Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5102 E. 2024/4216 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile alacak, tazminat ve cezai şart taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususlara uygun karar verdiği, hükme esas alınan tasfiye raporunun dosya kapsamına uygun olduğu ve yabancı para alacağına ilişkin vekalet ücretinin tespitinde hüküm altına alınan veya reddedilen yabancı paranın dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığının dikkate alınması gerektiği gözetilerek, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesine ilişkin kısım düzeltilmek suretiyle mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/177 E., 2022/890 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile alacak ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl davada davacı birleşen davada davalılar vekili ile asıl davada davalı birleşen davada davacı tarafından duruşma talepli temyiz edilmekle; Mahkemece 26.05.2023 tarihli ek karar ile asıl davada davacı birleşen davada davalılar vekilinin birleşen dosyaya yönelik temyiz dilekçesinin, tebliğe rağmen harç ikmal edilmediğinden, reddine karar verilmiş, ek karar asıl davada davacı birleşen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen asıl davada davacı birleşen davada davalılar vekili Avukat ... ve Avukat ... ile asıl davada davalı birleşen davada davacı asıl ... ve vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı vekili; taraflar arasında 01.10.2007 tarihli adi yazılı sözleşme ile Adi Ortaklık Sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre kâr ve zarar oranının yarı yarıya olacağını, bu durumun sözleşmenin 4. maddesinde "ortaklık merkezindeki işyerinin kurulması, temini, kalıp temini, elektrik vs. masrafları, işçilik masrafları, makine ve teçhizat alımı konusunda yapılacak masraflar, taraflar arasında yarı yarıya olacaktır." şeklinde ifade edildiğini, 5 yıllık ortaklık süresi öngörüldüğünü, sözleşmenin (9.) maddesinde de akde aykırı davranan tarafın diğer tarafa 500.000,00 USD cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, ortaklığın faaliyete geçtiğini ancak davalı tarafın sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ortaklığın haksız feshine sebep olduğunu, davalının kalıpları da ortaklık sona ermeden geri aldığını, bu nedenle de kusurlu olduğunu ileri sürerek; adi ortaklık namına bugüne kadar yapılan masraflardan davalının payına düşen kısmın tespiti ile davacıya ödenmesine, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle cezai şart olarak 500.000,00 USD'nin tahsiline, ortaklığın feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleşen davada davacı vekili; davalının (asıl dava davacısının) kusuru ile sözleşmenin sona erdiğini ileri sürerek; adi ortaklığın feshine, sözleşmede öngörülen cezai şartın (500.000,00 USD'nin) ödenmesine, ...'e yapılan iş karşılığı olan para davalının hesabına yatırıldığından 674.230,00 TL'nin faiziyle tahsiline, kâr payı olarak 54.386,00 TL'nin yasal faiziyle tahsiline, diğer alacaklarla ilgili şimdilik 10.000,00 TL'nin ödenmesine, davalının haksız rekabetinin önlenmesine, işyerinde kalan hammadde miktarının ve malzemelerin hesaplanarak bedelinin tahsiline veya aynen iadesine, manevi tazminat olarak 100.000,00 TL'nin ödenmesine, toplam 1.571.616 ,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı vekili; adi ortaklık sözleşmesinin sadece "Baskı Enjeksiyon" işi için yapıldığını, ... marka dolapların üretimi, satışı ya da kalıplarını, hiçbir ticari sırrını kapsamadığını, davacının dilekçesinde kalıpları ortaklık payı olarak göstermeye çalıştığını, bu hususu kabul etmediklerini, ortaklığın tasfiyesi için İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtıklarını savunarak, davanın bu dava ile birleştirilmesine karar verilmesini ve haksız açılan davanın reddini istemiştir.

2. Birleşen davada davalı vekili; davacının sözleşmeyle ilgili hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sadece kalıp temin ettiğini, bunun dışındaki tüm giderler müvekkilinin ticari defterlerinde mevcut olup, davalı tarafından karşılandığını, davacının ortaklık tarafından üretilen malları da kendi namına sattığını, davacının iddialarının yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 07.11.2013 tarihli ve 2009/412 E., 2013/269 K. sayılı kararla; birleşen davada davalı ...'ın kendi adına değil diğer davalı şirketi temsilen ortaklık sözleşmesini imzaladığı, dava tarihi itibariyle adi ortaklığın tasfiyeye konu olabilecek herhangi bir öz varlığının ve kaynağının bulunmadığı, bu nedenle fesih konusunda da bir karar vermeye yer bulunmadığı, tasfiye koşullarının oluşmadığı, her iki taraf da şirketin feshinde eşit kusurlu olduklarından cezai şart isteyemeyecekleri, davalının haksız rekabete ilişkin isteminde; davalı birleşen davacının isteği üzerine ... marka dolapların davacı tarafından dava dışı ...'e satışının yapıldığı, bu nedenle haksız rekabet oluşturacak bir eylem bulunmadığından manevi tazminat talebi için de yasal şartlar gerçekleşmediği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 10.06.2014 tarihli ve 2014/6215 E., 2014/9235 K. sayılı ilamıyla; "...Taraflar arasında; 01.10.2007 tarihli imzalanan sözleşme ile bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmeye göre, kâr ve zarar oranının yarı yarıya olacağı ve 5 yıllık ortaklık süresi öngörüldüğü hususunda da bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalının savunmasında ifade ettiği gibi, sözleşmenin konusunun sadece "Baskı Enjeksiyon" işi olup, olmadığı; davalının, bununla ilgili kendisine ait kalıpları, ortaklık sermayesi olarak koyup koymadığı ve bu kalıplarla davacı şirkete ait firmada üretilen dolapların satışının yapılıp yapılamayacağı; bunun haksız rekabete yol açıp açmayacağı ve ...'e satıştan elde edilen paranın ortaklığa ait olup olmadığı; ortaklığın hangi ortağın kusuru sonucu sonlandırıldığı, dolayısıyla cezai şart alacağının doğup doğmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.

Tarafların tüm bu uyuşmazlık noktalarındaki taleplerinin, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi kapsamında bulunduğu kabul edilmeli ve uyuşmazlık; bu çerçevede ele alınıp değerlendirilmelidir.

Toplanan tüm bilgi ve belgelere, iddia ve savunmaya, alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasındaki kurulan adi ortaklığın eylemli olarak sona erdiği anlaşılmakta olup, bu husus Mahkemenin de kabulündedir.

(...)Bütün bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakıldığında; Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin bulunduğu kabul edilerek; toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin; davalı ...'ın, ortaklık faaliyetlerinin yürütülmesi ve işleyişindeki ana unsurlardan olan kalıpları, sözleşmede öngörülen süre sona ermeden alıp götürmesi ve geri getirmemesi nedeniyle, ağır kusuru sonucu, fiilen sona erdiğinin kabulü ile; bu hususun, davacı şirket yararına, sözleşmede öngörülen cezai şart alacağını da oluşturduğu gözetilip tasfiye işleminde değerlendirilmesi, uyuşmazlığın; yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması gerekmektedir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci (Birleşen Davaya İlişkin) Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece 21.03.2017 tarihli ve 2015/512 E., 2017/174 K. sayılı kararla; 07.02.2017 tarihli oturumda tarafların bilgisine başvurulduğu, davacı şirket merkezinde varlığı tespit edilen 1.067.120,72 TL tutarındaki ekipmanların davacı şirkete ait olduğunun, adi ortaklığın yürütülebilmesi için tahsis edildiğinin, adi ortaklığa ait olmadığının belirtildiği, bu ekipmanların adi ortaklığa ait olduğu konusunda davalı birleşen davacının da bir iddiasının söz konusu olmadığı, ... dolapların ve davalı birleşen davacı ... tarafından getirilen kalıpların adi ortaklığa ait olduğunun kanıtlanamadığı, bu nedenle dolap satışından elde edilen gelirin yarısının ödenmesine ilişkin birleşen davacı isteminin de yerinde görülmediği, baskı enjeksiyon işinden dolayı adi ortaklığın kurulduğu belirtilmiş ise de bu işten dolayı bir gelir elde edildiğinin kanıtlanamadığı, bu nedenle bu gelirin paylaşılmasına ilişkin birleşen davacı isteminin de dayanaksız kaldığı, kalıpların adi ortaklığa ait olmayıp Memet'e ait olduğunun taraflarca 07.02.2017 tarihli oturumda açıklandığı, saptanan bu durum karşısında taraflarca oluşturulan adi ortaklığın bir mal varlığının veya yapılan işten dolayı bir gelirinin bulunmadığı, tasfiye edilecek bir durumun söz konusu olmadığı, taraflar arasındaki adi ortaklığın uyulan bozma ilamında da belirtildiği gibi, davalı birleşen davacının kalıpları götürmesi nedeniyle kusurlu davranışı sonucunda eylemli olarak sona erdiği, birleşen davacının bu nedenle ağır kusurlu olduğu, ceza koşulu isteminin de yerinde olmadığı, diğer taleplerinin ve koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin de reddi gerektiğinden bahisle; asıl dava takip edilmediğinden yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına, yasal süresi içerisinde asıl davanın yenilenmesi halinde bu davadan tefriki ile yeniden esasa kaydının yapılmasına ve yargılamasına devam olunmasına, birleşen dosyada; taraflar arasındaki adi ortaklığın, davalı birleşen davacının kusuru ile eylemli olarak sona erdiğinin tespitine, ortaklığa ait bir mal varlığı bulunmadığından fesih ve tasfiyeye gerek bulunmadığına, birleşen davacı vekilinin maddi ve manevi tazminat talebi ile dava dilekçesinde yer alan diğer talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 19.03.2019 tarihli ve 2017/15975 E., 2019/2294 K. sayılı ilamıyla; "(...) Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; ... Dolap satımı hususunda; davacı ...'in 03.05.2012 tarihli dilekçe ekinde sunduğu tabloya göre ... A.Ş.ye satılan dolaplara ilişkin ... tarafından ödenen bedelin KDV hariç 1.140.160,00TL olduğu, ... A.Ş.nin ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde ... Plastikten 2008 yılı içerisinde ... dolap alımının yapıldığı ve bedelinin KDV hariç 1.139.475,00 TL olduğunun anlaşıldığı, söz konusu satışların adi ortaklığın malvarlığı değerinin bulunması için söz konusu satımlar için yapılan giderlerin hesaplanması gerektiği tespit edilmiştir.

Taraflar arasında yapılan 01.10.2007 tarihli ortaklık sözleşmesinin ikinci maddesinde ortaklığın ticari meşgalesi plastik imalatı olarak belirlenmiştir. Dosya içerisinde bulunan ... A.Ş.nin yazısında; 2008 yılındaki 10.152 adet kısa ve 10.000 adet uzun dolap anlaşmasının ... marka dolaplar için ... Plastik firması ile yapıldığını, öngörüşmelerin ... ile yapıldığını ancak ürünlerle alakalı sözleşme imzalanma aşamasında ... Plastik firması yetkilileri ile görüşüldüğü, sözleşmenin bu firma ile imzalandığını, ödeme, fatura ve iade gibi diğer işlemlerin ... Plastik ile yapıldığı belirtilmiştir.

Tüm dosya kapsamından, ... A.Ş'ye yapılan ... Dolap satışlarının adi ortaklık adına yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, söz konusu satışların adi ortaklığın malvarlığı olduğu kabul edilmeli, tasfiyeye esas alınması ve bozma ilamında belirtilen sıra ve yöntem izlenerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu ortaklığa ait bir mal varlığı bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Üçüncü (Asıl Davaya İlişkin) Bozma Kararı

Asıl davanın tefriki sonrasında yenilenenen işbu dava hakkında Mahkemenin 2017/317 E., 2017/792 K. sayılı kararıyla; davacı şirket merkezinde bulunan 1.067.120,72 TL tutarındaki makine ekipmanlarının adi ortaklığın malvarlığı olmayıp davacıya ait olduğu ve ortaklığın yürütülmesine tahsis edildiği, davacı tarafından dava dışı ... A.Ş.ye satışı yapılan ve KDV hariç 1.139.475,00 TL tutarındaki ... dolapların adi ortaklığa ait olduğunun kanıtlanamadığı, taraflar arasındaki bu konuya ilişkin uyuşmazlığın giderilemediği, davalı ... tarafından getirilen kalıpların da adi ortaklığa ait olduğunun kanıtlanamadığı, adi ortaklığın, "Baskı Enjeksiyon" işini gerçekleştirmek amacı ile kurulduğu belirtilmiş ise de; bu işten dolayı taraflarca paylaşılması gereken bir gelir elde edildiğinin kanıtlanamadığı, taraflarca oluşturulan adi ortaklığın, tasfiyesini gerektirecek bir mal varlığının ve gelirinin bulunmadığı, davalı ...'in ortaklık faaliyetlerinin yürütülmesi ve işleyişindeki ana unsurlardan olan kalıpları, sözleşme de öngörülen süre sona ermeden alıp götürmesi ve geri getirmemesi nedeniyle, ağır kusuru sonucu ortaklığın fiilen sona erdiği kabul edildiğinden, bu durumda davacı şirket yararına sözleşmede öngörülen ceza koşulu alacağının oluştuğu, davalı ...'in tacir olmadığı, belirlenen sosyal ve ekonomik durumuna göre kararlaştırılan ceza koşuluna hükmedilmesi halinde ekonomik yıkımına yol açacağı, indirim yapılarak takdiren 50.000,00 USD tutarındaki ceza koşulu alacağının şirket yararına davalı ...'ten tahsili gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın davalının kusuru ile sona erdiğinin ve adi ortaklığa ait mal varlığı bulunmadığından fesih ve tasfiyeye gerek bulunmadığının tespitine, adi ortaklığa ait giderler ile ilgili istemin reddine, ceza koşulu isteminin kısmen kabulüne, takdiren 50.000,00 USD ceza koşulu alacağının davacı yararına davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacı ceza koşulu isteminde haklı bulunduğu ve takdiren indirim yapılarak karar verildiğinden reddedilen ceza koşulu alacağı yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmolunmamış, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 30.04.2019 tarihli ve 2018/3461 E., 2019/3938 K. sayılı ilamıyla; taraf vekillerinin cezai şartın kısmen kabulüne yönelik sair temyiz itirazları reddedildikten sonra; "(...) Tüm dosya kapsamından, ... A.Ş.ye yapılan ... Dolap satışlarının adi ortaklık adına yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, söz konusu satışların adi ortaklığın malvarlığı olduğu kabul edilmeli, tasfiyeye esas alınması ve bozma ilamında belirtilen sıra ve yöntem izlenerek, işbu dosyanın tefrik edildiği davalı tarafça açılan dava dosyası ile birleştirilerek sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu ortaklığa ait bir mal varlığı bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. " gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Asıl davanın bozma sonrasında birleşen dava ile tekrar birleştirilmesine karar verilmiş ve Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davaya yönelik olarak taraflar arasında yapılan 01.10.2007 tarihli ortaklık sözleşmesinin ikinci maddesine göre ortaklığın ticari meşgalesinin plastik imalatı olarak belirlendiği, davalı birleşen dosya davacısı Memet tarafından getirilen kalıpların, adi ortaklığa ait olmayıp Memet'e ait olduğu, adi ortaklığın sadece "Baskı Enjeksiyon" işini gerçekleştirmek amacı ile kurulduğu belirtilmiş ise de böyle olmadığı, ancak bu işten dolayı taraflarca paylaşılması gereken bir gelir elde edildiğinin kanıtlanamadığı, davacı şirket merkezinde bulunan 1.067.120,72 TL tutarındaki makine ekipmanlarının adi ortaklığın malvarlığı olmayıp davacıya ait olduğu ve ortaklığın yürütülmesine tahsis edildiği, davacı tarafından dava dışı ... A.Ş.ye satışı yapılan ve KDV hariç 1.139.475,00 TL tutarındaki ... dolap satışlarının adi ortaklık adına yapıldığı ve söz konusu satışların adi ortaklığın malvarlığı olduğu kabul edilerek tasfiyeye esas alınması gerektiği, davalı birleşen dosya davacısı Memet'in ortaklık faaliyetlerinin yürütülmesi ve işleyişindeki ana unsurlardan olan kalıpları, sözleşmede öngörülen süre sona ermeden 21.05.2009 tarihli tutanaktan anlaşıldığı üzere alıp götürmesi ve geri getirmemesi nedeniyle ağır kusuru sonucu ortaklığın eylemli olarak sona erdiği, bu durumda davacı şirket yararına sözleşmede öngörülen ceza koşulu alacağının oluştuğu ve davacı yararına hükmedilen 50.000,00 USD cezai şart alacağının davacı yararına usuli kazanılmış hak teşkil ettiği, birleşen dosyaya yönelik olarak ise; ... dolap satımı hususunda davacı ...'in 03.05.2012 tarihli dilekçe ekinde sunduğu tabloya göre ... A.Ş.ye satılan dolaplara ilişkin ... tarafından ödenen bedelin KDV hariç 1.140.160,00TL olduğu, ... A.Ş.nin ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde ... Plastik'ten 2008 yılı içerisinde ... dolap alımının yapıldığı ve bedelinin KDV hariç 1.139.475,00 TL olduğu, ... A.Ş.ye yapılan ... dolap satışlarının adi ortaklık adına yapıldığı ve söz konusu satışların adi ortaklığın malvarlığı olduğu ve tasfiyeye esas alınması gerektiği, birleşen davada ... marka dolap üretimi için kullanılması gereken Memet'e ait ... markasına ait üretim sırları özel teçhizat ve üretim kalıplarının davacı şirket tarafından kendi nam ve hesabına satışı yapılan "Saban" marka dolap üretiminde kullanılmasının hem ortaklık sözleşmesine aykırılık hem de haksız rekabet niteliğinde olduğu ileri sürülmüş ise de; davalı birleşen davacının bilgisi ve isteği doğrultusunda ... marka dolapların davacı şirket tarafından dava dışı ... A.Ş.ye satışının yapıldığı, kalıp ve teçhizatların Saban marka üretimininde kullanıldığı hususunun ispat edilemediği, bu nedenle birleşen davalıların haksız rekabet oluşturulacak bir eylemlerinin bulunmadığı, taraflar arasındaki adi ortaklığın uyulan Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi, davalı birleşen davacının kalıpları götürmesi nedeniyle kusurlu davranışı sonucunda eylemli olarak sona erdiği, birleşen davacının bu nedenle ağır kusurlu olduğu, ceza koşulu isteminin de yerinde olmadığı, işyerinde kalan ham madde ve mazemenin varlığının kanıtlanamadığı, bu nedenle birleşen davacının ceza koşulu, haksız rekabet ve yasal koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddi gerektiği, hükme esas alınan 05.07.2022 teslim tarihli tasfiye kurulu raporu uyarınca birleşen dosya davacısına ödenecek tutarın 117.877,05 TL kâr payı alacağı olduğu gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın davalının kusuru ile eylemli olarak sona erdiğinin tespiti ile taraflar arasındaki 01.10.2007 tarihli adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, adi ortaklığa ait giderler ile ilgili istemin reddine, cezai şart alacağının kısmen kabulü ile 50.000,00 USD ceza koşulu alacağının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulü ile adi ortaklığın birleşen dosya davacısının kusuru ile eylemli olarak fesih olduğunun tespiti ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, ceza koşulu alacağı talebinin reddine, 117.877,05 TL'nin birleşen dosya davalısından alınarak birleşen dosya davacısına ödenmesine, diğer maddi tazminat istemleri ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin ilam başlığında belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı birleşen davada davalılar vekili ile asıl davada davalı birleşen davada davacı temyiz isteminde bulunmuş, Mahkemece 26.05.2023 tarihli ek karar ile asıl davada davacı birleşen davada davalılar vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin, tebliğe rağmen harç ikmal edilmediğinden, reddine karar verilmiş, ek karar da asıl davada davacı birleşen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

1. Asıl davada davacı, birleşen davada davalılar vekili; birleşen dosyada davacının reddedilen talepleri üzerinden lehlerine doğru vekalet ücretine hükmedilmediğini, cezai şart talepleri hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle kabul edildiğinden davalı lehine bir avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, nitekim bozma öncesi kararın da bu yönde olmasına rağmen bozmadan sonra bu hususun gözden kaçırıldığını, kaldı ki davalının vekilinin de bulunmadığını, ayrıca cezai şart talepleri hakkaniyet indirimi ile daha az miktarda kabul edildiğinden yargılama giderlerine de bu şekilde hükmedilmesi gerektiğini, kabul edilen 50.000,00 USD cezai şart alacağı yönünden de karar tarihinde geçerli olan döviz kuru üzerinden avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğini, hükme esas alınan tasfiye kurulu raporunun denetime elverişli olmadığı gibi birçok yönüyle de hatalı olduğunu, yapılan hesaplamaların bir varsayıma dayalı olduğunu, adi ortaklığa ilişkin masraf ve maliyetlere davalının eşit olarak katıldığı varsayımını kabul etmediklerini, sözleşmenin yapılmasından sonra davalının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, masraflara yarı yarıya katılması gerekirken bunu yapmadığını, ortaklığa konu işin yapılabilmesi için tüm masrafları bizzat karşılayanın müvekkili olduğunu, davalı taraf aleyhine 500.000,00 USD cezai şarta karar verilmesi gerekirken 50.000,00 USD cezai şarta hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davalının üretilen ürünlerden satıp davacıya ödemediği 60.000,00 TL'nin de hesap tablosunda müvekkili lehine pay edilmesi gerektiğini, ... ile yapılan ticaretin taraflar arasındaki ortaklıkla ilgisinin olmadığını, bu ticaretin adi ortaklık adına yapıldığı kabul edilecekse dahi, öncelikle ne miktar sipariş alındığı daha sonra ne miktarda ve sürede bu siparişlerin tamamlanabildiği, kalıpların alınıp götürülmesi nedeniyle ne kadar bir kazançtan mahrum olunduğu hesap edilerek bu zararın davalının hanesine yazılması gerektiğini, aksine davalı lehine 117.877,05 TL'ye hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece 04.04.2022 tarihli beyan dilekçelerindeki faiz talepleri hakkında bir karar verilmemesinin de hatalı olduğunu, ayrıca hükme esas alınan tasfiye kurulu raporunda %40 kârlılık oranı ile hesaplama yapılmış olmasının da doğru olmadığını, bu kâr oranının plastik sektörü için çok yüksek olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Asıl davada davacı, birleşen davada davalılar vekili ara kararı temyizinde; temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiğini ve harçlarının da yatırıldığını, daha sonra gönderilen harç tamamlama muhtırasında ise eksik olan harcın müvekkilinin ekonomik durumu nedeniyle yatırılamadığını, fakat daha sonra ikmal edildiğini, hak kaybı olmaması açısından daha sonra tamamlanan harç da göz önüne alındığında asıl dava temyizi ile birlikte birleşen davanın da temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini, ayrıca gönderilen harç tamamlama muhtırasının da açık olmadığını, harç daha önce yatırıldığından muhtıranın sehven gönderildiğinin düşünülmesinin de olağan olduğunu ileri sürmüştür.

3. Asıl davada davalı, birleşen davada davacı; adi ortaklığın usulüne uygun tasfiye edilmediğini, sözleşme kapsamında olmayan tarafına ait ... marka dolapların ortaklık malı gibi tasfiye edilmesinin hatalı olduğunu, tarafına ait kalıpların da ortaklık sermayesi olarak kabulünün mülkiyet hakkının ihlali olduğunu, bu konudaki Yargıtay kararının hatalı olduğunu, bu nedenle müktesep hak oluşturmayacağını, dolapların satış bedelinin kendisinin ortaklıktaki sermayesi olduğunu, ortaklığa sermaye payı hususunda kusurunun söz konusu olmadığını, ortaklığı haksız fesheden tarafın karşı taraf olduğunu, tarafına kusur izafe edilemeyeceğini, ayrıca karşı tarafın Saban markası ile haksız rekabeti nedeniyle ortaklık sözleşmesine aykırı eyleminden dolayı 500.000,00 USD cezai şartın tarafına ödenmesi talebinin çarpıtıldığını ve alakasız gerekçe ile yargılanmadan reddedildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklığın feshi tasfiyesi ile alacak ve tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

04.02.1959 tarihli ve 13/5 ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

1. Davacı birleşen davada davalılar vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin reddine yönelik 26.05.2023 tarihli ek kararın yerinde olduğu anlaşılmakla; ek karara yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Temyizen incelenen kararın bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma ilamına uyulmakla kesinleşen hususların tekrar incelenemeyeceği, hükme esas alınan tasfiye kurulu raporunun dosya kapsamına ve denetime uygun olduğu, yabancı para alacağına ilişkin davalarda hükmedilmesi gereken vekâlet ücretinin tespitinde hüküm altına alınan veya reddedilen yabancı paranın dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığının dikkate alınmasının Dairemizin yerleşmiş uygulamasına uygun olduğu anlaşılmakla; davacı birleşen davalılar vekilinin sair, davalı birleşen davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3. Davacı birleşen davada davalılar vekilinin asıl davada davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazı yönünden; Mahkemece, davacı ceza koşulu isteminde haklı bulunduğu ve takdiren indirim yapılarak karar verildiğinden, reddedilen ceza koşulu alacağı yönünden haklılığı ortaya çıkan davacı aleyhine vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirir.

4. Birleşen davada, iki davalı bulunmakta olup davalı ...'ın kendi adına değil davacı birleşen davada davalı şirketi temsilen ortaklık sözleşmesini imzaladığı kesinleşmiş olmakla, hükmedilen alacağın "birleşen dosya davalısı şirketten" alınarak birleşen dosya davacısına ödenmesine şeklinde yazılmaması da doğru görülmemiştir.

Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle EK KARARIN ONANMASINA,

2. İkinci bentte açıklanan nedenlerde davacı birleşen davada davalılar vekilinin sair, davalı birleşen davacının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,

3. Üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle Mahkeme kararının; hüküm fıkrasının asıl dava yönünden (7) numaralı bendi hükümden çıkartılarak yerine "7-Yapılan hakkaniyet indirimi nedeniyle davanın kısmen reddine karar verildiğinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,” ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının birleşen dava yönünden (3) numaralı bendinde yer alan "...birleşen dosya davalısından..." ibaresi çıkartılarak yerine "birleşen dosya davalısı şirketten" ibaresinin yazılmasına, yine devam eden bentlerde geçen "davalılardan" ifadelerinin "davalı şirketten" şeklinde düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı birleşen davalılara iadesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı birleşen davacıya yükletilmesine,

28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı birleşen davacıdan alınıp davacı birleşen davalılara verilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.