Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4962 E. 2024/2745 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tüketici kredisi borcu nedeniyle emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintinin iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, borçlunun rızası ile emekli maaşına bloke konulabileceği ve borca mahsup edilebileceği, davacının da kredi sözleşmesi ve eki taahhütname ile bu hususta açıkça muvafakat verdiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/490 E., 2023/441 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2019/479 E., 2020/717 K.

Taraflar arasındaki maaş hesabına konulan blokenin kaldırılması ve kesintinin iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının davalı Bankadan 65.000,00 TL tüketici kredisi kullandığını, kredinin 2. taksitinin ödenmemesi üzerine kredi taksitlerinin davacının rızası dışında emekli maaşından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edildiğini, 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesi gereğince maaşından belirtilen haller dışında kesinti yapılamayacağını ve tüketici mevzuatı uyarınca tüketici aleyhine haksız şart düzenlenemeyeceğini ileri sürerek maaş hesabına davalı Banka tarafından konulan blokenin kaldırılmasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı Banka tarafından yapılan 7.309,44 TL kesintinin faiziyle birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının emekli maaşına bloke konulmadığını, kredi taksitlerini ödememesi üzerine müvekkili Banka tarafından, sözleşme ve kanun hükümlerden kaynaklanan takas-mahsup ve hapis hakkının kullanılarak, davacının mevduat hesabından kredi taksitlerinin tahsil edildiğini, davacının müvekkili Banka lehine muvafakatname, taahhütname, virman, takas ve mahsup talimatı imzaladığını ve Bankaya olan borcunu ödemekten kaçınmak niyetiyle iş bu davayı açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 5838 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi ile değişik 5510 sayılı SGK’nın 93/1 inci maddesinde; "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği..." düzenlemesine yer verildiği, 510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, 4721 sayılı TMK 2 nci maddesindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından 27.03.2019 ve 04.03.2019 tarihli taahhütname belgelerinin imzalandığı ve maaş kesintisine muvafakat verdiği ve belgenin imzalanmasında yanıltıldığı iddiasını ispatlayamadığı, bu konuda delil ve belge ibraz edilmediği, tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmün dürüstlük ve ahde vefa ilkeleri gereğince haksız şart olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davacının halihazırda emekli maaşına bloke konulması nedeni ile maaşını başka bir Banka veya Kuruma da taşıyamadığını, Mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, 5510 sayılı Kanun gereğince emekli maaşından belirlenen haller dışında kesinti yapılamayacağını, Banka tarafından tek taraflı olarak düzenlenen müzakere edilmeden imzalatılan maktu belgelerin haksız şart niteliğinde olduğunu, müvekkiline içeriğini müzakere etme imkanı verilmediğini, davalı Banka tarafından emekli maaşının kendi bankalarına getirilmesi kaydı ile kredi verildiğini, bu durumun haksız şart olduğunu, İİK’nın 82 ve 83 üncü maddelerinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların geçersiz olduğunu, blokenin kaldırılarak kesinti yapılan paraların tespiti ile iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/13-1980 E., 2021/829 K. 24.06.2021 tarihli ilamında da içtihat edildiği üzere, 2004 sayılı İİK’nın 83/a maddesi gereğince, haczedilmezlikten önceden feragatin geçersiz olduğu, henüz hakkında herhangi bir icra takibi başlatılmadan, maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacı iradesinin açıkça ortaya konulduğundan da bahsedilemeyeceğinden, kredinin alınması sırasında takas ve mahsup yönünde verilen muvafakatın geçerli sayılamayacağı gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulü ile davacının emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılmasına; 5.853,76 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacı tarafından imzalanan 27.02.2019 tarihli kredi sözleşmesi, eki muvakatname ve 04.03.2019 tarihli muvafakatname, taahhütname, talimat içerikli belge ile borcun ödenmemesi halinde mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup, takas yetkisi verildiğini, muvafakatnamenin haksız şart olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının dava dilekçesinde de belirttiği gibi kredi taksitlerini ödemediğini, davacının mevduat hesabındaki tutarın kredi borcuna mahsup edildiğini, hesap üzerine bloke konulmadığını kredi taksit ödemelerinin kesildiğini ileri sürerek; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C.Bölge Adliye Mahkemesince verilen Ek Karar, Ek Kararın Temyizi ve Temyiz Sebepleri

1. Bölge Adliye Mahkemesince; temyiz edilen karar miktar itibariyle kesin olduğundan, davalı vekilinin temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2023 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Davalı vekili, kararda hukuka aykırı fahiş hata olması nedeniyle kararın kesin olmadığını temyizen incelenmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz başvurusunun esastan incelenmesini talep etmiştir.

D. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle davacının maaşından yapılan kesintinin iadesi ve maaş hesabındaki blokenin kaldırılması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesi,

2. 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesine değişiklik getiren ve 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32/2-b maddesi,

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi,

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 31.01.2024 tarihli ve 2023/3-52 E., 2024/29 K. sayılı kararı ile Dairemizin 09.02.2022 tarihli ve 2021/9173 E., 2022/769 K. sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Davalı tarafın ek karara yönelik temyiz itirazının incelenmesinde; davacı yan, davalı Bankadan kullanılan tüketici kredisi nedeniyle emekli maaşına konulan blokenin kaldırılmasına ilişkin muazaranın giderilmesi yanında kesintinin iadesini telep ettiğinden, miktar yönünden temyiz sınırına bakılamayacaktır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararı, kesin nitelikte olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince verilen davalı tarafın temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin 10.07.2023 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilerek, temyiz itirazının incelenmesine geçilmiştir.

2. 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesinde; “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, Sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.

3. 2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesindeki 82 ve 83 üncü maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'nun 93 üncü inci maddesinin birinci fıkrasında; "... bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepleri, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

4. Bu hükmün 2004 sayılı Kanun'un 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

5. Somut olaya gelince; davacının, 27.02.2019 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi ile emekli maaşı dahil, tüm hak ve alacakları üzerinde Bankanın rehin ve mahsup hakkı olduğunu, Bankanın tahsil ve ahzu kabza yetkili olduğunu kabul ettiği; yine sözleşmenin eki niteliğindeki taahhütnamede “....’den kullanacağım kredi hizmetlerine ilişkin olarak Sosyal Güvenlik Kurumundan olan alacaklarımı, şube nezdindeki hesabım aracılığı ile tahsil edeceğimi; Sosyal Güvenlik Kurumundan ve şubedeki söz konusu hesabımdan olan alacaklarımı, üçüncü kişilere devir ve temlik etmeyeceğimi; Sosyal Güvenlik Kurumundan olan alacaklarımı, şubeden kullanmış olduğum kredi hizmetleri nedeniyle borçlarıma karşılık rehnettiğimi, iş bu kapsamda kullanmış olduğum krediye ilişkin olarak doğmuş ve doğacak olan Denizbank alacaklarının, şube nezdindeki hesaplarımdan herhangi bir talimata gerek olmaksızın, faiz ve masrafları ile birlikte takas mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye yetkili olduğunu gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ederim" şeklinde muvafakat ve taahütte bulunduğu anlaşılmaktadır.

6. Davacı, yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler yürürlükte iken kredi sözleşmesini imzalamıştır. Taraflarca imzalanan sözleşme ve taahhütnameler ile davacının, borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup ve takas etme yetkisini davalı Bankaya verdiği, kredi geri ödemelerinin maaş hesabından yapılmasına muvafakat ettiği açıktır. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde, sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerinin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilmediği söylenemez. Bankanın sözleşme hükümlerine göre yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerekir. Kaldı ki davacı, taksitlerin bir kısmını da maaşından ödemiştir. Bu taksitlerin ödenmesine ihtirazî kayıt koymaksızın kesintiye muvafakat edip, borç ödendikten sonra ödenen kredi bedellerinin iadesini doğuracak şekilde bir hakkın kullanılması iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.

7. Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince davanın reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya, Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına uygun olup, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2023 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA,

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.