"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali ve itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak vekalet ücreti ve harçlar düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirket tarafından yaptırılan tanıtımda psikolojik baskı altında yanıltılmak suretiyle, sözleşmeyi inceleme imkanı ve sağlıklı düşünme fırsatı ve süresi tanınmadan davalı tarafça hazırlanan matbu taksitli satış sözleşmesini imzaladığını, bu sözleşme sırasında kendisinden hiçbir peşinat ve faiz alınmayacağı söylenmişse de ''Birevim Çalışma Bedeli'' adı altında, içeriğinin ne olduğu anlaşılamayan ve 25.000,00 TL'lik miktarın müvekkili ile imzalanan sözleşmeye eklendiğini, müvekkilinin daha sonra sözleşmeyi ve Birevim ile ilgili incelemeyi yaptıktan sonra yanıltıldığını düşünerek, davalı şirkete sözleşmeden caymak istediğini bildirdiğini, ancak davalı şirketin sözleşmeyi iptal edemeyeceklerini ayrıca ödememe durumunda derhal icra takibi yapılacağını belirterek icra tehdidinde bulunduğunu, 6502 sayılı T.K.H.K gereği taşınmazın ön ödemeli satılması durumunda, devir veya teslim tarihine kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkının olduğunu, sözleşmeden dönülmesi durumunda, tüketiciye iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belgenin tüketiciye geri verilmesi gerektiğini, iş bu dava ile müvekkilinin hem sözleşmeden caydığını hem de sözleşmenin iptali ile ödediği 13.416,00 TL'nin kendisine iadesini talep ettiğini, yine Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda “haksız şart” kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin dava konusu sözleşmeden dolayı davalı tarafa toplam 13.416,00 TL ödeme yaptığını, davalı borçlu aleyhinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin, davalı borçluya tebliğ edildiğini, davalının ödeme emrine kötü niyetli ve haksız itiraz ederek yalnızca zaman kazanmak maksadıyla takibi durdurduğunu, müvekkilinin kendisine haksız olarak yüklenen bu miktarlar dolayısıyla maddi anlamda ciddi sıkıntılar yaşadığını, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek, takibin durmasına sebep olan borçlunun, icra takibine yaptığı itirazının iptali ile takibin harca esas değer ve takip tarihinden itibaren işleyecek tüm ferileri ile birlikte devamına, İ.İ.K. 67/2 maddesi uyarınca, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, 09.06.2019 tarihli 693878-0 nolu ve 225.000,00.-TL bedelli taksitli satış sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili şirket aleyhine Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2020/3256 E. sayılı icra dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine müvekkili yetki itirazının yanı sıra borçlu olmadığını, aksine alacaklı konumda olduğu gerekçesiyle haklı ve makul gerekçelerle itiraz ettiğini, müvekkili şirket tarafından Türkiye çapında organize edilen bu hizmet için, hizmet bedelini ifade eden çalışma bedeli olarak KDV dahil 27.115,00 TL (Yirmi Yedi Bin Yüz On Beş Türk Lirası ) ödemeyi sözleşmenin "Projenin Niteliği ve Teslimi" başlıklı 7. maddesinde görüleceği üzere kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin 7. maddesinde de açıkça görüleceği üzere çalışma bedeli ve tasarruf programı bilgileri için sayfada doğrudan bakıldığında anlaşılabilecek cihette başlık açılarak ve karşısında tasarruf program kişi sayısı ile hizmet karşılığında peşin alınacak çalışma bedeli (KDV dahil) yazılarak müşterinin görmesine ve okumasına büyük bir kolaylık sağlayan şekilde belirtilen çalışma bedelini peşin olarak ödeyeceğini kabul etmiş olmasına rağmen davacının durumunun müvekkil şirkete iletmesi nedeniyle çalışma bedelinin taksitlendirildiğini, buna ilişkin davacıyla ayrıca "Birebir Sözleşmesi" akdedilmiştir. [Ek-2 Birebir Sözleşmesi] imzalandığını, davacının söz konusu çalışma bedelini noter sıra tespitine katılabilmek amacıyla ödediğini, bu kapsamda çalışma bedelinin ödenmesi neticesinde davacı tarafın 09.07.2019, 09.01.2020, ve 09.07.2020 tarihlerinde olmak üzere toplamda üç kez müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen sıra tespitine katıldığını, davacının çalışma bedeline ilişkin koşullardan haberdar olmaksızın sözleşmeyi akdettiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, çalışma bedelinin ödenmesi neticesinde sıra tespitine katılmanın mümkün olmasının amacının ise sıra tespiti organizasyonu için yapılacak masrafların karşılanabilmesi olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile; davanın kabulüne, davacı ile davalı arasında düzenlenen 09.06.2019 tarihli ve 693878-0 numaralı ve 225.000,00 TL bedelli Taksitli Satış Sözleşmesinin tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte iptaline, davalı borçlunun Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2020/3256 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, takipteki asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor kapsamında müvekkili şirketin şube giderleri, personel giderleri ve kar payı hiçbir şekilde değerlendirilmediği, bilirkişi tarafından yalnızca sıra tespit organizasyonları masraflarına ilişkin faturaların değerlendirildiği, sıra tespitli yöntem'in davacının kendisi tarafından seçildiği, yaptığı seçim neticesinde davacının sözleşme koşulları hakkında bilgilendirildiği, huzurda görülmekte olan davanın esasını teşkil eden taraflar arasında akdedilen sözleşmenin hukuki niteliğinin, ilk derece mahkemesince iddia edildiğinin aksine taksitli satış sözleşmesi yahut taşınmaz satış sözleşmesi ile en ufak bir benzerliği dahi bulunmadığı, bu nedenle mahkemece istinaf başvurularının kabulü ile söz konusu kararın kaldırılması ve davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "sözleşmenin imzasından sonra organizasyonda bir gün bile kalan alıcı davacıdan 23.400,00 TL tutarında, miktar olarak makul sayılmayıp sözleşmeyle bağlı kalınan süreye göre "uygun" bir ücret olduğu da kabul edilmeyen organizasyon ücreti altında ödenen bedelin tamamının iade edilmeyeceğine ilişkin sözleşmenin 8. maddesinin; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmiş olması ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik oluşturması nedeniyle haksız şart olduğunun kabulüyle, davacının ödemiş olduğu 13.416,00 TL'ye hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı yan görülmediğinden aksi yöndeki davalı savunması ve istinaf istemleri yerinde görülmemiştir.
Ancak; taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde sözleşmenin iptali konusunda açık hüküm bulunmaktadır. Sözleşmenin iptali hususu yargılamayı gerektirmeyip sözleşme açıkça hüküm bulunduğundan harç ve yargılama giderlerinin hükmedilen alacak miktarı üzerinden takdir edilmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.06.2019 tarihli ve 2017/8501-2019/7691 sayılı kararı ile 3. Hukuk Dairesinin 25.01.2018 tarihli ve 2016/13000- 2018/681 sayılı onama kararları da bu doğrultudadır. Buna göre İlk Derece Mahkemesince hükmedilen alacak miktarı (13.416,00 TL) dikkate alınarak davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken sözleşme bedeli olan 225.000,00 TL üzerinden vekalet ücreti ve harca hükmedilmesi doğru olmadığı” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak vekalet ücreti yönünden düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek tahsil edilen bedelin taraflar arasıdaki sözleşme hükümleri ve kanuni düzenlemelere uygun olduğunu bu nedenle verilen kararın hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin iptali ve sözleşme gereğince ödenen organizasyon bedelinin iadesine yönelik icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesinin birinci fıkrası,
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci maddesi (BK'nın 213 üncü),
3. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi,
4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun; "Noterlerin genel olarak yapacakları işler" başlıklı 60/3 üncü maddesi,
5. Aynı Kanun'un 89 uncu maddesi.
6. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.07.2023 tarihli ve 2022/6634 E., 2023/2054 K. sayılı ilamı ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/8115 E., 2023/994 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
07.03.2021 tarihli ve 31416 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7292 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un; "1 inci maddesi ile 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’nun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (j) bendi; j) Organizasyon ücreti: Müşterilerin tasarruf finansman sözleşmesi kapsamında tasarruf finansman faaliyeti ve tasarruf fon havuzunun yönetimi karşılığında ödeyecekleri tutarı, ;
7 nci maddesi ile aynı Kanun’a eklenen 39/A maddesinin birinci fıkrası; Tasarruf finansman sözleşmesi, belirli bir tasarruf tutarı ve dönemine bağlı olarak önceden belirlenmiş koşulların gerçekleşmesi şartıyla konut, çatılı iş yeri veya taşıt edinimi için müşteriye finansman kullanma hakkı veren, şirkete ise müşteriye ait birikmiş tasarruf tutarını yönetme, geri ödeme ve finansman kullandırma yükümlülüğü ile organizasyon ücreti alma hakkı veren, faizsiz finansman esaslarına göre düzenlenen sözleşmedir." hükmünü içermektedir.
Açıklanan bu kanun hükümleri yürürlüğe girmeden önce, tüketici ile şirket arasında akdedilen tasarruf finansman sözleşmesinin feshedilmiş olması (veya feshi için mahkemeye başvurulmuş olması) koşuluyla, tüketici tarafından açılan (alacak veya itirazın iptali istemli) davalarda, tüketici tarafından şirkete ödenmiş olan organizasyon ücretinin iade edilmesi gerektiğine karar verilmiştir (Emsal; Dairemizin 2020/3408 E. 2021/6024 K. sayılı onama kararı).
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve dairemizin yerleşik içtihatlarına göre 7292 sayılı yasayla 6361 sayılı yasaya eklenen 39/A maddesi yürürlüğe girmeden önce, davacı ile davalı şirket arasında akdedilen tasarruf finansman sözleşmesinin feshi için mahkemeye başvurulduğundan, davacı tüketici tarafından şirkete ödenmiş olan organizasyon ücretinin iade edilmesi gerektiğinin sabit olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin tüm temyiz itirazları reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.