Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4361 E. 2024/3714 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Noterde düzenlenen sözleşmede ve bankada hesap açılışında kullanılan sahte kimlik nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmin edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Noter ve bankanın, sahte kimliğin tespitinde gerekli özeni göstermemeleri nedeniyle hizmet kusurlu oldukları ve oluşan zarardan sorumlu tutulmaları gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin davalı lehine olan direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/959 E., 2023/1647 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/103 E., 2021/417 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davasında, verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müteahhit olan müvekkilinin, kendisini arsa sahibi olarak tanıtan kişiyle davalı noter ...’in görev yaptığı noterlikte kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeye güvenerek arsa sahibinin hesabına farklı zamanlarda 15.000,00 TL ve 435.000,00 TL gönderdiğini, ayrıca elden 100.000,00 TL verdiğini, daha sonra aynı kişinin başka bir müteahhitle başka noterde aynı işlemi yaptırdığı sırada kimliğinin sahte olduğunun tespit edilmesi üzerine kaçtığını, müvekkilinin davalı noterlik işlemine güveni nedeniyle söz konusu ödemeleri gerçekleştirdiğini, davalıların sahte kimliği tespit edemeyerek, yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için oluşan zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000,00 TL’nin 27.04.2017 ödeme tarihinden işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı banka vekili; kendisini arsa sahibi ... olarak tanıtan kişinin ibraz ettiği nüfus cüzdanı aslının incelenerek mevduat hesabı açıldığını, kriminal raporuna göre kullanılan kimliğin aldatma kabiliyeti bulunduğunun belirlendiğini, tüm işlemlerin aynı kimlikle yapıldığını, illiyet bağı bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.

2. Davalı noter vekili; sözleşme düzenlenirken tüm dikkat ve özenin gösterildiğini, kimlik paylaşım sisteminde fotoğraf ve düzenleyen memur isimleri bulunmadığını, kullanılan nüfus cüzdanının orjinal olup kişiler tarafından bir şekilde ele geçirildiğini, kriminal raporuna göre de aldatma kabiliyetine haiz olduğundan illiyet bağının kesildiğini, müvekkilinin zararla ilgili sorumluluğunun bulunmadığını, davacının tapu müdürlüğünden gerekli kontrolleri yapmış olması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2021 tarihli ve 2021/103 E., 2021/417 K. sayılı kararıyla; davacının noterlikte düzenlediği sözleşme ile bankada açılan hesapta kendisini arsa sahibi olarak tanıtan kişi tarafından kullanılan kimliğin sahte olduğu, aynı kimlikle aynı gün başka bir noterlikte işlem yapıldığı sırada noter çalışanı tarafından sahteliğin fark edildiği, bu bakımdan sahte kimliğin anlaşılamadığı yönündeki savunmalara itibar edilemeyeceği, davalıların kusursuz olarak sorumluluklarının bulunduğu, davacıya izafe edilecek kusur bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin 01.12.2021 tarihli ve 2021/2525 E., 2021/3231 K. sayılı kararıyla; sahte cüzdanın aslının .... Noterliğine bırakıldığı, cüzdan aslının inceleme konusu yapılarak iğfal kabiliyetine haiz olduğunun tespit edildiği, bu durumda nedensellik bağının kesildiği gerekçesiyle, davalıların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliyesi Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 23.03.2022 tarihli 2022/819 E., 2022/2615 K. sayılı ilamıyla; "...Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının, davalı noterde kendisini arsa sahibi olarak tanıtan kişiyle, 27.04.2017 tarihinde inşaat sözleşmesi düzenlediği, bu sözleşmeye güvenerek, aynı kişi tarafından davalı bankada aynı kimlikle açılan hesaba para gönderildiğinin beyan edildiği ve elden ödeme yapıldığının ileri sürüldüğü, sahte kimliği kullanan kişinin, başka bir noterde sözleşme yapmak üzereyken noter çalışanı tarafından sahteciliğin fark edildiği, şahsın olay yerinden kaçması nedeniyle noterde kalan kimlik aslının emniyete teslim edildiği, bölge adliye mahkemesince de ceza soruşturmasındaki, kriminal polis laboratuvarı müdürlüğünde görevli uzman ve asistanın verdiği; kimliğin tamamen sahte hazırlandığı, iğfal kabiliyetine haiz olduğuna dair raporu ile yetinilerek illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle davanın reddedildiği görülmektedir.

Herhangi bir belgenin atfedildiği kişiye ait olup olmadığı, sahte olması durumunda iğfal kabiliyetine haiz bulunup bulunmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinde, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle incelemeye konu belgenin taşıdığı özelliklerinin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta belgenin sahteliği halinde iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının bir raporla ortaya konulması gerekmektedir.

Ayrıca, davacı ile sözleşme yapıldıktan sonra, ilgili kişi tarafından aynı kimlikle .... Noterliğinde işlem gerçekleştirildiği sırada sahteciliği fark eden noter çalışanının emniyet ifadesinde yer alan; “..kimliği kontrol ettik, kimliğin arka kısmında nüfus müdürlüğü tarafından vurulan mühürdeki T.C. yazılarının önüne koyulan noktaların orantısızlığından kimliği sahte olduğunu tespit ettik” ifadeleri de, dosya kapsamında bir bütün halinde değerlendirilmelidir.

Buna göre, bölge adliye mahkemesince; başka bir işlem sırasında sahteciliğin tespit edilmesine yönelik noter çalışanının beyanı da dikkate alınarak, dava konusu olayda kullanılan sahte kimliğin iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığı konusunda, grafoloji uzmanı bilirkişilerinden oluşacak bir heyetten, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, ulaşılacak sonuca göre davalıların sorumluluklarına yönelik yapılan açıklamalar kapsamında uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu nüfus cüzdanının sahteliği ve iğfal kabiliyetinin bulunduğunun raporlarla ortaya çıktığı, belgenin iğfal kabiliyetine haiz olmasının nedensellik bağını kestiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozma sonrası iki ayrı bilirkişi raporu alındığını, alınan bu iki rapordan adli tıp uzmanı üniversite öğretim üyesi bilirkişiler tarafından usule ve kanuna uygun olarak ve Yargıtay bozma ilamına göre hazırlanan raporun Mahkemece dikkate alınmadığını, hükme esas alınan Jandarma Kriminal raporunda davaya konu sahte kimliğin ve tapu belgesinin normal bir kişi için "aldatma kabiliyetine" haiz olduğunun belirtildiğini, noter ve banka gibi kamusal hizmet yapan ve bu sebeple kendisine sağlanan özel imkan ve yetkileri gereği doğrudan Nüfus Müdürlüğü sistemine bağlanma imkanı ve zorunluluğu olan davalılar açısından söz konusu belgelerin sahteliğinin tespitinin mümkün olduğu ve dolayısıyla özel imkan ve yetkileri çerçevesinde davalılar açısından iğfal kabiliyetinin olmadığı değerlendirilmeden karar ihdas edildiğini, Yargıtay bozma ilamında "Ayrıca, davacı ile sözleşme yapıldıktan sonra, ilgili kişi tarafından aynı kimlikle .... Noterliğinde işlem gerçekleştirildiği sırada sahteciliği fark eden noter çalışanının emniyet ifadesinde yer alan; “..kimliği kontrol ettik, kimliğin arka kısmında nüfus müdürlüğü tarafından vurulan mühürdeki T.C. yazılarının önüne koyulan noktaların orantısızlığından kimliği sahte olduğunu tespit ettik” ifadeleri de, dosya kapsamında bir bütün halinde değerlendirilmelidir." şeklindeki tespitin Mahkeme tarafından hiç değerlendirilmediğini, sadece kusursuz sorumlulukları üzerinden değerlendirme yapılmak suretiyle hüküm kurulmasının hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince davaya konu olayda davalıların hizmet kusurlarının bulunduğu hususunun değerlendirmediğini, Bölge Adliye Mahkemesince, davalıların tabi oldukları özel kanun niteliğinde olan Noterlik Kanunu ve Bankacılık Kanunu'ndaki sorumluluk ve yükümlülüklerine göre değil de genel hükümlere göre değerlendirme yapıldığını, her iki davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, noterde yapılan sözleşmede ve Bankada açılan hesapta kullanılan sahte kimlik nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 282 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemesince soruşturma aşamasında alınan İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün noterde yapılan işlem sırasında kullanılan nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunduğu yönündeki 04.05.2017 tarihli raporu dikkate alınarak davalıların sorumluluklarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Dairece başka bir işlem sırasında sahteciliğin tespit edilmesine yönelik noter çalışanının beyanı da dikkate alınarak, dava konusu olayda kullanılan sahte kimliğin iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığı konusunda, grafoloji uzmanı bilirkişilerinden oluşacak bir heyetten denetime elverişli rapor alınarak ulaşılacak sonuca göre davalıların sorumluluklarına yönelik yapılan açıklamalar kapsamında uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince de bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra, 3 kişilik adli tıp uzmanı bilirkişiden 18.10.2022 tarihli asıl ve 22.12.2022 tarihli ek bilirkişi raporu ile İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 24.03.2023 tarihli raporu alınmış ve dava konu olayda kullanılan sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunduğu gerekçesiyle yeniden davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.

2. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde; alınan raporlar uyarınca dava konusu nüfus cüzdanının sahteliği ve iğfal kabiliyetinin bulunduğu belirtilmiş ise de, 6100 sayılı Kanun'un 282/1 inci maddesi uyarınca hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirmesi gerekir.

3. Dairenin bozma ilamı sonrası alınan İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 24.03.2023 tarihli raporunda; olayda kullanılan nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin haiz olduğu belirtilmiş ise de; Adli Tıp uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen 18.10.2022 tarihli asıl ve 23.12.2022 tarihli ek raporlarda; nüfus cüzdanının sahteliğinin ilgililer nezdinde yapılacak tetkik, teyit ve kontrol koşullarında anlaşılabileceği ve ilgililer nezdinde iğfal kabiliyetine haiz olmasının beklenilmediği belirtilmiştir.

4. Noterin, ilgililerin hukuki menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu’nun 72 nci maddesine göre; noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlaması ve grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Resmi işlem yapma görevini üstlenmiş ve teknolojinin gelişmesi ile internette sorgulama, mernis sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olan noterin daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeniyle daha üst düzeyde dikkatle özen görevi bulunmaktadır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir.

5. Bozma ilamında da belirtildiği üzere; birer itimat kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Öte yandan bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilerce istendiğinde veya belli bir vadede aynı veya misli olarak iade etmekle yükümlüdürler (TBK. 386, 387. md). Bankalar hiçbir gerekçe ve bahane ile yararlandıkları mevduatı mudilere iadeden kaçınamazlar. Bu taraflar arasındaki sözleşmenin bir gereğidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 19.09.2019 tarihli 2017/153 E. 2019/916 K. sayılı ilamı ile 4. Hukuk Dairesinin 10.05.2015 tarih 2015/15217 E. 2016/6449 K. sayılı ilamı).

6. Bu kapsamda aynı tarihte sahte kimliği kullanan kişi tarafından aynı kimlikle .... Noterliğinde işlem gerçekleştirdiği sırada sahteciliği fark eden noter çalışanı emniyet ifadesinde; kimliğin arka kısmında nüfus müdürlüğü tarafından vurulan mühürdeki T.C. yazılarının önüne koyulan noktaların orantısızlığından kimliği sahte olduğunu tespit ettiğini beyan etmiş olduğu gözetildiğinde, davalıların ya da çalışanların gerekli özeni göstermesi halinde nüfus cüzdanının sahteliği tespit edilebilecek oldukları anlaşılmaktadır. Kaldı ki Bölge Adliye Mahkemesince, dava dışı noter çalışanının beyanı alınan raporlarla birlikte değerlendirilmemiştir.

7. Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince; sahteci kimliğin gerek noterlikte sözleşme imzalanması gerekse Bankada hesap açtırılması sırasında kullanılması nedeniyle ortaya çıkan zarardan davalıların sorumlu olduklarının kabul edilmesi ve davacının zararı tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

8. Bozma sebebine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

2. Bozma sebebine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.