"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/688 E., 2023/1057 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/710 E., 2022/891 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ve dava dışı ... İnş. Ltd. Şti. ile arsa maliki SS ... Kent Yapı Koop. arasında 01.07.2011 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalı yüklenicinin kendisine düşen dairelerden birini 31.01.2005 tarihinde yapılan sözleşmeyle müvekkiline 17.500,00 TL bedelle sattığını, uzun süre geçmesine rağmen konutun teslim edilmediğini, Konya 1. Tüketici Mahkemesinin 2012/731 E., 2014/825 K. sayılı dosyası ile dava konusu dairenin aynen teslimi talebinin reddine ilişkin kararın Yargıtay ilamı ile kesinleştiğini, yargılamada davalı tarafından müvekkilinin alacaklı olduğunun ikrar edildiğini, satışı yapılan dairenin sözleşme şartları içinde aynen tesliminin mümkün olmadığını, uğranılan zararın faiz ile karşılanamayacağını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 17.500,00 TL daire bedelinin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile, dava tarihine kadar aylık 200,00 TL kira tazminatının faizi ile birlikte ve uğradığı aşkın zararın davalıdan tahsilini talep etmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı sonrasında, 23.02.2022 tarihli açıklama dilekçesi ile taleplerinin sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar, dairenin dava tarihindeki değeri, her yıl artan kira bedeli ile bedel ve faizi aşan munzam zarar olduğunu beyan etmiş, 28.10.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 749.496,23 TL'ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
Davalı; davacı ile sözleşme yapan ve parayı alanın dava dışı ... İnş. Ltd. Şti. olduğunu, davanın şirket aleyhine açılması gerektiğini, davacının bu konuda açtığı davanın reddine karar verildiğini, kararın kesin hüküm teşkil ettiğini, kendisinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.Davanın açıldığı Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.02.2018 tarihli ve 2017 E., 2018/228 K. sayılı kararıyla, tüketici işlemi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 13.11.2018 tarihli 2018/115 E., 2018/1610 K. sayılı kararıyla, istinaf başvurusu reddedilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli ve 2019/145 E., 2020/91 K. sayılı kararıyla; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davacı sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceği ancak dava değeri olarak 17.500,00 TL gösterildiği, müspet zarar yönünden değer belirtilmek suretiyle veya yargılama sırasında ıslah edilmek suretiyle açılmış bir dava bulunmadığı, aşkın zarar (müspet zarar) yönünden değer gösterilmek suretiyle açılmış bir dava bulunmadığından bu talep yönünden hüküm kurulamayacağı, ödenen bedel yönünden ise mahkemenin 2012/731 esas sayılı dava dosyasının dava tarihinde temerrüte düştüğü, taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işleminden kaynaklandığı da dikkate alınarak ödenen bedele bu tarihten yasal faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, ödenen 17.500,00 TL'nin temerrüt 20.02.2008 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kira bedeli istemi yönündeki talebin reddine, müspet zarar yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/740 E., 2021/1192 K. sayılı kararıyla; davacı aşkın zarar talep etmekte olup bu talebin müspet zarar kapsamında olduğu değerlendirilmekle birlikte zararın içeriğine ilişkin bir açıklama yapmadığı, davacı her ne kadar 17.500,00 TL dava değeri üzerinden harç ödemiş ise de davacının aşkın zarara ilişkin ve kira bedeli yönünden talepte bulunduğu görülmekle birlikte aşkın zararın içeriği hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacıya talebini açıklaması için süre verilip oluşacak sonuca göre taraflardan delilleri dosyaya kazandırılarak gerekir ise eksik harcın tamamlattırılması sağlanarak suretiyle davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar kaldırılarak yargılamanın yapılması için dosyanın gönderilmesine karar verilmiştir.
4. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taşınmazın satın alınması konusunda yapılan yazılı sözleşmenin geçerli olduğu, davalının edimi yerine getirmediği, inşaatı bırakıp kaçtığı, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edildiği, bu nedenle davalı yüklenicinin üzerine düşen edimleri yerine getiremeyeceği, TBK.m.124 gereğince davalı yüklenici şirketin içinde bulunduğu durum ve tutumdan süre verilmesinin etkisi olmayacağı davacının müspet zararı yönünden yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuyla; satışa konu taşınmazın bitmiş hali ile dava tarihindeki değerinin 131.632,13 TL olduğu, yoksun kalınan kira gelirinin ise 34.296,23 TL olduğunun belirlendiği, 17.500,00 TL ödenen bedel, 114.132,13 TL ödenen bedel ile dava tarihindeki değer arasında oluşan zararı ile 34.296,23 TL yoksun kalınan kira bedeli olmak üzere toplam 165.928,36 TL'yi talep etme hakkı bulunduğu, munzam zarar borcunun hukuki sebebinin, asıl alacağın temerrüte uğraması ile hukuka aykırılık olup hükmedebilmek için borçlunun temerrüte düşmekte kusurlu olmasına bağlı olduğu, davacının da zararın varlığını yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesi kapsamında ödenen 17.500,00 TL, müspet zarar kapsamında oluşan 114.132,13 TL aşkın zarar ile 34.296,23 TL yoksun kalınan kira bedeli olmak üzere toplam 165.928,36 TL'nin; 394,29 TL'sine 20/02/2008 tarihinden itibaren, 165.534,07 TL'sine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının aşkın zarar yönündeki fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; munzam zararın borcun sebebi olduğunu, davada davalının kusurlu olması, temerrüt faiziyle karşılanmayan zararın bulunması ve borçlunun fiili ile munzam zarar arasında illiyet bağı oluşması yönünden bütün unsurlarıyla munzam zararın teşekkül ettiğini, temerrüt ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar geçecek zaman içinde artarak devam eden yeni bir borç gerçekleştiğini, alacağın bağlı olduğu borçlunun teslim etmesi gereken dairenin rayiç değerinin bilirkişi raporunda keşif tarihi itibariyle 715.000.00TL olarak belirlendiğini, ekonomik koşullar nedeni ile karar tarihinde bu değerin en az % 50 oranında arttığını, bu nedenle, yapılan keşif sonunda bilirkişi raporuna her ne kadar itiraz edilmiş ise de itirazın reddi üzerine fazlaya dair haklarını saklı tutarak bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda dava harcını yatırarak davanın ıslah edildiğini, ıslah talebi doğrultusunda karar verilmesi gerekirken davanın kısmen reddinin munzam zarar düşüncesine uygun olmadığını, kararın kaldırma kararına uygun bulunmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6098 sayılı TBK’nın 122 nci maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği, burada kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin esas alınması suretiyle düzenlenen raporun, ihtilafı çözücü, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunduğu, her ne kadar davacı ıslah dilekçesi ile dava değerini artırmış ise de, ıslah dilekçesinde artırılan miktarın dava konusu olmayan başka taşınmazın keşif tarihi itibariyle belirlenen değerini oluşturduğu, kurulan hükümde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan sözleşmesinin ifa edilmemesi nedeniyle meydana gelen munzam zaranın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122 nci maddesi.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2022 tarihli ve 2021/11-938 E., 2022/401 K. sayılı kararı.
3. Dairenin 10.03.2022 tarihli ve 2022/691 E., 2022/2136 K, 08.05.2023 tarihli ve 2022/8303 E., 2023/1313 K., 19.09.2023 tarihli ve 2022/8625 E., 2023/2277 K. sayılı ilamları.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın, tek başına munzam zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının da ispatı olmayacağı, davacının geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıaların dosya kapsamında ispat edilemediği anlaşılmakla, temyiz edenin sıfatına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.