Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4478 E. 2024/3044 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Libya mahkemesince verilen bir kararın Türkiye'de tanınması ve tenfizi talebi üzerine, yerel mahkemenin tanımaya karar vermesi davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın daha önceki bozma ilamında tanıma talebinin şartlarının incelenmesi gerektiği belirtilmiş olup, yerel mahkemece yapılan incelemede tanıma şartlarının oluştuğu ve davalıya yapılan tebligatın da usulüne uygun olduğu gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/668 E., 2023/213 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tanıma ve tenfiz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; dava dışı ...'nın davalı aleyhine, Trablus Kuzey Asliye Mahkemesinin 09.06.2015 tarih ve 744/2014 dava numarası ve 967/2015 sayılı mahkeme kararı gereği alacaklı olduğu 330.000 Libya Dinarı hakkını müvekkiline temlik ettiğini buna dair temlik sözleşmesinin Türkçe metni ve bu metnin arapça tercümesinin apostil şerhli onaylı aslının sunulduğunu, davalı şirketin, temlik edenin, mahkeme kararı ile de sabit olduğu üzere 330.000 Libya Dinarı miktarında parasını ödemediğini, dava konusu mahkeme kararının tanıma ve tenfizin bütün şartlarını taşımakta olduğunu, bu nedenlerle, temlik almış olduğu Trablus Kuzey Asliye Mahkemesi 09.06.2015 tarih ve 744/2014 E. ve 967/2015 K. sayılı mahkeme kararının tanınmasını ve tenfizini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; verilen hükmün ihtiyati hacze ilişkin olduğunu, ...'nin vekaletnamesinde ve ... isimli kişiye verilen ve konsolos tarafından düzenlenen vekaletnamede çek düzenleme ve şirket adına borçlanma yetkisi bulunmadığını, Libya'da verilen karar dosyasını kontrol etme imkanlarının da bulunmadığını, diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği Libya arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk Mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmü veya fiilî uygulama bulunmadığını, ilamın sözleşmeye göre kendisine yetki tanınan bir devlet mahkemesince verilmediğini, yine müvekkili şirketin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmadığını, o mahkemede temsil edilmediğini, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli ve 2018/260 Esas, 2022/55 Karar sayılı kararıyla; kararı veren Libya Devleti ile ülkemiz arasında karşılıklı esasına dayanan bir anlaşma, tanımayı ve tenfizi mümkün kılan fiili uygulamanın bulunmadığı, 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 52, 53, 54, 55 ve 58 inci maddesindeki şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde hükme karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 03.06.2022 tarihli ve 2022/1388 E. 2022/1284 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 21/09/2022 tarihli ve 2022/5497 E., 2022/6808 K. sayılı ilamla; iki ülke arasında karşılıklılık ve fiili uygulama bulunmadığından tenfiz talebinin reddedilmesi doğru olsa da; tanıma talebinin şartlarının ilamda açıklanan kanun hükümleri de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kararı veren Libya Devleti ile ülkemiz arasında karşılıklı esasına dayanan bir anlaşma, tanımayı ve tenfizi mümkün kılan fiili uygulamanın bulunmadığı, bu itibarla 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 52, 53, 54, 55 ve 58 inci maddesindeki şartların gerçekleşmediği anlaşılmakla tenfiz talebinin reddine, Libya devleti Trablus Kuzey Asliye Mahkemesinin 09.06.2015 tarihli 744/2014 dava numaralı 967/2015 numaralı kararı alacak istemine ilişkin olup Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmediği gibi davada davalıya tebligatların temsilcilik yoluyla yapıldığı, bu itibarla 5718 sayılı Kanun'un 54/1-a maddesi dışındaki şartların gerçekleştiği anlaşılmakla tanıma talebinin kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; Trablus mahkeme kararının ihtiyati hacze ilişkin olduğu, ...'nin vekaletnamesinde ve ... isimli kişiye verilen ve konsolos tarafından düzenlenen vekaletnamede çek düzenleme ve şirket adına borçlanma yetkisi bulunmadığını, Libya'da verilen karar dosyasını kontrol etme imkanlarının da bulunmadığını, Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği Libya arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk Mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmü veya fiilî uygulama bulunmadığını, ilamın sözleşmeye göre kendisine yetki tanınan bir devlet mahkemesince verilmediğini, yine müvekkili şirketin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmadığını, ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Libya Mahkemesi'nce verilmiş olan kararın tanıma ve tenfizinin yapılması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 52, 53, 54, 55 ve 58 inci maddeleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.

3. Değerlendirme

1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

3. Bu itibarla, temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, tanıma talep edilen kararın alacak istemine ilişkin olup, davalı şirkete tebligatların temsilcilik yoluyla yapıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.