Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5653 E. 2024/1700 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirket tarafından işletilen hastanede çalışan davalı doktor tarafından gerçekleştirilen ameliyat sırasında ve sonrasında gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle davacının beden ve ruh bütünlüğünün bozulduğu iddiasıyla açılan tazminat davasında, davalıların sorumluluğu ve istinaf karar harcının davalılardan ayrı ayrı alınmasının doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ameliyat riskleri konusunda yeterince aydınlatılmadığı ve hükmedilen manevi tazminatın yerinde olduğu gerekçesiyle davalıların sorumluluğu yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına, ancak davalıların müteselsil sorumluluğu ilkesi gereğince istinaf karar harcının davalılardan ayrı ayrı değil müştereken ve müteselsilen alınması gerektiği gözetilerek bu hususta Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili ile duruşma istemli olarak davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı şirket vekili Avukat ... ve davalı ... vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka bir güne bırakılması uygun görülerek, Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, 05.04.2016 tarihinde boynunda şişlik şikayeti ile davalı şirketin işletmekte olduğu hastaneye müracaat ettiğini ve diğer davalı doktor tarafından 06.04.2016 tarihinde guatr teşhisi koyularak ameliyat edildiğini, ameliyattan sonra davacının konuşma zorluğu yaşadığını, ses tellerinin felç olduğunu, ameliyattan önce bilgilendirmelerin gereği gibi yapılmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 100,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 370.540,46 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacıya uygulanan tedavinin ve ameliyatın tıp kurallarına uygun olduğunu, davalıların kusurlu olmadıklarını, ameliyattan önce bilgilendirmelerin usulüne uygun olarak yapıldığını, meydana gelen sonucun komplikasyon niteliğinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İstanbul Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 31.12.2021 tarihli kurul raporuna göre, davacıya yapılan total tiroidektomi ameliyatı endikasyonunun tıbben uygun olduğu, ameliyatı zorlaştırıcı etken bulunmadığı halde davalı doktor tarafından yapılan total tiroidektomi ameliyatı tekniğinin tıbbın genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığından vekalet görevinin özenle yerine getirilmediği, ayrıca ameliyat sonrası ses kısıklığı ve nefes darlığı şikâyeti olan kişinin kulak burun ve boğaz hastalıkları polikliniğine yönlendirilmesi gerektiği halde hasta dosyasında yer alan epikriz raporlarından davacının yönlendirilmediğinin anlaşıldığı, doktorun ameliyat sonrası özen eksikliğinin olduğu, diğer yandan davacının bu ameliyata ilişkin ameliyattan önce alınmış aydınlatılmış hasta onam formunun bulunmadığı, sözlü olarak davacının aydınlatılmış onamının alındığının davalılar tarafından ispatlanamadığı, davacının ameliyat nedeniyle oluşan maluliyetinden dolayı davalıların sorumlu olduğu, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu açıkça belirtilmediğinden kısmi dava niteliğinde olan davada ikinci kez değer artırım veya ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, davacı vekilinin ilk değer artırım dilekçesi kapsamında davanın kabulü gerektiği ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 370.540,46 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili; Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan 03.09.2019 tarihli bilirkişi raporu ile davalı tarafın kusurlu olmadığının tespit edildiğini, Adli Tıp Kurumu raporu ile söz konusu bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davalıların davacının tedavisinde kusurlu olmadığını, ameliyattan önce gerekli bilgilendirmelerin yapılarak hastanın aydınlatıldığını, kararın gerekçesiz olduğunu, davacı tarafın tazminat talebini cezalandırma aracı olarak kullandığını ve hükmedilen miktarın fahiş olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu olayın niteliğine uygun alınan, hüküm kurmaya, taraf, mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli, Yargıtay içtihatları ile belirlenen ilkelere uygun raporlar karşısında; davalı özel sağlık kurumunda, diğer davalı doktor tarafından yapılan davacının tedavisinin tıp kurallarına uygun olmadığı, davalıların kusurlu oldukları ve davacıya meslekte kazanma gücü kaybı nedeniyle bilirkişi raporu ile belirlenen miktarda tazminat ödemeleri gerektiği, dava konusu olayın gelişimi ve sonuçları itibariyle İlk Derece Mahkemesince davacı lehine belirlenen miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı şirket vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca davalı hastaneye husumet yöneltilemeyeceğini, davalının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, Bölge Adliye Mahkemesince bakiye 20.340,02 TL istinaf karar harcının her iki davalının da ayrı ayrı ödemesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı şirket tarafından işletilen hastanede çalışan davalı doktor tarafından gerçekleştirilen ameliyat sırasında ve sonrasında gerekli özenin gösterilmemesi sebebiyle, davacının beden ve ruh bütünlüğünün bozulduğu iddiasıyla tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 502 ve 506 ncı maddeleri,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) “Yargılama Giderlerinin Kapsamı” başlığını taşıyan 323 üncü maddesi,

3. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 15 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği üzere, dosyaya kazandırılan raporlar ile davacının gerçekleştirilecek ameliyatın olası risk ve komplikasyonları konusunda somut ve yeterli bir şekilde aydınlatıldığının davalılar tarafından ispatlanamadığının ve hükmedilen manevi tazminatın yerinde olduğunun anlaşılmasına göre; davalı ... vekilinin tüm, davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. 6100 sayılı Kanun'un 323 üncü maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, bu madde içerisinde “Başvurma, karar ve ilam harçları yargılama gideri” kapsamında belirtilmiş, “Yargılama Giderlerinden Sorumluluk” başlığını taşıyan 326 ncı maddede, kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkemece yargılama giderlerinin, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebileceği, "Yargılama Giderlerine Hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332 nci maddesinde ise, yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği, hüküm altına alınmıştır.

3. 492 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinde; “Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır.”, 16 ncı maddesinde, “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır.”; 28/1-a maddesinde, “Karar ve İlam Harcı” düzenlenmiş olup “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” düzenlenmiştir.

4. Somut olayda; davacının dava dilekçesinde, hükmedilecek tazminatın davalıların müştereken ve müteselsilen tahsili talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, bu husus gözetilerek davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarına hükmedildikten sonra, hükmün fer"ileri hakkında da kararın niteliğine uygun olarak davalıların müteselsil sorumluluğuna hükmedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusu reddolan davalıların tek bir istinaf karar harcından müteselsilen sorumluluklarına hükmedilmesi gerekirken; her bir davalının bakiye karar harcından ayrı ayrı sorumluluklarına karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 37 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı ... vekilinin tüm, davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı şirket vekilinin istinaf harcına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının istinaf karar harcıyla ilgili (2) ve (3) numaralı bentleri çıkartılarak yerine "2-Bakiye 20.340,02 TL istinaf karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına, ” bendinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı ...'ye yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının temyiz eden davalı şirkete iadesine,

17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.