Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5217 E. 2024/196 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi kapsamında Kurum sigortalılarına hizmet veren hastaneye, sigortalılardan fazla ilave ücret tahsil ettiği iddiasıyla uygulanan cezai işlemin iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Hastanenin, Sayıştay raporunda belirtilen fazla ücret tahsilatı iddiasına karşı sunduğu savunmanın ve delillerin yetersiz olduğu, hastanenin aksini ispatlayamadığı ve dava değeri üzerinden maktu harç yatırıldığı gözetilerek, davalı Kurum lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunarak, direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3204 E., 2022/407 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/523 E., 2017/216 K.

Taraflar arasındaki cezai işlemin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk karar Dairece usul yönünden bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesi davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, vekâlet ücreti yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Dairenin bozma kararına karşı direnilmiş, direnme kararının her iki taraf vekili tarafından temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 20.09.2023 tarihli, 2022/3-697 E., 2023/829 K. sayılı ilamıyla davacı vekilinin temyiz itirazı yönünden direnme uygun bulunup, sadece davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiş olup, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili olan hastanenin davalı Soysal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (Kurum-SGK) ile aralarındaki sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi çerçevesinde Kurum sigortalılarına hizmet verdiğini, davalının Sayıştayın 2011 yılı denetim raporuna dayanarak müvekkilinin hastalardan alınabilecek ilave ücret tavan fiyatını aşarak ve ilave ücret alınmayacak işlerden de ücret alarak 2011 yılı için sigortalılardan 41.298,95 TL fazladan ücret tahsil ettiği, bu durumun 2013 yılı zeyilnamesine ve 2012 yılı sözleşmesinin 11 inci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 19.07.2013 tarihli yazı ile müvekkili hakkında 334.375,41 TL cezai işlem uyguladığını, bu işlemin hukuka uygun olmadığını, zira Sayıştay raporu mutlak suretle doğru kabul edilerek bu rapordaki kabuller üzerinden ve doğru/yerinde olup olmadıklarına dair hiçbir araştırma yapılmaksızın cezai işlem uygulandığını, haklılığının tespit edilebilmesi için listede adı geçen hastaların mahkemece tanık sıfatıyla dinlenmesi gerektiğini, bu suretle ödemelerin ne amaçla yapıldığının ortaya çıkacağını, bilirkişi marifetiyle müvekkilinin muhasebe kayıtları ve hastalara ait evrak incelendiğinde cezai işlemin yersiz olduğunun anlaşılacağını ileri sürerek, cezai işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığının 24.07.2012 tarihli yazısı ile Sayıştay raporu çerçevesinde davacı hakkında 2012 yılı sözleşme hükümlerine göre işlem yapılması talimatı verildiğini, Sayıştayın zeyilnameleri dikkate alarak rapor hazırladığını, aksi kanıtlanana kadar Kurum tarafından uygulanan cezai işlemin geçerli olduğunu, cezanın mevzuata aykırılığını ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğunu, üstelik cezai işlem sürecinde davacıdan savunma istendiğini ancak davacının iddiasını kanıtlayıcı detaylı işlem ve benzeri döküm içeren fatura ibraz edememesi nedeniyle itirazlarının yerinde görülmediğini, bir kısım hastalar yönünden ise itirazların kabul edildiğini, tüm bu sebeplerle müvekkili tarafından uygulanan cezai işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2017 tarihli ve 2013/523 E., 2017/216 K. sayılı kararıyla; 17.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, Sayıştay Denetim Raporunda tespit edilen kredi kartı ödemelerinin mutlak olarak yersiz alınan ek ücret olarak değerlendirilemeyeceği, bununla birlikte davalı Kurumun esas aldığı listeye karşılık olarak sunulan davacı beyanlarının da tümüyle belgelere dayanmadığı, belgelere dayalı olarak kanıtlanan ödemeler düşüldüğünde fazla tahsil edilen ilave ücret miktarının 37.594,97 TL olduğu, bu miktar üzerinden taraflar arasındaki sözleşmenin 11.1.8 maddesi gereği uygulanması gereken cezai şart tutarının da neticeten 344.375,41 TL olması gerektiğinin mütalaa edildiği, yargılama sırasında alınan heyet raporlarının birbirlerini destekler mahiyette bulunduğundan bilirkişi kurul raporlarına itibar etmek gerektiği, buna göre davacın SUT'a aykırı işlemleri nedeni ile davalı tarafından düzenlenen para cezasında herhangi bir aykırılık olmadığı, ceza miktarının usulsüz olarak yapılan işlemlere uygun ve tavan hesabı kapsamında bulunduğu, raporda eksikliği belirtilen bir kısım hususların ayrıca tekrar araştırılmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.10.2018 tarihli ve 2017/2071 E., 2018/1872 K. sayılı kararıyla; (sadece davacı tarafın istinaf itirazları yönünden bir değerlendirme yapılarak) davacı başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

C. Bozma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde her iki taraf vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 24.11.2020 tarihli ve 2020/1203 E., 2020/7001 K. sayılı kararıyla; hem davalı hem davacı tarafın başvurusu olmasına rağmen istinaf incelemesinin sadece davacı yönünden yapılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf itirazları hakkında karar verilmek üzere (bozma nedenine göre sair yönleri incelemeksizin) hüküm usul yönünden bozulmuştur.

V. İKİNCİ İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararına uyarak verdiği 04.03.2021 tarihli ve 2021/74 E., 2021/468 K. sayılı kararıyla; 24.07.2012 tarihli cezai şart yazısında davacı hastanenin 2012 yılı sağlık hizmeti satın alım sözleşmesinin 11.3.6 ncı maddesinde belirtilen hastalardan, belirlenen oranı aşan miktarlarda ilave ücret alındığından bahisle 2011 yılı için toplam 41.298,95 TL ilave ücret alındığı ve 334.375,41 TL tutarında cezai şart uygulandığı, ihtiyati tedbir kararı gereğince cezai şart bedelinin yargılama sonuna kadar durdurulduğu, Mahkemece cezai şarta dayanak Sayıştay raporu ve kurum kayıtlarının celbedildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin ihlâl edilip edilmediği ve ihlâl edilmiş ise cezai şart miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, rapora itiraz edilmesi üzerine alınan heyet raporunda davalı Kurumun cezai şart bedeli olarak davacıdan talep ettiği miktarın sözleşme ve zeyilname koşullarına uygun olduğunun tespit edildiği, itiraz üzerine alınan 17.01.2017 tarihli farklı bilirkişilerden oluşan heyet raporunda hasta kayıtlarının incelendiği, tarafların itirazları dikkate alınarak sonuç olarak hasta veya hasta yakınlarından kurum mevzuatına aykırı şekilde ilave ücret alınması işleminin daha sonraki fatura dönemlerinde tespit edilmiş olması nedeniyle uygulanan cezai şartın yerinde olduğunun tespit edildiği, her ne kadar ilk bilirkişi raporu farklı ise de diğer heyet raporlarının sonuç itibarıyla birbirini teyit ettiği, davalı vekilinin vekâlet ücretine ilişkin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede ise davanın reddi kararı nedeniyle davalı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, 31.856,28 TL (nispi) vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “... uyuşmazlığa konu 560 hastanın, Kuruma faturalandırılabilen ve faturalandırılamayan, 2011 yılına ilişkin tüm tedavi belgelerinin davacı hastaneden getirtilerek aldıkları hizmet karşılığında fazla ilave ücret ödeyip ödemediklerinin belirlenmesi, ayrıca hastalar dinlenilerek aynı tarihte tedavi gören yakını ve kendisi için toplu ödeme yapıp yapmadığı sorulduktan sonra, toplu ödeme yapanların ödedikleri tüm tedavi hizmetleri yönünden fazla ilave ücret alınıp alınmadığının, taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuatta uzman hastane yöneticisi, doktor ve sayıştay denetçisinden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden; tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması” gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; önceki gerekçeye ilâveten, taraflarca getirilme ilkesi gereğince mahkemelerin tarafların somutlaştırma yüküne uygun şekilde göstermediği delilleri toplayamayacağı, dosya kapsamında taraflarca sunulan tüm delillerin toplandığı, gerek dava dilekçesinin deliller bölümünde gerekse delil listesinde davacının tanık deliline dayanmadığı, bir an için aksi düşünülse dahi tanık olarak dinlenmesi gerektiğine işaret edilen onlarca hastanın aradan geçen on yıldan fazla zamandan sonra hastane ödemelerinin detayını hatırlayıp somut olarak miktarlarını açıklamasını beklemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu yöndeki bir incelemenin dosyaya herhangi bir yenilik yahut fayda getirmeyeceği gibi usul ekonomisine de uygun düşmeyeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere her ne kadar hastalardan tahsil edilen bedellerin mutlak olarak ilave ücretten ibaret olduğu söylenemeyecek ise de davacının aksi yöndeki iddiasını belgelendiremediği, bu nedenle hastalardan alınan ödemeler içinde ilave ücret dışında harcama kalemleri olduğu ispatlanamadığından davanın reddine dair kararda ısrar edilmesi gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiş; davanın reddine ve davalı lehine 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

VII. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı, süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; dosya kapsamında yapılan incelemenin yeterli ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Kurumun herhangi bir inceleme, araştırma, denetim yapmadan davaya konu cezai işlemi tesis etmesinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmeye aykırı davranıldığı iddiasının davalı tarafça ispatlanamadığını, Sayıştay raporu esas alınarak düzenlenen cezai işlem ekinde sunulan CD de yer alan beş yüz altmış kişilik listeden, kimin, kim için, hangi tarihteki hangi işlemin bedelini ödediğinin anlaşılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin tespit edebildiği açık durumların dosyaya sunulduğunu, bunların yanı sıra müvekkilinin somut olarak belgelendirmesinin mümkün olmadığı durumların da mevcut bulunduğunu, böyle bir hâlde ispat yükünün müvekkili üzerinde olduğunu kabul etmenin adalete ve hakkaniyete aykırı olacağını, mahkemenin bilirkişi raporlarını serbestçe takdir etmesi gerektiğini, istinaf mahkemesinin tanık dinlemenin fayda sağlamayacağı yönündeki değerlendirmesinin hukuka uygun olmadığını ileri sürerek, direnme kararının bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte müvekkili lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücreti takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, direnme hükmün bu yönünden düzeltilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Direnme Kararı üzerine verilen Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulunun 20.09.2023 tarihli ve 2022/3-697 E. 2023/ 829 K. sayılı kararı ile; davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin ise temyiz itirazlarının incelenmek üzere Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Gerekçe ve Sonuç

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sağlık hizmeti alım sözleşmesi ve SUT hükümleri çerçevesinde davacının haksız şekilde Kurum sigortalılarından ilave ücret tahsil ettiğinden bahisle uygulanan cezai işlemin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi

3. Değerlendirme

1. Direnme kararı Hukuk Genel Kurulunun 20.09.2023 tarihli ve 2022/3-697 E. 2023/ 829 K. sayılı kararı ile, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş; dava dosyasının sadece davalı vekilinin temyiz itirazlarını incelemek üzere Dairemize gönderildiği anlaşıldığından, temyiz incelemesi sadece davalı vekilinin temyiz sebeplerine ilişkin olarak yapılmıştır.

2. Dava dosyanın incelenmesinde; davacının dava dilekçesinde dava değerinin 334.375,41 TL şeklinde gösterildiği, dava değeri üzerinden maktu harç yatırıldığı, davalının cevap dilekçesinde veya dava devam ederken harcın tamamlattırılması yönünde talepte bulunmadığı anlaşıldığından, karar tarihindeki AAÜT gereğince davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

3. Buna göre, temyizen incelenen karar, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve dava değeri üzerinden dava açılırken maktu harç yatırıldığının anlaşılmasına göre, davalı vekili tarafından ileri sürülen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmektedir.

VIII. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.