Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5125 E. 2024/3800 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kömür alım ihalesini kazanan davacı şirketin, davalı idare ile imzaladığı sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasıyla sözleşme bedeli ve gelir kaydedilen teminat tutarının tahsiline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sözleşmeye konu kömürün uzun süre açıkta kalması, hava koşullarına maruz kalması ve bir kısmının davalı idarece kullanılmış olması nedeniyle, yeniden numune alınmasının dava sonucuna etki etmeyeceği değerlendirilerek, davalı idare lehine yapılan alacağın devri işlemlerinin geçersizliğine ve asli müdahale taleplerinin reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/233 E., 2023/298 K.

Taraflar arasındaki ihalenin feshinden kaynaklı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın davacı yönünden kabulüne; asli müdahiller ..., ..., ..., ..., ... ve ... Ltd. Şti. 'nin taleplerinin reddine; ... Enerji Madencilik A.Ş. nin davacı yanında müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asli müdahil ... vekili, asli müdahil ... vekili, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili şirketin Bingöl İl Jandarma Komutanlığının 2013-2014 yılı ısınma döneminde kullanılmak üzere kömür alım ihalesine iştirak ettiğini ve 02.07.2013 tarihinde işin müvekkili şirketin uhdesinde kaldığını, ihaleyi alması sonucu müvekkili şirket ile davalı arasında 23.09.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme gereği müvekkili şirketin davalıya 3.250 ton kömür teslim edeceği ve karşılığında da davalı tarafın müvekkili şirkete 1.163.500,00 TL ödeme yapmasının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin davalı İl Jandarma Komutanlığına ve bağlı birimleri olan tüm İlçe Jandarma Komutanlıklarına ve karakollarına sözleşmeye konu kömürü teslim ettiğini, davalının kömürden usule aykırı bir şekilde numune alıp analize gönderdiğini ve sonucunda sözleşme kriterlerini taşımadığını ileri sürerek sözleşmeyi feshettiğini, ancak usule uygun yapılan analizler sonucunda kömürün sözleşme kriterlerine uygun olduğunun ortaya çıktığını, sözleşme feshedildiğinden dolayı müvekkili şirketin sözleşme bedeli olan 1.163.500,00 TL zararı bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.163.500,00 TL kömür bedelinin, ayrıca sözleşmede belirtilen ve Hazineye gelir kaydedilen teminat olarak yatırdıkları 71.000,00 TL'nin sözleşmenin haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı şirketin müvekkili idareye teslim ettiği sözleşme konusu 3.250 ton kömürün sözleşme ve eki ihale dökümanında belirtilen niteliklere haiz olmadığını, yaptırılan iki ayrı analiz sonucunda sözleşmeye konu kömürün Sözleşme ve eki Teknik Şartnamede öngörülen kuru bazda kül oranına uygun olmadığının belirlendiğini, müvekkilli idarenin sözleşme ve eki ihale dökümanında belirlenmiş niteliği taşınmayan kömür teslim eden davacı şirketin sözleşmesini ilgili mevzuat hükümleri gereğince feshettiğini ve mevzuat hükümlerine göre kesin teminatı gelir kaydettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 02.11.2015 tarihli ve 2014/100 E., 2015/746 K. sayılı kararla; mahalinde yapılan keşif sonucunda alınan numuneler üzerinde teknik analiz yapılması ve söz konusu kömürün sözleşme ve şartnamedeki nitelikleri taşıyıp taşımadığının belirlenmesi amacıyla Ankara Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğüne söz konusu numunelerin gönderildiği, yapılan teknik analiz sonucunda 11.09.2015 tarihli rapor ile numunelerin kül oranının %5.94 olduğunun belirtildiği ve bu oranın Teknik Şartnameye ve taraflar arasındaki Kömür, Isınma Amaçlı, Tip-1 Nakliye Dahil Mal Alımına ait 23 Eylül 2013 tarih ve 67 numaralı sözleşme şartlarına uygun olduğu, yargılama sırasında davacı tarafından 22.09.2015 tarihli temlik sözleşmesiyle davacı tarafından davaya konu alacığın ...'e temlik edildiği, buna ilişkin temlik sözleşmesinin ve temellük eden ... vekilinin vekaletnamesinin dosyaya sunulduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne sözleşme bedeli olan 1.163.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'e verilmesine, sözleşmede belirtilen ve Hazineye gelir kaydedilen teminat tutarı olan 71.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...'e verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08.06.2017 tarihli ve 2016/18011 E., 2017/7015 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 183 vd. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ilgili maddeleri ve sözleşme hükümlerine göre bir değerlendirme yapılmadan ...'e davacı sıfatı tanınarak hakkında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, esas yönünden ise davalının ayıplı mala ilişkin iddia ve savunmasının öncelikle sözleşme ve teknik şartnamede belirtilen yöntem gereğince belirlenip olayın açıklığa kavuşturulması gerektiği, sözleşme ve teknik şartnameye uyulmamış ise davacının iddiası doğrultusunda ayıbın teknik yönden usulünce incelenmesi gerektiği halde sadece analiz raporu alınarak ve bu rapor davalıya tebliğ edilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu, Mahkemece, sözleşme ve teknik şartnamede öngörülen usul tek tek irdelenip bunun sonucuna göre yeniden inceleme yapılıp yapılmayacağının ve bilirkişi raporu alınıp alınmayacağının takdir edilmesi, yeniden bir bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği kanısına varılması halinde ise konusunda uzman bilirkişi heyetinden taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 12.06.2018 tarihli ve 2017/341 E. 2018/167 K. sayılı kararla; Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/52 Esas sayılı dosyasının talep üzerine dosyaya celbedildiği, dava konusu kömürlere ilişkin analiz raporları hakkında davacı için olumlu rapor çıkartılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü görevlisinin rüşvet talep ettiği ve suçüstü yapılmak suretiyle hakkında iddianeme düzenlendiği, bu şekilde davacının uzun süre mağdur edildiğinin görüldüğü, davalı Bingöl İl Jandarma Komutanlığına müzekkere yazılarak dava konusu 23.09.2013 tarihli sözleşme ile alınan kömürün ne kadarının kullanıldığının sorulduğu, gelen yazı cevabında teslimi yapılan kömürlerin 25 kg'lık naylon çuvallar içerisinde dışarıda istiflendiği, üzerinden 5 yıl gibi uzun bir süre geçtiği, hava koşulları (sıcak ve soğuk) nedeniyle naylon çuvalların özelliklerini yitirdiği, kömürlerin torba içerisinde bulunmadığı, çuvalların yırtılması sebebiyle döküm halinde bulunduğundan sayım ve tartı işlemlerinin tam ve sağlıklı olarak yapılmadığı, kullanılan ortalama kömür miktarının ekli listede listelendiğinin belirtildiği, dava konusu kömürün 793 tonunun kullanıldığı, 2145 tonunun ise kullanılmadığının anlaşıldığı, sözleşmeden kaynaklanan borcun ifa edilmiş olması ve kömürlerin yaklaşık olarak %26' sının kullanılmış olması nedeni ile fesih hakkının kullanılmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, sözleşmenin sona erdirilmesi haklı görülemeyeceğinden sözleşmenin ayakta tutulması gerektiği, bozma sonrası Bingöl İl Jandarma Komutanlığına yazılan müzekkere cevabından da anlaşılacağı üzere sözleşmeye konu kömürün dışarıda açıkta bulunması, hava şartlarına göre kış ayları aşırı soğuk ve yaz ayları ise aşırı sıcak geçip sözleşmenin üzerinden uzunca zaman geçtiği de nazara alındığında kömürden bu aşamada yeniden numune alınmasının dosyanın içeriğine hiç bir katkısı olmayacağı, bu aşamada ayıplı mal nedeni ile sözleşmenin feshinin hakkaniyete aykırı olacağı, ancak bedel tenzili istenebileceği, ancak davalı tarafın böyle bir talebi olmadığından taleple bağlılık ilkesi gereği bu hususun değerlendirilemeyeceği, bozma ilamının birinci bendi uyarınca yapılan değerlendirmede ise dava konusu 23.09.2013 tarihli sözleşmenin "sözleşmenin devir şartları" başlıklı (32.) maddesinde "Sözleşme, zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir." şeklinde akdedildiği, 6098 sayılı Kanun'un 183 üncü maddesinin "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü kişiye devredebilir." şeklinde olduğu, taraflar arasında sözleşme ile ancak ihale yetkilisinin yazılı izni ile alacağın devredilebileceğinin hüküm altına alınmış olması karşısında sözleşmeden doğan alacağın devri yasağı söz konusu olup dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere ihale yetkilisi olan davalıdan böyle bir yazılı izin alınmadığı anlaşılmakla alacağın devri sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, sözleşme bedeli olan 1.163.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, sözleşmede belirtilen ve Hazineye gelir kaydedilen teminat tutarı olan 71.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, asli müdahillerin taleplerinin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde asli müdahiller ..., ..., ... ve davalı vekilli temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 16.12.2020 tarihli ve 2020/4928 E. 2020/7905 K. sayılı ilamla; karar başlığında asli müdahil olarak adları geçen ve asli müdahil olarak kabul edilen davacılar yönünden Mahkemece 6098 sayılı Kanunun 183 vd. maddeleri ile ilamda açıklanan 6100 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre bir değerlendirme yapılmadan anılan müdahale talep eden şahıslara davacı sıfatı tanınarak haklarında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamında da belirtildiği üzere asli müdahil olarak adları geçen ..., ..., ..., ....Ltd. Şti. ve ...'ın dosya Yargıtay aşamasında temyiz incelemesindeyken 21.02.2017 tarihinde Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına verdikleri dilekçeler ile müdahil olma talebinde bulundukları, dosyada asli müdahil olarak kayıtlı olan ..., ..., ..., ... Ltd. Şti. ve ...'a asli müdahale talebine esas harçları ikmal etmek üzere ve her bir asli müdahil talebinde bulunanlar yönünden ayrı ayrı olmak üzere (başvurma harcı ve dava değeri üzerinden gösterilen bedel harç üzerinden alınacak nisbi harcın) 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 11 ve 32 nci maddeleri gereği yatırmak üzere ihtaratlı kesin süre verildiği, verilen kesin süreye rağmen ..., ..., ..., ... Ltd. Şti. tarafından dava değeri üzerinden gösterilen bedel harç üzerinden nisbi harcın yatırılmadığı, müdahale talebinde bulunan ... tarafından temlik edildiği beyan edilen miktar üzerinden nisbi harcın tamamlandığı, kesin süreye rağmen ..., ..., ..., ... Ltd. Şti. tarafından dava değeri üzerinden gösterilen bedel harç üzerinden nisbi harcın yatırılmadığından müdahale taleplerinin reddi gerektiği, yargılama aşamasında ... Enerji Madencilik A.Ş. vekili tarafından davacı yanında müdahale talebinde bulunulmuşsa da gerekli başvuru ve peşin harcın yatırılmadığı, bozma ilamının birinci bendi doğrultusunda Mahkemece 6098 sayılı Kanunun 183 vd. maddeleri ile 6100 sayılı Kanunun ilgili maddeleri ve sözleşme hükümlerine göre bir değerlendirme yapılmasının istendiği, dava konusu 23.09.2013 tarihli sözleşmenin "Sözleşmenin Devir Şartları" başlıklı (32.) maddesinde "Sözleşme, zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir." şeklinde akdedildiği, 6098 sayılı Kanunun 183 ncü maddesinin "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü kişiye devredebilir." şeklinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre ancak ihale yetkilisinin yazılı izni ile alacağın devredilebileceğinin hüküm altına alınmış olması karşısında sözleşmeden doğan alacağın devri yasağı söz konusu olup, dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere ihale yetkilisi olan davalıdan böyle bir yazılı izin alınmadığından davacı şirket tarafından ... ve ...'a yapılan temliklerin geçersiz olduğu, bu nedenle de asli müdahiller tarafından sunulan alacağın devri sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, sözleşme bedeli olan 1.163.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, sözleşmede belirtilen ve Hazineye gelir kaydedilen teminat tutarı olan 71.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, asli müdahiller ..., ..., ..., ..., ... ve ... Ltd. Şti.'nin müdahale taleplerinin reddine, ... Enerji Madencilik A.Ş. vekilinin davacı yanında müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asli müdahil ... vekili, asli müdahil ... vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Temlik alan ... vekili; temlik sözleşmesinin geçersiz sayılmasının hatalı olduğunu, somut olayda dava konusunun devrinin söz konusu olduğunu, kömür alımına ilişkin sözleşmenin karara dayanak gösterilen (32.) maddede sözleşmenin devrinin düzenlendiğini, gerek davacı şirket ile müvekkili arasında yapılan, gerekse daha sonra müvekkili ile dava dışı Yılyak Yakıt arasında yapılan temlik sözleşmelerinde, sözleşmenin devri değil bu Mahkemede açılan dava konusunun, bu davadaki hakların devredildiğini, söz konusu kömür alım sözleşmesindeki devre ilişkin sınırlamanın ise sözleşmenin devrine ilişkin olduğunu, müvekkilinin 01.03.2019 tarihli temlikname ile davacı şirketten hem bu dava konusu hakları, davacı sıfatını, hem de bu davada talep edilmeyen hak ve alacakları temlik aldığını, 6100 sayılı Kanunun 125 nci maddesindeki dava konusunun devrinin söz konusu olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Asli müdahil ... vekili; müvekkili tarafından temlik alınan miktar üzerinden nisbi harcın tamamlandığını, temlik sözleşmesinin geçersiz sayılmasının hatalı olduğunu, somut olayda dava konusunun devrinin söz konusu olduğunu, dava konusu 23.09. 2013 tarihli sözleşmenin "sözleşmenin devir şartları" başlıklı (32.) maddesinin "Sözleşme, zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir." şeklinde olduğunu, sözleşmedeki devir yasağının sözleşmenin komple hak ve yükümlülükler ile birlikte devrine ilişkin olup sözleşme sonucunda sözleşmeye konu edimin ifasıyla (kömür teslimi) hak kazanılan bedelin temlik edilmesine ilişkin bir yasağın bulunmadığını, bu nedenle müvekkiline yapılan temlikin korunması gerektiğini, somut olayda 6100 sayılı Kanunun 125 nci maddesinde düzenlenen dava konusunun devrinin olduğunu, müvekkilinin dava konusunun bir kısmını devralarak davacı sıfatını kazandığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

3. Davalı vekili; davacı şirket tarafından müvekkili idareye teslim edilen kömürlerin alınan analiz raporlarından da anlaşılacağı üzere sözleşme ekinde yer alan teknik şartnameye uygun olmadığını, davacı şirketin kömürleri teslim etmesinden bir yıldan daha uzun süre sonra T.C. Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Maden Analizleri ve Teknolojisi Başkanlığınca kömürler üzerinde yapılan test ve analiz sonucuna itibar edilemeyeceğini, kömürlerin uzun zaman boyunca açık alanda kalması, hava şartları dolayısıyla kömürlerin deformasyona uğramasında davacı şirketin kusurlu olduğunu, teslim edilen kömürlerin teknik şartnameye uygun olmadığının tespiti üzerine bu durumun derhal davacı şirkete bildirildiğini, ancak davacı şirketin ayıplı olan kömürü ayıpsızı ile değiştirmediğini, davacının ayıpsız kömürlerle değişim yapmaması nedeniyle ve birliklerdeki personelin ısınma ihtiyacının en kısa sürede karşılanabilmesi amacıyla haklı olarak davacı ile yapılan kömür alım sözleşmesinin feshedildiğini, bu nedenle Mahkemece kömürlerin bir kısmının kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı şirketin kömür alım ihalesini alarak davalı İdare ile imzaladığı sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasına dayalı sözleşme bedeli ile gelir kaydedilen teminat tutarının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları

3. Değerlendirme

Temyiz olunan kararın; uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, yine o ilamda belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, Mahkemece dosya kapsamında yapılan temlik işlemleri ve asli müdahale talepleri yönünden doğru şekilde değerlendirme yapılarak sonuca ulaşıldığı, Bingöl İl Jandarma Komutanlığı'na yazılan müzekkere cevabına göre sözleşmeye konu kömürün dışarıda açıkta bulunması, hava şartlarına göre kış ayları aşırı soğuk ve yaz ayları ise aşırı sıcak geçip sözleşmenin üzerinden uzun zaman geçmesi, bir kısım kömürün davalı İdarece kullanılmış olması da nazara alındığında Mahkemece kömürden yeniden numune alınması davada sonuca ulaşabilme yönünden bir katkı sağlamayacağı anlaşılmakla asli müdahil ... ve temlik alan ... vekilleri ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.