"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/17 E., 2023/41 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar ile katılma yoluyla davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkillerinin dört yıllık evli olduklarını, çocuk sahibi olmak istediklerini, hamilelik şüphesi duyunca davalı hastaneye başvurduklarını, diğer davalı doktor tarafından da davacı annenin muayene edildiğini, davalının yaptığı muayene sonucunda dış gebelik teşhisi koyduğunu ve acil ameliyat önerdiğini, doktora güvendiklerinden başka bir doktora gitmediklerini, laporoskopik yöntemle dış gebelik ameliyatın yapıldığını, bu davranışın çok erken, alelacele ve yanlış tanıya dayandığını, ameliyat sonrası yapılan kontrolde beta hcg değerlerinin yükselmesi üzerine kanser ilacı olan metotreksat ilacı kullanması gerektiğinin söylendiğini, oysaki bu sırada gebeliğinin devam ettiğini, doktorun bu ihtimali değerlendirmesi gerekirken ilacı kullandırdığını, bu ilaç sonrası yeniden yapılan kontrolde yine beta hcg değerlerinin yüksek çıkması üzerine doktorun daha yüksek görüntüleme cihazı olan başka bir görüntüleme merkezine yönlendirdiğini, burda yapılan ultrasonda halen gebe olduğunun açık bir şekilde anlaşıldığını ancak kanser ilacı kullanıldığı için gebeliğin sonlandırılmak zorunda kaldığını, hekimin ve onu çalıştıran hastanenin doğru teşhis ve tedavi yapılmamasında kusurlu olduğunu ileri sürerek duydukları elem ve ızdırabın bir karşılığı olarak davacı ... için 300.000,00 TL, davacı ... için ise 100.000,00 TL olmak üzere toplam 400.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili; gerekli bilgilendirilmelerin yapılarak onam alındığını, dış gebelik tanısı ve ameliyat için müvekkilinin kusuru olmadığını, mevcut bulgulara göre ilaç verilmesinde tıbben aykırılık bulunmadığını, fahiş orada tazminat talep edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Hastane vekili; tıbbi müdahalenin hukuka, tıbbi standartlara ve etik kurallara uygun olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen yükümlükleri yerine getirdiğini, fahiş orada tazminat talep edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 11.02.2016 tarihli ve 2012/173 E., 2016/27 K. sayılı kararla; hükme esas alınan ceza dava dosyasındaki Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi ve itiraz üzerine alınan Adli Tıp Kurumu Yüksek Sağlık Şurası raporlarında, davalı doktorun gebelik kesesi mevcut olduğu halde görmeyerek ve yeterince izlem yapmayarak olası bir gebeliğin varlığı düşünülmeksizin metotraksat isimli ilacın reçete edilmesinin tıp kurallarına aykırı olduğu, hekimin kusurlu olduğunun mütala edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 5.000,00 TL, davalı ... için ise 1.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.04.2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 23.10.2019 tarihli ve 2016/20094 E., 2019/10401 K. sayılı sayılı ilamla; mahkemece ceza dava dosyasındaki raporlar esas alınarak hüküm verilmiş ise de hukuk mahkemesinin ceza dava dosyasındaki raporla bağlı olmadığı, kaldı ki davalılardan hastanenin ceza dava dosyasının tarafı olmadığından rapora karşı beyanda bulunamadığı, bu rapora itibar edilmesi ile savunma hakkının engellendiği, o halde mahkemece, tarafların itirazlarını karşılar ve ceza dava dosyasındaki raporlarıda değerlendirir şekilde, üniversitelerin tıp fakültelerinde görevli konusunda uzman öğretim görevlilerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve yargı denetimine açık rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, kabule göre de; somut olay değerlendirildiğinde yeniden alınacak rapor sonucu hekimin kusurlu bulunması halinde, dava konusu olayın gelişimi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, özellikle dört yıllık evli olan ve çocuk sahibi olmak isteyen çiftin ilk bebeklerini kaybetmesi karşısında, mahkemece takdir edilip hükmedilen manevi tazminatın duydukları elem ve ızdıraba göre çok az olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, hükme esas alınan ATK raporuyla, ceza dosyasında alınan rapor ve yüksek sağlık şurası raporlarının örtüştüğü, buna göre, davalı doktorun kusurlu davranarak müştekinin gebeliğinin sonlandırılmasına sebep olduğu, davacı annenin ilk gebeliği olduğu, gebelik kesesinin 5 haftadan küçük olması nedeniyle görülemeyebileceği de ön görülerek bir süre beklenmesi ve USG ile takip edilmesi gerekmekte iken dış gebelik tanısı ile ameliyat edilmesinin tıbben uygun olmadığı, beta HCG değerinin yükselmesi ile birlikte USG takibi yapılması gerektiği, ancak yeterince izlem ve takip yapılmadan ve olası bir gebeliğin varlığı düşünülmeden metotraksat isimli ilacı verilmesinin tıbben uygun olmadığı, nitekim 12.04.2012 tarihinde yapılan USG tetkikinde 5 haftalık gebelik kesesinin mevcut olduğunun anlaşıldığı, davalı doktorun eylemlerinin tıp biliminin ilke ve kurallarına uygun olmadığı, her ne kadar ATK raporunda hastanenin sorumlu olmadığı yönünde görüş bildirilmiş ise de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 66 ncı maddesinde yer alan "adam çalıştıranın sorumluluğu" hükmü gereğince başkasına/hastasına verdiği zararı gidermekle yükümlü olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 200.000,00 TL, davalı ... için ise 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; yargılamanın uzun sürdüğünü, hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu, davanın tümden kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; delillerin toplanmadığını, müvekkilinin kusurlu olduğunun kesin olarak tespit edilmediğini, itirazlar gözetilerek ek bilirkişi ve ATK Genel Kurul raporu alınmadığını, hükme esas alınan raporda sadece iki kadın doğum uzmanı bulunduğunu, üç öğretim görevlisinden alınan raporda kusur atfedilmediğini, soyut belirlemeler içeren rapora göre karar verildiğini, müvekkilinin çalıştığı hastane imkanlarında sunulan USG görüntüsünde gebeliğe ulaşılamadığı için başka bir merkeze gönderildiğini, hastane ekipmanının yetersiz olduğunu gösterdiğini, fazla miktarda tazminata hükmedildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı hastane vekili; Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda müvekkiline ilişkin kusur atfedilmediğini, organizasyon hatası bulunmadığının belirtildiğini, mevzuat gereğince özen yükümlülüğünün yerine getirildiğini, haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğun olmadığını, hastane personelinin kusuru olsa dahi gerekli özenin gösterilmesi halinde sorumluluğun doğmayacağını, davalı doktor ile birlikte müştereken mesul tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, tazminat koşullarının gerçekleşmediğini, fazla miktarda tazminata hükmedildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet ilişkisinden kaynaklı hekim hatası iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502 nci vd maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.
2. Mahkemece bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verildiği, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile davalı doktorun eylemlerinin tıp kurallarına uygun olmadığının tespit edildiği, davalı hastanenin de adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında oluşan zarardan sorumlu olduğu, hükmedilen tazminat miktarlarının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.