"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki maddi, manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacıların murisi Abdülkadir'in 19.12.2018 günü davalı Sports Internatıonal Bilkent Fıtness ve Spor Merkezi AŞ'ye ait diğer davalının işletme müdürü olduğu Sport İnternational isimli spor ve aktivite tesisinde bulunan yüzme havuzunda yüzerken boğularak vefat ettiğini, davaya konu olaya ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda açılan kamu davasında, Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesi 2019/270 E. ve 2020/235 K. sayılı ilamı ile; davalı ...'ın mahkumiyetine karar verildiğini, verilen kararın istinaf incelemesi aşamasında olduğunu ve henüz kesinleşmediğini, ceza yargılamasında 4 adet bilirkişi rapor alındığını, alınan 3 raporda müessese müdürü ve cankurtaranların kusurlu bulunduğunu, dosyaya sunmuş oldukları ve adli tıp konusunda uzman öğretim üyeleri tarafından hazırlanan uzman görüşünde; müteveffanın kalp krizi geçirdiğini gösteren herhangi bir olguya rastlanılmadığını, güvenlik kamerası görüntülerinden olayın tipik bir suda boğulma olayı olduğunun gözlemlendiğinin rapor edildiğini, işletme ve mesul müdürü sözleşmesel zorunlu olan sağlık raporunu almadıkları halde üyelerin faydalanmalarına olanak sağladığını, çalıştırdıkları personeli olması gereken özen ile seçmediklerini, kontrol etmediklerini, vazifelerini özen içerisinde yapmalarını sağlamadıklarını ve denetlemediklerini, alınan mütalaada ayrıntılı biçimde açıklanan bel kemerinin yanlış takıldığının aşikar olduğunu, kemer doğru takılmış olsaydı müteveffanın kendisini kurtarmasının mümkün olacağını, davalı mesul müdürün sorumlusu olduğu işletmeyi kurallara uygun bir biçimde yönetmediğini, başvuru esnasında alınması zorunlu olan belgeleri almadığını, devamında da bu eksikliklerin tamamlanması için gereğini yerine getirmediğini ileri sürerek; davacılar eş Hayriye Nuray için 500.000,00 TL, çocuklar Ahmet ve Alpay için ayrı ayrı 500.000,00 TL, gelinler Semra ve Aslı için ayrı ayrı 150.000,00 TL, torunlar Emre, Alp, Eda ve Alya için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın vefat tarihi olan 19.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; zamanaşımı def'inde ve yetki ilk itirazında bulunarak, verilen hizmet nedeniyle herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, olay günü müteveffaya gerekli müdahalenin hızlı şekilde gerçekleştirildiğini, 112 acil sağlık ekiplerinin de çağrıldığını ve tüm müdahalelere rağmen vefat olayının gerçekleştiğini, müteveffanın ölümü ardından yapılan otopsi sonucu hazırlanan raporda; kişinin ölümünün kendinde mevcut kalp damar hastalığı ve suda boğulmanın müşterek etkisi olduğu hususlarının saptandığını, davalının personel seçiminde ve istihdamında özen yükümlülüğüne aykırı bir davranışın söz konusu olmadığını, vefatın davalı şirket ve çalışanlarının kusurundan meydana gelmediğini, ayrıca talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile; dosya kapsamında alınan raporlar ile otopsi raporuna göre; müteveffanın kalp damar hastalığı ve sıvı aspirasyonunun (suda boğulma) müşterek etkisi sonucu ölümünün meydana geldiği, ... davalı ..., dava dışı cankurtaranlar ile diğer davalı işyeri arasında çalıştırma ilişkisinin mevcut olduğu, çalışma ilişkisinin hizmet sözleşmesine dayalı olduğu, zararın; çalışanın işi gördüğü sırada hukuka aykırı davranışı ile meydana geldiği, görülen iş ile meydana gelen zarar arasında işlevsel bağ bulunduğu, keza; adam çalıştıran davalı işletmenin herhangi bir kurtuluş kanıtı getiremediği, zararın meydana gelmemesi için somut durumunun gerektirdiği her türlü
objektif dikkat ve özenin gösterilmiş olduğunun ispatlanamadığı, adam çalıştırırken gerekli özeni göstermiş olsa idi, zararın meydana gelmeyeceği, illiyet bağının kesilmediği açıktır. Hatta, bu tür sorumluluktan zarar verenin ek kusurunun zarar görenin kusurunu ortadan kaldıracağı da gözetilerek, bu itibarla, kusursuz sorumluluk kapsamınında davalıların zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, somut olayda, olayın oluş şekli, havuzda bulunan dava dışı can kurtarıcıların geç müdahalesi sebebiyle zarar verenin ek kusurunun zarar görenin kusurunu ortadan kaldıracağı ve dolayısıyla olayda müterafik kusur durumundan bahsedilemeyeceği, zararın niteliği, müteveffanın yaşı, kalan ömrü, meydana gelen zarar sebebiyle duyulan acı, elem, kederin bir nebze de olsa giderilmesine yönelik olarak tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olayın gerçekleşmiş olduğu tarih, paranın alım gücü, ülkenin ekonomik gerçekleri, müteveffa ile davacılar arasındaki yakınlık ilişkisi de gözetilerek sebepsiz zenginleşmeye yer vermeyecek şekilde toplamda 380.000,00 TL manevi tazminat üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili; hükmedilen tazminatın az olduğunu ifade ederek davanın tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalılar vekili; kendilerinin herhangi bir kusuru olmadığını, hükmedilen tazminatın da yüksek olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Davacıların murisi/yakını müteveffanın, davalıya ait spor tesisinde bulunan havuzda yüzdüğü sırada, Adli Tıp Kurumu İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı'nın 18.02.2019 tarihli otopsi raporuna göre; "ölümünün kendinde mevcut kalp damar hastalığı ve sıvı aspirasyonu (suda boğulma)'nın müşterek etkisi sonucu meydana gelmiş olduğu, davalının gereken dikkat ve özeni göstermediği ve verilen hizmetin ayıplı olduğu tüm dosya kapsamı ile belirgindir. Aynı olay nedeniyle davalı çalışanı hakkında açılan ceza davası sonucunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi'nin 03.02.2021 tarih 2020/1831 E. - 2021/319 K. sayılı esastan red ilamı ile kesinleşen, Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.06.2020 tarihli ve 2019/270 E., 2020/235 K. sayılı ilamı ile de sanık olan davalı ...'ın taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir. Buna göre, davalı vekilinin beyan ve istinaf başvuru dilekçesinde, müteveffanın/ davalıların kusur oranlarının daha yüksek/daha düşük olmasını gerektirir bilimsel, teknik ve somut olaya uygun değerlendirmeler aksine somut iddiaların belirtilmediği ve tüm dava dosyası kapsamı dikkate alınmak sureti ile; davalılar yönünden isabetli bulunan kusur aidiyet ve oranlarına yönelik, istinaf başvuru sebep ve gerekçelerinin yerinde ve kabul edilebilir olmadığı sonucuna varılmıştır.
Somut olayın özellikleri, ülkenin ekonomik ve sosyal koşulları, hakkaniyet ilkesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın amacı, kapsamı ve caydırıcılık uyandıracak miktarda olması gerekliliği ve tüm dava dosyası kapsamı dikkate alınarak; davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarlarının dosya içeriğine ve gerçeğine uygun olduğu kanaatine varıldığından, aksi yöndeki davacılar
ve davalılar vekillerinin istinaf başvuru sebep ve gerekçelerinin yerinde ve kabul edilebilir olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın; "dava dosyası kapsamında mevcut maddi delillere uygun, yasal ve hukuksal gerekçelere dayandığı, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik ve kamu düzenine aykırı bir halin varlığının tespit edilemediği” gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; ayrı ayrı istinaf dilekçesindeki hususları tekrar ederek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hizmetin ayıplı olduğu iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 13 ve 15 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre karar verilmiş olmasına göre temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.