Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4936 E. 2025/535 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin, davacı kuruma 3093 sayılı Kanun uyarınca ödemesi gereken TRT payının miktarı, zaman aşımına uğrayıp uğramadığı ve icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Uyuşmazlığa konu TRT payının 3093 sayılı Kanun kapsamında genel bir alacak niteliğinde olduğu, bu nedenle on yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve alacağın miktarının yargılama aşamasında belirlenmesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2367 E., 2023/986 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/461 E., 2022/734 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.01.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; 2007 Ocak- 2008 Temmuz tarihleri arasında 3093 sayılı ... Gelirleri Kanunu (3093 sayılı Kanun) gereğince tahakkuk eden ve davalı tarafından ödenmeyen 545.192,38 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının anılan takibe herhangi bir borcu olmadığı gerekçesi ile itiraz ettiğini, süresinde yapılan itiraz nedeni ile icra takibinin durdurulduğunu belirterek; davanın kabulü ile borçlunun itirazının iptaline, takibin toplam 545.192,38 TL üzerinden asıl alacak yönünden takipte talep edilen faiz tür ve oranlarında faiz işletilerek devamına, haksız itiraz eden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; alacağın zaman aşımına uğradığını, dava konusu edilen TRT payının bir amme alacağı olduğunu, davacı Kurum tarafından ikame edilen başka davada alacağın amme alacağı niteliğinde olduğuna ve zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğuna hükmedildiğini, davacı Kurum tarafından TRT payının hesaplanmasına esas olan matraha dahil edilmeye çalışılan iletim ve dağıtım bedelleri gibi bedellerin enerji bedeli olmadığını, müvekkilinin sadece tahsiline aracı olduğu bedeller olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığa konu alacağın doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 3093 sayılı Kanun'un 4/c maddesi hükmü gözetildiğinde sistem kullanım bedelinin de TRT payı matrahı içerisinde yer aldığı, benimsenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 197.154,28 TL asıl alacak ve 348.038,07 TL işlemiş faiz talebinde haklı olduğu, davacı şirketin alacağının varlığı ve miktarı ancak yargılama sonucunda belirlenmesi nedeniyle likit olmadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalının takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, yasal koşulları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, alacak yargılama sonucu belli olup likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddinin doğru olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, taraf vekilleri temyiz yoluna başvurmuştur.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; icra inkar tazminatının tüm koşulları oluştuğu halde bu istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili; asıl alacak niteliğindeki TRT payının amme alacağı olduğunu, bu nitelikteki bir alacağın genel hükümler çerçevesinde değerlendirilemeyeceği gibi genel zamanaşımı süresine tabi tutulamayacağını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRT payının hesaplanması bakımından matraha dahil edilen kalemlerin hatalı olduğunu, mevzuat kapsamında sistem katılım payı şeklinde bir kavram ya da düzenlemenin olmadığını, TRT payının hesaplanmasına esas matraha sistem kullanım bedelleri, reaktif enerji bedeli, enerji fonu bedeli ve belediye tüketim vergisi de dahil enerji bedeli dışında kalan birtakım bedellerin eklenmemesi gerekirken bilirkişi raporunda bunun aksine değerlendirme yapıldığını, bunun neticesinde davacı kuruma ödenmesi gereken TRT payı tutarı, olması gerekenin üzerinde hesaplandığını, TRT payı matrahına dahil edildiği değerlendirilen bu bedellerin, müvekkil şirketin gelir kalemi olmadığını, şirketin sadece bu bedellerin tahsiline aracı olmakta ve tahsil ettikten sonra mevzuat uyarınca ilgili kuruma aktardığını, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde hiçbir inceleme yapılmadan, sırf davacının dava dosyasına sunduğu hesaplamalar doğrultusunda düzenlendiği anlaşılan bilirkişi raporu uyarınca hüküm tesis edildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; icra takibine konu alacak, 3093 sayılı Kanun'un 4/c ve 5/c maddeleri uyarınca davalının ödemesi gerekli katkı payına ilişkindir. Elde edilen gelirden ayrılacak pay tutarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden alacak tutarı belirgin değildir. Bu durumda, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2. Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; davacı eldeki dava ile 3093 sayılı Kanun'un 4/c ve 5/c maddeleri uyarınca Ocak 2007-Temmuz 2008 tarih aralığındaki döneme ilişkin davalının satış bedeli üzerinden kanunda yazan matrah ve nisbette TRT katılım payı hesaplanarak kuruma ödemeleri gerektiği, ancak matraha dahil olduğu halde sistem kullanım bedelinin davalı tarafından hesaplanmaması nedeniyle belirlenen alacağın gecikme zammı ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. TRT katkı payı 3093 sayılı Kanun kapsamında alınmaktadır. Söz konusu Kanun'un 4. maddesinin (c) bendinde; "Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler. Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ayrıca pay yatırmaz. " şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun'un 5'inci maddesinin (c) bendi son fıkrasında "... Ödemelerin geciktirilmesi halinde, her geçen ay ve kesri için, nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişilere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda öngörülen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Kurum alacağı 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerince takip ve tahsil olunur." şeklinde düzenleme yer almaktadır. 6183 sayılı Kanun'un 1/1. maddesinde; Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i kamu alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız eylem ve haksız iktisaptan (sebepsiz zenginleşmeden) doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetleri uygulamasından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip giderleri hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 2. maddesinde; çeşitli kanunlarda Tahsili Emval Kanunu'na göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 3. maddesinde; bu Kanundaki kamu alacağı teriminin, 1. ve 2. maddeler kapsamına giren alacakları ifade ettiği belirtilmiştir. Kanuni düzenlemeler değerlendirildiğinde; Kurumun 3093 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (c) bendi kapsamındaki katkı payına ilişkin alacağı, yine aynı Kanun'un 5/c maddesindeki özel düzenleme gereğince, sadece gecikme zammı oranının hesaplanmasına ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun hükümlerindeki orana atıfta bulunmakta, katkı payı alacağı yönünden ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerince takip ve tahsili gereken alacaklar niteliğinde genel bir alacak olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca on yıllık zaman aşımı süresi uygulanır. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince, hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, 3093 sayılı Kanun gereğince sistem kullanım bedelinin davacının dava konusu tarihler arası alacak isteminin yerinde olduğu, bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin doğru ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,

28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.