"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı idare arasında eşofman ve yağmurluk alımına ilişkin bir sözleşme bulunduğunu, sözleşme gereğince 04.08.2014 tarihinde ilk mal teslimini gerçekleştirdiğini, teslim edilen mallar üzerinde 07.08.2014 tarihinde muayene yapıldığını, muayene tutanağında teslim edilen ürünlerin numuneye uygun olmadığı gerekçesiyle malların iade edildiğini ve on gün ek süre verildiğini, ancak davalı idare tarafından öncesinde kendisine herhangi bir numune teslim edilmediğini, numuneleri ilk kez 07.08.2014 tarihinde teslim aldığını, sözleşme süresinin 365 gün olduğu dikkate alındığında verilen on günlük sürenin çok kısa ve sembolik bir süre olduğunu, bu nedenle süresinde mal teslimini gerçekleştiremediğini, sözleşmenin 17. maddesine göre davalı idarenin sözleşmeyi feshedebilmesi için öncelikle on beş gün süre vererek gecikme cezası uygulaması gerektiğini, davalı idarenin kendisine süre verip ihtar göndermeksizin sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ileri sürerek, haksız fesih işlemi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, bilahare vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile alacağını 17.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin mal teslimine ilişkin akdedilen sözleşme sonrasında davacının numuneleri teslim almak için başvurmadığını, bunun üzerine numunelerin davacıya gönderildiğini, davacının 27.08.2014 tarihli dilekçesinde numuneleri teslim aldığını kabul ettiğini, 25.07.2014 tarihinde teslim edilen malların 04.08.2014 tarihinde muayenesinin yapıldığını, malların numuneye uygun olmaması sebebiyle beş gün süre verildiğini, ikinci mal teslimi sonrasında 07.08.2014 tarihinde tekrar muayene yapıldığını, malların yine numunelere uygun olmaması sebebiyle on günlük bir ek süre daha verildiğini, bu sürenin sonu olan 18.08.2014 tarihinde davacının mal tesliminde bulunmaması nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk derece Mahkemesinin 28.06.2016 tarihli ve 2015/391 E., 2016/326 K. sayılı kararı ile; dosya içindeki bilirkişi raporu Mahkememizce denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınması gerekmiştir. Davacının sözleşme gereği sözleşmeye uygun olarak malları süresinde teslim etmediği, kendisine 5 ve 10'ar günlük süreler verildiği halde malın teslim edilmediği, davalı tarafından sözleşme hükümlerine göre haklı olarak sözleşmenin feshedildiği, davacının talep edebileceği bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 26.11.2020 tarihli ve 2020/3830 E., 2020/7162 K. sayılı ilamı ile; "taraflar arasındaki öğrenci eşofman ve yağmurluk alımına ilişkin 17.07.2014 tarihli sözleşmenin 17.1. maddesinde davalı idare tarafından sözleşmede belirtilen süre uzatımı halleri hariç yüklenici olan davacının sözleşmeye uygun olarak malı veya malları teslim etmemesi halinde on beş gün süreli yazılı ihtar yapılarak gecikme cezası uygulanacağı, sözleşmenin 17.4. maddesinde de ihtarda belirtilen sürenin bitmesine rağmen aynı durumun devam etmesi halinde sözleşmenin feshedileceği, yine 17.6. maddesinde teslim süresi içerisinde teslim edilen sözleşmeye uygun olmayan malların değiştirilmesi için iki defaya mahsus olarak davacı yükleniciye teslim imkanı sağlanacağı, verilen yeni süre içerisinde mal tesliminin yapılmaması veya teslimin sözleşmeye uygun olmaması halinde yukarıda belirtilen düzenlemeler kapsamında bir ihtarat yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Davalı idare, davacının ilk malzeme tesliminden sonra 04.08.2014 tarihinde düzenlenen muayene tutanağı ile teslim ettiği malzemeleri numuneye uygun olmadığı gerekçesiyle iade etmiş, davacıya numuneye uygun olarak malzeme teslimi yapması için beş gün ek süre tanımıştır. İkinci malzeme tesliminden sonra düzenlenen 07.08.2014 tarihli muayene raporu ile de davacının teslim ettiği malzemeler numuneye uygun olmadığı gerekçesiyle, tekrar iade edilmiş ve numuneye uygun olarak üretim yapılması için bu kez on günlük bir ek süre verilmiştir. Verilen süre sonunda davacının malzemeleri teslim etmemesi üzerine davalı idare tarafından 18.08.2014 tarihinde ihalenin feshi kararı alınmıştır. Sözleşmenin taraflar için bağlayıcılık teşkil eden yukarıda anılan maddeleri dikkate alındığında, davalı idare tarafından davacı ile akdedilen malzeme alımına ilişkin sözleşmenin feshedebilmesi için, davacıya sözleşmeye uygun şekilde malzeme teslimi yapabilmesi amacıyla, sözlemenin feshedilebileceği ihtarını da içerecek şekilde on beş günlük süre verilmesi zorunludur. Mahkemece, açıklanan bu hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporu doğrultusunda davalı idare tarafından davacıya verilen beş ve on günlük iki ayrı sürelerin hayatın olağan akışına göre sözleşmede öngörülen on beş günlük süreyi karşıladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir". şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı idarenin davacıya sözleşme hükümlerine göre ihtar çekmeksizin sözleşmeyi fesih ettiği, davacı tarafın haksız fesih nedeniyle doğan zararını talep ettiği, davacının mahrum aldığı kar payının 2.032,80 TL olduğu, davacı, masrafının 15.000,00 TL olduğunu iddia etmişse de; bu masrafların sadece 259,39 TL'sini belgelendirdiği, kalan miktarın belgelendirilemediği, ürünlerin davalıya teslim edildiği beyan edilmişse de; ürünler istenilen özellikleri taşımadığı için davalı tarafından kabul edilmediği ve iade edildiği, uyuşmazlığında bu nedenle çıktığı anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulü ile 2.292,19 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dosya içeriğindeki delillerden de anlaşılacağı üzere sözleşme konusu malzemelerin hepsini iki kez ürettiği hususunda taraflar arasında hiç bir anlaşmazlık bulunmadığı, buna rağmen taleplerinin büyük kısmının reddedilmiş olmasının hatalı olduğunu, ayrıca ıslah dilekçesi ile avans faiz taleplerinin olmasına rağmen yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; haksız fesih iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporundaki tespitlere ve davacının ispatlamış olduğu zarar miktarına göre Mahkeme kararının isabetli olduğu görülmekle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.