Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4925 E. 2024/3372 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sosyal Güvenlik Kurumu ile eczane arasında imzalanan ilaç temin protokolüne aykırılık nedeniyle Kurum tarafından uygulanan sözleşme feshine ve cezai şart bedelinin hakedişlerden kesilmesine ilişkin işlemin iptali davasıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı eczacının, üçüncü kişilerin suç teşkil eden sahtecilik eylemleriyle hazırlanmış reçetelerin bedelini, bu eylemlerden sorumlu olmayan Kurum'dan tahsil edemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı, davalı Kurum yararına bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/426 E., 2022/480 K.

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin eczacı olup, Siirt İlinde bulunan ... Eczanesini işlettiğini, davalı Kurumun 24.02.2011 tarihli ve 0372.311.224 sayılı yazısıyla, aralarında imzalanan ilaç teminine ilişkin protokolün (6.3.3), (6.3.10) ve (6.3.19.) maddelerine aykırılık nedeniyle sözleşmenin 2 yıl süreyle feshine ve belirtilen miktarlarda cezai şart bedelinin hakedişlerinden kesilmesine karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshine ve cezai şart uygulanmasına ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; işlemin mevzuat ve sözleşmeye uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 26.05.2016 tarihli ve 2012/636 E., 2016/252 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarih 2016/22258 E., 2019/7599 K. sayılı ilamıyla; "....Şu durumda Mahkemenin kararının gerekçesi, yalnızca hasta ... hakkında düzenlenen reçete nedeniyle uygulanan cezaya ilişkin olup, davalının (6.3.3), (6.3.10) ve (6.3.19.) maddelerine istinaden uyguladığı diğer cezai şart konusu fiil, kupür, reçeteleri kapsamadığı açıktır. Hal böyle olunca Mahkemece, ceza mahkemesi beraat kararlarının hukuk mahkemesini bağlamayacağı da göz önünde tutularak, medeni yargı ispat kuralları çerçevesinde davalının cezai şart uygulanmasına karar verdiği tüm fiiller ile reçete, fiyat kupürü ve benzerlerinin incelenerek uygulanan cezanın ilgili protokol ve kanun hükümlerine aykırı olup olmadığının tespiti için bu konuda uzman bir bilirkişiden veya bilirkişi heyetinden her ceza konusunun davalının işlem gerekçe ve delilleri de gözetilmek suretiyle ayrı ayrı değerlendirildiği, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak tarafların varsa itirazları da karşılandıktan sonra uygun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 29.11.2022 tarih, 2019/426 E., 2022/480 K. sayılı kararıyla, "....tüm dosya içeriği, bozma ilamı, denetime elverişli hüküm kurmaya yeterli bulunan bilirkişi kurulu raporu birlikte değerlendirildiğinde, 2009 yılı İlaç Temin Protokolünün (6.3.19.) maddesi hükmü gereğince davacıya ceza verilebilmesi için sahtecilik eyleminde davacı ve çalışanlarının kastı ve olaylara dahlinin açık bir şekilde olaya çıkartılması gerektiği, davacı ve çalışanlarının dahli, kastı ve varsa reçeteleri düzenleyen 3. kişilerle el ve işbirliği içinde hareket ettiğinin ispatı halinde madde hükümlerinin uygulanabileceği anlaşıldığından (6.3.19.) madde gereğince verilen 3.518,89-TL reçete bedeli, reçete bedelinin 10 katı cezai şart, 35.188,90-TL cezai şart ve 2 yıl süre ile sözleşmenin feshi ile yersiz ödenen reçete bedeli 7.842,52 TL ile 78.425,20 TL'lik cezai şart bedelinin tahsili ile 2 yıl süreyle sözleşmenin feshi işlemlerinin yerinde olmadığı, 2009 İlaç Temin Protokolünün (6.3.3.) ve (6.3.10.) maddelerine göre verilen cezaların ise soruşturma raporunda ve alınan hasta, hasta yakını ile davacı ve davacı çalışanlarının ifadeleriyle ve dosya muhteviyatında yer alan tüm bilgi ve belgelerle yerinde olduğu anlaşıldığından..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı mirasçıları vekili; 11 adet reçetenin hasta veya yakınlarına teslim edilmediği iddiası ile ilgili olarak Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, dosya kapsamındaki ifade tutanakları dikkate alınarak hazırlandığını, hasta veya yakınının beyanlarına, doktor ve eczacı ile eczane çalışanlarının beyanlar ve hastane raporlarına göre üstünlük tanınması için de geçerli bir neden bulunmadığını, eczacı ve eczane çalışanının ilaçların hasta yakınına teslim edildiğini beyan ettikleri, ilaçların hasta ya da yakınlarına teslim edilmediği kesin olarak söylenemeyeceğinden 2009 yılı Protokolünün (6.3.10) maddesinde düzenlenen cezai şartın uygulanmasının dayanağı bulunmadığını, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/58 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, iddia olunan reçetelerin sahteciliği hususunda kesin ve somut deliller bulunmadığından murisin beraatine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 29.01.2015 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiğini, ceza dosyasındaki müvekkili lehine yapılan tespitlerin bu dosyada da bağlayıcı olduğunu, Siirt Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3141 soruşturma sayılı dosyasında da takipsizlik kararı verildiğini ve bu kararın da kesinleştiğini, Mahkemece 2009 yılı protokolünün (6.3.3) maddesi uyarınca uygulanan cezai şartın yerinde olduğuna karar verildiği, ancak bilirkişi raporunda her bir reçete üzerinden ayrı ayrı somut bir değerlendirme yapılmadığını, bu nedene 2009 yılı Protokolünün (6.3.3) maddesine göre verilen para cezasının da hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece 2009 yılı Protokolünün (6.3.19) maddesi yönünden kesilen cezai şart tutarlarının yerinde olmadığı yönündeki kararın doğru olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; davacının dava devam ederken 17.11.2022 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılarının davaya dahil edilmeden dosyanın karara çıkarılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Siirt Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3141 Soruşturma numarası üzerinden dava açılmışsa bu davanın sonucunun sahtecilik konusunda bekletici mesele yapılması gerektiği görüş olarak ortaya konulmasına rağmen, SUT'un (6.3.19.) maddesine göre cezai şart uygulanabilmesi için sahtecilik eylemine eczacı veya çalışanlarının kasdı ve dahlinin açık bir şekilde ortaya dökülmesi halinde, madde hükmünün uygulama alanı bulacağı, delil yetersizliğinden verilen beraat kararı gerekçe gösterilerek SUT'un (6.3.19.) maddesine göre cezai şart ve fesih işleminin yerinde olmadığı şeklinde yapılan tespit ve değerlendirmenin, hem kendi içerisinde çelişkili hem de dosya kapsamına aykırı olduğunu, kesin delil bulunmaması nedeniyle beraat kararı verilmesi halinde bu nitelikteki kararın hukuk hakimini bağlamayacağını, bu davada araştırılması gereken hususun, eczacı veya çalışanlarının kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat kupürü veya sahte reçete veya sahte rapor fatura edip etmedikleri olduğunu, eczacının, eczane çalışanları ile eczanede yapılan her türlü eylemden dolayı doğrudan sorumlu bulunduğunu, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan 15.02.2011 tarihli ve 1815 sayılı raporda, davacının sahibi ve mesul müdürü olduğu eczanenin muvazaalı işletilmesi nedeni ile 6197 sayılı Eczaneler ve Eczacılar Hakkında Kanun ve Sağlık Bakanlığının 19.12.2005 tarihli ve 62056 sayılı Genelgesi uyarınca eczane ruhsatının iptal edildiğini, davacının bu işleme karşı Batman İdare Mahkemesinin 2012/188 E. sayılı dosyada açtığını, iptal davasında Sağlık Bakanlığı işleminin mevzuata uygun olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiğini ve kararın Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davacının eczaneyi fiilen işletmediğini, eczanenin muvazalı olarak Lokman Kılıçaslan tarafından işletildiği, eczaneyi fiilen işleten kişinin, birlikte hareket ettiği Özel Siirt Güven Hastanesinin doktor ve çalışanlarının yardımını alarak, hazırlanan sahte reçeteleri Kuruma fatura ettiğinin sabit olduğunu, Kurum Müfettişi tarafından düzenlenen 16.09.2010 tarihli ve 02 sayılı soruşturma raporunda; hak sahiplerinin bu reçetelerde yazılı olan ilaçları almadıklarını ve kullanmadıklarını beyan etmeleri, reçete arkasında yer alan ilaçların alındığına dair atılan imzaların, telefon ve adreslerin hak sahiplerine ait olmaması, bu imza, telefon ve adreslerin eczanede tamamlanmış olması, reçetelerde adları yer alan doktorların reçeteleri reddetmesi, Medula kayıtlarında ve ilgili hastane kayıtlarında hastalara omnipaque ilacı kullanılarak tomografi filmi çekildiğine dair bir bilginin olmaması, Özel Siirt Hastanesinde zaten bu ilaçtan bulunuyor olması ve kontrastlı film çekilmesi gerektiğinde bu kontrast maddesinin (omnipaque) hastaneden temin edilmesi ve hastalara dışarıdan aldırılmaması, hastane uygulamalarına aykırı olarak omnipaque reçetelerine poliklinikte çalışan branş doktorlarının adlarının yer aldığı barkodların yapıştırılması, reçetelerde yer alan protokol kayıtlarının sahte olması, reçete eklerindeki evraklara kişilerin kilolarının rastgele yazılması, reçetelerin yetkili bir doktor tarafından usulüne uygun yazılmamış olması, hastane yetkililerinin de bu reçeteleri reddetmesi, eczane sahibi ve çalışanlarının bu reçetelerin sorunlu/sahte reçeteler olduğunu dolaylı veya dolaysız kabul etmeleri, söz konusu “omnipaque” reçetelerinin sahte olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, her ne kadar Siirt Cumhuriyet Başsavcılığınca 2016/3141 hazırlık sayılı dosyada yütülen soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verilse de bu kararın hukuk mahkemesi hakimini bağlamayacağını, sahte reçetelerde yazı, imza ve rakam örnekleri bulunan, eczacı, eczacı çalışanı, hastane çalışanı ve doktorların yazı ve imza ve rakam örneklerinin ve ifadelerinin alınması için her birinin mernis adreslerine talimat yazılması ve ifade ve imza, yazı, rakam örnekleri alındıktan sonra ise öncelikle bu imzalar ile sahte reçeteler üzerindeki yazı, rakam ve imzaların karşılaştırılarak kriminal imza raporu alınması için dosyanın ehil bir bilirkişiye verilmesi talep edilmesine rağmen, Mahkemece bu taleplerinin kabul edilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Dairemizin emsal niteliğindeki 03.12.2020 tarihli ve 2020/1136 E., 2020/7338 K., 16.11.2020 tarihli ve 2020/1336 E., 2020/6618 K. Sayılı ilamları

3. Değerlendirme

1. Dosyadaki bilgi ve belgelere, toplanan delillere göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre; davacı eczacının üçüncü kişilerin suç teşkil eden sahtecilik eylemleri ile hazırlanmış olan reçetelerin bedelini bu eylemlerden sorumlu olmayan davalı Kurumdan tahsil etmesi mümkün değildir. Bu nedenle Mahkemece; Protokolün (4.3.6) maddesi uyarınca tesis edilen reçete bedelinin tahsiline dair işlem yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.