"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/434 E., 2022/179 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Adana'da ... Eczanesini işlettiğini, davalı Kurumun 11.11.2013 tarihli yazısı ile eczane tarafından fatura edilen 25.10.2010 tarihli ve JZU5RO işlem numaralı 1 adet reçetede, "reçetede bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine dair imzanın reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığı" gerekçesi ile 2009 yılı Eczane Protokolünün (6.3.3) maddesi uyarınca yazılı olarak uyarılma ve reçete bedeli olan 11.935,23 TL'nin 5 katı tutarı olan 59.676,15 TL borç tahakkuk ettirildiğini, ancak Kurumun bu kararının hukuka aykırı ve yersiz bir karar olduğunu, nitekim ilgili soruşturma dosyası ile ceza yargılamasından da ortaya çıktığı üzere, söz konusu reçete ile ilgili eczanesinden ilaç alan kişinin resmi evrakte sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından mahkum olduğunu, usulüne uygun reçete ile gelen hastaların reçete muhteviyatı ilaçlarının hastalara teslim edilmesinin zorunlu olduğunu ve eczacının bu şekilde gelen kişilerin kimliklerini kontrol etme yükümlülüğü olmadığını, müvekkilinin Kurumu zarara uğratmak amacıyla hareket etmediğini beyan ederek, davalı Kurumun yazılı olarak uyarma ve reçete bedelinin 5 katı cezai şart tutarı olan 59.676,15 TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsiline dair kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 01.06.2015 tarihli ve 2015/148 E., 2015/228 K. sayılı kararla; bilirkişi tarafından reçete arkasındaki imzanın hasta veya yakınına ait olmadığı tespit edildiği, 2009 yılı Eczane Protokolünün (6.3.3) maddesi uyarınca uygulanan cezai işlemin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.09.2018 tarihli ve 2016/2955 E., 2018/8248 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece 2016 yılı protokolünün değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 04.12.2020 tarihli ve 2020/141 E., 2020/387 K. sayılı kararla; 2009 yılı protokolünün (6.3.3) maddesindeki "hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen" ibaresinin 2016 yılı protokolünün (5.3.2) maddesinde "reçete sahibine ya da ilacı alana" teslimi şeklinde değiştirildiği, reçete muhteviyatı ilaçların ilacı teslim alana teslim edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, 2016 yılı protokolünün (5.3.2) ve (6.12) maddeleri gereğince, 2009 protokolünün (6.3.3) maddesi uyarınca uygulanan reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında ki cezai işlemin konusunun kalmaması nedeniyle uygulanmaması gerekeceği her ne kadar davacı tarafından Kuruma başvuru yapılmamışsa da, 2016 yılı protokol hükümlerinin uygulanmasını talep ettiği, başvuru yapılması halinde Kurum tarafından 2016 yılı hükümlerinin uygulanacağının kesin olmadığı, yargıya intikal eden durumlarda Kurumun yargı kararıyla uyuşmazlığın çözülmesini beklemeyi tercih ettiği durumların olduğu, dolayısıyla kuruma başvurunun yalnızca dava dışı bir çözüm olduğu, başvurulmaması halinde Mahkemece protokol hükümlerinin mukayeseli olarak değerlendirilip, talebin değerlendirmeye alınabileceği gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalı Kurumun 11.11.2013 tarihli ve 01199667059340117010752/4181127 sayılı cezai şart ve uyarı cezasının iptaline, davacının davalı kuruma 59.676,15 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 28.09.2021 tarihli ve 2021/4888 E., 2021/9190 K. sayılı ilamla; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; davalı Kurum tarafından 2009 yılı protokolünün (6.3.3.) maddesi dayanak gösterilerek davacı eczacı hakkında toplam 59.676,15 TL cezai şart uygulandığı ve davacının uyarıldığı; davaya konu reçetelerin sahte olduğu, sahte reçetelerin dava dışı ... ve ... tarafından düzenlendiği, bahse konu kişilerin sanık olarak yargılandığı ceza dosyası incelendiğinde; Kuruma fatura edilen reçeteler ve reçetelere dayanak raporlar sahte olup iğfal kabiliyetinin bulunduğu, sahte reçetelere konu ilaçların sanıklardan ...’a teslim edildiği ve reçetedeki imzanın da yine bu kişinin eli ürünü olduğu, sanık ...’un ilacı almakla görevlendirildiği, diğer sanık ...’ın ise pahalı ilaçları düşük bedelle piyasaya sürerek haksız menfaat temin ettiği gerekçesiyle, sanıkların sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmalarına karar verildiği, davaya konu sahte reçetelerdeki imzalar, ilaçların teslim edildiği şahsa ait olsa da; reçete muhteviyatı ilaçların kurum sigortalısı hastalar tarafından kullanılmadığı sabit olduğundan, davacı eczacının sözleşmenin ilgili madde hükmünü ihlal ettiği dikkate alınarak, Mahkemece 2016 yılı protokolünün (5.3.2.) madde hükmü değerlendirilmek suretiyle yeniden rapor alınıp, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar bozma ilamında yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğine değinilmişse de, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenmesi mümkün olmadığı, davaya konu Kurum işleminde bahsi geçen reçetelerde yazılı ilaçların gerçek hastaya ulaşmadığının sabit olduğu, bu nedenle davalı Kurum tarafından davacı hakkında 2009 yılı protokolünün (6.3.3) maddesinin uygulanmasının yerinde olduğu, ancak Kurum işleminin yerine getirildiği tarihten sonra yürürlüğe giren 2016 yılı protokolünde aynı eylem için 2 katı oranında cezai şart uygulanacağının kararlaştırıldığını, aynı protokolün (6.12) maddesi gereğince davacı eczacının bu lehe hükümden faydalanacağı, 2009 yılı protokolüne göre teslim edilmeyen reçete bedelinin 5 katı şeklinde uygulanan yaptırımın 2016 yılı protokolü gereğince teslim edilmeyen reçete bedelinin 2 katı şeklinde uygulanmasının gerektiği, davaya konu ihlalin ilk kez gerçekleştiği, bu durumun aksini gösterir dosyada yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalı Kurumun uyarı ve cezai şart işleminin kısmen iptaline, davacının yazılı olarak uyarılması ve hakkında 23.870,46 TL cezai şart uygulanmasına, davacının 35.805,69 TL cezai şart bedeli nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davanın kısmen kabul edilmesi sonraki tarihli lehe protokol hükmünden kaynaklandığından davacı vekili lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; 2009 yürürlük tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokol'ün (6.3.3) maddesindeki "hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen" ibaresinin, 2016 yılı protokolünün (5.3.2) maddesinde "reçete sahibine ya da ilacı alana" teslimi şeklinde değiştirildiğini, reçete edilen ilaçların ilacı teslim alana teslim edildiğinin sabit olması nedeniyle Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin bozma öncesi 2020/141 E. 2020/387 K. sayılı kararında "2016 yılı protokolünün (5.3.2) ve (6.12) maddeleri gereğince, 2009 protokolünün (6.3.3) maddesi gereğince uygulanan reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında ki cezai işlemin konusunun kalmaması nedeniyle uygulanmaması gerekeceği" şeklindeki gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, 2016 tarihli protokole göre ilaçların ilacı almaya gelen şahsa teslim edildiği, somut olayda 2016 tarihli protokole aykırı bir işlem gerçekleşmediğini, Mahkemenin reçetelerde yazılı ilaçların gerçek hastaya ulaşmadığı gerekçesiyle müvekkilini sorumlu kabul etmesinin protokole aykırı olduğunu, müvekkilinin eczaneye usulüne uygun olarak düzenlenmiş reçete ile ilacı almaya gelen kişinin kimliğini kontrol etme yükümlülüğü olmadığı gibi ilacı alan şahısların sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği, müvekkilinin kendisini hasta yakını olarak tanıttığı ilacı almaya gelen kimselere, usulüne uygun düzenlenmiş reçete muhteviyatını vermesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkilinin davalı ... zarara uğratmak kastıyla hareket etmediğini, bu nedenle müvekkili aleyhine 23.870,46 TL cezai şarta hükmedilmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kısmen kabul kararını kabul etmemekle birlikte davanın kısmen kabulü halinde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; Mahkeme tarafından davacı eczanenin 2009 yılı protokol hükümlerini ihlal ettiği ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği kabul edilmesine rağmen sonradan yürürlüğe giren 2016 yılı protokol hükümlerinin uygulanmasın hukuken imkansız olduğunu, Kurumun zararına yol açan dava konusu reçetenin 25.10.2010 tarihli ve JZU5RO sayılı reçete olduğunu, o tarihte yürürlükte bulunan 2009 tarihli protokol hükümlerinin Kurum tarafından uygulandığını, 2016 yılı protokol hükümlerinin uygulanacağı yönünde bir düzenleme olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum tarafından 2009 yılı Eczane Protokolünün (6.3.3) maddesi uyarınca davacı hakkında uygulanan 59.676,15 TL cezai şart bedeli tahsili ile 1 kez uyarıya ilişkin 11.11.2013 tarihli kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.
3. Değerlendirme
Kararda ve kararın Mahkemece uyulan bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmiş olmasına, bozma kararının kapsamı dışında kalan kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamayacak olmasına ve dava tarihinden sonra yürürlüğe giren protokol nedeniyle davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinde isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ve kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.