"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2022/523 E., 2023/134 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirket ile daire satışına ilişkin emlak alım satım sözleşmesi başlıklı 25.04.2014 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, sözleşme gereğince 43.200,00 Euro tutarındaki ödemeyi yine sözleşmede belirtilen tarihte davalı şirketin ortaklarından olan diğer davalı ...’nin banka hesabına gönderdiğini, dekontta yapılan ödemenin sözleşme konusu daireye ilişkin olduğunu da belirttiğini, ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen söz konusu dairenin müvekkili adına devir ve tescilinin yapılmadığı gibi, ödediği bedelin de tarafına iade edilmediğini ileri sürerek; müvekkilinin geçersiz adi yazılı sözleşme gereğince davalılara ödediği 43.200,00 Euro'nun dava tarihinden itibaren bankalarca Euro'ya uygulanan en yüksek faiziyle birlikte aynen ya da fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; sözleşmedeki imzanın müvekkillerine ait olmadığını, havalenin borç ödeme vasıtası olduğunu, banka dekontunda havalenin ne için gönderildiğine dair bir açıklama olmadığından delil niteliğinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.05.2019 tarihli ve 2014/837 E. 2019/259 K. sayılı kararıyla; sözleşmede davalı şirkete ait kaşe bulunmakta ise üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı, yine ödemenin şirket hesabına yapılmadığı, davalı şirketin sorumluluğunun başka delillerle ispat edilemediği, bu nedenle davalı şirketin yetkili temsilcisinin imzasını taşımayan sözleşmeden ve kendisine yapılmamış ödemeden dolayı sorumlu tutulamayacağı; diğer davalı ... yönünden ise sözleşmede atılı imzanın eli ürünü olmadığı tespit edilmişse de, sözleşmeye aracılık yapan kişinin adının ... olarak yazılması, sözleşmede satış fiyatının %80'inin (43.200,00 Euro'nun) en geç 09.05.2014 tarihinde ödeneceğinin kararlaştırılması ve davacı tarafından da 09.05.2014 tarihinde "... Mevkii ... Sitesi E Blok Daire 1" açıklaması ile 43.200 Euro'nun davalı ...'nin hesabına havale edilmesi, komisyon kesintisinden sonra 13.05.2014 valör tarihli işlem ile davalı ...'nin banka hesabına 43.175,00 Euro'nun geçmiş olması, davalı ...'nin yapılan ödemenin sebebini açıklamamış ve ödemeyi iade ettiğine dair bir savunmada bulunmamış olması ve gönderilen parayı uhdesinde tutmaya devam etmesi dikkate alındığında, adı geçen davalının sözleşmeyi benimsemiş olduğu ve dava konusu alacaktan sorumlu olduğu gerekçeleriyle; davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, 43.175,00 Euro'nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un (3095 sayılı Kanun) 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle aynen ya da fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalı ...'den alınarak davacıya verilmesine, davalı şirket yönünden ise davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.02.2022 tarihli ve 2020/454 E. 2022/167 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 12.10.2022 tarihli ve 2022/4508 E., 2022/7689 K. sayılı ilamıyla; (1) numaralı bentte davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, (2) numaralı bentte; somut olayda, davacı ile davalı şirket arasında imzalanan 25.04.2014 tarihli harici satış sözleşmesi ile davaya konu edilen taşınmazın toplam 54.000,00 Euro bedelle davacıya satışı konusunda anlaştıkları, harici sözleşmenin 3. maddesinde belirtildiği üzere davacı tarafça satış bedelinin %80’i olan 43.200,00 Euro'nun yine sözleşmede kararlaştırıldığı üzere 09.05.2014 tarihinde davalılardan ...'nin hesabına "... Mevkii, ... Sitesi E Blok Daire 1’" açıklaması ile havale edildiğinin sabit olduğu; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında yer alan davalı şirkete ait 14.01.2010 tarihli ticaret sicil gazetesi kayıtları ve Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı incelendiğinde, şirket ortaklarının ... ve ... olduğu, 04.01.2010 tarihli karar ile şirketi 7 yıl süre ile İbrahim ...'in tam yetki ile münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı, yine İbrahim ... ile ...'nin evli oldukları da dikkate alındığında, davalı şirket ile davalı ...'nin davaya konu somut olayda elbirliği ile hareket ettikleri sabit olduğundan, davalı şirket yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı şirket ile davalı ...'nin davaya konu olayda elbirliği ile hareket ettiklerinin sabit olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 43.175,00 Euro'nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle aynen ya da fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; davaya konu sözleşmede şirket adına atılmış bir imza bulunmadığı, bozma ilamından önce verilen İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının, davalı şirket ile aralarında akdettikleri harici satış sözleşmesine dayalı olarak diğer davalıya ödediğini iddia ettiği bedelin, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 vd. maddeleri,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 ve 326 ncı maddeleri,
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli 13/5 sayılı ve 09.05.1960 tarihli 21/9 sayılı kararları.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verildiği, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine imkan bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmeştir.
2. Kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan incelemede ise; harç kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği gibi temyiz sebebi olarak ileri sürülmese dahi Yargıtay tarafından da re'sen gözetilmesi gerekmektedir.
3. Yargılama harçları ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan, diğer bir değişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. Davada haksız çıkan tarafa yükletilecek olan yargılama harç ve giderleri hem davayı kazanan tarafın daha önce peşin olarak ödediği, hem de karar ve ilam harcı ve Devlet Hazinesi tarafından peşin olarak ödenen giderler gibi Devlete ödenmesi gereken harçlar ve giderlerdir.
4. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Mahkemece yapılan yargılama sonucu alınması gereken karar ve ilam harcının davada haksız çıkan davalı taraftan tahsiline karar verilmesi yerinde ise de, tahsil edilecek bu harcın Hazineye gelir olarak kaydına karar verilmesi gerekirken davacıya ödenmesi yönünde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "...davacıya verilmesine," ibaresinin çıkartılarak yerine; "Hazineye gelir kaydına," ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.