"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/348 E., 2023/346 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava konusu değerin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin uzun yıllar davalı şirkete muhasebe hizmeti verdiğini, bir müddet sonra davalı şirketin aldığı hizmetin bedelini ödememeye ve ertelemeye başladığını, davalı şirketin ödemeleri tam olarak yapmadığını, müvekkilinin serbest meslek makbuzlarını kestiğini ve davalının da bu makbuzları defterine işlediğini, davalı şirketten 2013 yılı için 14.160,00 TL, 2014 yılı için 14.160,00 TL ve 2015 yılının 4. ayının sonuna kadar 4.720,00 TL alacaklı olduğunu, borcun ödenmesi için davalı şirketin yetkilileriyle yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığını, faizi ile birlikte toplam 36.667,67 TL alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı şirket tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, davalı şirketin takibe vaki haksız itirazının iptalini ve lehlerine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında yazılı hizmet sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilinin davacıyı sahte imzalı belgeler düzenlediği için şikayet ettiğini, bu nedenle davacı hakkında disiplin soruşturması yürütüldüğünü, müvekkilinin davacıdan kısmen hizmet aldığını, hizmetin gereği gibi yerine getirilmemesine rağmen zamanında ve tam ödeme yapıldığını, davacının usulsüz ve gerçeğe aykırı eylemlerinin olduğunu, ödemelerin mutad olarak yıllık yapılmasına rağmen sunulmuş ve sunulacak hizmet bedelinin ödenmesi için verilen iki adet çek bedeli toplam 40.000,00 TL'nin de davacı tarafından tahsil edildiğini, davacının evine yaptırdığı ürünleri de şirketten bedelsiz aldığını, davacıya alacağından fazla ödeme yapıldığını savunarak, davanın reddini ve lehlerine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Samsun 1. Tüketici Mahkemesinin 20.04.2016 tarihli ve 2016/307 E., 2016/363 K. sayılı kararıyla; ticari nitelikte olan davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2016/26285 E., 2017/5095 K. sayılı ilamıyla; Mahkemenin görevsiz olduğuna ilişkin karar yerinde olmakla beraber, davadaki istem ve davacının sıfatı göz önüne alındığında davanın ticari dava niteliğinde bulunmaması nedeniyle davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 17.06.2016 tarihli ve 2016/6 E., 2016/298 K. sayılı kararla; hükme esas alınan bilirkişi raporu ile davacının davalıya verdiği hizmetten kaynaklı alacağının bulunmadığının tespit edildiği, davacının mesleği göz önünde bulundurulduğunda alacaklı olup olmadığını bilebilecek durumda olması sebebiyle icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 06.09.2021 tarihli ve 2020/6227 E., 2021/7848 K. sayılı ilamında; somut olayda; hükme esas alınan 19.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait serbest meslek makbuzlarının, muhtasar beyannamelerinin ve ticari defterlerin incelendiği ifade edilerek, davacının takibe konu dönem bakımından 26.852,00 TL alacağı olduğunun tespit edildiği ancak bilirkişinin, davacının cevaba cevap dilekçesinde yer alan "… çek bedelleri alacak bakiyesinden düşüldükten sonra davaya konu icra takibinde belirtilen alacak kalmıştır…" ifadesini davacının bu çeklerin dava konusu döneme ilişkin alacağa mahsuben alındığını kabul ettiği yönünde yorumlayarak, iki adet çek bedeli olan 40.000,00 TL'nin alacaktan mahsubuyla davacının alacağı kalmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacı rapora itirazında; çeklerin 2006-2012 yılları arasındaki muhasebe hizmetinin bir kısmının karşılığı olarak verildiğini, dava konusu dönemin ise sonraki dönem olduğunu belirttiği, tarafların beyanlarının ikrar niteliğinde olup olmadığını değerlendirmek hakimin görev ve sorumluluğu olmasına rağmen Mahkemece doğrudan bilirkişi raporunun sonuç kısmına dayanılarak davanın reddine karar verildiği, tarafların iddia ve itirazlarının deliller kapsamında değerlendirilmediği, davacının bilirkişi raporuna itirazlarının karşılanmadığı, diğer taraftan, Mahkemece söz konusu rapor esas alınarak davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının beyanı, bahsi geçen iki adet çekin icra takibine konu dönem alacağına mahsuben alındığına dair bir ikrar içermediği, zira davacının dava dilekçesinde ve diğer beyanlarında davalıya uzun yıllar muhasebe hizmeti verdiğini iddia ettiği, cevaba cevap dilekçesinde de çek suretlerinin sunulmamış olması nedeniyle savunma hakkını saklı tutarak, çek bedellerinin alacak bakiyesinden mahsup edilmesi neticesinde takibe konu alacağın kaldığını açıkça belirttiği, davacının beyanları gözetildiğinde; iki adet çeki, davalıya verdiği hizmetten doğan alacağına mahsuben aldığını ikrar ettiğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca, Mahkemece; davacının bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınması, serbest meslek makbuzları, beyannameler ve davalının ticari defterlerinin 2006-2015 yılları arasını kapsar şekilde incelenmesi, davacının icra takibine konu döneme ilişkin alacağının hesaplanması için bilirkişiden bu yönde ek rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar davacı yararına bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 29.03.2019 tarih ve 2018/89397 karar sayılı raporda, inceleme konusu sözleşmedeki imzaların Selçuk Koltuk'un eli ürünü olduğunun bildirildiği, davacının icra takibine konu döneme ilişkin alacağının hesaplanması amacıyla bilirkişi heyetinden 20.03.2023 tarihli rapor alındığı, alınan rapor usul ve yasaya uygun, denetime elverişli bulunduğundan hükme esas alındığı, davalı defter kayıtlarına göre iki adet çekin davacı alacağından düşüldüğü, 2014 yılı defter kayıtlarına göre davalının davacıya 28.092,80 TL borcunun bulunduğu, her ne kadar davalının 2015 yılı defter kayıtlarında davacıya 20.750,00 TL ödeme yapıldığı ve 7.015,10 TL malzeme verildiğine dair fatura kaydı bulunsa da davacıya ödeme yapıldığına ve malzeme satıldığına ilişkin davacı tarafından düzenlenen belge sunulmadığı görüldüğünden bu kayıtlara itibar edilmediği, davacının 2015 yılı 4. ayı muhasebe ücreti olarak 4.720,00 TL'yi hakettiği, davacının davalıdan 32.812,80 TL ücret alacağı bulunduğu, davacı tarafça, icra takibinden önce davalının temerrüte düşürüldüğü ispatlanamadığından takipten önce işletilen faizin yerinde olmadığı, davalının takibe konu borcu ödediğini ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne; davalının Samsun 9. İcra Müdürlüğünün 2015/29615 E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 32.812,80 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; serbest meslek makbuzu nakit tahsilat olarak kabul edildiğinden bedelin alındığına delalet ettiğini, davacı tarafından düzenlenmiş olan serbest meslek makbuzlarının özergelerde belirtildiği gibi düzenlenmediğini, Mahkemece ticari defterlerin sadece davacı lehine değerlendirildiğini, davacının serbest meslek makbuzlarını kestiği ve delil olarak sunduğu sahte sözleşmenin dikkate alınmasının doğru olmadığını, bozma ilamından sonra dosya kapsamında alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini ve son rapor doğrultusunda karar verildiğini, davacının beyanları doğrultusunda karar verildiğini, müvekkilinin yaptığı haksız ödemenin 97.688,62 TL olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte, davacının müvekkili şirketin defterlerine serbest meslek makbuzu işlemiş olmasının tek başına hizmetin verildiğini ortaya koymayacağı gibi, hizmet bedelinin de o miktar üzerinden kararlaştırıldığını göstermediğini, Mahkemece bahsi geçen iki adet çekin icra takibine konu dönem alacağına mahsuben alınmadığı kanaatine varılmış ise de, bu kanıya sadece davacı beyanı doğrultusunda varıldığını, davacının bu beyanını destekler dosya kapsamında hiç bilgi veya belgenin bulunmadığını, ayrıca davacı tarafından müvekkilinin 2006 yılı defterlerinin tutulmamasına rağmen Mahkemenin bu yılları da kapsayan değerlendirmesinin doğru olmadığını ifade ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muhasebecilik hizmet sözleşmesi gereği ödenmeyen ücretinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü
" başlıklı 6 ncı maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.
3. Değerlendirme
Temyize konu edilen Mahkeme kararının; uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine imkan bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve yerinde olduğu, davalı tarafın davacıya ödeme yaptığını ispatlayamadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.