"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2022/360 E., 2022/657 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı vekili; 01.11.2007 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile ... Mahallesi ... Sitesi A-8 Blok 21 nolu daireyi satın aldığını, satış ofisinde tanıtımı yapılan vaziyet planı ve gösterilen inşaat alanına göre görsel, katalog ve ilanlarla hile ile yanıltıldığını, vaad edilen masaj odası ve büfe barın yapılmadığını, akıllı ev sistemi ile klima alt yapısı, yangın algılama ve sprinkler sisteminin kurulmadığını, yine güneş kolektörleri ile destekli su ısıtma sisteminin konulmadığını, ıslak zeminlerdeki suyun geri dönüşümünün sağlanarak klozetlerde kullanımı ile ilgili taahhüdün yerine getirilmediğini, çatılarda peyzaj yapılmadığını ve kullanıma uygun düzenlenmediğini, her daireye en az 1 otopark düşecek şekilde tanzim yapılmadığını, cephelerin denize doğru olmadığını, dolayısıyla davalının sözleşme ve reklam broşürlerine göre eksik, ayıplı ve kötü ifada bulunduğunu ve bu eksiklikler nedeniyle dairenin ve genel olarak sitenin vasfında hataya düşürülmüş olduğunu ileri sürerek; şimdilik 6.000,00 TL bedelin 31.10.2009 teslim tarihinden itibaren uygulanacak avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 04.02.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 12.000,00 TL'ye artırmıştır.
2.Birleşen dosyada davacı vekili; asıl dava dosyasında bilirkişi raporu ile tespit edilen 5.625,00 TL fark tutarın da teslim tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini talep etmiştir
II. CEVAP
Asıl ve birleşen davada davalı vekili; süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.05.2016 tarihli, 2013/498 Esas, 2016/974 Karar sayılı kararı ile; taşınmazda deniz manzarasının bulunmadığı, kapalı yüzme havuzu-sauna-buhar odasının küçük yapılmasının açık ayıp niteliğinde olması nedeniyle değerlendirmeye alınmadığı, taşınmazda gizli ayıp olarak nitelendirilebilecek bir hususun bulunmadığı; eksik iş olarak belirlenen ve bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak açıklanan hususlar nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer azalmasının 17.625,00 TL olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı ve fer'i müdahil vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2.Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 07.10.2019 tarih, 2016/21582 Esas 2019/9462 Karar sayılı ilamıyla; asıl ve birleşen davalar yönünden HMK’nun 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 01.09.2020 tarihli, 2019/1030 Esas 2020/802 Karar sayılı asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne dair karara karşı, süresi içinde feri müdahil vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 29.11.2021 tarihli 2021/3453 E. 2021/12191K. Sayılı sayılı kararıyla; dairenin 01.11.2007 tarihinde satın alındığı, teslim sırasında tutanakta belirtilen ayıpların 25.11.2009 tarihinde giderildiği, davacının tutanak dışında kalan ayıp ve eksik işlerin taşınmazında meydana getirdiği değer kaybını talep ettiği, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşürdüğünü bildirdiği hususların açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığının da sabit olduğu, mahkemece; ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı taleplerinin açık ayıp kapsamında olduğu ve davacının davalıya 4077 sayılı Kanun uyarınca süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı, davaların hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından davanın ve birleşen davanın esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; gerek müvekkilinin dairesindeki, gerekse ortak alanlardaki davaya konu hususların eksik iş olduğunu, bir kısmının da gizli ayıp hükmünde olduğu, bu nedenle yapılması gereken bir ayıp ihbarından söz edilemeyeceği, hiç yapılmayan işlerin eksik işler ayıp olarak nitelendirilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen davada uyuşmazlık, satış esnasında sunulan katalog, proje ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı,
mahkeme kararının isabetli olduğu görülmekle, davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440
ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.