaşımı definin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın kısmi dava olarak açıldığı, belirsiz alacak davası olmadığı, ıslah edilen kısım için davalı hastanenin zamanaşımı def'i ileri sürebileceği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/681 E., 2023/92 K.

Taraflar arasındaki hekim hatasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak maddi ve manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... vekili ve davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan ... Hastanesine yüzünde oluşan güneş lekelerinin temizlenmesi ve tedavisi amacıyla gittiğini, hastanede görevli cildiye uzmanı davalı Dr. ... tarafından müvekkilinin kontrollerinin yapıldığını ve doktor tarafından müvekkiline üç seanslık işlem yapıldığını, her seanstan sonra müvekkilinin yüzündeki kızarıklıkların daha da arttığını ve yüzünün yandığını gördüğünü, daha sonra davalının müvekkilinin yüzünün iyice yandığını, oluşan lekelerin geçmesi için krem tedavisine başlayacağını belirttiğini ve müvekkilinin de tedaviye başladığını, kullandığı ilaçlarla lekelerin bir nebze azaldığını, ancak müvekkilinin yüzünde söz konusu yanık ve lekelerin hala durduğunu, bu sürecin müvekkilini psikolojik olarak çok yıprattığını belirterek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla tedavi masrafları ve kazanç kaybından kaynaklı 6.000,00TL maddi ve

50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; davacı vekili 17.01.2023 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat talebini 17.484,91 TL artırarak talebini 23.489,91 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekili; davalı hekimin, hekimlik mesleğini hastanede icrası sırasında oluşabilecek zararlara karşı Axa Sigorta A.Ş. ile tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi akdedildiğini, sigorta şirketinin davaya dahil edilmesi gerektiğini, davalı doktorun teşhis ve tedavi yönteminin tıp biliminin genellikle bilinen yöntemlerine uygun olduğunu, doktorun bütün dikkat ve ihtimamına rağmen yöneldiği sonucun elde edilememiş olmasından dolayı sorumlu tutulamayacağını, doktora herhangi bir kusur izafe edilse bile bundan dolayı müvekkili hastaneyi sorumlu tutmanın mümkün olmadığını, davalı ...'ın İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra uzmanlığını İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde tamamladığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili; davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece; alınan Adli Tıp Raporuna göre ciltte reaksiyon oluşabileceği, her tür özene rağmen komplikasyonun gelişebileceği ve tedavide görev alan sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur yüklenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 29.05.2019 tarihli ve 2016/13748 E., 2019/6766 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak hüküm verilmiş ise de hekimin ilk seans sonrası işleme devam etmekte kusurlu olup olmadığı, bu konuda gerekli özeni gösterip göstermediği, yapılan kimyasal peeling işlemi sonrasında hastanın yüzünde yanık ve kalıcı iz oluşabileceğine ilişkin hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği hususlarında yeterli açıklamayı içermediği, Mahkemece davacının itirazlarını karşılar şekilde, üniversitelerin tıp fakültelerinde görevli konusunda uzman ve özellikle içerisinde cildiye uzmanının bulunduğu öğretim görevlilerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve yargı denetimine açık rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma sonrasında aldırılan bilirkişi raporları sonrasında davalıların davacıya uygulanan tıbbi işlemlerde kusurlu oldukları, yapılan işlemler ile ilgili olarak tutmaları gereken kayıtları tutmadıkları, tuttu iseler de bu kayıtları Mahkemeye sunmamakta ısrar ettikleri, bu durumda davalıların haksız fiilin bütün unsurlarını gerçekleştirmiş sayılmaları gerektiği, davalıların haksız fiilleri ile davacının maddi ve manevi zarara uğramasına sebep oldukları gerekçesiyle davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile; 23.489,91 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 27.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalılardan müşteren ve müteselsilen tahsiline, hükmedilen manevi tazminatın miktarında, davacıya uygulanan tıbbi işlemlerdeki özensizlikler, tıbbi işlemlerden ötürü davacının bilhassa yüz bölgesinde izler kalmış olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay ve dava tarihi nazara alınarak 50.000,00 TL olarak talep edilen tazminatın tamamen kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın manevi tazminat talebi yönünden kabulü ile; 50.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 27.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili; Mahkemece kusur durumunun hatalı değerlendirildiğini, raporlar arasında çelişki olduğunu, belgeler olmamasına rağmen farazi olarak maddi tazminatın hesaplandığını, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekili; açılan davanın kısmi dava olduğunu, ıslahla artırılan kısım için zamanaşımının söz konusu olduğunu, Mahkemenin kusur konusunda değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, dava dışı Hastaneden gelen kayıtlarda davacının yüzündeki lekelerin aslında işlemden önce de mevcut olduğunun ortada olduğunu, maddi tazminat hesabında rapor tarihindeki asgari ücret verilerinin dikkate alındığını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, faiz başlangıcının hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hekim hatasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un 502 ve devamı maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) "Dava dilekçesinin içeriği" başlıklı 119 uncu maddesi.

3. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci ve 109 uncu maddesi.

4. 6100 sayılı Kanun'un 177 nci ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda (HUMK) yer almayan, yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak davası kabul edilmiştir. Buna göre, belirsiz alacak davası; davanın açıldığı tarihte alacağın tutarının ya da değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği ya da bunun olanaksız olduğu durumlarda, alacaklının, hukuksal ilişkiyi ve en az bir tutar ya da değeri belirterek açabileceği dava olarak tanımlanabilir.

2. Belirsiz alacak davasının getirdiği en önemli etkin koruma, usul ekonomisi ve hak arama özgürlüğüne hizmet etmesi yanında, davacının yüksek yargılama giderlerine katlanma ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrama riskini azaltmasıdır. Alacak belirsiz olduğundan davacı yargılama sırasında 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde talep sonucunu artırabilir; bu hâlde davanın ıslahı kurumundan bahsedilemez ve artılan talep yönünden davalının zamanaşımı def’î de dinlenmez. Talep artırımında bulunulmaz ise Mahkeme alacağın miktarını tespit etmek ve taleple bağlı kalarak dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden alacağa hükmetmek durumundadır.

3. Aynı Kanun'un 109 uncu maddesinde ise; kısmi dava, dava çeşitleri arasında düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrası uyarınca, "Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir".

4. Kısmi dava ile davacı, Mahkemeden sadece dava konusu yaptığı kısmın hüküm altına alınmasını istemektedir. Bu nedenle kısmi dava bakımından dava açılmasına bağlanan sonuçlar, sadece alacağın dava konusu yapılan kısmı bakımından sonuç doğuracaktır. Kısmi dava açılması halinde davaya konu edilmeyen kısmın ayrı bir davayla talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür.

5. Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde "fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise, bu husus, davanın kısmi dava olarak kabulü için yeterli sayılmaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2003 tarihli ve 2003/4-260 E., 2003/271 K. sayılı kararı; ayrıca bkz., Pekcanıtez, H.: Medeni Usul Hukuku, C.II, 15. baskı, İstanbul 2017, s.1000).

6. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilinin dava dilekçesinde “fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla”, "kısmi olarak" şeklinde beyanda bulunarak talepte bulunduğu; ve dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığına dair bir beyanı bulunmadığı görülmektedir.

Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir.

Her ne kadar, 17.01.2023 tarihli bedel artırım dilekçesiyle; davacı vekili bedel artırımı talebinde bulunmuşsa da davanın türünün bu şekilde değiştirilmesine imkân bulunmamaktadır. Bu durumda davacı vekilinin 17.01.2023 tarihli dilekçesi ıslah dilekçesi mahiyetinde olduğu, davacı vekilinin ıslah dilekçesine karşı davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekilinin süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmaktadır.

7. O halde, Mahkemece; davanın kısmi dava olduğu değerlendirilerek davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekilinin davacı vekilin ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunduğu değerlendirilerek öncelikle davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. yönünden zamanaşımı hususunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile belirsiz alacak davası olarak kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

8. Bozma nedenine göre, davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekilinin sair ve davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1-Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA,

2-Bozma nedenine göre davalı ... vekilinin tüm ve davalı ... Hastanesi Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı ...'a yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ... Hastanesi Sağlık Hiz. Ltd. Şti.ye iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.