"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/568 E., 2023/1143 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçakoca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/270 E., 2023/128 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketle 30.07.2018 tarihli harici kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, davalı şirketin 36 ay içerisinde inşaatı teslim etmeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği davalı şirket yetkilisi ve ortağı ...'na geniş bir vekalet verdiğini, davalının işe başlamadığı gibi yapılmayacağını da yetkilileri vasıtası ile müvekkiline ilettiğini, müvekkilinin bunun üzerine azilname ile davalı şirket yetkilisi ve sahibi ...'nu azlettiğini, sözleşmenin geçersiz bir sözleşme olduğunu, davalı şirket tarafından dava konusu taşınmazın diğer taşınmazlarla birleştirildiğini, müvekkilinin hissesinin 3000 metrekarelere kadar düştüğünü, davalı şirketin davaya konu arazi üzerinde hisse sahibi olduğunu, bu sözleşme ile ilgili talep ve dava haklarının saklı olduğunu, müvekkilinin davalı ile işbu sözleşme sonrası daire alım satımı konusunda anlaşarak davalıya ödemeler yaptığını ancak bu sözleşmenin de geçersiz olduğunu, müvekkiline dairenin teslim edilmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkilinin davalı tarafla yapmış olduğu sözleşme sebebiyle ödenen bedel yönünden davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, sözleşmenin Mahkemece geçersizliğinin tespiti ile davalıya ödenen 190.000,00 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gereği hesaplanacak günümüz alım gücüne ulaşmış miktarı ile birlikte şimdilik 190,000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 17.02.2023 tarihli bedel artırım dilekçesi ile dava değerini 366.759,01 TL'ye yükseltilmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı tarafça daire alım satım sözleşmesinden bahsedilmiş olmasına rağmen sözleşmenin sunulmadığını, tarafların kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirdiklerini ve getirmeye devam ettiklerini, daire teslimi için belirlenen sürenin 48 ay olarak düzenlendiğini ve bu sürenin henüz dolmadığını, davacının sözleşmenin ilgili maddesine dayanarak hisseli daire hakkını bedel ödeyerek tam daire hakkına dönüştürdüğünü, tarafların sözleşme gereği tapu taksimini yerine getirdiğini, proje ve ruhsat işlemlerinin tamamlandığını, inşaat işlemlerinin başladığını, sözleşmenin üzerinden 3 yılı aşkın süre geçtiğini, sözleşme ifa edildikten sonra sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında resmi şekle uygun yapılmamış dahi olsa yazılı şekilde yapılmış herhangi bir sözleşme sunulmamış olduğu gibi davalı vekilince verilen cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile dava konusu yapıldığı iddia edilen daire alım satım işlemine ilişkin sözleşmenin varlığının inkar edildiği, bu kapsamda ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından sözleşmesel ilişkinin varlığına dair 4 adet dekont sunulduğu salt dekont ile sözleşmesel ilişkinin varlığının kabulünün mümkün olmadığı, dekontların yazılı delil niteliğinde değil, delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde tanık ve yemin deliline dayanmadığı, dava dilekçesinde dayanılan sair sözleşmelerin ve evrakların dava konusu olmayan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine ilişkin olduğu bu sebeple dosya kapsamında delil değeri bulunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; dosya içerisindeki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 2 nci maddesinin ilk paragrafında "....7,2 daire %30 a göre denk geldiğinde 0,80 dairenin maliyeti arsa sahibi tarafından ödenerek 1 daireye tamamlanabilir..." şeklinde tarafların ikrarında olan geçersiz adi kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek daire alım sözleşmesinin bulunduğunu, davalı ile müvekkilinin kat karşılığı inşaat sözleşmesine ek olarak ek bir daire satın alma konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin bu sözleşmeye karşılık 190.000,00 TL ödeme yaptığını, bu durumda Mahkemenin hükmünü dayandırdığı sebebin kabul anlamına gelmemekle birlikte dayanaksız olduğunu, müvekkilin davalıya yapmış olduğu ödemelerdeki banka dekontunda "308 ADA EXTRA ÖDEME KAYDI"nın olduğunu, ispat yükünün davalıda olduğunu, banka dekontunda ödeme sebebinin belirtilmesinin tek başına davanın kabulü için yeterli olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte başkaca bir delil bulunmaması halinde kendiliğinden araştırma ilkesi gereğince Mahkemenin taraflardan ek delil talep etme zorunluluğunun olduğunu ifade ederek kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının delil olarak sunduğu dekontlar incelendiğinde, 30.000,00'er TL tutarlı 3 adet dekontun bono karşılığı verilmiş olduğu, dayanak bonoların incelenmesi neticesinde bedelinin malen ahzolunduğunun belirtildiği, taşınmaz devrine dair herhangi bir açıklama bulunmadığı, 08.03.2021 tarihli 100.000,00 TL tutarlı dekontta ise "308 ADA EXTRA 1 DAİRE ÖN ÖDEME" açıklaması bulunduğu, davacının bu paranın 1 adet daire alımı için gönderildiğini ileri sürdüğü, davalının ise, 30.07.2018 tarihli harici kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ilgili maddesine dayanılarak davacının hisseli daire hakkını bedel ödeyerek tam daire hakkına dönüştürdüğünü savunduğu, 30.07.2018 tarihli harici kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 2 nci maddesinde davacının kendisine hisseli daire verilmesi halinde bunu ilave bedel ödeyerek tam daireye tamamlayabileceği kararlaştırılmış ise de, 08.03.2021 tarihli dekonttaki açıklamada açıkça ekstradan bir adet daire parası yazılı olduğunun açık olduğu, dolayısıyla davacının 08.03.2021 tarihli dekonttaki para gönderimi hisseli daireye, başka deyişle 30.07.2018 tarihli sözleşmenin 2 nci maddesine istinaden yapılmış ödeme olarak kabul edilemeyeceği, her ne kadar 14.7.2021-14.10.2021-14.12.2021 vadeli 30.000,00'er TL bedelli bono bedellerine ilişkin havalelerde açıklama yer almasa da bono ödemeleriyle 08.03.2021 tarihli 100.000,00 TL'lik ödeme tarihleri aynı yıla ilişkin olduğundan taraflar arasında başkaca bir hukuki ilişki de bulunmadığından yapılan toplamda 190.000,00 TL'lik ödemenin 1 adet daire alımına ilişkin olduğunun kabulünün gerekeceği, davacının 1 adet daire alımı nedeniyle davalıya 190.000,00 TL ödeme yaptığı, buna karşılık davalının edimini ifa etmediği, bu suretle davalının davacıya karşı sebepsiz zenginleştiği, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre gönderilen paranın ödeme tarihi ile dava tarihi arasında denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı parasal değer 366.759,01 TL olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile, 366.759,01 TL'nin 190.000,00 TL'sinin dava tarihinden, kalan kısmının ise 20.02.2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; müvekkili tacir olduğundan ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, dava ticari dava olarak kabul edilmezse tüketici davası olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması gerekirken başvurulmadığını, taraflar arasında daire alım satımına dair sözleşmenin olmadığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin mevcut olduğunu, davacının yarım daire hakkını yarım daire daha alıp tam daireye dönüştürme hakkının mevcut olduğunu ve ödemelerin de bu yarım daire alımına ilişkin olduğunu, sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin halen geçerli olduğunu, taraflarca sözleşmeden cayılmadığını, işbu sözleşme gereği de müvekkilinin davacıya muaccel bir borcunun bulunmadığını, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu ifade ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taraflar arasında düzenlenen harici taşınmaz satış sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca belirlenerek tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''ispat yükü'' başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
2. 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddeleri.
3. Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri.
4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 vd maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddelerinde düzenlenen "havale" bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersinin (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2003 tarihli ve 2003/3-118 E., 2003/158 K. sayılı ilamı).
2. Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "denkleştirici adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
3. Bu bakımdan sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre; bu güncelleme yapılırken, enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergeler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
4. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davalının 30.07.2018 tarihli harici kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 2 nci maddesine dayanılarak davacının hisseli daire hakkını bedel ödeyerek tam daire hakkına dönüştürdüğü iddiasını ispat edemediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıda yer verilen denkleştirici adalet ilkesine uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.