Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5776 E. 2024/3527 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ergin olmayan çocuğun haksız fiili nedeniyle açılan tazminat davasında, çocuğun velayeti altındaki anne ve çocuğun ayrı ayrı sorumlu tutulup tutulamayacağı ve tazminatın nasıl hükmedileceği uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Fiil ehliyetine sahip olmayan küçüklerin haksız fiillerinden dolayı hem küçük hem de velayeti altındaki aile başkanının ayrı ayrı sorumlu olduğu ve tazminatın her birinden ayrı ayrı hükmedilmesi gerektiği, ancak yerel mahkemenin tazminatı müştereken hükmettiği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1595 E., 2023/1538 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 30. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/658 E., 2023/490 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 12.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; 14.11.2020 tarihinde davalılardan ...'nın oğlu olan diğer davalı ...'nin davacılardan ... ve ...'nın oğlu davacı ...'nin ikiz kardeşi olan ...'ya zarar vererek ölümüne sebep olduğunu, haksız fiil nedeniyle ...'nın ölümü neticesinde davacıların büyük bir elem ve üzüntü yaşadıklarını, davacı ...'nin yaşanılan olaydan kendisini sorumlu tuttuğunu ve yaşadığı korku ve travma sebebiyle günlük hayatına dönmesinin, yaşıtları gibi yaşayabilmesinin mümkün olmadığını, psikolojik tedavi gördüğünü, davalı ...'nın çocuğunun içinde bulunduğu durumu yeterince gözlemlemediğini, çocuğu urgan, çekiç vb. cinayet materyallerini hazırlarken bunları fark etmediğini veya göz yumduğunu ve neticede tasarlanmış cinayetin meydana gelmesine kusurlarıyla engel olmadığını, bu nedenle de hem ...'ye velayeten, hem de kendisine asaleten davacılarda meydana gelen ağır manevi, maddi zararın muhatabı olduğunu, bu sebeple davalıların müterafik kusurlu olup meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek; davacılardan ... lehine 350.000,00 TL, ... lehine 350.000,00 TL, ... lehine 350.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 11.600,00 TL maddi tazminatın ve 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, destekten yoksun kalma tazminatı talebini bilirkişi raporu doğrultusunda arttırarak toplam 780.035,18 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; ölen ...'nın davalı ...'ye kontrolünü kaybettirecek şekilde sözler sarfetmesi nedeniyle dava konusu olayın meydana geldiğini, olayla ilgili olarak açılan kamu davasının derdest olduğunu, dava konusu olay esnasındaki ceza-i ehliyeti ile ayırt etme gücünün tespiti gibi belirlemelerin davalı küçük ile annesi açısından kusur ve illiyet bağı hususunda etkili olacağından bu davaların bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı küçük ...'nin Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/145 E. sayılı dosyasında yargılandığı, ilgili dosyada haksız fiilin kanıtlandığı ve davalı ...'nin ...'yı öldürmekten dolayı aldığı cezanın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle; ölen hakkında düzenlenen raporlar, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu, tanık beyanları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları doğrultusunda davanın kabulü ile 11.600,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, tazminata haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacılar ..., ... ve ... için ayrı ayrı 350.000,00'er TL manevi tazminat takdirine, manevi tazminata haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacılardan ... için 530.103,62 TL, ... için 249.931,56 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak davacılara ayrı ayrı ödenmesine, tazminata haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesinde öngörülmüş olan 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin aile başkanı için de uygulanacağını, ancak ceza zamanaşımı süresinin ancak haksız fiil failine karşı uygulanabileceğini, davaya konu olay tarihinin 14.11.2020, dava tarihinin 26.04.2021 olduğu ve maddi tazminat talebinin 11.05.2023 tarihinde ıslah edildiği açık olmakla hem davalı ... yönünden hem de davalı ... yönünden zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacıların talebinin açık ve anlaşılır olmadığını, her bir davacının talebinin kesin ve belirli olmadığını, kusur bilirkişi raporu alınmadığını, davalının %100 kusurlu kabul edildiğini, tazminat hesabında ölenin 25 yaşına geldiğinde asgari ücretin 2 katını kazanacağı yönündeki kabulün ve yetiştirme giderinin %5 olarak kabulünün hakkaniyete uygun olmadığını, maddi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davalı ...'nın aile yükümlülüğünü ihlalinin söz konusu olmadığını, ölenin sözlerinin davalı ...'de öfke ve üzüntüye sebep olduğu için müterafik kusurlu bulunduğunu, hükmedilen manevi tazminatın da zenginleşmeye sebep olacak kadar yüksek olduğunu, hükmedilen tazminatlardan hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, ıslah edilen kısım için faiz başlangıcının ıslah tarihi olması gerektiğini, davada başka bir davalı daha bulunmasına rağmen davalı ...'nın tek başına sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, haksız fiil faili yönünden de hüküm kurulması gerektiğini, verilen görevsizlik kararı nedeniyle davalılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin de doğru olmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ...'nin ...'ya karşı işlemiş olduğu suçtan dolayı 10 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, 20.04.2023 tarihli hesap bilirkişisi raporunda TRH 2010 hayat tablosu ve progresif rant kapsamında yapılan hesaplamalar sonucunda ...'nın desteğinden yoksun kalan başvuranlar için davalının %100 kusuruna göre destekten yoksunluk tazminatı tutarlarının belirlendiği, Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumunun araştırıldığı ve hükmedilen manevi tazminat miktarlarının hakkaniyet ilkesine göre uygun olduğu gerekçesiyle; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca aynı karar için iki kez nispi harç alınmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ergin olmayan çocuğun haksız eylemi nedeniyle, haksız fiilin faili çocuk ve ev başkanı olan anneden tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Kanun'un 49 ve devamı maddeleri,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 369 uncu maddesi,

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bir mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

2. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre, hüküm; tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

3. Dava, davalı ...'nın çocuğu davalı ...'nin haksız eylemi nedeniyle açılan tazminat istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde haksız eylem faili olan küçüğe velayeten, ev başkanı sıfatıyla da kendisine asalaten davalı ... davalı olarak gösterilmiş, yine davalı ... de davalı olarak gösterilmiş ve karar başlığında her iki davalıya da yer verilmiştir.

4. Fiil ehliyetine sahip bulunmayan küçükler tarafından haksız eylem işlenmesi durumunda sorumluluk iki çeşittir. Küçükler haksız eylem faili olarak, ev başkanı ise 4721 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesi gereği zarar görene karşı sorumludurlar. Her iki sorumluluk da birbirinden farklı hukuki nedenlere dayalı olup, zarar gören küçüğe ve aile başkanına karşı birlikte veya ayrı ayrı dava açılabilir. Aynı zarardan her ikisi de kendi malvarlıkları ile ayrı ayrı sorumlu olurlar.

5. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince, haksız fiil faili olan çocuk ve aile başkanı sıfatı ile annesi hakkında yukarıda açıklandığı üzere; meydana gelen ve hükmedilen zarar açısından ayrı ayrı sorumlu oldukları gözönünde bulundurularak, ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, belirlenen tazminatların "davalıdan alınarak" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle, infazda tereddüt de yaratacak şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

6. Kabule göre de; davalılar vekili, 11.05.2023 tarihinde yapılan ıslaha karşı beyan dilekçesi ile süresinde zamanaşımı def'ini ileri sürmüştür. İlk Derece Mahkemesince; davalılar vekilinin zamanaşımı def'i hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden işin esası hakkında hüküm tesis edilmiş olması da doğru değildir.

7. Bozma sebebine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalılar yararına usulden BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.