"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/294 E., 2023/551 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; Kurtalan İcra Müdürlüğünün 2005/32 E. sayılı dosyasında, davacıların murisleri hakkında icra takibi başlatılarak taşınmazların tapu kayıtlarına haciz şerhi konulduğunu, takip kesinleşince taşınmazların kıymet takdiri yapılarak açık artırma yoluyla satıldığını, ancak davaya konu edilen 64 parsel (101 ada 47 parsel) sayılı taşınmazın murislerinin payına düşen kısmının, yapılan ikinci açık artırmada yer almadığı ve satışı yapılmadığı halde ihale alıcısı tarafından satın alınan taşınmazlar arasında sehven yazıldığını ve böylece hak alıcısı adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın devrinden bu yana taşınmazın kullanılamadığını ileri sürerek; dava konusu taşınmaz için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ilk satış tarihi olan 05.03.2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle, 05.03.2009- 16.10.2015 tarihleri arasında ecrimisil bedeline ilişkin olarak şimdilik 600,00 TL’nin her yıl için vade tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiş, ıslah ile talebini taşınmazın değeri için 251.849,84 TL, gelir kaybı için 60.392,47 TL olarak arttırmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, zararda icra memurunun bir kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 26.04.2016 tarihli ve 2015/452 E., 2016/336 K. sayılı kararla; davanın kısmen kabulü ile 128.795,73 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2016/9366 E., 2019/2449 K. sayılı kararıyla; davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacıların murisine karşı icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleşmesi üzerine tapu kayıtlarına haciz şerhi konulan taşınmazların bir bölümünün yapılan kıymet takdiri ve açık artırma sonucunda dosya alacaklısı ...'a satıldığı ve ihalenin kesinleşmesi üzerine de aynı şahıs adına tapuya tescil edildiği, davaya konu 64 (101 ada 47 parsel) sayılı taşınmaz her ne kadar kıymet takdir raporunda ve açık artırma ilanında yer almışsa da 21.11.2008 tarihinde yapılan ikinci açık artırma sonucu satılan taşınmazlar arasında yer almadığı, buna rağmen icra memurunun yapılan 21.11.2008 tarihli ihaleyi 02.12.2008 tarihinde kesinleştirirken bu kesinleştirme işleminde davaya konu parsel numarasını da yazdığı, devamında 05.03.2009 tarihinde tapu sicil müdürlüğüne yazdığı yazıda ihalenin kesinleştiğininin belirtildiği ve kusurlu şekilde hareket ederek 64 sayılı parselde davacılar murisi adına olan hisselerin de ihale alıcısı ... adına tescilinin talep edildiği, taşınmaz üzerindeki murise ait hissselerin de 12.03.2009 tarihinde tapuda kayıtlı oranlarıyla ihale alıcısı adına tescil edildiği, onun da taşınmazı 02.09.2009 tarihinde dava dışı üçüncü şahsa sattığı, haksız fiilin, hukuk kurallarına aykırı bir şekilde diğer bir kişinin mal varlığı veya şahıs varlığında zarar meydana gelmesine neden olan eylem olup davacının zararı icra memurunun kusurlu işlemi tesis ettiği zaman diliminde meydana geldiği, davacının zararı taşınmazın satış işleminin icra müdürünce usulsüz kesinleştirildiği 02.12.2008 tarihi itibariyle meydana gelmiş olup taşınmazın bu tarihteki değerinin davacılar murisinin hissesine karşılık gelen miktarı üzerinden davacıların zararının hesaplanması gerekirken, dava tarihindeki değerinin tazminata esas alınmasının usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin, ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda davacının zararının satış işleminin icra müdürünce usulsüz olarak kesinleştirildiği tarih esas alınarak hesaplandığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 52.917,56 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili; taşınmazın değerinin tespitinde hatalı ürün münavebesi alındığını, dava konusu taşınmazın çok verimli sulu tarım arazisi olduğunu, dava açıldıktan sonra bölgede 3402 sayılı yenileme kadastrosu yapıldığını, talep edilmesine rağmen bu hususun değerlendirilmediğini, dava konusu taşınmazın değeri dava tarihine göre hesaplanması gerektiğini, dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilleri aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedildiğini, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup her davacı için yargılama gideri ve vekalet ücretinin ayrı olması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmaz için belirlenen bedelin fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte kıymet takdirine itiraz ya da ihalenin feshi davası ile oluştuğu iddia edilen bu zararın ortadan kalkması ya da oluşmaması mümkün iken, zararın ortaya çıkmasına ya da ağırlaşmasına davacı tarafın sebep olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra memurunun kusurundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 5 inci maddesinde,
2. 04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarife'sinin (Tarife) 13 üncü maddesi,
3.Değerlendirme
1.Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, davacıların uğradığı zararının denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmakla göre davalının tüm, davacıların sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Karar tarihinde yürürlükte olan Tarifenin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre; davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini aşacak şekilde davalı lehine fazla vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (5) numaralı bendine yer alan ''Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden ...Ü.T göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 39.305,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan müştereken müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,” ibaresi çıkarılarak yerine “5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/3 maddesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi