"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/733 E., 2023/1062 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/296 E., 2022/814 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklıkta mahrum kaldığı kar payının tespiti ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dışı ... Yapı Kooperatifi ile davacı şirket arasında 07.05.2008 tarihinde düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre arsa sahibinin ..., davacının ise müteahhit olduğunu, 14.12.2010 tarihinde sözleşmenin tadil edildiğini, 03.08.2013 tarihinde ise davacı şirketin davalı şirket ile "devir ve ortaklık sözleşmesi" imzaladığını, bu sözleşmeye göre Kooperatif ile yapılan ana sözleşme ve tadilat sözleşmesinin davalı şirkete devredildiğini, sözleşmenin amacının dava dışı Kooperatifle imzalanan 07.05.2008 ve 14.12.2010 tarihli sözleşmelere göre işin yapılması ve tamamlanması için davalı şirkete devri ve davacı şirketin %20 payla işe ortak olması olduğunu, kâr ve zararın %75'inin davalıya, %25'inin davacıya ait olacağının kararlaştırıldığını, böylece taraflar arasında adi ortaklık kurulduğunu, bu ortaklıkta davacının gizli ortak olduğunu, 23.09.2013 tarihinde dava dışı Kooperatif tarafından muvafakat sözleşmesi imzalanarak sözleşmeye muvafakat edildiğini, davalı şirketin sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, üçüncü kişilerle muvaazalı sözleşmeler akdettiğini, davacının hak ve alacaklarını engellemeye çalıştığını, davacının alması gereken kârı azaltmaya yönelik eylemlerde bulunduğunu, davalının inşaatları tamamlayamayacağını, muvazaalı işlemleri neticesinde sözleşmede yer aldığı haliyle işin bitmesi aşamasında kâr elde etmesinin mümkün olmadığını ileri sürülerek; adi ortaklık tasfiye edilmeden, davalının ortaklık sözleşmesine aykırı davranması nedeniyle davacının mahrum kaldığı kârın tespiti ile belirlenecek alacak miktarının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davalı şirketin işin yürütülmesi sırasında objektif ölçüde çaba ve özen gösterdiğini, davacı şirketin sözleşmelerde sahip olduğu tüm hak ve vecibeleri devraldığını, ana sözleşme ve yapılan diğer sözleşme hükümlerine göre davacı ve davalı şirketin çıkarları doğrultusunda sözleşmeler akdetmesinde herhangi bir engel ve muvazaanın bulunmadığını, sözleşme konusu parseller üzerinde inşaatların devam ettiğini, taraflar arasındaki ilişkinin sadece kâr ve zararın paylaşılmasına yönelik olduğunu, kâr ve zarara ilişkin hesapların sözleşmede tanımlanan "İŞ"in bitiminde yapılacağını, davacı şirketin işe ortaklığı yönünde veya gizli ortak olduğuna dair ve şirketler arasında adi ortaklık kurulduğuna dair herhangi bir nitelendirme yapılmadığını, yani davacı şirketin işi davalı şirkete devrettiğini ve aralarında sadece kâr ve zarar paylaşımına ilişkin bir sözleşme kurulduğunu, söz konusu ilişkinin adi ortaklık değil tamamen sözleşme serbestisine dayalı sözleşme olduğunu, inşaatların hızlı bir şekilde devam ettiğini, %90 seviyesinde tamamlandığını, Kooperatif ile davalı şirket arasında herhangi bir hukuki ihtilaf bulunmadığını, inşaatların tamamlanmasına ilişkin gecikme olmadığını, davalı şirketin üzerine düşen bilgilendirme yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiğini, davacı şirkete kâr ve zarar paylaşımı sözleşmesi kapsamında iletilmeyen hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, mimari projelerdeki tadilattan dolayı tadilat ruhsatı alınabilmesi için ve söz konusu sözleşmelere ilişkin yapılacak inşaatlar ... İnşaat tarafından yürütülecek/gerçekleştirilecek olması sebebiyle, ilgili taşınmazların devredilmesinin zorunluluk arzettiğini, davacı şirketin müvekkil şirketle olan anlaşması gereği kâr ve zarara ilişkin ortaklık payının % 20 olduğunu, ... İnşaat ve davalı şirket ile imzalanan sözleşmede davalı şirketin payı olan % 44'ün % 20'sinin davacı şirkete ait olduğunu, taşınmazlar üzerindeki kredi tutarından kaynaklı ipotek ile ilgili davalı şirket ile Ziraat Bankası arasında herhangi bir hukuki anlaşmazlığın mevcut olmadığını, davalı şirketin söz konusu krediye ilişkin ödemelerde bulunduğunu, temlikname verildiği dönemki şartlar ve inşaata süratle başlanması gerektiğinden ... İnşaata temlikname verildiğini inşaatların yapım süresinin sözleşmeler dahilinde henüz sonlanmadığını, diğer hakedişler de alındıktan sonra hızlı bir şekilde inşaatların tamamlanacağını, iş bitimi olmadan kâr ve zarara ilişkin paylaşımın gerçekleştirilmeyeceğini, iş henüz tamamlanmamışken davalı şirkete karşı Ankara 15. İcra Müdürlüğü 2020/1382 E. sayılı dosyası ile 32.000.000,00 TL değerinde icra takibinin davacı tarafından başlatıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kâr payı dağıtımını talep etmiş ise de taraflar arasında düzenlenen adi ortaklık sözleşmesine göre kâr payının dağıtımının yapılması için işin bitmesinin gerektiği, iş bitiminden sonra işin yapımı ile ilgili tüm maliyetlerin işin toplam gelirinden düşülmesi neticesi elde edilecek brüt kar miktarına göre kâr payının belirleneceği, bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin kâr payının istenmesi aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyesini kapsamakta ise de; dava dilekçesinde açıkça adi ortaklığın tasfiye edilmeden kâr payının dağıtılması talep edildiğinden taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesi hükümleri ile Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinde alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde davaya konu ana sözleşmedeki tüm parsellerdeki inşaatların tamamlanmaması, bazılarına henüz başlanmaması sebebi ile alınan bilirkişi raporu da gözetilerek inşaatlar tamamlanmadan kâr payı tespit edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; muvazaa iddialarının incelenmediğini, davalı şirketin ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunun Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/311 E. sayılı dosyasına sunduğu dilekçesinde açıkça belirtildiğini, Mahkemece kurulan hüküm ve davalı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu, davacının ileri sürdüğü nedenlerin incelenmediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın kâr payının istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 643 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Taraflarca imzalanan sözleşmede; davacının kârının, iş bitiminde işin yapımı ile ilgili tüm maliyetlerin işin toplam gelirinden düşülmesi neticesinde elde edilen brüt kâr üzerinden belirleneceğinin kararlaştırılmasına, adi ortaklığın konusunu oluşturan işin henüz bitirilmemiş olmasına ayrıca dava esastan reddedildiğinden davalı yararına nispi vekalet ücreti verilmesinin yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, davacı şirket vekilinin temyiz itirazının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.