Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5724 E. 2024/3694 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Rücuen tazminat davasında, davalıların tazminattan sorumluluk oranlarının ve davacı bankanın rücu hakkının kapsamının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde davalıların tazminat bedelinden eşit paylarda sorumlu olduğu belirtilmiş ancak hüküm kısmında davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminatın tahsiline karar verilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı ve 6098 sayılı Kanun'un 167/3. maddesi uyarınca müteselsil borçlular arasında fazla ödenen kısım için iç ilişkide teselsül hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2599 E., 2023/2654 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/333 E., 2022/205 K.

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesince dava dışı B.K isimli şahsa ait taşınmazın kamulaştırılmasına karar verildiğini ve müvekkili Bankanın kamulaştırma bedelinin açılacak hesapta nemalandırılarak hak sahibine ödenmesi konusunda talimatlandırıldığını, davalı ...'nin .... Noteri olarak görev yaptığını, İstanbul Barosuna bağlı avukat olan davalı ...'ın davalı ... tarafından dava dışı Birsen adına tanzim edilen 17.12.2009 tarihli ve 10294 yevmiye nolu vekaletname aslını müvekkili Bankaya ibraz ettiğini, müvekkilinin vekaletnamenin geçerliliğinin teyidi amacıyla diğer davalı noteri arayarak teyit aldığını, vekaletnamenin içeği kontrol edildikten sonra davalı avukatın kimlik aslı alınarak ödeme yapıldığını, dava dışı Birsen tarafından vekaletnamenin sahte olarak tanzim edildiği, adı geçen davalı avukatı tanımadığı, çekilmiş olan bedelin kendisine ödenmediği iddiasıyla zararının tazmini amacıyla müvekkili Banka ile davalılar ... ve ... aleyhine Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/44 E. sayılı dosyasında tazminat davası açtığını, Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.06.2013 tarihinde 2011/167 E. 2013/314 K. sayılı kararı ile davanın ... yönünden reddine, müvekkili ve davalı ... yönünden kabulüne karar verildiğini, karara karşı taraflarca temyize başvurulduğunu ve davanın davalı ... yönünden reddedilmesinin hukuka aykırı bularak Mahkeme hükmününün bozulduğunu, yerel Mahkeme kararının davacı Birsen vekilince Anadolu 25. İcra Müdürlüğünün 2013/29921 E. sayılı dosyasında icra takibine konu edildiğini, müvekkili tarafından icra tehdidi altında anılan icra dosyasına ödeme yapıldığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin yapmış olduğu toplam 246.827,33 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.

2. Davalı ... vekili; davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, müvekkilinin sahteliği anlaşılamayan nüfus cüzdanına istinaden vekaletname düzenlediğini, dava dışı Birsen tarafından açılan tazminat davasının müvekkili yönünden reddedildiğini, Yargıtayca yapılan temyiz incelemesi neticesinde Mahkeme hükmünün bozulduğunu, Mahkemece bozma ilamına uyarak müvekkilinin "noterin kusursuz sorumluluk prensibi gereğince" sorumlu bulunduğunu ancak kararın kesinleşmediğini, müvekkilinin tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen davacı Banka ve davalı ...'ın kusurlu hareketleri neticesinde zararın meydana geldiğini ve müvekkili yönünden illiyet bağının kesildiğini, davacının karar kesinleşmeden bozulan Mahkeme ilamına göre ödeme yaptığını, bu ödemenin taraflarına rücu edilmesinin mümkün olmadığını, davacının ödeme yapmadan evvel taraflarına herhangi bir ihtarname göndermemesi nedeniyle faiz talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; noterin sahte olarak ibraz edilen kimlik ile vekaletname düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, noterin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, davalı noterin meydana gelen zarardan kusurlu ve kusursuz olarak sorumlu olduğu, davalı Noterce sahtelik fark edilmiş olsaydı vekaletnamenin düzenlenmeyeceği ve davalı ... tarafından paranın bankadan çekilmesinin mümkün olmayacağı, illiyet bağının kesildiğinin davalı noter tarafından ispat edilemediği, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, kusura ilişkin bilirkişi raporları sunulmuş ise de kusur raporlarına iştirak edilmediği, davacının düzenlenen vekaletnamenin dayanağı olan kimliğin sahte olduğunu bilemeyeceği, ibraz edilen vekaletname gereği işlem yapması gerektiği ve davacının kusursuz olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne 246.797,33 TL'nin 15.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davanın niteliği gereği yasal faize değil ticari avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde toplam 246.827,33 TL talep etmelerine rağmen Mahkemece 246.797,33 TL üzerinden karar verildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı ... vekili; müvekkili tarafından online sistem üzerinden B.K. adlı şahsın nüfus bilgileri ile sunulan nüfus cüzdanı üzerindeki bilgilerin karşılaştırıldığını, bilgilerin aynı olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle müvekkilinin kusursuz olduğunu, Mahkemece davacı da dahil olmak üzere noter ve diğer davalıya yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattığı tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutularak her bir sorumlu için ayrı ayrı tazminat tutarı belirlenmesi gerekirken müştereken ve müteselsilen sorumluluk yönünde karar oluşturulduğunu, illiyet bağının üçüncü kişinin ağır kusuru nedeni ile kesilmiş olduğunu, davacının faiz talep etme hakkının bulunmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 167/1 inci maddesinde "Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar." düzenlemesinin yer aldığı, söz konusu hüküm gereğince tarafların hükmedilen tazminat bedelinden eşit paylarda sorumlu olduğu, davacı Banka yönünden ise, taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunmadığından yasal faize hükmedilmesinin doğru olduğu gerekçesiyle; davacının başvurusunun reddine, davalının başvurusunun kabulüne, davacının davasının kabulü ile 246.797,33 TL'nin ödeme tarihi olan 15.01.2016 'ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı noter yönünden 82.275,78 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca davacı Bankanın kusursuz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığını, her bir davalı yönünden ayrı hüküm kurularak sorumlu tutulduğu tazminat tutarı, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretin belirtilmesi gerektiğini, reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararında davacı Bankanın da tazminat tutarından davalılar ile eşit oranda sorumlu olduğunun ifade edildiğini ancak davacıya ödenecek tazminat tutarı yönünden hüküm kurulurken ödediği tutardan kendi sorumlu olduğu tutarın düşülmediğini, müvekkili tarafından online sistem üzerinden dava dışı Birsen'in nüfus bilgileri ile sunulan nüfus cüzdanı üzerindeki bilgilerin karşılaştırdığını ve bilgilerin aynı olduğunun tespit edildiğini, Mahkemece, dava dışı Birsen'in olay tarihi itibari adres bilgilerinin talep edilmediğini, .... Noterliğinin 17.12.2009 tarihli ve 10294 yevmiye numaralı düzenlenme şeklindeki vekaletnameye dayanak nüfus bilgileri ve sistem kayıtlarının karşılaştırılmadığını, dava dışı Birsen'in güncel ve resmi kayıtlarla uygun olmayan kimlik belgesi ile vekaletnameye dayanak sahte kimlik belgesinin karşılaştırılarak mahalle isimlerinin farklı olduğunun tespiti ile hatalı bir neticeye ulaşıldığını, müvekkilinin tüm tedbirleri almış olmasına karşın diğer davalı ...'ın ve davacı Bankanın kusurlu hareketleri neticesinde zararın meydana geldiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte vekaletnameyi düzenletmek için başvuran diğer davalı ... ve müvekkilinin yapılan ödemeden eşit paylarla sorumlu tutulmasının hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmadığını, dava dışı Birsen'in kamulaştırma davasını farklı bir vekille takip ettiğini, bankanın kendisinden para çekmeye gelen vekilin farklı olması nedeniyle bu durumu teyit etmemesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu, vekaletnamede kamulaştırma bedelinin hangi bankanın hangi şubesinden çekilebileceği hususunun belirtilmediğini, yine Bankanın kamulaştırma bedelini vadesi gelmeden bedeli ödemesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Kanun'un (6098 sayılı Kanun) 167/3 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1. Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

2. Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

3. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde, 6098 sayılı Kanun'un 167/1 inci maddesinde; "Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar." düzenlemesi uyarınca tarafların hükmedilen tazminat bedelinden eşit paylarda sorumlu olduğu belirtilmiş, hüküm kısmında ise "davacının davasının kabulü ile 246.797,33 TL'nin ödeme tarihi olan 15.01.2016 'ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ( davalı noter yönünden 82.275,78 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine" , şeklinde hüküm tesis edilerek, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması bozmayı gerektirmiştir.

4. Kabule göre de; 6098 sayılı Kanun'un 167/3 üncü maddesi uyarınca müteselsil borçlular arasında fazla ödenen kısım için iç ilişkide teselsül hükümlerinin uygulanamayacak olmasına göre; taraflar arasında görülen rücu davasında davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiştir.

5. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca usulden BOZULMASINA,

2. Bozma sebebine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.