"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/142 E., 2023/209 K.
Taraflar arasında birleştirilerek İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak ve menfi tespit davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl davada; 2012 yılında müvekkilinin hastanesinde yatan hastalar için yazılan reçetelerdeki ilaçların, hastane eczanesince karşılanmasının zorunlu olmasına rağmen sözleşmeli eczanelerden aldırıldığı gerekçesiyle davalı Kurumca serbest eczanelere ödenen 4.699.569,17 TL bedelin talep edildiğini, ancak bu miktardan 1.842.054,74 TL tutarındaki ilaçların ihale ve doğrudan alım yöntemi ile temin edilemediğinin başhekimlikçe belgelendirildiğini ileri sürerek; geri kalan 2.857.541,43 TL tutardan, 09.04.2016 günü davalının yaptığı 2.329.367,85 TL kesintiye ilişkin alacağın, kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen davada; asıl dava ile aynı nedenle kesinti yapılacağı bildirilen ancak henüz tahsil edilmemiş olan toplam 1.492.029,25 TL için borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; yapılan işlemin mevzuat ve sözleşmeye uygun olduğunu savunarak davaların reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.03.2019 tarihli ve 2018/219 E., 2019/122 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporlarında davacı hastanenin yapılan sözleşme ve sağlık uygulama tebliğine aykırı hareket etmediğinin sabit olduğu, bu haliyle davacıdan yapılan kesintilerin yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.05.2019 tarihli ve 2019/1104 E., 2011/1097 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi heyet raporuna göre kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.01.2021 tarihli ve 2020/1515 E., 2021/315 K. sayılı ilamıyla; reçetelerin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin bilirkişilerce değerlendirilmesi yerinde ise de, davalının tüm iddialarını karşılar şekilde rapor hazırlanmadığı, davalı reçeteler usulüne uygun şekilde düzenlenmişse de, SUT hükmüne göre hastaneye yaptığı ödemenin ilaç ücretleri yönünden mükerrer olduğunu, hastaların yatan hasta olmaları nedeniyle tüm giderleri için hastaneye paket fiyat üzerinden ödeme yapıldığını, ancak hastane tarafından karşılanamayan ilaçlar nedeniyle serbest çalışan eczanelere tekrar ödeme yapmak durumunda kalındığını beyan ettiği, alınan bilirkişi raporunda davalının bu savunmaları değerlendirilmediği için yetersiz olduğu, Mahkemece SUT’un 6.1.1.B maddesi ve ilgili mevzuat hükümlerinde yetkin; sayıştay denetçisi, hastane yöneticisi ve SGK mevzuatında uzman doktor kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden reçeteler tek tek değerlendirilmek suretiyle, kesinti yapılan her reçete yönünden hastaların yatan hasta olup olmadığı, yatan hasta değillerse veya taburcu edildikleri tarihte reçeteleri yazılmışsa kesintinin yerinde olup olmadığı, kesintinin yatan hastaların hastanece karşılanmayan ilaçlarına ilişkin olup olmadığı tartışılarak, tarafların Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına karşı yaptıkları itirazlar da değerlendirilmek suretiyle, tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı denetime uygun bir rapor aldırılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiğinden bahisle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı sonrasında aldırılan 10.04.2023 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak; asıl davanın kısmen kabulü ile davalı idarenin yaptığı yersiz fazla kesinti nedeniyle davacıya 2.061.607,70 TL borçlu olduğu, birleştirilen menfi tespit davasının kısmen kabulü davacı idarenin davalı idareye borcunun bulunmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; faturaların içeriği, kullanılan ilaçlar ve teşhisin uyumlu olup olmadığı gibi işin esasına ilişkin hususlarda ihtilaf yokken sadece ilaç temininde ihale veya doğrudan alım yapılmadığı gibi şekilden ibaret bir gerekçeyle ödenmemesinin hukuken izahı olmadığını, kısmen reddedilen miktar yönünden kararın bozulması gerektiğini, bilirkişi raporuna itiraz neticesinde dosyada alınan ek raporda birleştirilen menfi tespit davasında ise davacı idarenin davalı idareye borcunun bulunmadığı yönünde görüş bildirildiğini, bu raporu dikkate alarak tahakkuk miktarının ya davalı idarece kesilen 2.329.367,85 TL'nin ya da henüz kesilmemiş olmakla birlikte tahakkuk ettirilmiş olan 1.492.029,25 TL'nin birinden düşülmesi gerekirken, ikisinden birden düşülmesine karar vererek mükerrer kesintiye yol açtığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, bozma ilamını karşılamadığını, hastanenin ileri sürdüğü gerekçeler ve bilirkişi raporuna istinaden yapılan değerlendirme sonucunda fakülte hastanesinin daha önceki iddialarında 2012 yılında 2 adet ihale ve birçok doğrudan temin yapıldığını, yapılan ihalenin 3 ay içerisinde sonuçlandığından serbest eczanelere reçete edilerek hastaların tedavisinin sağlandığının belirtildiği göz önünde bulundurulduğunda hastane yönetiminin zamanında ilaçların temini ile ilgili ihaleye çıkmamasının o idarenin sorumluluğunda olduğunu, ihaleye çıkılmadığı durumlarda doğrudan alım yöntemi temin edilmesi mümkün olduğu halde bu yola başvurmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen davada uyuşmazlık; davacı tarafından tedaviler sırasında kullanılan ilaçların davalı Kuruma fatura edildikten sonra bir kısım faturalarında kesinti yapılması nedeniyle kesinti bedelinin iadesi ve kesinti yapılacağı bildirilen bedeller yönünden borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)'nın 298 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bir Mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
2. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; İlk Derece Mahkemesince kararın gerekçesinde bilirkişi raporunda asıl davaya ilişkin olarak davalı idarenin yaptığı yersiz fazla kesinti nedeniyle davacıya 2.061.607,70 TL borçlu olduğu, birleştirilen menfi tespit davasında da davacı idarenin davalı idareye borcunun bulunmadığı yönünde tespitte bulunulduğu belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında birleştirilen menfi tespit davasının da kısmen kabulüne ilişkin karar verilmek suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmakla, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca usulden BOZULMASINA,
2. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.