Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4072 E. 2024/3390 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Kurum tarafından davacıya uygulanan cezai şartın hukuka uygunluğu ve davacının Kuruma borçlu olup olmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesince uyulan bozma ilamında belirtilen hususlar doğrultusunda yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporunun yeterliliği gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/346 E., 2023/163 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre davalı vekilince temyize konu edilen toplam miktar 92.136,90 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş olmakla, miktar itibarıyla duruşma istemi reddedilmek suretiyle Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin 2014 ve 2015 yıllarında tedavi hizmeti verdikleri Kurum mensubu hastalardan SUT’un "ilave ücret alınmayacak sağlık hizmetleri" başlıklı (1.9.3.) maddesinin (ğ) bendindeki "Kardiyovasküler cerrahi işlemlerinden hiçbir ilave ücret alınmaz (İstisnai sağlık hizmetlerinde belirtilen işlemler hariç)" hükmüne aykırı olarak 64.950,00 TL ilave ücret tahsil ettikleri gerekçesiyle Kurumca 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu özel sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinin (11.1.8.) maddesi uyarınca 324.750,00 TL sunulan hizmetleri ve ilave ücreti gösterir belge vermedikleri iddiasıyla sözleşmenin (11.1.6.) maddesi uyarınca 69.000,00 TL tutarında cezai şart uygulandığını, bu işlemlerin haksız olduğunu, ayrıca sözleşmenin (11.3.6.) maddesine göre 117.903,36 TL tutarında fazla cezai şart uygulandığını, ileri sürerek; müvekkilinin davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitini, uygulanan 393.750,00 TL tutarındaki cezai şart bedelinin Kurumdaki hak edişlerinden kesilmesi halinde kesinti tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; uygulanan işlemin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir .

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2019 tarihli ve 2017/160E., 2019/311 K. sayılı kararıyla; Kurum mevzuatına aykırı olarak hastaya uygulanan kardiyovasküler cerrahi işleminin Medula kayıtlarına işlenmediği ve bu işlem bedelinin hastaya fatura edilmesi nedeniyle davacının sözleşmeye aykırı davrandığı, Kurum tarafından uygulanan ceza işlemin SUT ve sağlık hizmetleri sözleşmesi hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2021 tarihli ve 2019/1653 E., 2021/436 K. sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 29.03.2022 tarihli ve 2021/5897 E., 2022/2870 K. sayılı ilamıyla; "...Davacı hastaneden tedavi hizmeti alan bir kısım kurum mensubu hastalardan SUT hükümlerine aykırı şekilde ilave ücret alındığı ve hastalara bu ilave ücretler ile sunulan hizmetleri gösterir belgelerin verilmediği gerekçesiyle Kurumca uygulanan cezai işlemin yerinde olup olmadığının denetlenmesi amacıyla mahkemece farklı bilirkişilerden alınan iki raporun birbiri ile çelişkili olması nedeniyle çelişkilerin giderilmesi amacıyla üçüncü kez farklı bir bilirkişi heyetinden rapor alınmışsa da, alınan son raporda da cezai işleme konu hastaların aldığı tedavi hizmetlerine ilişkin hastane kayıtlarının incelenmediği, hastalardan ilave ücret alınıp alınmadığının belirlenmediği, ilave ücret alınmışsa alınan miktarın SUT hükümlerine aykırı olup olmadığına dair hastaların Kurumca alınan beyanları ile birlikte tek tek değerlendirilmediği, ayrıca alınan ilk iki rapor arasındaki çelişkileri gidermeye yönelik gerekçeli açıklama yapılmadığı ve davacı tarafça 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu özel sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinin 21.06.2013 yürürlük tarihli zeyilname 2 ile değiştirilen (11.3.6.) maddesinin uygulanmasının istenmesine rağmen bu maddenin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmediği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca tarafların tüm delilleri, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazları da dikkate alınarak, taraflar arasındaki sözleşme ve SUT hükümleri ile ilgili diğer mevzuat hükümleri değerlendirilmek suretiyle kalp damar cerrahı doktor, hastane yöneticisi ve SGK uzmanı kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak her hasta bazında gerekçeleriyle birlikte değerlendirme yapılarak cezai işlemin yerinde olup olmadığına dair tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş,..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davanın sağlık hizmeti satın alma sözleşmesine aykırılık nedeniyle davalı Kurum tarafından uygulanan ceza nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle açıldığı, aldırılan bilirkişi heyet raporuna göre, davalı Kurum tarafından davacı şirkete ait hastane tarafından hastalardan ilave ücret alınması ve belge düzenlenmesine ilişkin yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen SUT ve Sözleşme hükümleri çerçevesinde toplam 301.613,10 TL tutarındaki cezai işlemin yerinde olduğu hususuna ilişkin rapor sunulmuş olduğu, rapora karşı davalı vekilinin süresinde itiraz dilekçesi sunmadığı ayrıca bozma sonrası aldırılan raporun hükme ve denetime elverişli olduğu, raporun Yargıtay bozma kararı doğrultusunda hazırlanmış olduğu tespit edilerek davalının süresinden sonra sunmuş olduğu itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam edildiği, davalı idare tarafından davacı şirkete karşı 27.02.2017 tarihli cezai işleminin 301.613,10 TL'lik kısmı yönünden usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla; davacının bu husustaki davasının reddine, 27.02.2017 tarihli cezai işlemin cezai işlemin 92.136,90 TL'lik kısmı yönünden uygulanan ceza miktarının usulüne uygun olmadığından davacının davalı idareye 92.136,90 TL'lik cezai işlem yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, itirazları karşılanmadan karar verildiğini, davanın tam kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Davalı Kurum tarafından davacı aleyhine uygulanan cezai şart nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince, uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraflar arasındaki ihtilafın aydınlatılması konusunda açık ve yeterli olduğu anlaşılmakla, davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraflar arasındaki ihtilafın aydınlatılması konusunda açık ve yeterli olduğunun anlaşılmasına göre temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE,

2. Davacı vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.