Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5684 E. 2024/3586 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, babasına verdiği paranın inançlı işlem kapsamında olduğu ve babasının bu parayla taşınmaz satın alıp sattığı iddiasıyla davalı babası ve kardeşinden alacağının tahsilini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının inançlı işlem iddiasını ispatlayacak yazılı delil veya delil başlangıcı sunamaması, inançlı işlemlerin yazılı delille ispatlanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1013 E., 2023/1494 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Turhal 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/586 E., 2023/302 K.

Taraflar arasında inançlı işleme dayalı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin babası davalı ...'in 1999 yılında Tokat, Merkez, ... Mahallesi, 434 ada, 57 parselde kayıtlı arsayı almak için müvekkilinden 60.000,00 TL aldığını, müvekkilinin de babasına duyduğu güven konusunda çekincesi olmadığı için tapunun babası adına çıkmasını kabullendiğini ancak dava açılmasından birkaç gün önce davalı babasının mezkur taşınmazı sattığını, bu parayla davalı erkek kardeşi ...'a 2 daire aldığını ve bakiye bedeli de yine ona verdiğini öğrendiğini, tüm bu işlemlerinin müvekkilinden habersiz yapıldığını, babası hakkında Turhal Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/810 E. sayılı dosyası ile vasi tayini davası açıldığını belirterek, müvekkilinin mezkur taşınmazda babasıyla ortaklığı sebebiyle alacaklı olduğu bedelin tespitini, alacaklı olduğu bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacının, müvekkili ...'in 10 yılı aşkın süredir görüşmediği öz kızı olduğunu, müvekkili ...'in bakıma muhtaç eşiyle birlikte Turhal'da yaşadığını ve eşinin bakımını üstlenemediği için diğer müvekkili ... ve eşinin, müvekkili ... ve eşinin bakımını üstlendiğini, müvekkili ...'in emekli maaşından başka gelirinin olmadığını, eşinin hastalığı nedeniyle masrafının çok çıktığını, evi eski olduğundan bir kısım tadilat masrafı gerektiğinden sadece kendisine ait olan bir taşınmazı sattığını ve zaruri ihtiyaçlarını giderdiğini, müvekkilinin sattığı taşınmazdan elde ettiği gelirin bir kısmını harcadığını, bir kısmını zor günler için ayırdığını, davaya konu taşınmaz alınırken kimsenin müvekkili ...'e maddi desteğinin olmadığını, 1994 yılında boşanan davacının ev hanımı olup hiçbir zaman çalışmadığını, müvekkili ...'in taşınmazı aldığı esnada SSK'lı olarak çalıştığını, düzenli gelirinin olduğunu, müvekkili ...'ın söz konusu dava ile ilgisinin bulunmadığını, davacı ile müvekkilleri arasında husumet bulunduğunu, davacının iddia ettiği alacak ilişkisinin doğduğu tarihten itibaren 23 yıl geçtiğini, davayı kabul etmemekle birlikte davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu Tokat, Merkez, ... Mahallesi, 434 ada, 57 parselde kayıtlı 2.282 m² arsa nitelikli taşınmazın davalı ... adına kayıtlı iken 07.07.2022 tarihinde dava dışı ...'a 500.000,00 TL bedelle satıldığı, davacının, davalı ...'ın kızı ve diğer davalı ...'ın da kardeşi olduğu, Turhal Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.12.2022 tarihli ve 2022/810 E., 2022/1037 K. sayılı dosyasında kısıtlı adayı davalı ...'a vasi atanmasına ve kısıtlanmasına yer olmadığına dair karar verildiği ve tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine 07.02.2023 tarihinde kesinleştiği, davacının iddiasına dair yazılı bir delil veya yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir delil sunmadığı, ayrıca bu arsanın satışından gelen para ile diğer davalı ...'a ev alındığına dair de bir delil sunulmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; son yıllarındaki kararlarında damada belgesiz borç para vermeyi hayatın olağan akışına uygun bularak inanç sözleşmesini kabul eden Yargıtay'ın, 1947 tarihli İBK'sının gerekçe gösterilerek davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, toplum dinamiklerinin hiçbir kanunun lafzına sığdırılamayacağını, hakkaniyet kavramının bu yüzden doğduğunu, hakimin hakkaniyetle davayı aydınlatma görevinin de bu safhada devreye gireceğini ifade ederek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; konuya ilişkin Yargıtay HGK'nın 2020/(14)7-598 E., 2022/1307 K. sayılı, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2022/5939 E., 2023/4255 K. sayılı ve benzeri kararlarında da belirtildiği üzere tanık dinlenmesinin mümkün olmamasına ve Dairece de benimsenen gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; inançlı işlemden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü

" başlıklı 6 ncı maddesi,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ve "delil başlangıcı" başlıklı 202 nci maddesi.

3. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Hukuk Genel Kurulunun 04.07.2010 tarihli ve 2010/14-394 E, 2010/395 K. sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

2. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.

İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK'nın 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. (Hukuk Genel Kurulu, 04.07.2010, 2010/14-394 E, 2010/395 K.)

Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK'nın 188 inci maddesi) yemin (HMK'nın 225 vd maddeleri) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.

3. Yukarıda açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğine; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle davacının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, bu iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlanması gerektiği, banka dekontları, makbuzların tek başına ispata yeterli olmadığı, taraflar arasındaki inançlı işlem sözleşmesine ilişkin yazılı delil niteliğinde dosya kapsamında herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.