"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/489 E., 2020/1574 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/15 E., 2019/544 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; İstanbul ... Mahallesi ... Sokak 65 kapı numaralı 209 pafta 836 ada, 15 parselin davacı Vakfın adına tespitle tescili gerekirken 1935 yıllarında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu yerin sahipsiz yerlerden olduğu mütalaası ile Kadastro Kanunu'na istinaden Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiği, oysa taşınmazın tespit ve tescil işleminin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, 1936 yılı beyannamesi ile bildirilen taşınmazın Maliye Hazinesi adına tescilinden sonra üçüncü kişilere satılmış olması sebebiyle taşınmaz bedelinin talebi için davayı açtıklarını ileri sürerek, ıslahen 504.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; zararın kaynağını oluşturan usulsüz işlemin dayanağının kadastro çalışmalarından kaynaklandığını, taşınmazın ... oğlu ...'a ait olmasına rağmen adı geçenin kaçak eşhastan olduğunun tespit edilmesi üzerine Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, hak düşürücü süreye rağmen dava açılmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İstanbul ... Mahallesi ... Sokak 65 kapı numaralı 209 pafta 836 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davacı vakıf tarafından tanzim edilerek gerekli makamlara verilen 1328 tarihli eşhas-ı hükmiye cetveli ile 1936 yılı beyannamesinde vakıf malı olarak gösterilmesine rağmen, mezkûr taşınmazın anılan tarihte yürürlükteki Kadastro Kanunu'nun 22/h maddesine göre usulsüz olarak Maliye Hazinesi adına tescil edildikten sonra, ... oğlu ... adına devredildiği, bu nedenle dava dışı kişi adına kayıtlı bulunduğu, hal böyle olunca, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak tapu kaydının iptali ile vakfı adına tescilinin mümkün olmaması nedeniyle davacının zararının tahsili isteminde bulunma yasal hakkının bulunduğu, taşınmazın niteliğine göre davacının isteminin zamanaşımına uğramadığı, gerek emsaller gerekse taşınmazın konumu, geometrik şekli, topoğrafik durumu, merkezi konumu, ulaşım imkanları, belediye hizmetlerinden yararlanma durumu, 2013 emlak rayiç değerleri, taşınmazın dava tarihindeki metrekare birim fiyatının 13.000,00 TL olacağı, bu durumda dava konusu taşınmazın değerinin 591.276,00 TL olduğu, davacı tarafın istinaf incelemesi öncesi yapmış olduğu ıslah dilekçesinde bildirdiği 504.000,00 TL taleple bağlı kalınarak, bu tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı Hazine vekili; davacı tarafın kadastro çalışmaları sonucu Hazine edilen taşınmaz için dava açmayarak süreyi geçirdiğini, taşınmazın kadastro ile daha önce ... oğlu ... adına kayıtlı iken bu şahsın da kaçak eşhastan olduğunun Milli Emlak Müdürlüğünün 31.12.1935 tarih ve 19404 nolu yazısı ile tespit edildiğini ve bunun üzerine Maliye Hazinesi adına tespit ve tesciline karar verildiğini, bu karara karşı da kanun yolu mevcut iken dava açılmadığını, ortada yolsuz bir tescil olmadığını, dosyada bulunan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunmadığını, eksik inceleme ve araştırma yapıldığını, dava konusu taşınmazın emval-i metruke kanunlarına gereğince tasfiye edildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte ıslah edilen bedel yönünden faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olması gerekirken ıslah edilen bedele de dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın bedel artırımında bulunmadığını, TMK'nın 1007 maddesine göre açılan davaların belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olan davalardan olmadığını belirterek, Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde uygulanan yasa maddelerinin eksik gösterilmiş olması nedeniyle gerekçe yönünden kararın düzeltilmesi için kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu taşınmazın, 1935 yılında yapılan kadastro çalışmaları ile taşınmaz maliki ... oğlu ...'un firari ve kaçak eşhastan olduğu gerekçe gösterilmek suretiyle Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, taşınmazın davacı Vakıf tarafından tanzim edilerek gerekli makamlara verilen 1328 tarihli eşhas-ı hükmiye cetveli ile 1936 yılı beyannamesinde vakıf malı olduğu, 1941 yılında hazine tarafından taşınmazın üçünçü şahıslara satıldığı, sonrasında intikal ve satış suretiyle son maliki olan ... oğlu ...'ya devredildiği, davacı ... Ermeni Kilisesi Vakfının, dava konusu parselin Vakfa ait olduğuna dair 1936 yılı beyannamesini verdiği, keza 1328 tarihli eşhas-ı hükmiye cetvelinin 3. sırasında da akar olarak gösterildiği, uygulama imar planında bulunan ve dava tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında emsal satış yöntemiyle hesaplandığı, ıslah talebine bağlı olarak karar verildiği gerekçesiyle, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davacı vekili; İstinaf Mahkemesi kararının, esasen ve sonuç olarak yasaya ve hukuka uygun olmakla birlikte, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm gerekçesinde uygulanan yasa maddelerinin eksik gösterilmiş olması nedeniyle yaptıkları istinaf itirazları incelenmeden verildiğini belirterek, hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı Vakfa ait olduğu iddia edilen taşınmazın yolsuz tescili nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 359 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin duruşma yapmaksızın esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumuna dair karar verme usulü 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde düzenlenmiştir. Buna göre Bölge Adliye Mahkemesi; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya kararın gerekçesinde hata edildiği durumlarda düzelterek yeniden esas hakkında karar verir. Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar ise aynı Kanun'un 359 uncu maddesinde belirtilmiş olup, buna göre kararda; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” yer alması gereken zorunlu unsurlardır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
2. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince; davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine rağmen davacı vekilinin istinaf itirazları incelenmeden karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3. Bozma nedenine göre; davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca usulden BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre; davacının sair, davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.