Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5221 E. 2024/4394 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmaz üzerinde vakıf şerhi bulunması nedeniyle kamulaştırma bedelinden kesilerek davalı idareye ödenen taviz bedelinin iadesi istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma ilamında belirtilen hususlara aykırı olarak, taşınmazın vakfiyede vakfedilen alan içinde olup olmadığı, miri arazi niteliğinde olup olmadığı hususlarını yeterince araştırmadan ve eksik bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurması bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/178 E., 2023/85 K.

Taraflar arasındaki istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacılara ait Yalova İli, Altınova İlçesi, ... Köyü, 60 parsel sayılı taşınmazın Karayolları Genel Müdürlüğüne izafeten Kamu Özel Sektör Ortaklığı Bölge Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını, kamulaştırma bedelinden %10 taviz bedeli 283.760,00 TL düşülerek bu kısmın davalı idareye ödenmesine karar verildiğini, ancak dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki Ahmet Paşa Vakfı şerhinin 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun (5737 sayılı Kanun) 18 inci madddesine göre bu vakfın gayri sahih vakıf olması ve vakfiyesinin bulunmaması nedenleriyle taviz kesintisinin yapılamayacağını ileri sürerek; taviz bedelinin tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taviz bedeli alınması için vakfiyenin bulunmasına gerek olmadığını, tapu kaydında taşınmazın "Ahmet Paşa Vakfından" gelmekte olduğunu gösteren vakıf belirtmesi (şerhi) olduğunu, bu nedenle taşınmazın taviz bedeline tabi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 29.06.2015 tarihli ve 2014/709 E., 2015/517 K. sayılı kararla; yalnızca vakfiyesinin bulunmaması nedeniyle dava konusu vakfın gayri sahih vakıf olduğunun kabulünün mümkün görülmediği, taviz bedelinin tahsilinin yasal olmadığı yönündeki savunmalara itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.01.2018 tarihli ve 2016/7210 E., 2018/563 K. sayılı ilamıyla; vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, buna bağlı olarak taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması gerektiği, bu sebeple taşınmaza ait kök tapu kaydının ilk tesisinde itibaren tüm tedavülü ile getirtilerek, taşınmazın kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığı araştırılarak, bu konuda uzman üniversite öğretim üyeleri arasından bilirkişi kurulu oluşturularak keşif de yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınarak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına itibar edilerek, taviz bedelinin iadesinin yerinde olmayacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; dava konusu vakfın sahih vakıf olmadığını ve dava konusu taşınmazın vakfedilen akarlar arasında yer almadığını, üstelik vakfiyede dava konusu taşınmazın kiraya verildiğine işaret eden bir şerh ya da işaret bulunmadığı gibi miri araziden mukatalı hayrata tahsis edildiğine veya aşar ile rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunduğuna dair bir tespit de olmadığını, belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin saptanması amacıyla alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, dava konusu taşınmazın vakfedilen akarlar içinde olup olmadığının belirlenmesi yönünde kesin ve denetime elverişli bir tespit olmadığını, bilirkişilerin vakfiye tarihinde ... Köyü sınırlarını da belirlemesi ve dava konusu taşınmazın bu sınırlar içinde yer alıp almadığını da tespit etmesi gerektiğini, vakfiye tarihinde bu yerin ... Köyü sınırları içinde yer almasının mümkün olmadığını, yine tapu kayıtlarında taşınmazların icareteynli ve mukataalı bir biçimde bu vakıf tarafından kiraya verildiğine dair hiçbir şerh ya da işaret de bulunmadığını, aynı şekilde aşar ve rüsumunun vakfedildiğine dair de bir kayıt olmadığını, dolayısıyla dava konusu taşınmaz yönünden taviz bedeli alınamayacağını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırılan taşınmaz üzerinde vakıf şerhi bulunması nedeni ile kamulaştırma bedelinden kesilerek davalıya ödenen taviz bedelinin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 5737 sayılı Kanun'un 3 ve 18 inci maddeleri,

2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

1. Mahkemece; bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılması gerektiği tartışmasızdır. Dairemiz bozma ilamı üzerine, Mahkemece keşif yapılarak alınan bilirkişi raporunda dava konusu vakfın sahih bir vakıf olduğunda asla şüphe bulunmadığı, dava konusu taşınmazın, günümüze kadar gelen kayıtlarında vakıf şerhli olarak geldiği, zilyetlik yoluyla haksız yere eski mutasarrıfları adına tescil edilmiş olduğunun tapulama tutanağında görüldüğü, tarla halinde iken istimlak konusu olduğu, vakıf tarlaların icar yani tek kira yöntemi ile tasarruf edildiği, üzerinde herhangi yapı/muhdesat bulunmadığı, keşif anında, vakıf kurucusu Hersekzade Sadrazam Ahmet Paşa tarafından yaptırılıp vakfedilen mimari ve sanat değeri olan caminin etrafında da yerleşimi gösteren herhangi bir konut/mesken görülmediği, bir vakfın mahkemece tescili için vakıf kurucusunun malı olup olmadığı, vakıf kurucusunun akıl sağlığı, vakfın kamu düzenine uygunluğu gibi hususlar araştırılmadan tescil edilmedikleri, 1274/1858 tarihli Arazi Kanunnamesi'nin tümüyle miri yani hazine arazileri için düzenlenmiş bir kanun olduğu, bu Kanun'da geçen tarif veya tanımların vakıf arazilerini kapsamadığı, tapulama tutanağındaki işlemlerin kiracılığın devri hakkındaki işlemler olduğu, o tarihte vakıf bir tarlanın mülkiyetinin bir başkasına satılmasının kanun gereği mümkün olmadığı, tapulama tespitinin hatalı ve kanuna aykırı yapılmış olduğu, ödenmiş olan taviz bedelinin iadesinin yerinde olmayacağının belirtildiği, Mahkemece bu rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu, ancak söz konusu raporun davayı sonuçlandıracak nitelikte bulunmayıp hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır.

2. Şu durumda, Mahkemece; uyulan bozma kararı uyarınca, uzman ve tarafsız tamamı üniversite (Hukuk Fakültelerinin Medeni Hukuk kürsülerinde görevli) öğretim üyeleri arasından oluşturulacak yeni üçlü bir bilirkişi heyetiyle birlikte yapılacak keşif sonucunda, dava konusu taşınmazın vakfiyede vakfedilen alanın içinde yer alıp almadığı, köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklardan ya da miri arazi niteliğinde mi olduğu, miri arazilerden ise yalnız tasarruf hakkı vakfedilen taşınmazlar ile tasarruf hakkı ve aşar ve rüsumatının vakfedildiği taşınmazlardan olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz rapor esas alınmak suretiyle, bozma kararı gereği tam olarak yerine getirilmeyerek karar verilmiş olması, doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,

28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.