"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2231 E., 2021/2642 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/189 E., 2019/261 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirket nezdinde muhasebeden sorumlu eleman olarak çalışmakta iken parayı uhdesine geçiren dava dışı ... aleyhine açılacak davada kazanılacak tazminatın tahsilini temin amacıyla İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/41 D. İş dosyası ile ihtiyati tedbir kararı alındığını, ihtiyati tedbir kararı neticesinde dava dışı işçi ... adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir şerhi işlenerek, yasal süresi içerisinde İstanbul 12. İş Mahkemesinin 2011/935 E. sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, ilgili dosyada ihtiyati tedbir kararının devamına hükmedildiğini ve daha sonra ihtiyati tedbir kararının “İhtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbire” dönüştürülerek İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2014/26989 E. sayılı takip dosyasına konu edildiğini, tapu bilgileri arz edilen ve tapu kaydına ihtiyati tedbir kararı işlenen taşınmazın, ihtiyati tedbir kararından önceye dayanan ipotek nedeniyle satılması üzerine, satış isteyen esas dosya alacaklısı bankanın alacağını tahsil etmesinden sonra kalan 135.000,00 TL bedelin dosyada muhafaza edilerek gerekli işlemlerin yapılması gerekirken, sıra ve pay cetveli hazırlamayan icra memurunca dosya borçlusuna ödenmesi işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yapılan bu usulsüz işlemin şirketin alması gereken tutarı tahsil edememesine ve zararına neden olduğunu ileri sürerek; 135.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın süresinde açılmadığını, alacağın teminatını teşkil etmek üzere konulan tedbir kararının araç ve gayrimenkulün icra yolu ile satışına engel teşkil etmediğini, davacının 09.06.2014 tarihli satış ilanı tebliğ edilecekler listesinde bulunduğunu ve İstanbul 9. İcra Dairesinin 2014/26989 E. sayılı dosyasından ihtiyati haciz dosyası oluşturduğunu ancak satış ve ihale tarihinde davacının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 100 üncü maddesinde sayılan belgelere sahip olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2013/1620 E. sayılı dosyasında henüz sıra ve pay cetveli yapılmadan, alacaklılar ve alacak miktarları tam olarak tespit edilmeden, takip borçlusuna 23.10.2014 tarihinde 135.000,00 TL ödeme yapılması şeklindeki icra müdürü işleminin hukuka aykırı olduğu, bu ödemenin davacının alacaklı olduğu İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2014/26989 E. sayılı dosyasına yapılması gerektiği, davacının başlattığı icra takibinde son işlemlere göre kapak hesabının 756.663,13 TL olduğu ve dosyada alacağı karşılayacak miktarda borçluya ait mal tespit edilemediği, bu nedenle davacının kendisine ödenmesi veya dosyada tutması gerekirken borçluya ödenen 135.000.00TL tutarında zararının mevcut olduğu, icra müdürünün eylem ve işlemleri ile zararın oluşmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, 135.000,00 TL tazminatın 29.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davanın süresinde açılmadığını, alacağın teminatını teşkil etmek üzere konulan tedbir kararlarının, araç ve gayrimenkulün icra yolu ile satışına engel teşkil etmediğini, davacının alacağını teminat altına almak için ihtiyati tedbir kararı aldığını, sonrasında bu kararın yasaya aykırı olarak ihtiyati hacze çevrildiğini, davacının gayrimenkulün satışına ilişkin olarak satış tarihinde ve ihale tarihinde 2004 sayılı Kanun'da sayılan belgelere sahip olmadığını, davacının satış ilanı kendisine tebliğ edilmesine rağmen satışa itiraz etmediğini, yine davacının ihaleden haberdar olmasına rağmen 2004 sayılı Kanun uyarınca şikayet yolu ile ihalenin feshi davası açmadığını, ihaleden artan bedelin 29.12.2014 tarihinde İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2014/26989 sayılı dosyasına aktarıldığını, davacının buna da itiraz etmediğini, ihale tarihinin 26.09.2014 olmasına rağmen, davacının İş Mahkemesinde açmış olduğu davanın karar tarihinin 12.05.2015 tarihi olduğunu, hacze iştirak süresinin ise satılan malın tutarının vezneye girinceye kadar olarak düzenlendiğini, bu nedenle icra müdürünün işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının başvurusu üzerine alınan ihtiyati haciz kararının tapuya bildirilerek işlendiği, İstanbul 10. İcra Müdürlüğünce pay cetveli oluşturulmadığı ancak düzenlenen satış ilanı tebliğ edilecekler listesinde davacı şirketin 5. sırada yer aldığı, taşınmazın 26.09.2014 tarihinde ihale ile satışının yapıldığı, dosya takip alacaklısına 21.10.2014 tarihinde ödeme yapıldığı, sonrasında gayrimenkul tapu kayıtlarında yer alan ve haciz sırasında yer alan dosya alacaklılarının dosya kapak hesapları istenmeden, borçlu ...'in 13.10.2014 tarihli talebine istinaden 23.10.2014 tarihinde 135.000,00 TL'nin ödendiği, neticede dosyasında bulunan takyidatlı tapu kayıtları hilafına olarak davacı lehine bulunan ihtiyati haciz kararı nazara alınmaksızın satış bedelinin ipotek alacaklısına ödeme yapıldıktan sonra kalan miktarın davacıya değil, borçluya ödenmesi nedeniyle icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlu olduğu, ayrıca borçlunun başka mal varlığı olmadığı hususunun da bilirkişi raporuyla tespit edildiği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2004 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi gereğince icra memurunun kusurundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 5 ve 7 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle elde edilen satış bedeline iştirak edecek haciz/ipotek alacaklılarının 2004 sayılı Kanun'un 100 üncü maddesinde belirlendiği, aynı Kanun'un 138 inci maddesine göre bedelin paylaştırılması gerekeceği, bedelin bütün alacaklıların alacağına yeterli gelmediği durumlarda ise 140 ıncı madde uyarınca ilk haczi koyan icra dairesince sıra cetvelinin düzenlenmesinin yasal bir zorunluluk olduğu, somut olayda davacının 25.09.2014 tarihinde ihtiyati haciz niteliğindeki ihtiyati tedbir kararını takibe konu ettiği ve kesinleşen takip miktarının 756.663,13 TL olduğu, dava konusu ihalenin ise 26.09.2014 tarihinde yapıldığı ve 16.10.2014 tarihinde satış bedelinin dosyasına aktarıldığı, takip alacaklısına 21.10.2014 tarihinde yapılan ödeme sonrasında, bakiye bedelin paylaştırılması için gayrimenkul tapu kayıtlarında yer alan ve haciz sırasında bulunan dosya alacaklılarının dosya kapak hesapları istenerek, ilgili Kanun uyarınca sıra ve pay cetveli düzenlenmek suretiyle işlem yapılması gerekirken, borçlunun talebi üzerine 23.10.2014 tarihinde borçlu hesabına 135.000,00 TL ödeme yapılması nedeniyle icra ve iflas dairesi görevlisinin kusurlu olduğu, borçlunun başka mal varlığının bulunmadığının tespit edilmiş olması karşısında davacının yapılan ödeme miktarı kadar zararının bulunduğu, davaya konu işlem nedeniyle icra ve iflas dairesi görevlisi hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kamu davasının açıldığı, aynı Kanun'un 7 nci maddesi uyarınca davada icra ve iflas dairesi görevlisinin eylemi için öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 66 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi gereğince uygulanması gereken ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup, olay tarihi 23.10.2014 olduğundan, eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle ceza davası zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.