Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4706 E. 2024/4120 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, dava konusu taşınmazın davalı adına tescil edilmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zarara karşılık tazminat isteminin reddi üzerine yapılan temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava tarihi itibarıyla taşınmazı kullandığı, imar uygulamasından kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı ve davalı yararına sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmadığı gözetilerek mahkemenin, davacının tazminat talebini reddeden direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/190 E., 2023/84 K.

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin murisi ...'un 2981 sayılı Kanun'a göre dava konusu 607 ada 10 parsel sayılı taşınmazda hak sahibi olduğunu, taşınmaz üzerindeki binanın 1977 tarihinden önce tamamlandığını, murisin vefatı ile müvekkilinin halen taşınmazı kullanmaya devam ettiğini, 2981 sayılı Kanun'a göre usul işlemlerinin tamamlanamadığını, davalı komşu ...'in dava konusu taşınmazı kendi taşınmazıyla tek bir taşınmaz gibi göstererek tapu kaydını üzerine geçirdiğini, taşınmazı daha sonra diğer davalı şirkete sattığını, 50 yıldır malik sıfatıyla zilyet olunduğunu ileri sürerek; tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, olmaz ise kullanım payının tesciline karar verilmesini talep etmiş, 20.01.2014 tarihli dilekçesiyle davalı şirket yönünden davadan feragat edilmiş, 12.06.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle; kullanımının devam ettiğini, tapu iptali ve tescil yerine taşınmazdan çıkmak zorunda kaldığı takdirde uğrayacağı zararın ek dava ile fazlaya dair hakların saklı tutularak 10.000,00 TL'lik kısmının yasal faizi ile tahsilini istemiştir.

2. Müdahil ... vekili ibraz ettiği 20.01.2014 tarihli dilekçeyle; müvekkilinin muris ...'un yasal mirasçısı olduğunu ileri sürerek davaya davacının yanında katılmayı talep etmiştir.

3. Davacı vekili birleşen davada; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin kentsel dönüşüm içerisinde olduğunu, binayı satın alan müteahhit tarafından yıkıldığını, müvekkilinin bina üzerinde yasal üst hakkı bulunduğunu, davalının taşınmazı satarak tüm haklarını sona erdirdiğini, amortisman bedeli düşüldükten sonra bina değeri ve idari hakların ödenmesi gerektiğini, kira kazancının ortadan kaldırıldığını, asıl dosyaya ek olarak zarar talep ettiklerini ileri sürerek; 90.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili süresinden sonra verdiği dilekçede; zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalı şirket yönünden yapılan feragatin müvekkiline de etkili olduğunu, davaya tazminat davası olarak devam edilemeyeceğini, davacının tek başına dava açamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı şirket vekili; taşınmazı diğer davalıdan iyiniyetli olarak ile satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir .

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 17.03.2015 tarihli ve 2013/261 E., 2015/117 K. sayılı kararla; davalı şirket hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasının feragat nedeniyle reddine, davacı ... tarafından davalı ...'e karşı başlangıçta tapu iptali ve tescil talepli açılıp daha sonra ıslah ile tazminata dönüştürülen ve ...'un fer-i müdahil sıfatıyla iştirak ettiği tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 16.09.2019 tarihli ve 2018/2786 E., 2019/6687 K. sayılı sayılı ilamla; Asıl dava yönünden, davacının dava tarihi itibari ile taşınmazı kullandığı, dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde yeri halen kullandığını belirttiği gibi, davalılardan ...'in de davacının binada halen zilyet olduğunu beyan ettiği, bu durumda davacının dava tarihi itibari ile kullandığı binanın bedelini talep etme hakkını kazanamadığı, diğer anlatım ile davalının eğer var ise davacıya olan borcu muaccel hale gelmediği, zamanaşımının da işlemeye başlamadığı, muaccel olmayan bir alacağın zamanaşımına uğraması mümkün olmadığından, Mahkemece zamanaşımı def'inin reddine karar verilmesi gerektiği, birleşen dava yönünden hüküm oluşturulmadan yargılamanın bitirilmesinin de doğru görülmediği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın davalılar adına imar uygulaması ile tescil edildiği, davacının 2981 sayılı Kanundan kaynaklanan hakkının bulunduğuna ilişkin iddiasını ispatlayamadığı, davacı veya murisi adına tapu tahsis belgesinin bulunmadığı, dolayısıyla davacının mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmaksızın dava konusu taşınmazda gecekondu yaparak kullandığı, bozma ilamında da belirtildiği üzere davacının dava tarihi itibari ile taşınmazı kullandığı, bu sebeple davacının dava tarihi itibari ile kullandığı binanın bedelini talep etme hakkını kazanamadığı, davalının eğer var ise davacıya olan borcunun muaccel hale gelmediği, bu sebeple asıl davanın reddinin gerektiği, birleşen davanın da ek dava niteliğinde olmakla birlikte aynı koşullarda dinlenebilirliğinin bulunmadığı, her ne kadar davacının tazminat talebinin açıklanmasında taşınmaz değerinin mi, yapı bedelinin mi istenildiği hususunu açıkça beyan edilmemiş ise de davacının imar uygulamasından kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davacı veya murisi adına tapu tahsis belgesinin olmadığı, dava konusu taşınmazın evveliyatının davalı tarafa ait olduğu, davacının zilyetliğinin taşınmazın tescilini isteme hakkı vermeyeceği, davacının taşınmazın tescilini isteyemeyeceği, ayın istenemeyen yerde tazminat istenilmesinin de mümkün olmadığı, davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerinde gecekondu yaptığı, bu sebeple iyi niyetli olmadığı, taşınmaz malikinin yapının sökülüp kendisine verilmesini talep edebileceği, ancak yapının Belediye kararı doğrultusunda yıkıldığı, dolayısıyla davalıların davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmesinden de bahsedilemeyeceği, belediye tarafından yıkılan gecekondudan davalı tarafın yararlanma imkanının bulunmadığı, yapının asgari levazım bedelinin de istenemeyeceği, davalı şirket yönünden davadan feragat edildiği gerekçesiyle; asıl davanın davalı şirket yönünden feragat nedeniyle, davalı ... yönünden esastan reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; murisin kamunun paydaş olduğu taşınmaza gecekondu imal ettiğini, kamu hizmeti aldığını ve emlak vergilerini ödediğini, imar affı başvurusunda bulunduğunu, imar uygulaması ile zeminin paydaşlardan birine verildiğini, bina yıkılarak davalının bina yaptığını, başkasının parseline taşınmaz yapmakla imar uygulaması ile gelen tapunun aynı olmadığını, idari davada farklı karar verilmiş ise de hakkaniyet ve nesafet gereği yasal barınma ihtiyacının tazmini gerektiğinin yok sayılamayacağını, bozma ilamı dışında karar verildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın davalı adına tescil edilmediği iddiasıyla tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''ispat yükü'' başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 vd maddeleri.

3. Değerlendirme

Mahkemece bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verildiği, davacının dava tarihi itibari ile kullandığı binanın bedelini talep etme hakkını kazanamadığı, imar uygulamasından kaynaklanan bir hakkın ispatlanmadığı, davacı yararına sebepsiz zenginleşme şartları oluşmadığı anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.