Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3853 E. 2023/3843 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiracıya, kiraladığı taşınmaz için idare tarafından çıkarılan ecrimisil bedelinin, kiraya verenden tahsili istemine ilişkin alacak davasında, ecrimisil bedelinin hangi tarihten itibaren işleyecek faiziyle tahsil edileceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Temerrüt faizinin, davalı tarafın ihtarnameyle temerrüde düşürülmesi gereken bir durumda, davanın açılmasıyla temerrüdün gerçekleştiği ve faizin dava tarihinden itibaren işlemesi gerektiği gözetilerek, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin dava konusu taşınmazı 08.03.1999 tarihli kira sözleşmesi ile davalıdan kiraladığını, kira bedellerini düzenli olarak ödediğini, kiracılık sıfatı devam ederken ... Defterdarlığı ... Milli ... Dairesi Başkanlığının kira konusu yerin fuzulen işgal edildiği gerekçesiyle 10.04.1999 tarihinden 31.12.2001 tarihine kadarki dönem için 286.034,93 TL ecrimisil taahhuk ettirip ihtarname tebliğ ettiğini, yine aynı yer için 01.01.2002 tarihinden 24.12.2004 tarihine kadarki dönem için de 608.280,00 TL ecrimisil taahhuk ettirildiğini, itirazlarının davalının kiralanan yer üzerinde herhangi bir hakka sahip olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, ecrimisil işleminin iptali için ... l. İdare Mahkemesinde 2007/449 Esas sayılı dosya ile dava açtığını davada yürütmenin durdurulması talebinin 83.635,49 TL üzerinden kabul edildiğini, 2.dönem için ... 7. İdare Mahkemesinde 2006/2999 Esas sayılı dosya ile dava açtığını, Mahkemece 313.606,28 TL kısım için işlemin iptaline, dolayısıyla 294.673,72 TL ecrimisil bedeli ödemesine karar verildiğini, faizlerle birlikte 604.752,38 TL ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, ödemek zorunda kaldığı ecrimisil bedelinin davalı tarafından karşılanması gerektiğini ileri sürerek; aleyhine tahakkuk ettrilen 604.752,38 TL'nin taahhuk tarihi olan 27.07.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, birleşen davada ise; ödemek zorunda kaldığı toplam 226.443,17 TL faiz ödemesinin her taksidin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı dava tarihi itibariyle ecrimisil bedellerini ödemediğinden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, kiraya verenin ödenen ecrimisil bedelinden sorumluluğunun tahsil ettiği kira bedeli ile sınırlı olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.01.2010 tarihli ve 2008/719 E., 2010/33 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile 378.309,21 TL alacak tutarının dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlardaki avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacılar vekilinin alacağın gecikme faizi ve tecil faizi kısmını oluşturan bedellere yönelik davasının zamansız açılmış olması nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 05.12.2017 tarihli ve 2017/14741 E., 2017/17044 K. sayılı ilamıyla; hüküm tarihinden sonra, yargılaması devam eden idare mahkemesi dosyalarında, ilk dönem ecrimisil ihbarnamesinin 258.902,93 TL'lik kısmının iptaline, 27.132,00 TL'lik kısmına yönelik davanın reddine, yine ikinci dönem ecrimisil ihbarnamesinin iptaline yönelik davanın reddine karar verildiği ve söz konusu kararların kesinleştiği, bu nedenle kesinleşen idare mahkemesi kararları esas alınarak, ecrimisil dönemleri ve miktarları ile davacının bu dönemlere ilişkin talebi gözetilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kiracı aleyhine, 10.04.1999-31.12.2001 dönemi için 286.034,93 TL, 01.01.2002-24.12.2004 dönemi için 608.280,00 TL ecrimisil tahakkuk ettirildiği, bozma ilamında işaret edildiği üzere kesinleşen idare mahkemesi kararları esas alınarak, benimsenen bilirkişi kurulu ek raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, dava konusu ecrimisil dönemleri ve miktarları ile davacının talep edebileceği ecrimisil tutarının birinci dönem yönünden 27.132,00 TL, ikinci dönem yönünden 294.673,72 TL olmak üzere toplam 321.805,72 TL olduğu, bu miktarların tahakkuk tarihlerinden itibaren (temerrüt tarihi) avans faizi uygulanmak sureti ile davalıdan tahsilinin gerektiği, bu miktarı aşan davacı taraf isteminin yerinde olmadığı, birleşen davada ise davacı hakkında idarece tahakkuk ettirilen ecrimisilin gecikmesinden kaynaklı olarak yine davacı tarafça ödenen gecikme faizi ödemesinin, davacının ana para borcunu geç ödemesinden, yani davacının kendi temerrüdünden kaynaklandığı, kaldı ki ... olduğu ecrimisil alacağının, temerrüt faizi ile birlikte asıl davada hüküm altına alındığı, bu nedenle de karşı taraftan talep edebilecek alacağın kalmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile toplam 321.805,72 TL'nin, 27.132,00 TL'sine 24.11.2006 tarihinden, 294.673,72 TL'sine 27.07.2006 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; usulü müktesep hak uyarınca, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, her iki davanın da kısmen değil bütün talepleri yönünden tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; tespiti yapılan ana para bedelinin doğru olduğunu, ne var ki işbu bedele ilişkin şirket sorumluluğuna gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dava tarihi itibariyle vergi dairesine herhangi bir ödeme gerçekleştirmediğinden rücuen tazminat talep hakkı bulunmadığını, her davanın açıldığı tarih itibariyle değerlendirilmesi gerektiğini, bu nedenle açılan davada hukuki yarar bulunmadığını, davacı tarafça idare mahkemelerinde açılan davaların kendisine ihbar edilmediğini ve zapta karşı tekellüfün şartlarından olan bildirim külfetinin davacı tarafça yerine getirilmediğini, bu nedenle de kiraya verenin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, tazminattan sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminata hükmedilecek ise de, davacının bildirim külfetini yerine getirmemesi nedeniyle oluşan müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, yine hükmedilen bedelin ödendiğine dair davacı tarafın ikrar yönünde beyanları bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleşen davada uyuşmazlık, kiralanan yere ilişkin olarak, kira bedeli dışında, dava dışı ... Defterdarlığı Milli ... Dairesine ödenen ecrimisil bedelinin davalıdan faiziyle birlikte tahsili talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117 nci ve 309 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde ve yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olduğu, idare mahkemelerinde açılan davalar neticesinde kesinleşen ve davacı tarafça ödenen miktarlar yönünden hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığı, yine geç ödeme nedeniyle oluşan gecikme tazminatının davalıdan talep edilemeyeceği ve davalı tarafça dosyaya sunulan herhangi bir ödeme belgesi bulunmadığının anlaşılmasına göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin asıl davaya yönelik aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Temerrüt (gecikme) faizi; borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken, miktarı yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat türü olarak tanımlanabilir.

3. Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise, takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.

4. Somut olayda; temerrüt için ihtar zorunluluğu bulunmakta olup, davanın açılması ile davalı temerrüde düşmüş olmakla talep edilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken, dava dışı idare tarafından ecrimisilin tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren faize hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin (a) alt bendi çıkartılarak yerine "a-Toplam 321.805,72 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine," alt bendinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.