"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1173 E., 2023/1252 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/471 E., 2022/84 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı damadına Vakıflar Bankasından çektiği paranın banka içinde elden ödünç olarak verildiğini, kamera kayıtlarında da para alış verişinin görüldüğünü paranın ödenmemesi sebebiyle 305.232,88 TL alacağının tahsili için icra takibi başlattıklarını ileri sürerek takibe yapılan itirazın iptaline, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davalının davacıya bir borcunun bulunmadığını, davalı müvekkilinin davacıdan 10.000,00 Dolar alacaklı olduğunu, davacının alacağının bulunduğu kanaatine varılır ise de davalı müvekkilinin davacıdan alacağı olan 10.000,00 Dolar karşılığının davacıdan takas ve mahsubunu talep ettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiş, davalı 30.03.2021 tarihli duruşmada, davacının, kendisine elden teslim ettiği 250.000,00 TL'yi diğer damadı ve kendi ortağı olan ...'a teslim edilmek üzere davacıdan aldığını, kendisine borç verilmediğini, dava dışı bacanağı ve baldızının boşanma sürecine girmeleri sebebiyle bu parayı tahsil edemeyeceğini düşünen davacının parayı kendisinden istediğini dile getirmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "davacı tarafından davalı aleyhine Antalya 2. İcra Dairesinin 2019/8488 E. sayılı icra takip dosyası ile 250.000,00 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplam 305.232,88 TL alacak üzerinden ilamsız icra yolu ile icra takibi başlatıldığı, icra takibine konu edilen 250.000,00 TL asıl alacağın dayanağının taraflar arasındaki ödünç ilişkisine dayandırıldığı, HMK 203/1 maddesi gereği taraflar arasındaki borç ilişkisinin tanıkla ispatının mümkün olduğu, dinlenen tanık beyanları ve tarafların isticvap beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıya, dava dışı damadı ...'na verilmek üzere 250.000,00 TL'yi ödünç olarak verdiği, her ne kadar davalı tarafça taraflar arasındaki önceki borç ilişkisi nedeniyle takas mahsup talebinde bulunulmuş ise de davalı tarafça borç ilişkisinin ispat edilemediği, davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü" gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının Antalya 2. İcra Müdürlüğünün 2019/8488 E. sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, icra takibinin 250.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafın takas mahsup taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalının borç para aldığı ve iade edeceği hususunda açık ikrarı bulunduğunu, davalının temerrüte düşürüldüğünü, tanık beyanlarıyla durumun sabit olduğunu, ses kaydına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmış olsaydı, temerrüte düşürüldüğünün ortaya çıkacağını, mahkemece usule aykırı bir şekilde ses kaydına ilişkin delilin dikkate alınmadığını, işlemiş faiz yönünden talebin reddinin doğru olmadığını, karşı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davacının, diğer damadı olan dava dışı ...'na yardım gerekçesiyle müvekkili üzerinden para göndermek istediğini söylediğini, müvekkilinin hesabına yatırılan paranın müvekkili tarafından çekilerek ...'nun İNG Bank'da bulunan hesabına yatırıldığını, daha sonra ...'nun davacının kızı ile olan evliliğinin boşanma aşamasına gelmesi sebebiyle bu damadından parayı alamayacağını anlayarak müvekkilinden talep ettiğini, aksine müvekkilinin davacıdan 10.000,00 USD alacağının bulunduğunu, müvekkilinin alacaklarının dikkate alınmadığını, toplanan delillere ve oluşa uygun düşmeyen bir karar verildiğini, bir an için aksi kanaate varılsa bile, müvekkilinin alacaklarının ve faizinin mahsubu gerektiğini, davanın reddi ile müvekkili lehine %20 oranında tazminata karar verilmesi gerekirken, müvekkili aleyhine %20 tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının, davacıdan 250.000,00 TL parayı elden aldığını, ancak kendisine borç olarak verilmediğini, davacının parayı dava dışı diğer damadına verilmek üzere kendisine teslim edildiğini, yani vekil sıfatıyla hareket ederek parayı aldığını savunduğu, davalının ödünç iddiasını kabul etmemiş olduğundan ikrarının bölünemeyeceği ve ispat külfetinin davacıda olduğu, davacı ile davalı arasında, kayınpeder-damat akrabalık ilişkisi bulunduğu, HMK'nın 203/1-a maddesi gereğince, iddianın tanıkla ispatının mümkün olduğu, dinlenen davacı tanıklarının akraba olduğu, görgüye dayalı bir bilgileri bulunmadığı, davacının ödünç iddiasını tanık beyanlarıyla ispat edemediği, ses kayıtlarının davalının rızası dışında gizli olarak alındığının tanık olarak dinlenen ve davacının kızı olan ... beyanından anlaşıldığından ses kaydının yasal delil olarak kabul edilemeyeceği, davacı vekilinin 31.03.2021 tarihli dilekçesinde, yemin deliline dayanmadıklarını dile getirdiği, İspat külfeti kendisine ait olan davacı taraf, iddiasını ispat edemediğinden ve yemin deliline de dayanmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece deliller hatalı değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ancak yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK'nun 353/1.b-2 maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine, davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden ve yasal şartları bulunmadığından davalının tazminat talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davalının davacının damadı olduğunu, taşınmaz hissesini satarak davalıya borç verdiğini, paranın bankanın içinde verildiğinden kamera kayıtlarından belli olduğunu, yakın akrabalık olduğu için tanıkla ispatın mümkün olduğunu, davalının borcu kabul ettiğine dair ses kaydının dikkate alınmadığını, ses kaydına ilşkin bilirkişi incelemesi yapılmadığını, davalının dava dışı damada borç verildiğini ve kendisinin buna aracılık ettiği iddiasının doğru olmadığını, dava dışı damatla davacının kızının 2016 yılında boşanma davası açıldığını, davalıya borcun 2017 yılında verildiğini, dava dışı damada borç verilecek olsa onun hesabına gönderilmesi varken davalıya verilmesinin mümkün olmadığını, tanıkların borç para alındığını söylemelerine rağmen bu hususun dikkate alınmadığını, kararın hukuka aykırı olduğunu, belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödünç olarak verildiği iddia olunan alacağa ilişkin yapılan ilamsız takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) "İtirazın İptali" başlıklı 67 nci maddesi,
2. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.3.2003 tarihli ve E:2003/3-118, K:2003/158; 28.4.2010 tarihli ve E:2010/14-222, K:2010/234; 10.10.2012 tarihli ve E:2012/13-264, K:2012/700 sayılı ilamları,
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 203/1 maddesi, 188 inci ve 190 ıncı maddeleri,
4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) ‘‘İspat yükü " başlıklı 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 188 inci maddesinde, taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır.
İkrar, vakıa iddiasının doğru olduğunun karşı tarafça tamamen kabul edilmesi şeklinde olursa basit ikrar; sadece maddi vakıanın kabul edilip bu vakıanın hukuki sebebinin farklı olduğuna ilişkin ise vasıflı ikrar (veya gerekçeli inkar); vakıa iddiasını tam olarak kabul edilmesine rağmen, bu vakıadan iddiada bulunan taraf lehine hukuki sonuç doğmasını engelleyecek nitelikte yeni bir vakıa iddiasında bulunulması (eklenmesi) şeklinde olursa bileşik ikrar olarak adlandırılır (Pekcanıtez, Özekes, Akkan, Korkmaz, Medeni Usul Hukuku, On İki Levha Yayıncılık: İstanbul, 2017, s. 1640 - 1641).
3. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı ve özellikle ispat yükü üzerinde olan davacının parayı davalıya ödünç verdiğini yasal delillerle kanıtlaması gerektiği, davalının yapılan ödemelerin dava dışı diğer damadına verilmek üzere kendisine teslim edildiğine dair savunmasının vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) niteliğinde olduğu ve ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, dinlenen tanıkların görgüye dayalı bir bilgisinin olmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.