Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4937 E. 2025/1118 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sözleşmeden ve haksız fiilden kaynaklanan tazminat isteminde zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan 765 sayılı TCK'nın 102. maddesine göre ceza davası zamanaşımı süresinin belirleneceği, zamanaşımını durduran ve kesen nedenler bakımından ise 818 sayılı TBK'nın 132 ila 137. maddelerinin uygulanacağı, bu durumda olay tarihi ile dava tarihi arasında 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/164 E., 2023/2187 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/413 E., 2021/302 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılar vekili tarafından duruşma talepli temyiz edilmesi üzerine, 05.09.2023 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacılar vekili tarafından duruşma talepli temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Davacıların dava dilekçesindeki talebi incelendiğinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik gasp nedeni ile uğradıkları maddi zararın tazmini için 5.000,00 TL, uğradıkları kazanç kaybının tazmini için de 5.000,00 TL üzerinden eldeki davayı açtıkları, dava dilekçesinde 25 araç nedeniyle uğranılan zararın yaklaşık 750.000,00 USD olduğu ve yaklaşık 500.000,00 USD tutarındaki nakit paralarının ve çeklerinin gasp edildiği, davalılar murisinin kendi üzerine iktisap ettiği taşınmazın yaklaşık değerinin ise 150.000.000,00 TL olduğunun beyan edildiği anlaşılmakla, karara karşı temyiz yolu açık olup, davacılar vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin 05.09.2023 tarihli temyiz başvurusunun reddine ilişkin ek kararı kaldırılarak, 25.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat .... ile davalılar vekili Avukat ... ve Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacı şirket ile davalıların murisi ...'in İstanbul İli ... İlçesi .... Mahallesi. ... Sokağı, 620 ada 71 parsel ve 5.573 m² yüzölçümlü taşınmazın birlikte iktisap edilmesi konusunda yaptıkları anlaşma sonucunda 1.650.000,00 USD'nin davacı şirket tarafından davalılar murisine ödendiğini, davalılar murisinin anlaşmaya aykırı olarak taşınmazı kendi ad ve hesabına iktisap ettiğini, daha sonra da taşınmazı elden çıkardığını, davacı şirketin davalılar murisinden edimini yerine getirmesini, getirmediği taktirde ödenen tutarın iadesini talep etmesi üzerine davalılar murisinin cebir ve tehdit ile davacı şirketi alacağından vazgeçirmeye çalıştığını, davacı şirketin yaklaşık olarak 750.000,00 USD zarara uğradığını, yaklaşık 500.000,00 USD tutarındaki nakit paraları ve çeklerinin gasp edildiğini, davalılar murisinin haksız eylemleri neticesinde davacıların tüm mal varlıklarını kaybettiğini, yüklü borçları nedeni ile ticari itibarlarının zedelendiğini, olaylar nedeniyle Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/80 E. (İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/116 E.) sayılı davasında davalılar murisinin yargılandığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıların uğradığı ticari itibar kaybına, baskı, tehdit ve işkenceler nedeni ile yaşadıkları korku ve eleme bağlı manevi zararlarının tazmini için her biri için ayrı ayrı 50.000,00'er TL manevi tazminatın, davacıların gasp nedeni ile uğradığı maddi zararın tazmini için 5.000,00 TL maddi tazminatın, davacıların uğradığı kazanç kaybının tazmini için ise 5.000,00 TL'nin doğduğu tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davaya konu taleplerin belirsiz alacak davasına konu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığını, zamanaşımı sürenin dolduğunu, davacıların iddialarının asılsız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; olayın meydana geldiği 12.02.1996 tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 60. maddesi gereğince zamanaşımı süresinin, zararın ve failin öğrenildiği günden itibaren 1 yıl ve olay tarihinden itibaren 10 yıl olduğu, ceza kanunları gereği olaya ilişkin ceza dava zamanaşımı süresi daha uzun ise, tazminat davasında bu sürenin uygulanması gerektiği, davalıların murisi ...'in sanık olarak yargılandığı İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/80 E. sayılı davasının, o tarihte yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (765 sayılı Kanun) 499. maddesinden açıldığı, aynı Kanun'un 102/2. maddesi gereği bu suç nedeniyle açılan davalarda asli ceza davası zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu, bu sürenin suçun işlendiği tarihte başladığı, muris ...'in savunmasının alındığı 06.05.1999 tarihinde zamanaşımı süresinin kesildiği ve yine başladığı, muris ... yönünden 15 yıllık zamanaşımı süresinin bitiş tarihinin 06.05.2011 olduğu, sanığın 19.08.1999'da vefat ettiği, Mahkemece 26.01.2012 tarihinde ölüm sebebiyle davanın düşürülmesine karar verildiği ve bu kararın 03.02.2012'de kesinleştiği, zamanaşımı süresinin Mahkemece hüküm kurulmadan önce dolduğu, düşme kararının zamanaşımını kesen sebepler arasında bulunmadığı, bu davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; haksız eylem 12.02.1996 tarihinde gerçekleşmiş olup dava tarihi olan 31.07.2018 tarihi itibariyle kanunda belirtilen 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; suça konu eylemlerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan 765 sayılı Kanun'un 499. maddesinde düzenleme bulan hürriyeti tahdit suçunun cezasının kanunda 20 yıl ağır hapis olarak, aynı Kanun'un 102. maddesine göre, 20 yıldan aşağı olmamak üzere muvakkat ağır hapis cezasını gerektirir suçlarda dava zamanaşımının 15 yıl olarak belirlendiğini, dava zamanaşımı süresinin ne kadar uzayabileceğinin de, aynı Kanun'un 104. maddesinde açıklandığını, buna göre 15 yıl olan dava zamanaşımı süresi yarı oranında uzayarak 22,5 yıl olarak uygulanacağını, ancak derece Mahkemeleri tarafından zamanaşımını kesen nedenler gözden kaçırılarak zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın ve istinaf başvurusunun reddedildiğini, ceza yargılamasında diğer sanıklar yönünden kesilen zamanaşımının dikkate alınması gerektiğini, 03.03.1997 tarihinde diğer sanıklar hakkında tutuklama yapıldığını, 765 sayılı Kanun'un 104 ve 106. maddeleri uyarınca bu tarihte davalılar murisi ... de dahil olmak üzere tüm sanıklar bakımından zamanaşımı süresinin kesildiğini, böylece 03.03.1997 tarihinde zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başladığını, bilahare bir kısım sanıklar hakkında verilen 26.01.2012 tarihli mahkumiyet hükmü ile birlikte de sanık ... ve dolayısıyla mirasçısı olan davalılar bakımından da zamanaşımı süresinin yeniden kesildiğini, bu durumda İlk Derece Mahkemesinin haksız fiil tarihini 12.02.1996 olarak belirlediği de göz önüne alındığında, 22,5 yıllık zamanaşımı süresinin 12.08.2018 tarihinde dolacağını ve davanın zamanaşımı süresi içinde ikame edilmiş olduğunu, davalılar murisi ...’in ceza yargılaması esnasında vefat etmiş olmasının uygulanacak zamanaşımı süresine etkili olmadığını, aşamada zamanaşımı def'inin reddinden sonra davanın bu sebeple reddolunamayacağını, sunulan uzman görüşü hakkında değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olmasının usulen hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, sözleşmeden ve haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye, uygulanması söz konusu olan ceza davası zamanaşımı süresinin fiilin gerçekleştiği tarihe göre 765 sayılı Kanun'un 102. maddesine göre belirlenecek olmasına, Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2011 tarihli ve 2011/4-640 E., 2012/89 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere zamanaşımını durduran ve kesen nedenler yönünden ise aynı Kanun'un 104 ila 107. maddelerinin değil, 818 sayılı Kanun'un 132 ila 137. maddelerinin uygulama alanı bulmasına, bu itibarla olay tarihi olarak tespit edilen 12.02.1996 tarihi ile dava tarihi arasında 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunun anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin 05.09.2023 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.