"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacılar vekili; müvekkillerinin davalıların avukatları olarak aralarında imzaladıkları ücret sözleşmesi gereği davaları takip edip ve işlemler yaptıklarını ancak sözleşmede belirtilen tarihte davalıların borçlarını ödemediklerini ileri sürerek ... 30. İcra Müdürlüğünün 2002/13227 ve 2002/13228 sayılı dosyaları ile başlattıkları icra takibine vaki itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
2. Birleşen davada davacılar vekili; müvekkillerinin davalıların avukatları olarak aralarında imzaladıkları ücret sözleşmesi gereği davaları takip edip ve işlemler yaptıklarını ancak sözleşmede belirtilen tarihte davalıların borçlarını ödemediklerini ileri sürerek ... 30. İcra Müdürlüğünün 2002/13226 dosyası ile başlattıkları icra takibine vaki itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiş, 07.04.2017 havale tarihli dilekçeyle, birleşen dosyadaki taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalılar vekili; 2.000,00 USD'nin 10.01.2002, 12.500 USD'nin 15.02.2002 tarihinde ödenmesinin ve diğer ücretlerin ise belirtildiği yerdeki koşullara göre ödeneceğinin kabul edildiğini, ... konusunun 12 madde olarak belirlendiğini, toplam ücretin 21.000,00 USD olduğunu, sözleşmede belirtilen işlere hiç başlanmadığı veya sonuçlandırılmadığını, sözleşmede olmadığı halde KDV de istenildiğini, davacıların görevlerini kötüye kullandığını, davacıların bilgi vermeleri için gönderilen ihtardan sonra azledilmedikleri halde davalardan çekildiklerini, vekalet ücretine hak kazanamayacaklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Birleşen davada davalılar vekili; davacılardan vekaleti üstlenmiş oldukları vekalet tarihinden itibaren defalarca dava dosyaları ve durumları ile ilgili yazılı rapor istenmesine rağmen müvekkillerine hiçbir zaman yazılı rapor verilmediğini, sözlü olarak açıklama yapmaktan da hep imtina ettiklerini, davacıların masraflar karşılığı ... olduğu 1.000,00 USD, 500,00 TL ve Ağustos ayı içerisinde yaptığı 2.000,00 TL'lik ödemelerin harcama karşılıklarının listesini sunmadıklarını, ayrıca 2.000,00 TL'lik ödemenin makbuzunu da hala vermediklerini, davacıların azledilmediğini görevlerini yapabilmelerine bir engel koyulmadan sadece bilgilenmeye yönelik koordinasyon amaçlı talepleri olduğunu belirterek davanın reddini ve davacılar aleyhine %40 oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.2006 tarihli ve 2004/478 E., 2006/364 K. sayılı ilamıyla; avukatlık ücret sözleşmesine göre hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak davacıların ... 30. İcra Müdürlüğünün 2002/13227 takip sayılı dosyasından dolayı itirazının iptali talebinin reddine, aynı İcra Müdürlüğünün 2002/13228 takip sayılı dava dosyasında asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulü ile, 31.717,15 YTL için itirazın iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına, fazla istemin reddine, takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden yasal faiz işletilmesine, davacıların icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.03.2010 tarihli ve 2009/11627 E., 2010/4019 K. sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği belirtilerek, davalıların 30.09.2002 tarihli ihtarları ile davacıların Mahkemece, davalıların savunmaları üzerinde durulmadığı ve azlin haklı olup olmadığı ile ilgili bir araştırma yapılmadığı, yine davalılar tarafından aynı avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklandığı ileri sürülen ... 30. İcra Müdürlüğünün 2002/13226 sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali için açılan dava dosyasının (... Barosu Hakem Kurulunun 25.03.2004 tarihli ve 2002/223 E., 2004/79 K. sayılı dosyası) dosya arasına alınması, aynı avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanıyor ve derdest bir yargılama var ise eldeki dava ile birleştirilmesi, sözleşme kapsamında bulunan tüm takip ve dava dosyalarının getirtilerek davacıların üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmedikleri ve davalıların azilde haklı olup olmadıkları konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan denetime elverişli, açıklayıcı rapor alınması ve hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2017 tarihli ve 2011/13 E., 2017/493 K. sayılı kararıyla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, bozma ilamı ve denetime elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı avukatların davalılar adına sözleşme gereğince takip ettikleri işlerin bir kısmında Avukatlık Kanunu'nun 34 üncü maddesinde belirtilen nitelikte özen yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmedikleri ve bu nedenle yapılan azlin haklı olduğu anlaşılmış olup davacıların ... 30. İcra Müdürlüğünün 2012/13228 sayılı takip dosyası nedeniyle alacaklarının bulunmadığı anlaşılmakla birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/23 E. sayılı dosyasındaki talep yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacının ... 30. İcra Müdürlüğünün 2002/13227 E. ve 2002/13228 E. sayılı dosyalarına yapılan itirazın iptaline yönelik açmış olduğu davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.09.2018 tarihli ve 2018/3370 E., 2018/8491 K. sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği belirtilerek, bozmaya uyularak bilirkişi kök ve ek raporlarının alındığı, Mahkemece, bilirkişi raporunda belirtilen hususlar ve özellikle ihtarnamenin tebliğ tarihine göre azlin haklı olup olmayacağına ilişkin işleri takip etme imkanı kalmadığından, bu ihtarın azil niteliği taşıdığı, vardığı farklı sonuçlar bakımından bir değerlendirme yapılmadığı gibi davacı avukatların duruşmaya girmemelerinin özen yükümlülüğünün ihlali ve dolasıyla haklı azil nedeni teşkil edip etmeyeceği hususunun üzerinde de durulmadığı, buna göre Mahkemece, bozma ilamında da belirtildiği üzere tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davacıların üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmedikleri ve davalıların azilde haklı olup olmadıkları konusunda gerek görülmesi halinde uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar davacılar yararına bozulmuştur.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.04.2021 tarihli ve 2020/423 E., 2021/274 K. sayılı kararıyla; dosya kapsamı, mevcut delil durumu, bozma ilamı ve denetime elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı avukatların davalılar adına sözleşme gereğince takip ettikleri işlerin bir kısmında Avukatlık Kanunu'nun 34 üncü maddesinde belirtilen nitelikte özen yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmedikleri ve bu nedenle yapılan azlin haklı olduğu anlaşılmakla asıl davanın reddine, birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/23 E. sayılı dosyasındaki talep yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalıların kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 28.06.2022 tarihli ve 2022/1687 E., 2022/6240 K. sayılı ilamıyla; davalıların tüm, davacıların sair temyiz itirazlarının reddinin gerektiği belirtilerek, somut olayda; Mahkemece, davacı avukatların özen borcunu gereği yerine getirmediği, azlin haklı olduğu yönündeki kabulünde bir usulsüzlüğün bulunmadığı, bu durumda, davacıların, davalılar adına takip ettiği ve azil tarihinden önce tamamlanan işler nedeniyle vekalet ücretine hak kazanabileceği gözetilerek, tamamlanmış işler bakımından vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davanın tümden reddine karar verilmiş olmasının doğru görülmediği belirtilerek, karar bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece alınan 15.03.2021 havale tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli bulunduğu, bilirkişi raporuna göre davacıların taraflar arasındaki vekalet ilişkisi nedeniyle davalılardan 945,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ise de dosya arasında yer alan ve davalı tarafça avukatlık ücret sözleşmesine istinaden yapıldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan 10.01.2002 tarihli ödeme makbuzuna göre davalıların 10.01.2002 tarihinde davacılara 2.000,00 USD ödeme yaptığı, bu ödemeyle birlikte davacıların talep edebileceği bakiye vekalet ücreti alacağının bulunmadığı kanaatine varıldığı, davacılar vekilinin 07.04.2017 havale tarihli dilekçesi ile birleşen dosya yönünden davadan feragat ettiği anlaşıldığından asıl dosya yönünden: açılan davanın reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine, birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/23 E. sayılı dosyası yönünden: açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılmadığını, müvekkillerinin alacakları ile ilgili hüküm kurmaya ve denetime elverişli hesap bilirkişisinden rapor alınması talep edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporu alınmaksızın hüküm kurulduğunu, 2.000,00 USD ödeme yapıldığı gerekçesiyle müvekkillerin davalılardan alacaklı olmadığına karar verildiğini, tamamlanıp biten işler ilgili müvekkillerinin hak etmiş olduğu ücret alacağının yargılama süresince kesin ve net bir biçimde hesaplanmadığını, kaldı ki alınan 2.000,00 USD'nin avans olarak mı ücret olarak mı alındığının da belli olmadığını, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda sözleşmenin geçersiz olmasına bağlı olarak farklı alacak hesabı yapılmakla taraflar arasında sözleşmenin geçersizliği ile ilgili bir ihtilafın söz konusu olmadığını, ... 8. Noterliğinin 30.09.2002 tarih ve 30287 ve 30278 yevmiye numaralı ihtarnamelerin müvekkillerine tebliğ edildiği tarihe göre neticenin değişeceğinin bildirildiğini, bozma kararında ve Mahkeme ilamında azlin haklı olduğu yönündeki kabule katılmadıklarını, neticelendirilmiş işler bakımından azil haklı bile olsa müvekkillerin ücrete hak kazanacağını, sözleşmenin geçersizliğinin kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm tesis edilmiş olmasının doğru olmadığını, uzun süre devam eden yargılama sebebiyle müvekkillerin dava konusu yapmış olduğu ücret alacaklarının enflasyon karşısında eridiğini, müvekkillerin makul sürede yargılanma haklarının da ihlal edildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili; kararın kötüniyet tazminatı eklenerek düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava; haksız azil nedeniyle vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatılan icra takiplerine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Vekilin borçları" başlık "Talimata uygun ifa" alt başlıklı 505 inci maddesi.
3. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34 ve 174 üncü maddesi.
4. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun "itirazın iptali" başlıklı 67 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar.
2. Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.
3. Avukatlık Kanunu'nun "Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi" başlıklı 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." hükmü mevcuttur. Bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
4. Davaya konu edilen icra takiplerinin tarihleri itibariyle yürürlükte olan 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun "itirazın iptali" başlıklı 67 nci maddesinin ikinci fıkrasında; itirazın iptali davasında takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, reddedilen meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkum edileceği belirtilmiştir.
5. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı ve özellikle davacılar vekili, azil tarihi itibariyle kesinleşen dava ve takiplerden dolayı kendisine vekalet ücreti verilmesinin gerektiği gerekçesiyle temyiz isteminde bulunmuş ise de; Mahkemece belirtilen gerekçelerle ve Dairemizin bozma ilamında da sabit olduğu üzere davacıların davalı tarafça azlinin haklı olduğu, davacı/birleşen davacı avukatın imzasına haiz 10.01.2002 tarihli para makbuzunda davalı/birleşen davalı ... tarafından vekalet ücreti sözleşmesine istinaden 2.000,00 USD ödeme yapıldığının görüldüğü, azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işler yönünden davalılar tarafından ödeme yapıldığından herhangi bir vekalet ücretine hükmedilemeyeceği, davacılar/birleşen davacılar yönünden icra takibi yapmakta kötü niyetli olduklarının ispatlanamadığı, dolayısıyla kötü niyet tazminat koşullarının oluşmadığının anlaşılmış olmasına göre asıl davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.